Yol uzun, Yolda olmak zor
50’li yıllarda gençlerin düşünce tarzını değiştiren ‘Yolda’nın uyarlaması, büyük romanın cılız bir gölgesi olarak vizyona giriyor.
Abone olUğur YILMAZ
ugur.yilmaz@dunya.com
Beat kuşağının en önemli birkaç isminden biri olan Jack Kerouac başyapıtı On The Road'u (Yolda) sadece 3 haftada yazdı. 'Yolda', Beat neslinin ardıllarının kutsal kitabı haline geldi. Düz bakışla, ABD'yi amaçsızca dolaşan birkaç arkadaşın hikayesi gibi duran eser esasında bir yaşam felsefesini anlatıyordu. Bu işsiz güçsüz birkaç serseri mevcut düzenin dayatmalarına boyun eğmiyor, gerektiğinde açlığa sefalete, hakaretlere katlanarak içlerinden geldiği gibi yaşıyorlardı. Samimiyetle yazılmış roman genç yaşta okuyan hemen hemen herkesi derinden etkilemişti. Hala da etkilemeye devam ediyor.
Yine uyarlama yine hüsran
Sinemada edebiyat uyarlamalarının başarısı genelde eserin kalitesi ile ters orantılıdır. Eser ne kadar büyükse uyarlama da o kadar büyük hüsran olur. Hikayesinden ziyade felsefesi belirleyici olan bir kitabın uyarlaması ise inanılmaz derecede zordur. Çünkü yönetmen o felsefeyi özümsemeli, filmin her bir sahnesinde ilmek ilmek işlemelidir ki 2 saatlik sürede seyirci aklında düşüncelerle salondan çıkabilsin. Yolda gibi yeraltı edebiyatı olan Dövüş Kulübü'nün (Fight Club) uyarlaması nadiren başarılı olan iyi örneklerden belki de sonuncusu, onun da üzerinden 14 yıl geçti.
Büyük soruya cılız cevap
Motosiklet Günlüğü (Diarios de Motocicleta) ile başarılı bir uyarlamaya imza atan Walter Salles bu kez aynı çizgiyi tutturamıyor. Film kitaptan bağımsız olarak düşünüldüğünde derdini anlatmakta çok zorlanıyor. Evet, amaçsız birkaç genç var, oradan oraya savruluyor, akıllarını eseni yapıyorlar ama bunu neden yapıyorlar bilmiyoruz. Kaçışlarını ne tetikliyor göremiyoruz. Kitap bittiğinde oluşan çantayı alıp yola çıkma isteği yerine filmde bir an önce bitsin de evimize gidelim hissi uyanıyor. Viggo Mortensen, Steve Buscemi gibi isimleri konuk eden zengin kadro da filmi kurtarmıyor. Oyunculuklar başarılı olsa da filmin hikayesinin kitaba sadık kalmak adına zayıf kurgulanmış olması tatminsizlik yaratıyor. Yol aslında olması gerektiği gibi bir yere varmıyor ve ‘Kayıp Zamanın İzinde’ koşanlardan başkasına neden bir yere varmadığını da anlatamıyor.
Bolca sabır gerekiyor
Yolda, bir sinema eseri olarak yer yer güzellikler içerse de izlemesi zor, bolca sabır gerektiriyor. Yine de Garrett Hedlund'un başarıyla canlandırdığı gelmiş geçmiş en enteresan roman karakterlerden biri olan Dean Moriarty'i biraz olsun tanımak için kitabı okumaya 'vakti olmayan'ların fırsat ayağına geliyor, kaçırmamak lazım.
dunya.com puanı: