Üretim şirketlerinde yüklenilen KDV listelerini oluşturma zorlukları (2)
Abone olVERGİ PORTALI / Haydar GÖKÇEK
Değerli Dünya okurları, geçen çarşamba Zeki Gündüz tarafından başlanan konuya bugün de biz devam edelim.
Sirkülerle yapılan düzenleme
Yeni KDV sirküleri (27.01.2010 tarih KDVK-53/2010-1 sayılı) ile; Ocak 2010 döneminden itibaren gerçekleşen iade hakkı doğuran işlemler sebebiyle KDV iadesi talep edilmesi halinde aşağıdaki belgeler ilgili döneme ait KDV beyannamesi ekinde ve elektronik ortamda vergi dairelerine verilecektir.
- İndirilecek KDV listesi
- Yüklenilen KDV listesi
- Satış faturaları listesi
- Gümrük çıkış beyannameleri listesi
Mevcut uygulamada yukarıda bahsedilen listelerden indirilecek KDV listesi elektronik ortamda verilmekte iken diğer listeler beyannameden bağımsız imzalı ve kaşeli olarak kağıt ortamında vergi dairesine teslim edilmektedir.
Yukarıda yer alan "satış faturaları listesi" ile "Gümrük çıkış beyannameleri listesi" nin, biraz zaman alıcı bir çalışma olsa da, KDV beyannamesinin eki olarak elektronik ortamda verilmesi mümkündür.
Yüklenilen KDV listesini istenen formatta vermenin dayanılmaz ağırlığı
Yüklenilen KDV listesinin Maliye Bakanlığı'nca hazırlanan ve beyannameye ek yapılan formatta düzenlenerek vergi dairesine verilmesi bazı hallerde mümkün değildir. Zira bakanlıkça hazırlanan tablolarda yer alan bilgiler, indirilecek KDV listesinde yer alan bilgilerle hemen hemen aynı olup listede, istisna kapsamında teslim edilen mala ilişkin;
- Malın hangi satıcıdan,
- Hangi tarihte,
- Hangi fatura ile,
- Kaç liraya,
- Kaç adet
- ….
alındığına dair bilgilerin yazılması istenmektedir.
Ortalama maliyet uygulanıyorsa
Stoklarını, İlk Giren İlk Çıkar (FIFO) veya (vergi kanunlarımıza göre mümkün olmamakla birlikte) Son Giren İlk Çıkar (LIFO) yöntemlerinden birisi ile değerleyen işletmeler açısından bu listelerin oluşturulması mümkündür, zira satılan mallarla, alınan veya üretilen mallar arasındaki niteliksel ilişki takip edilebilmektedir. Ancak stoklarını "ortalama maliyet" yöntemine göre değerleyen işletmeler açısından bu listelerin, bakanlıkça belirlenen formatta hazırlanması mümkün değildir.
Ortalama maliyet yönteminde; stoklardaki malların toplam parasal tutarı bu malların toplam miktarına bölünerek birim maliyetleri hesaplanmaktadır.
Örneğin farklı tarihlerde 10 birim 20 birim ve 30 birim A malını toplam 100 TL, 220 TL ve 310 TL'ye alan bir işletmenin stoklarında 20 birim mal kaldığını kabul ettiğimizde bu işletmede;
Stokta kalan malın maliyeti; (630/60) x 20 =) 210 TL
Satışların maliyeti; 420 TL
olarak hesaplanır. Ve bu hesaplama yönteminde, satılan (veya stoklarda kalan) malların hangi tarihte, hangi fatura ile hangi satıcıdan alınan mallar olduğunun tespit edilmesi mümkün değildir.
Üç olasılık
O halde, bu listelerin oluşturulması imkansız. Ancak, bu listeler oluşturulmadan, iadeye hak kazanılan KDV iade alınamayacağına göre üç olasılıktan bahsedilebilir;
1- Mükellefler KDV iadesi almaktan vazgeçebilir
2- Stok değerleme yöntemini değiştirebilir
3- Listeleri doldurur ancak listedeki bilgilerle işletme kayıtları uyumsuz olur.
Bu zamana kadarki uygulama
İade alınabilecek KDV'nin nasıl hesaplanacağına ilişkin açıklamaların yer aldığı 36 Seri numaralı KDV tebliğinde aşağıdaki ifade yer almaktadır;
"Mükellefler, iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili olarak yüklendikleri katma değer vergisini doğru olarak hesaplamak zorundadırlar. Vergi Usul Kanunu'nun 275 inci maddesine göre maliyet muhasebesi tutan imalatçı-ihracatçılar, yüklendikleri katma değer vergisini aynı ilkeler ışığında hesaplayacaklardır."
Bu ne yaman çelişki
Ortalama maliyet yöntemini kullanan imalatçı ihracatçıların, tebliğ hükmüne uygun olarak doğru hesapladıkları yüklenilen KDV tutarını bakanlıkça belirlenen formata uygun olarak vergi dairesine bildirme olanakları olmadığına göre bu mükellefler;
- Ya tebliğe aykırı hareket edip kullandıkları maliyet yönteminden bağımsız olarak yüklendikleri KDV'yi hesaplayacaklar,
- Ya da tebliğe uygun davranarak hesapladıkları yüklenilen KDV'yi forma aktaramayacakları için KDV iadesi alamayacaklar