Ünal'dan Saadet Partisi açıklaması

AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal Saadet Partisi ile ilgili olarak, "Saadet Partisi bu ittifakın içinde olmak istemediğini açıkladı.

Abone ol

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, seçim ittifakına ilişkin TBMM'de yapılan görüşmeler hakkında açıklamalarda bulundu.

Ünal, Habertürk TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Mecliste seçim ittifakıyla ilgili kanun teklifinin görüşülmesi sırasında çıkan tartışmalar ile "Düzenleme, Meclisten ve vatandaştan kaçırılmak istendi." yönündeki iddianın hatırlatılması üzerine Ünal, "İttifakla ilgili düzenleme milletten kaçırılamaz. Çünkü milletin gözü önünde konuşuldu, tartışıldı. CHP'li üyelerin de olduğu Anayasa Komisyonunda günlerce tartışıldı. TBMM Genel Kurulunda da pazartesi görüşülerek, kanunlaştı. Eğer CHP'nin kastettiği 'Herhangi bir düzenleme benim istediğim gibi olmadığı zaman, her türlü yalanı, hakareti, iftirayı, kara propagandayı yaparım.' diyor. CHP her konuda böyle. CHP'nin istediği gibi olmayacak bu ülkede bu işler." ifadelerini kullandı. 

Ünal, "Meclis TV yayında değildi, 26 madde bir gecede geçirildi." eleştirilerine yönelik soruya da "Meclis İçtüzüğü'ne aykırı bir durum var mı? Burada Meclisteki siyasi partilere, Meclis İçtüzüğü'nün vermediği bir yetki mi kullanılmış? Mecliste grubu olan partilerin, Meclis İçtüzüğü'nün kendilerine verdiği yetki çerçevesinde kendi tercihleriyle yaptığı bir şeyi konuşuyoruz." karşılığını verdi.

Meclisteki tüm partilerle görüşüldüğünü TBMM İçtüzüğü'ne uygun şekilde devam kararı alındığını aktaran Ünal, internet üzerinden Meclis TV'nin takip edilebildiğini söyledi. Ünal şöyle devam etti:

"Meclisin kapılarını kapatıp, içeride hiç kimsenin görmediği gizli saklı bir iş yapılıyor değil. CHP'li milletvekilleri istediği gibi yayın yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları artık kamuoyuna dönük bir siyaset yapmıyor. Kendi 'militan istiyorum' dedi. Militarize etmek istediği tabana dönük söylediği yalanlar, ciddi bir dezenformasyon var. 'İttifakla ilgili düzenleme, hilelerin nasıl yapılacağının düzenlemesiymiş.' Ben, CHP'nin saçma iddialarına karşı savunmaya geçecek değilim. Amaçları, söyledikleri yalanlar ve hakaretlerle, olmadık ithamlarla, karşı tarafı kendini savunur pozisyonda bırakıp, psikolojik üstünlük sağlamak. Bilindik, sıradan bir taktik bu."

Ünal, Türkiye'de yıllarca ittifakların yasanın etrafını dolaşarak hülleyle yapıldığını belirterek, "Biz de dedik ki ittifaklar yasal zemine kavuşsun." ifadesini kullandı.

"CHP iddialarını dinlediğimde dehşete kapıldım"

İttifak için gerekli yasal düzenlemeleri yaptıklarını hatırlatan Ünal, Seçim Kanunu'nu değiştirmediklerini, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) talep ettiği bir konuda değişiklik yaptıklarını söyledi. 

YSK'dan gönderilen bazı zarfların sandık yönetim kurulu tarafından mühürlenmemesi karşısında, bu oyların geçerli sayılması için karar alındığına işaret eden Ünal, "Biz de onlara (YSK) dedik ki o zaman zarflara filigran koyun. Zarfları, Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu yazan filigranla kesin güvenlik altına alın. Bu düzenlemeden yola çıkarak buna nasıl hileli seçim diyebilirsiniz?" değerlendirmesinde bulundu. 

"Sadece ihmalden kaynaklanan irade kaybı olmasın" diye böyle bir karar alındığını vurgulayan Ünal, CHP'nin pazartesi günü ortaya attığı iddiaları dinlediğimde dehşete kapıldığını söyledi.

"Her kararın bir siyasi riski vardır"

Mahir Ünal, "ittifak yapan partiler için barajın ortadan kalktığı" yönündeki iddiaya ilişkin, "İttifakın kendisine mi karşı çıkılıyor yoksa ittifak yapılmasın mı? O açık şekilde söylenmiyor." diye konuştu. 

"Yüzde 10 barajını neden indirmediniz?" diye sorulabileceğini dile getiren Ünal, şunları söyledi:

"Bu anlaşılabilir bir soru... Ama 'Neden ittifakla ilgili bir düzenleme yaptınız' diye soramazlar. İttifakın hukuki bir zemine kavuşması gerekiyordu. Bunu kavuşturduk. 'Siz yönetimde istikrarı sağladınız 50 artı 1'le. Temsilde adalet için barajı niye indirmediniz' diye sorabilirler. Biz de onlara deriz ki bu bizim siyasi parti olarak, iktidar partisi olarak barajla ilgili bizim siyasi tercihimizdir. Bunun siyasi riski nedir? Siyasi bir karar veriyorsan, diyelim ki AK Parti ile MHP bir araya gelmiş, bir görüşme yapmışlar. Bu görüşmenin sonucunda da bu barajın indirilmemesi yönünde bir karar alınmışsa, her kararın bir siyasi riski vardır. Bu siyasi riski biz almışız.

