Şike davasında gerekçeli karar açıklandı
Kararda, "soruşturma ve kovuşturma aşamasında elde edilen deliller, bilgi ve belgelerden, çıkar amaçlı suç örgütü yönetici ve üyelerinin Türkiye'de büyük bir yaygınlık kazanan futbol sahasına el atmaya çalıştıklarının gözlemlendiği" belirtildi.
Abone olİSTANBUL - "Futbolda şike" iddialarına ilişkin davanın gerekçeli kararında, "soruşturma ve kovuşturma aşamasında elde edilen deliller, bilgi ve belgelerden, çıkar amaçlı suç örgütü yönetici ve üyelerinin Türkiye'de büyük bir yaygınlık kazanan futbol sahasına el atmaya çalıştıklarının gözlemlendiği" belirtildi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, toplumlarda ulaşım ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte sporun günlük yaşamda daha çok alan kapsadığı ve sporla ilgili ortaya çıkan sorunların daha da çok arttığı kaydedilerek, artan ilgiyle spor ekonomisinin de geliştiği ve sporun sadece zevk için yapılan bir faaliyet olmaktan çıkıp meslek olarak değerlendirilen, kazanç elde etme amacı güdülen bir uğraş haline dönüştüğü hatırlatıldı.
Futbolun içinde bulunulan dönemin en etkili iktidar nesnelerinden birine dönüştüğü ve futboldan söz edilirken, aynı zamanda ekonomi, siyaset, kimlik, şiddet ve toplumsal yaşamdaki bir takım değişmelerden de söz edildiği aktarılan kararda, "Futbolun 'endüstriyel futbol' olarak adlandırılması sonrasında oynanan oyunun artık futbol olmadığının net bir biçimde dile getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Futbol, günümüzde sadece var olan statükonun korunmasına katkı sağlamamakta fakat aynı zamanda yeni dönemin ekonomik değerlerinin geniş kitlelere ulaştırılması ve benimsetilmesinde de etkili bir ajan konumunda bulunmaktadır" ifadesi kullanıldı.
Christian Authier'in, "Futbol AŞ" isimli kitabından alıntı yapılan gerekçeli kararda, seyredilme ve alan hakimiyeti bakımından dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük bir yaygınlık kazanan futbolda söz sahibi olma yarışının özellikle çıkar amaçlı suç örgütleri açısından dikkate değer bir boyut kazandığı vurgulandı.
Kararda, "Soruşturma ve kovuşturma aşamasında elde edilen deliller ve yine soruşturma ve kovuşturmaya tabi olmamakla birlikte bağlantı sebebiyle bir şekilde dosyaya intikal eden bilgi ve belgelerden çıkar amaçlı suç örgütü yönetici ve üyelerinin bu sahaya da el atmaya çalıştıkları gözlemlenmiştir" denildi.
"Mafya futbolun içinde"
Dosyada hakkında suç örgütü yöneticisi olduğuna karar verilen sanık Olgun Peker'in yetkisi olmadığı halde menajerlik yapmak suretiyle futbol camiası içerisinde faaliyet gösterdiği, hakkında "şike" suçundan delil yokluğu nedeniyle beraat kararı verilen futbolcu menajerliği yapan sanık Metin Korkmaz'ın da "suç örgütü kurmak" suçundan hükümlü olan Sedat Şahin ile bağlantısının bulunduğu belirtilen kararda, ayrıca çıkar amaçlı suç örgütünden hükümlü Kürşat Yılmaz'ın oğlu Alparslan Yılmaz ile Olgun Peker'in Giresunspor üzerinde hakimiyet kurma çabası nedeniyle çatışma yaşadıkları da anlatıldı.
Kararda, "Kamuoyunda 'mafya' olarak tabir edilen çıkar amaçlı suç örgütlerinin futbol camiası içerisinde yer aldıkları ve yer almaya çalıştıkları görülmüştür" ifadesi kullanıldı.
Çıkar amaçlı suç örgütlerinin özellikle futboldaki transferlerden kolay ve yüksek miktarda para kazanma avantajı yanında futbol camiasında menajer ya da yönetici olarak yer almak, kamuoyunda tanınmış medyatik futbolcu, spor adamlarıyla ilişki kurmak suretiyle kamuoyuna kendilerini kabul ettirme ve legal alanda faaliyet gösteriyor görüntüsü verdikleri anlatılan kararda, örgütlerin kamuoyunda iş adamı kimliğine bürünme şansına sahip olarak, kamu görevlileri nazarında da saygınlık kazanmayı amaçladıkları kaydedildi.
