Yerhov: Buğday ihracatına kısıtlama yok
Dünya Gazetesi - Yeşim ARDIÇ
Abone olYeşim ARDIÇ
Rusya Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, ekonomide önemli bir yenilenme sürecine giren Rusya’nın, 20’nin üzerinde özel ekonomik bölge ile yatırımlar için avantajlı bir ortam sağladığını bildirdi. Yerhov, Türk ve Rus şirketleri ortak üretime davet etti. Ankara Sohbetlerine konuk olan Aleksey Yerhov, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.
-Son zamanlarda Rusya’dan buğday ithal eden Türk şirketleri, Rusya’nın bu yıl kuraklık sonucu buğday üretiminin azalması ve iç piyasada fiyatların yükselmesi nedeniyle ihracatını suni olarak sınırlayabileceğinden endişe ediyor. Bunu nasıl değerlendirebilirsiniz?
Gerçekten buğday üretiminin bu sene bir miktar azalabileceği yönünde tahminler yapılıyor. İhracatı suni olarak kısıtlama olasılığına gelince, Rus makamları tarafından bu konuda yapılan her hangi bir resmi açıklama yok. Aksine, hafızam beni yanıltmıyorsa, Rusya Tarım Bakanlığı bu söylentileri yalanlayarak bakanlıkta ihracatı kısıtlama önlemlerinin görüşülmediğini bildirmiştir.
Diğer taraftan tarım konusunda ikili temasların sürdürüldüğüne dikkat çekmek isterim. Türkiye Tarım ve Orman Bakanı’nın başkanlığı yapacağı ve çok sayıda iş adamlarının katılacağı bir heyet önümüzdeki günlerde Rusya’yı ziyaret edecek. 9-11 Ekim tarihlerinde Moskova’da Rus-Türk Tarım İcra Komitesi toplantısı ve İş Forumu gerçekleştirilecek. Türk tarım yetkililerinin Rusya’da kendilerini ilgilendiren tüm sorulara yanıt alabileceğinden eminim.
-Rusya’da yatırım yapan Türk girişimcileri desteklemek için alınan önlemlerden bahseder misiniz? Ülkenizi yatırım açısından çekici kılan özellikler nelerdir?
Rusya, dünyanın en büyük yüzölçümüne, zengin doğal kaynaklara, yüksek kalifiyeli iş gücüne ve devasa bir yurtiçi satış pazarına sahip bir ülkedir. Ülkemizin yönetimi, ekonomik kalkınmaya öncelikli önem vermektedir. Özgürlük alanının genişletilmesi, daha fazla engelin ortadan kaldırılması, mevzuatın serbestleştirilmesi için kabul edilen politika, Rusya’daki ticaret ve çalışma yapma koşullarının en yüksek standartlara uygun hale gelmesi için uygulanmaktadır. Ülkemizde, yatırımcıların desteklenmesi amacıyla çeşitli federal ve bölgesel programlar uygulanmakta, özel hukuki statüye sahip bölgeler faaliyet göstermektedir. Bunlar arasında özel ekonomik bölgelerin yanı sıra teknopark adı verilen bölgeler ve gelişmiş sosyo-ekonomik kalkınma alanları yer almaktadır
Örneğin; Rusya’da 20’nin üzerinde özel ekonomik bölge kurulmuştur. Bunların her biri, yatırımcılara vergi teşvikleri ve gümrük ayrıcalıkları sunmanın yanı sıra mühendislik, ulaşım ve ticaret altyapısına erişimi de garanti etmektedir.
-Rusya’daki Türk yatırımları hangi sektörlerde ön plana çıkıyor İş insanlarına hangi yeni alanlarda yatırım önerirsiniz?
Türk iş dünyası, öncelikle kerestecilik, hafif sanayi, cam, otomobil aksamları ve beyaz eşya imalatı gibi alanların yanı sıra inşaat, bankacılık ve turizm sektörlerinde temsil edilmektedir.
Bugün itibarıyla Rusya’da, ekonominin farklı sektörleri için çok sayıda devlet destek ve sübvansiyon programları bulunmaktadır. Bunlar arasında 2014 yılında Batılı ülkeler tarafından ülkemize karşı uygulamaya koyulan yaptırımlarla bağlantılı olarak kabul edilen kapsamlı devlet ithal ikamesi programı öne çıkmaktadır. Bu program çerçevesinde tarıma, makine sektörüne ve bilgi teknolojileri alanına öncelikli olarak önem verilmektedir. Buradan yola çıkarak, Türk iş dünyası temsilcileri, sözünü ettiğim sektörlere yatırım yapmayı düşünebilir. Ayrıca, Rusya’da yerleşik şirket sıfatıyla ülkemizde projeler gerçekleştiren Türk şirketlerinin çeşitli ihracatı destekleme, kredi sigortalama programlarına katılabileceğini, Sanayiyi Kalkındırma Fonu'ndan yardım alabileceğini ve benzer imkanlardan yararlanabileceğini belirtmek isterim. Rus ve Türk şirketlerini her iki ülkede sanayi işbirliğini geliştirmeye ve ortak imalatlar gerçekleştirmeye davet ediyorum.
-Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi için yakın gelecekte neler planlanıyor?
Türkiye ile ticari-ekonomik ilişkilerimiz, artan tempoyla gelişmektedir. Temel bakanlıkların ve kurumların çalışmalarını bizzat koordine eden iki ülkenin liderleri, bu ilişkilere sürekli olarak ivme kazandırmaktadır. Ticaret hacmi istikrarlı bir şekilde artmaktadır: bu yılın ilk yarısında yüzde 37 artmış ve 13 milyar doların üzerine çıkmıştır. Devasa stratejik projeler başarılı bir şekilde hayata geçirilmektedir: Akkuyu nükleer güç santrali ve Türk Akımı doğalgaz boru hattı. Bu arada, halihazırda boru hattının yüzde 80’i inşa edilmiştir.
Son günlerde gözlenen küresel rezerv para birimi olarak dolara olan güvenin ciddi şekilde zedelenmesi kapsamında, ülkelerimiz arasındaki ticari işlemlerde ulusal para birimlerini kullanma sorunu giderek daha da ön plana çıkmaktadır. Bu konu, Rusya ve Türkiye yönetimleri düzeyindekiler de dahil olmak üzere, ikili müzakereler sırasında çok uzun süredir istişare edilmektedir. Rus tarafı, ulusal para birimlerine geçişin mümkün ve menfaatlere uygun olduğunu birçok kez dile getirmiştir. Rus bölgelerindeki temsilcilerin Türk partnerlerle olan ticari temaslarının sayısında son dönemde belirgin şekilde artış kaydedilmesi memnuniyet vericidir. Bu işbirliğinin teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
-Rus ekonomisinin enerji bağımlılığı hangi düzeydedir (petrol ve doğalgaz üretimi ve sevkiyatı bağlamında)? Enerjiye bağımlılığın azaltılması için Rusya’da ne gibi tedbirler alınmaktadır?
Rusya’da gerçekleştirilen ithal ikamesi programından bahsetmeye başlamıştım. Program, ekonominin çeşitlenmesini, petrol ve gaz gelirlerine olan bağımlılığın azaltılmasını da sağlamaktadır. 3-4 yıl önce bu kalemlerin ülke bütçesindeki oranı yüzde 50’nin üzerindeyken, günümüzde bu oran yüzde 40’ın altına inmiştir. Otomotiv sanayisi, eczacılık, kimya endüstrisi, gıda sanayisi, elektronik cihaz üretimi de dahil olmak üzere imalat sanayisinin payı ile birlikte tarım ürünlerinin payı da artmaktadır. Genel olarak, Rus ekonomisi stagflasyon sürecinden çıkmaktadır ve ekonomideki canlanma istikrarlı bir niteliğe kavuşmuştur. Bunların dışında öncelikle, üretim süreçleri modernize edilerek ve en modern teknolojiler temelinde yeni sanayi tesisleri kurularak işgücü verimliliğinin artırılması planlanmaktadır. Yatırım ikliminin iyileştirilmesi, mesleki eğitim kalitesinin artırılması, hammadde dışı ihracatın teşviki için önlem paketi hazırlanması da bunlar arasındadır.
-Türk ve Rus şirketlerinin üçüncü ülkelerde ortak yatırım yapma potansiyeli var mı? Eğer varsa, hangi alanlarda yapılabileceğini düşünüyorsunuz?
Evet, potansiyel var ve düşük değil. Bu arada, bu yöndeki çalışma, ikili ticari-ekonomik işbirliğinin kapsamlı bir genişletilmesi açısından önemli araçlardan biridir. Bilindiği üzere, Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu ve Türkiye Varlık Fonu, işbirliğine dönük nihai koşullar üzerinde mutabakat sağlayarak ortak Rus- Türk Yatırım Fonu’nu kurmuştur. Taraflardan her biri, bu fona 500 milyon dolar kaynak aktarmaktadır. Bu kaynakların altyapı inşası, sağlık ve bilgi teknolojileri gibi sektörlerde cazip yatırım projelerinin gerçekleştirilmesine ayrılacağı öngörülmektedir. Şu an itibarıyla somut projelerin belirlenmesine yönelik çalışma yapılmaktadır.