Üretemediğimiz 18 ürüne 29 milyar dolar ödedik
İSMMMO, sanayi sektörünün 3 bin ürün kalemini inceleyerek rapor hazırladı.
Abone olİSTANBUL - İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) "Türkiye Sanayi Üretimi ve Gerçekler" raporunda, Türkiye'nin üretemediği 18 ürüne, 5 yılda 29,4 milyar dolar ödediği belirtildi.
Sanayi sektörünün 3 bin ürün kalemi incelenerek hazırlanan raporda, Türkiye'nin net ithalatçı durumunda olduğu sektörlerin ülkede bulunmayan petrol gibi enerji kaynakları, madenler ve tarım ürünleri dışında kalan bölümünün büyük kısmının yüksek teknoloji ürünlerinden oluştuğu ifade edildi.
Yüksek teknolojide Türkiye'nin büyük zafiyet ve ekonomik kayıp yaşadığı, bütünüyle üretemediği birçok ileri teknoloji ürünü için her yıl milyarlarca doları yurt dışına akıttığı savunulan raporda, Türkiye'de üretilemeyen seçilmiş 18 ürün çeşidi için yurt dışına her yıl 7,8 milyar dolar ödendiği, son 5 yılda ithalat yoluyla dışarıya ödenen paranın toplamının ise 30 milyar dolara yaklaştığı bildirildi.
Türkiye'de üretilmeyen ürünlerin başında optik cihazlar, tıbbi görüntüleme cihazları, yazıcı ve kopyalama cihazları gibi yüksek teknoloji ürünlerinin başı çektiği kaydedilen raporda, başta cep telefonları ve dijital kameralar olmak üzere pek çok tüketici elektroniği ürünün Türkiye'de "baştan sona yerli üretim olarak" hiç üretilmediği ve ağırlıkla Doğu Asya ülkelerinden ithal edildiği ifade edildi.
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, rapora ilişkin değerlendirmesinde, teknoloji toplumu olamamanın sancılarının ekonomik dengeleri derinden sarstığını belirterek, "Ülkemizde kol saati, tansiyon aleti bile üretilemezken her yıl milyarlarca doları ithalata ayırmak yerine Ar-Ge'ye önem verip beyin göçleri önlense Türkiye bu işten kazançlı çıkar" ifadesini kullandı.
Yerli otomobil üretimi tartışmasını da anımsatan Arıkan, bu tartışmadan önce fotoğraf makinesi, deniz motoru, objektif, tansiyon aleti, hatta kol saati bile üretemeyen bir ekonominin masaya yatırılması gerektiğini vurguladı. "Türkiye, teknoloji üretebilir" ifadesini kullanan Arıkan, uzmanlaşma, işbirliği, planlama ve yatırım gerektiğini, geri kalmışlık çemberinin ancak böyle kırılabileceğini, teknolojik devrimlere uyum sağlayarak zenginlik ve toplumsal istikrara kavuşulabileceğini kaydetti.