İngiliz yazar Kuper'in sözüne atıf
"Burada asıl önemli olan boyut çıkar amaçlı suç örgütlerinin çok para kazanmasından ziyade özellikle hitap ettiği taban itibariyle yönlendirilmeye açık futbol seyircileri, özellikle taraftar gruplarının bu çıkar amaçlı suç örgütlerinin kontrolüne girmesidir" ifadesi kullanılan gerekçeli kararda, idari ve adli tedbirlerle spor camiasında faaliyet yürüten menajer, futbolcu ve yöneticilerin bu faaliyetleri sonucu kazandıkları gelirlerinin ciddi bir kontrolden geçirilmesinin sağlanması gerektiği ve suç örgütlerinin bir şekilde taraftar gruplarının içerisine sızarak ya da yönetimini ele geçirerek geniş bir tabanı olan taraftar gruplarını kontrolleri altında tutmalarının engellenmesi gerektiği dile getirildi.
Kararda, "İşte bu takdirde şiddetten, küfürden, kara paradan uzak, çıkar amaçlı suç örgütü üyelerinin boy gösteremediği temiz futboldan söz edilebilir. Özetle, Simon Kuper'in dediği gibi, 'Futbol asla sadece futbol değildir" denildi.
"Şike sahaya yansımadı" anlam ifade etmiyor
[PAGE]
"Futbolda şike" iddialarına ilişkin gerekçeli kararda, "Savunmalarda çokça dile getirilen, 'sahanın içinde şike yoksa dışında da yoktur', 'şikenin sahaya yansımamış olması' gibi göreceli tespitlerin ceza yargılaması yönüyle bir anlam ifade etmediğinin öncelikle bilinmesi gerekmektedir" denildi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, sanıkların savunmalarında çokça dile getirdiği "sahanın içinde şike yoksa dışında da yoktur", "şikenin sahaya yansımamış olması" gibi göreceli tespitlerin, ceza yargılaması yönüyle bir anlam ifade etmediğinin öncelikle bilinmesi gerektiği ifade edildi.
Kararda, yasa koyucunun, belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden ya da kendisine menfaat temin edilen kişi için suçun, kazanç veya menfaatin temin edildiği anda oluşacağını kabul ettiği vurgulandı.
Suçun oluşması için faillerin bu amaçla hareket etmelerinin yeterli olduğu ve müsabakanın sonucunun anlaşma doğrultusunda gerçekleşmesinin şart olmadığı belirtilen kararda, "Bir başka ifadeyle, şike suçunun oluşması için faillerin amacına ulaşmaları gerekmez. Bu bağlamda anılan suç, kazanç veya sair menfaatin temin edildiği anda tamamlanmaktadır. Suçun tamamlanmamış olması yani kazanç veya sair menfaatin temin edilmemiş olması durumunda bu aşamaya kadar gerçekleşen eylemlerin, teşebbüs hükümlerine göre değerlendirilip cezalandırılması gerekmektedir" görüşüne yer verildi.
Telefon tapeleri
Mahkeme kararı doğrultusunda dinlenilen telefon görüşmelerinin tek başına delil olamayacağı hususundaki sanık ve avukatların savunmalarına da yer verilen kararda, şöyle denildi:
"Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere telefon görüşmeleri tek başına delil olamaz. Telefon görüşmelerinin delil olarak değerlendirilebilmesi için görüşmelerin yanında bu görüşmelere ilişkin bir suç olgusunun bulunması gerekir.
Bu bağlamda davaya konu olay değerlendirildiğinde telefon görüşmelerinin bulunduğunu, başkaca delil bulunmadığını söylemek gerçekçi olamaz. Zira şike ve teşvik girişimlerine ilişkin telefon görüşmeleri yanında bu amaca yönelik gerçekleştirilen buluşmalar ve para naklinin söz konusu olduğu suç konusu görüşmelerin müsabaka öncesinde vuku bulduğu, bu görüşmelere müsabakalarının yapıldığı, dolayısıyla telefon görüşmelerine konu olguların dosyada mevcut olduğu açık ve nettir."
Yasa değişikliği sanıkların lehine
Gerekçeli kararda, soruşturma devam ederken 6222 sayılı kanunda değişiklik yapıldığı ve cezalarda indirime gidildiği ifade edilerek, "Aziz Yıldırım'ın tek maç için cezası 11 yıl 3 ay hapis olacaktı. Sanığa bu suçtan hükmolunan ceza, 3 yıl 9 ay hapis olduğuna göre 6259 sayılı yasa ile yapılan değişikliğin, sanığın lehine olduğu açıktır" denildi.
Kararda, yasa değişikliğiyle ilgili diğer sanıklar içinde tek tek değerlendirmeye yer verildi.