Veriler, büyüme hızına ulaşılacağı sinyalleri veriyor

BDDK Finansal Piyasalar Raporu'na göre, yüzde 8.5'luk büyüme orta ve uzun vadede büyüme potansiyelinin ve refah artışının bir göstergesi.

Abone ol

ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) geçen yılın Aralık ayına ilişkin Finansal Piyasalar Raporu'nda, Türkiye'nin 2011 yılında gösterdiği yüzde 8,5'lik büyümenin, Türkiye'de tesis edilen güven ortamı ve makroekonomik istikrarın sonucu, orta ve uzun vadede de büyüme potansiyelinin ve refah artışının da bir göstergesi niteliğinde olduğu bildirildi.

Kurumun internet sitesinde yer alan raporda, IMF'nin 2012 yılına yönelik büyüme tahminlerini tüm ülke gruplarında 0,7 puan aşağı çekerek, dünya hasılası için yüzde 3,3'e, gelişmiş ekonomiler için yüzde 1,2'ye, gelişmekte olan ekonomiler için de yüzde 5,4'e güncellediği belirtildi.

Büyümedeki hız kaybının, istihdam açısından daha uzun süreli bir soruna işaret ettiği vurgulanan raporda, beklentilerdeki bu bozulmanın, tüketici ve yatırımcı güveninin zayıflamasına yol açtığı ifade edildi.
Raporda, küresel finansal piyasalarda yaşanan güven erozyonunun, küresel sermaye hareketlerinde yavaşlamaya yol açtığı kaydedildi.

Türkiye ekonomisinin ise 2011 yılında yüzde 8,5'lik bir büyüme performansı gösterdiği anımsatılan raporda, söz konusu oranın Türkiye'de tesis edilen güven ortamı ve makroekonomik istikrarın sonucu, orta ve uzun vadede de büyüme potansiyelinin ve refah artışının da bir göstergesi niteliğinde olduğu vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

"Açıklanan son veriler, gelişmiş ekonomilerle olan pozitif ayrışmanın devam ettiğini ve 2012 yılında potansiyel büyüme hızına erişilebileceğinin sinyallerini vermektedir. Dış talebin nispeten zayıf seyretmesi, dış ticaret açığı, ithalatta enerji giderinin yüksek olması ve yurt içi üretimin ithal ara mallara olan yüksek bağımlılığına rağmen, güçlü iç talebin etkisiyle sürüklenen 2011 yılı büyümesi, küresel boyutta elde edilen en yüksek büyüme performansları arasında yer almaktadır.

Bununla birlikte, TL'nin değerli seyretmesi ile bankacılık ve para politikası tedbirleri, yıllık bazda cari açığın hız kesmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca, muadil ekonomilerle kıyaslandığında Türkiye'nin büyüme performansının güçlü, kamu ve özel borçlanma eğiliminin sürdürülebilir, bankacılık sisteminin istikrarlı, reel kesim şirketlerinin bilanço yapısının sağlam ve işgücü piyasasındaki düzelmenin devamlı olması, makro riskleri yönetilebilir kılmaktadır."

"Sektörün karlılık performansı, güçlü görünümünü devam ettiriyor"

Ekonomik çerçevedeki olumlu seyir ile birlikte Türk bankacılık sektörünün kaliteli sermaye yapısının, finansal veya makro kaynaklı muhtemel dalgalanmalara karşı koruyucu gösterge niteliğinde olduğuna işaret edilen raporda, takibe dönüşüm oranlarının düşüş eğiliminin de ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir düzlemde devam etmesine katkı sağladığı ifade edildi.

Türk bankacılık sektöründe takibe dönüşüm oranının daha da alt düzeylere çekilmesinin, sektörün kredi portföyünü sağlıklı bir yapıda büyütmesini, güven ortamının pekişmesini ve istikrarın daha da yaygınlaşmasını sağlayacağına vurgu yapılan raporda, "Bu sayede güçlenecek rekabet ortamının, küresel krizde Türk bankacılık sistemine mukayeseli üstünlük sağlaması beklenmektedir. Bankacılık sektörünün karlılık performansı, G-20 ülkeleri arasındaki güçlü görünümünü devam ettirmektedir. Sektörün karlılık potansiyelinin, yatırımcıların cesaretlenmesine, ekonomik devinimin güçlenmesine ve sektöre küresel yönelimin artırmasına katkı sağlaması muhtemeldir" denildi.

"Dağıtım kanallarının yaygınlaşması, finansal hizmetlere erişimi artırdı"

BDDK'nın raporunda, kredi büyümesinin yavaşlatılmasına yönelik alınan tedbirlerin, 2011 yılının ikinci yarısında etkili olduğu belirtilerek, bu dönemdeki gelişmeler çerçevesinde, 2011 yıl sonu itibarıyla mevcut kredi büyümesinin, finansal ve ekonomik istikrarı zedeleyici olmadığı ve kredi sisteminin etkin işleyişinin devam ettiğinin söylenebileceği kaydedildi.

