‘Sayıştay tüm fonksiyonları itibariyle bir çıkmaz içinde’
Sayıştay’da görev değişimi için geri sayım başladı. Başkanlığa adaylığını koyan Şeref Efe, seçimin Sayıştay’ın yönünü doğrultmak için son fırsat olduğunu söyledi.
Abone olCanan SAKARYA
ANKARA - Sayıştay Başkanlığı’na aday olan eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Danışmanı Şeref Efe, kurumun tüm fonksiyonları itibariyle çıkmazda olduğunu savundu. Efe, seçimin Sayıştay’ın yönünü doğrultmak için son fırsat olduğunu söyledi. Sayıştay Başkanlığı görevini 7 yıldır sürdüren Recai Akyel’in görev süresi 25 Haziran’da doluyor. TBMM gazeteye ilan vererek seçim sürecini başlattı. 10 Haziran’a kadar başvurular alınacak. Öncelikle Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşturulacak 15 kişilik bir komisyonda yapılacak seçimle aday sayısı ikiye indirilecek. Meclis Genel Kurulu bu iki kişiden birini Sayıştay Başkanı seçecek.
Sayıştay’da uzman denetçi olan, bir dönem eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın danışmanlığını yapan Şeref Efe, başkanlık için aday oldu. Harvard Üniversitesi Kennedy School of Government’da makroekonomi ağırlıklı Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programını tamamlayan Efe, Sayıştay’ın tüm fonksiyonları itibariyle çıkmazda olduğunu ileri sürerek bu seçimin kurumun yönünü doğrultmak için son fırsat olduğunu söyledi. Şeref Efe, Sayıştay’a ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Kamu Mali Yönetimi Reformu’na direnç gösterdi
“Sayıştay, Kamu Mali Yönetimi Reformuna destek olması gerekirken çok ciddi bir kurumsal direnç gösterdi. Kendisine biçilen rolü benimsemedi. Yeni sistem içinde etkin bir rol üstlenmek yerine çeşitli bahanelerle sorumluluktan kaçmayı tercih etti. Bunun sonucunda tüm fonksiyonlarında çıkmaza düştü. Bugün performans denetimi, mali de netim, Meclis’e raporlama ve yargılama süreçlerinin hiçbiri etkin olarak işlememekte.
Göstermelik performans denetimleri yapılıyor
Performans denetimi konusunda Sayıştay iktidar ile çatışma içine girdi. Stratejik planlama ve performans programı çerçevesinde tasarlanan yeni performans denetimini uzun süre geciktirdi. 7 yıl sonra gönülsüzce performans denetimine başlandığında stratejik yönetim sistemi etkinliğini kaybetmiş, lüzumsuz formalitelere dönmüş durumdaydı. Bugün Sayıştay, denetime elverişli bir içeriği kalmamış stratejik planlar ve performans programları üzerinden göstermelik bir performans denetimi egzersizi yapmaktadır.
Mali denetim raporlarından kamu zararları çıkarıldı
Yeni Sayıştay Kanunu ile uluslararası standartlara uygun bir mali denetim hedefl enmişti. Kurumların tüm mali işlemlerinin yer aldığı mali tablolar hakkında Meclis’e esaslı raporlar yazılacaktı. Ancak ilk sorun, tespit edilen bir kamu zararının hem mali denetim raporunda hem de yargı raporunda yer alması olasılığı ile ortaya çıktı. Bu konuda olası en kötü tercih yapılarak kamu zararı iddiaları mali raporlardan çıkarıldı. Bu şekilde en ciddi bulguların çıkarıldığı mali denetim raporları uluslararası standartlara uyumluluğu kaybettiği gibi Meclis’in dikkatini çekecek bir içerikten de yoksun kaldı. Diğer bir sorun kalite gözetim süreçleriyle ilgili. Raporları kalite gözetimi açısından değerlendirip geliştirmesi öngörülen üç ayrı komite, kurul öngörülmüştü. Bu komite ve kurullar ‘iktidarı etkilemesin’ kaygısı ile raporlardaki önemli bulguları kesip biçmeye, filtrelemeye başladı. Meclise gönderilen raporlar Sayıştay’ın şiddetle eleştirilmesine ve güven kaybına yol açtı.”
Sayıştay, tek tek sinek kovalamaya geri döndü
Gelişmiş ülkelerin sayıştayları daha çok önemli kamu hizmetlerine odaklanan raporlamaları ile öne çıkıyor. Sineklerle mücadelede bataklığın kurutulması gerektiği anlayışı yaygın. Ne var ki Sayıştay tek tek sinek kovalama işine geri dönmüş durumda. Bu, kesinlikle yasaların öngördüğü bir durum değil. Sayıştay’ın kendi konumunu iyi değerlendirememesinden, siyasete ve kamu yönetimine ilişkin önyargılarından ve doğru bir vizyon geliştirememesinden kaynaklanıyor. Kamuoyuna açıklanmış, sağlam bir değişim programı ile seçilmeyen bir Başkanın Sayıştay’ın yönünü doğrultması neredeyse imkansız görünüyor. Sayıştay, memur hiyerarşisi ile, talimatla ya da demir yumruk ile yönetilebilecek bir kurum değil. Bu anlayışlar belki kurumu işlevsizleştirebilir, ama millete hizmet eden bir Sayıştay oluşturamaz. Sayıştay’ın doğru yönlendirilmeye ve etkili bir liderliğe ihtiyacı var.”