2012 yılında biz bir çağrıda bulunduk. Dedik ki 3 tane seçenek sunduk. Dar bölge, daraltılmış bölge, mevcut sistemin iyileştirilmesi. Bunlar çerçevesinde seçim sistemini tartışalım. Nihayetinde özellikle CHP buna yaklaşmadı. O gün onlar öyle bir siyasi tercihte bulundular. Biz de bugün böyle bir siyasi tercihte bulunduk. Bu siyasi tercihin altında yatan nedenler tartışılabilir. Biz şu anda seçim barajının yüzde 10'un altına indirilmesini gerekli görmedik. Yüzde 10 seçim barajını muhafaza ettik."

"Burada maksat siyaset yapmak değil"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sandık kurulu başkanı ve üyelerinin kolluk çağırma yetkisine ilişkin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Ünal, "CHP’nin ortaya attığı iddialar, karşı tarafı savunmaya çekip psikolojik üstünlük sağlamak. YSK, sürekli seçmen listelerini siyasi partilere düzenli olarak veriyor, siyasi partilerin temsilcileri var. Nasıl olacak da bütün listeler düzenli olarak siyasi partilere verilirken ve bu listeler askıya çıkarılırken, seçmen listelerine itiraz süreleri siyasi partilere verilirken, hayatta olmayan, sahte seçmen olacak? Bu mümkün değil." diye konuştu.  

Kılıçdaroğlu'nun önce bir kurumun meşruiyetini tartışmaya açtığını, daha sonra o kurumla ilgili itibarsızlaştırma oluşturduğunu kaydeden Ünal, "Türkiye'nin en güçlü olduğu yer 1950'den beri seçim sistemi. Seçim sistemi ile ilgili aklıselim hiç kimse bugüne kadar itiraz etmedi. Sanki CHP, 1950'den beri bütün seçimleri kazanıyormuş da  bugün seçimleri kaybetmiş ya da seçimleri kaybetme ihtimali varmış gibi ortalığı ayağa kaldırıyor." dedi. 

"Seçim sistemiyle ilgili bir değişiklik söz konusu değil"

Ünal, AK Parti'nin 2002'den beri bütün seçimleri kazandığını hatırlatarak, "(Biz bu seçimleri niye kazanamıyoruz, bu millet bizi neden iktidar yapmıyor?) deyin. Bir kere de kendi kusurunuza, eksiğinize dönüp bir bakın." değerlendirmesinde bulundu.

CHP'liler tarafından bunu yapmak yerine, kazanılamayan seçimlerin gayrimeşru ilan edildiğini söyleyen Ünal,  "Kurumları, yargıyı, emniyeti, orduyu, 'sarayın ordusu', 'sarayın yargısı' gibi çok tehlikeli bir dille, bu milletin devletine ve kurumlarına olan saygısını yok eden bir dil kullanıyorlar." ifadelerini kullandı. 

Seçim sistemiyle ilgili bir değişikliğin söz konusu olmadığının altını çizen Ünal, "Sandık başkanı baskı altına alınıyor ve orada bir hukuksuzluğu haber veremiyor. Ama orada bu hukuksuzluğu gören bir vatandaşın gidip şahsen kolluk güçlerine bunu ihbar etmesinin önünü açtık. Bu seçim güvenliğine artı değer katıyor." şeklinde konuştu. 

Genel Başkan Yardımcısı Ünal, CHP içerisinde, seçim güvenliği gerekçe gösterilerek boykot kararı alınması yönündeki taleplere ilişkin, "CHP içinde siyasetsizlik eğer o noktaya gelmişse, boykot bir siyasetsizliğin sonucudur. Yani siz siyaseti tüketmişseniz, siyaset üretemiyorsanız ve siyasi rakiplerinize karşı ürettiğiniz siyasetle toplum nezdinde bir teveccüh elde edemiyorsanız böyle bir şeye kalkışabilirsiniz. Böyle bir şey, CHP'nin dükkanı kapatması anlamına gelir." ifadelerini kullandı.

"Saadet Partisi, ittifak yapma niyeti ortaya koymadı"

Bir başka soru üzerine, Saadet Partisinin hiçbir zaman AK Parti ile bir ittifak düşünmediğini bildiren Ünal, şöyle konuştu:

"Bizim hiç kimseye karşı kapımız kapalı değil ama Saadet Partisinin herhangi bir ittifak içerisinde olmak gibi niyeti baştan beri olmadı. Saadet Partisi tabanının bunu bilmesi gerekiyor. Saadet Partisinin bizimle herhangi bir ittifak içerisinde olmak adına bir çabası, amacı, gayesi, çalışması olmadı. Sayın Temel Karamollaoğlu geldi, o görüşmede ben de vardım. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Genel Başkanımız ile görüşmeleri oldu. Ama bizimle herhangi bir şekilde ittifak yapma niyeti bile ortaya koymadı." 

Ünal, "Saadet Partisinin adayının Abdullah Gül olması sizi şaşırtır mı?" sorusuna, Saadet Partisinin ne yapacağı konusunda kendisinin bir niyet okumasının söz konusu olmadığını söyledi. 

Bundan sonra ne yapacağına Saadet Partisinin karar vereceğini dile getiren Ünal, "Saadet Partisinin Türk siyasetinin sanki yüzde 10, yüzde 15 gibi toplumun büyük bir teveccühünü kazanmış bir siyasi hareket gibi, kilit parti olarak yansıtılmasını da gerçekçi bulmuyorum. Konuşmaya lüzum da görmüyorum açıkçası." dedi.

Ünal, başka bir soruyu yanıtlarken, "Cumhur ittifakı"nın yerli ve milli hassasiyetlerle kurulduğunu aktardı.

Rex Tillerson'ın görevden alınması

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın görevden alınması ve bu durumun Türk-Amerikan ilişkilerine yansımalarına yönelik bir soruyu yanıtlayan Ünal, devletler arası ilişkilerin kişiler üzerinden değil, kurumlar üzerinden yürütüleceğine dikkati çekti.


Ünal, "Dolayısıyla biz yeni görevlendirilen yeni dışişleri bakanıyla, 'devlette devamlılık esastır' gereğince kurumsal ilişkilerimizi sürdürmeye devam edeceğiz." bilgisini paylaştı.  

- Zeytin Dalı Harekatı


AK Parti Sözcüsü Ünal, Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili değerlendirmelerde de bulundu.


Afrin'de sivillerin özellikle şehir merkezinde tutulmak ve terör örgütü tarafından canlı kalkan olarak kullanılmak istenmesi hususunda şunları söyledi:


"Hem TSK ve hem de ÖSO, sivillerin güvenli şekilde şehirden ayrılması için belli önlemleri alıyor. IŞİD'le mücadelede ABD'de Rakka'yı insansızlaştırdı. Şimdi Afrin'de de biz açık ve net bir şey söylüyoruz, biz orada yaşayan insanların tam da güvenliğini sağlamak, bölgeyi terör örgütlerinden temizlemek için verdiğimiz bir mücadele var. Birileri bunu bir savaşmış gibi konumlandırıyor. Hayır. Biz nasıl ki Cinderes'te, aynı şekilde diğer alanlarda biz köylerden teröristleri temizlediysek şimdi de Afrin'i temizleyeceğiz. Operasyonun uzamasının temel nedeni de zaten sivil hassasiyetimiz. Kapanma şu anda tamamlanmış durumda ve terör örgütünden orası temizlendikten sonra tıpkı Cerablus ve El Bab'da olduğu gibi TSK ve ÖSO oranın güvenliğini sağlayacak ve orada kendi yerel yönetimlerini oluşturup, güvenli bir şekilde faaliyetlerini devam ettirecekler." 

- Erken seçim tartışmaları-


Erken seçim tartışmalarına ilişkin soruya ise Ünal, şu cevabı verdi:


"Bu artık rutine dönüştü. Bizim erken seçim olmadığına sizleri inandırmak için nasıl bir şey yapmamız gerektiğini bilmiyorum. Herhangi bir şekilde bir erken seçim, tekrar 500'ncü kez tekrar edeyim yok. Maalesef Türkiye’de muhalefette olmak demek, siyaseti manipüle etmek anlamına geldiği için biz ısrarla erken seçim yok diyoruz. Hele hele şu anda Afrin’de böyle bir harekat devam ederken biz bir erken seçim yapmayı düşünmüyoruz. Seçimler kendi tarihlerinde yapılacak."


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mersin'de bozkurt işareti yapmasına ilişkin değerlendirmesi de sorulan Mahir Ünal, "Cumhurbaşkanımız, toplumun değişik kesimlerinin hassasiyetlerine ilişkin, onların bu hassasiyetlerini kucaklayan, yani BBP'nin ya da MHP'nin ya da diğer partilerin işaretlerini kullanabilir." dedi. 


Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o sırada "Rabia"yı saydığını ifade ederek, "Rabiamızı sayarken kadraja da öyle bir görüntü girdi benim gördüğüm, ben Cumhurbaşkanımıza, Genel Başkanımıza 'Efendim siz orada öyle bir işaret yaptınız mı?' diye sormadım. Benim gördüğüm orada 'Rabia'yı sayarken bir görüntü oluştu... Kaldı ki Cumhurbaşkanımız da toplumda yerli ve milli hassasiyetleri olan tüm kesimlerin işaretlerini kullanabilir. Ben bunda bir sakınca görmüyorum." ifadelerini kullandı.

Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı Bakan Güler duyurdu: Kuzey Irak'ta kilit kapandı! Tüketici tüketmiyor, tükeniyor 2 bin 667 projeye 2,2 trilyon lira yatırım A Milli Erkek Basketbol Takımı finale kaldı