Sektörün şube ağı ve alternatif dağıtım kanallarını yaygınlaştırmasının, hane halkı ve reel kesimin finansal hizmetlere ve kaynaklara erişimini artırdığı aktarılan raporda, İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesinin hızlanmasıyla finansal sektörün işgücü yaratma kapasitesinin artacağının düşünüldüğü ifade edildi.

"Mevduat, 2011 yılında da fon girişinin temel bileşeni oldu"

Bankacılık sektörünün en önemli fon kaynağı olan mevduatın, 2011 yılında da fon girişinin temel bileşeni olduğuna işaret edilen raporda, "Alınan krediler ve ihraç edilen menkul kıymetler, bankacılık sektörünün önemli fon kaynakları olmaya devam etmektedir. Sektörün en önemli kaynağı olan mevduat piyasasında yoğunlaşmanın düşük olması, mevduatın orta ve uzun vadede de istikrarlı bir fon kaynağı olacağını göstermektedir" denildi.

"Bankacılık dışı finansal kesimin toplam aktifleri yüzde 18,9 büyüdü"

Bankacılık dışı finansal kesimin toplam aktiflerinin, 2011 yılında 2010 yılına göre yüzde 18,9 büyüdüğü belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Varlık yönetimi şirketleri, tüketici finansman şirketleri, finansal kiralama şirketleri ve faktoring şirketlerinin toplam aktifleri, Aralık 2011'de geçen yıla göre, sırasıyla yüzde 33,1, yüzde 46,6, yüzde 7,7 ve yüzde 17,9 oranında artarak 0,9, 8,9, 18,6 ve 15,7 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Bankacılık dışı finansal kesim içindeki paya bakıldığında, finansal kiralama ve faktoring şirketlerinin payının hafif azaldığı buna karşın tüketici finansman ve varlık yönetimi şirketlerinin payının arttığı gözlemlenmektedir. Bankacılık dışı finansal kesimin karlılığında varlık yönetimi şirketleri dışındaki tüm alt sektörler için artış gözlemlenmektedir.

En fazla kar artışı tüketici finansman şirketlerinde sağlanmıştır. Özkaynaklardaki en büyük artış, varlık yönetimi şirketlerinde görülmüştür. Sektörde zarar eden şirket sayısı bakımından, finansal kiralama şirketlerinin sayısı 9'dan 3'e ve faktoring şirketlerinin sayısının 14'den 10'a düştüğü, varlık yönetimi şirketlerinin sayısının 6'dan 8'e ve tüketici finansman şirketleri sayısının 4'den 6'ya çıktığı görülmektedir."

"Takibe dönüşüm oranı geriledi"

Türkiye'nin uzun vadeli stratejileriyle uyumlu olarak finansal istikrarın sağlanmasıyla birlikte, bankacılık sektörü kredi kalitesinin iyileştiğine dikkat çekilen raporda, sektörün takipteki alacak tutarı ve takibe dönüşüm oranının 2011 yılında gerilediği ifade edildi.
Raporda, söz konusu dönemde yüzde 2,7 olarak gerçekleşen takibe dönüşüm oranının, 2002 yılından beri gözlenen en düşük değer olarak ortaya çıktığı kaydedildi.

"Sektörün dönem net karı azaldı"

Bankacılık sektörünün dönem net karının, 2011 yıl sonu itibarıyla 19,8 milyar lira düzeyinde gerçekleştiği anımsatılan raporda, şunlara yer verildi:

"Dönem net karı bir önceki yıl sonunda ise 22,1 milyar lira düzeyinde gerçekleşmiştir. Son 12 aylık dönemde sektörün net faiz gelirleri artmakla beraber, özellikle faiz dışı giderlerde meydana gelen artış ve faiz dışı gelirlerin bu artışı karşılamada yetersiz kalması sebebiyle, net kar tutarında azalma meydana gelmiştir. Bu dönemde kredi kalitesindeki artışa bağlı olarak özel karşılıklarda meydana gelen 1,1 milyar liralık düşüş, karlılıktaki azalmayı sınırlayan bir etken iken kredi hacmindeki artış sebebiyle, genel karşılıkların 2 milyar lira artması faiz dışı giderleri artırmıştır.

2011 yılında faiz dışı gider kalemlerinden personel giderlerinde 1,3 milyar liralık artış yaşanmıştır. Sektörün 1,8 milyar lira kambiyo zararı kaydetmesi de 2011 yılında karlılığı olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Kredi faiz gelirleri ve mevduat faiz giderlerindeki değişim karşılaştırıldığında, kredi faiz gelirlerinde daha keskin bir yükseliş gerçekleştiği gözlenmektedir. Bunda kredi faiz oranlarındaki görece yüksek artışın yanı sıra sektörün finansmanda mevduat dışı kaynaklara yönelmesinin de etkisi bulunmaktadır."

'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması Elon Musk: İngiltere zalim bir polis devleti İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yangın Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı