Vergi denetimine etkinlik arayısı (2) / Denetimde Güçlü Koordinasyon Dönemi Başlıyor
Abone olVergi inceleme ve denetiminde çok başlılık, hep tartışma konusu olmuştur. Farklı unvan ve Farklı konumlarda birebirinden bağımsız birimler olması ve bu birimler arasında organik bir ilişki ve işbirliği olmaması, doğru veya yanlış bu kanaatin oluşmasına yol açmaktadır.
Maliye Müfettişlerinden oluşan "Maliye Teftiş Kurulu" ile Hesap Uzmanlarından oluşan "Hesap Uzmanları Kurulu" doğrudan Maliye Bakanına bağlı ve Bakan adına inceleme yapan "merkezi" vergi inceleme birimlerdir. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde ise "Gelirler Kontrolörleri" yine merkezi vergi inceleme birimi olarak görev yapar. Taşra teşkilatında ise "Vergi Denetmenleri" Vergi Dairesi Bölge Başkanlıkları bünyesinde çalışırlar.
Vergi Dairesi Müdürleri de vergi inceleme yetkisine haizdirler. Ayrıca Vergi Dairesi bünyesinde Yoklama Memurları vergi inceleme yetkisi olmasa da Vergi Usul Kanunun 127'nci maddesi ile, mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırma yetisine sahiptirler. Yeni tasarıda genel olarak taşra teşkilatında çalışan Gelir Uzmanlarının da belli sınırlar içinde inceleme ve denetim sürecine dahil edilmelerinin amaçlandığı görülüyor.
Merkezi Vergi İnceleme birimlerinin toplamının 850 kişi olmasına karşın, Vergi Denetmenleri 2800 kişi civarındadır. Tasarıda Vergi Denetmenlerine yarıca 5000 ek kadro tahsis edilmektedir. Bu yönüyle vergi inceleme yetkisine haiz en geniş kadroyu, "Vergi Denetmenleri" oluşturmaktadır. Vergi Dairelerinde görevli Yoklama Memurlarının sayısı 5000 kişi civarında olmakla beraber, böylesi önemli bir kadro oldukça ihmal edilmiştir. Oysa ki özel eğitimler verilerek , randıman analizleri, stok sayımları, banka mutabakatları gibi daha etkili ve verimli alanlarda çalıştırılabilmeleri mümkündür ve bu alanları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Koordinasyon Kurulu Uygulama Birliğini Sağlayacak
Yukarıda özetlenen tablonun dışarıdan bakıldığında oldukça dağınık bir yapı arz ettiği inkar edilemez bir gerçektir. Vergi denetim sistemimizdeki diğer bir durum ise (zayıf yön anlamı kastetmeksizin) her bir inceleme elemanın genel olarak tek başına çalışma sistemine ve kültürüne sahip olmasıdır. Dünya uygulamalarında ise denetimin bir bütün olarak planlandığını; bilgi birikimi ve yöneticilik performansı güçlü ve kıdemi yüksek kişilerin, kademelendirilmiş bir yapıda vergi denetimini yönettiklerini, sektörel alanlarda veya mükellef grupları bazında uzmanlaşmanın olduğunu, ekiplerin belirlenmiş risk alanlarını, öngörülen zaman diliminde tamamlamaya çalıştıklarını, sistemin adeta saat bazında takip edildiğini, bireysel performansın ölçüldüğünü; vergi dairelerinin denetimdeki rollerinin de çok önemli olduğunu görüyoruz.
Vergi İncelemelerinde etkinliğin ve verimliliğin artırılması acısından, tasarıda "Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu" oluşturulması öngörülüyor ve bu suretle vergi inceleme birimleri arasında koordinasyonun sağlanması, uygulama birliğinin temin edilmesi, yıllık denetim planlarının hazırlanması ve uygulamaların izlenmesi amaçlanıyor. Yeni yapıda bu dağınıklığın ciddi şekilde uyumlu hale getirilmesi hedefleniyor. Madde önerisinin elbette iyileştirilecek yönleri olabilir ancak böyle bir gereksinimin olmadığından sanırım bahsedilemez.
Koordinasyon Kurulu nasıl oluşuyor?
Vergi İnceleme ve Koordinasyon Kurulu, Gelir İdaresi Başkanının başkanlığında, Maliye Teftiş Kurulu Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, denetimden sorumlu Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörleri Daire Başkanından oluşuyor. Maliye Bakanına bağlı Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu başkanlarının Gelir İdaresi Başkanı altında üye olarak konumlandırılmaları, üzerinde daha iyi düşünülmesi gereken; hukuki açıdan da sorunlar doğurabilecek oldukça hassas bir durumdur. Daha tarafsız bir yapıyı hedeflemek acısından Koordinasyon Kurulu Başkanlığının her yıl dönüşümlü veya "es başkanlık" şeklinde olması; böylece Maliye Teftiş Kurulu Başkanı ile ve Hesap Uzmanları Kurulu Başkanının da eşit ağırlıkta temsil edilmelerinin sağlanması belki bir çözüm yolu olabilir. Böylece denetim birimleri arasında daha iyi bir işbirliği ve ayni zamanda yakınlaşma sağlanır. Maliye Bakanı'nın bu Kurula başkanlık etmesi ilk bakışta iyi bir çözüm gibi görülse de, Gelir İdaresi ile Gelir Politikalarının birebirinden ayrılması aşamasındaki temel yaklaşıma ters bir görüntü oluşturur. Maliye Bakanı yasal olarak sistemimizde mevcut olan "İzleme Komitesi"nin başkanı sıfatıyla, uygulama ve denetimin performans hedeflerini belirleme, takip etme görevini yerine getirebilir. ABD'deki sistemde güçlü bir İzleme Komitesi vardır ve Gelir İdaresinin performansı ölçülür, bütçesi onaylanır.
Üye kompozisyonu acısından da daha dengeli bir yapı kurulması; Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulu'nun denetimden sorumlu başkan yardımcıları ile vergi denetmeklerini temsil edecek bir üyenin de Koordinasyon Kuruluna dahil edilmesi, Koordinasyon Kuruluna ve denetimlerin tarafsızlığına güç katar ve verimliliği olumlu etkiler.
Kayıt dışılığı önleyecek isek, Gelir İdaremiz ve denetimimiz her açıdan daha güçlü ve daha donanımlı olmalıdır. Kayıtlı ekonomiye geçiş ile sadece bütçe dengesi ve vergi adaleti sağlanmış olmayacak ayni zamanda haksiz rekabet önlenecek, sosyal güvenlik sistemimiz güçlenecek, fikri mülkiyet hakları ve tüketici hakları korunmuş olacak, gelir dağılımındaki bozulma belli ölçüde de olsa düzelecek, kurumsallaşma ve yatırımlar artacak, issizlik azalacaktır. Böylece daha güçlü bir ekonomi ve daha kaliteli bir toplum olmamızın yolu açılacaktır.
Mükellefler olanlar veya mükellefiyetten kaçanlar artık daha organize olmuş ve güçlendirilmiş denetime kendilerini şimdiden hazırlasalar iyi olur.