Saldırı, Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır
MHP lideri Bahçeli, hayatın her alanında ortaya çıkan felaketler, facialar ve saldırıların sorumlusu olarak AKP hükümeti ile Başbakan Erdoğan'ı gösteri
Abone olTBMM - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere ilişkin saldırısını değerlendirirken, "Mazlum Gazzeli kardeşlerine insani amaçlarla yola çıkmış yardım gemimize yapılan saldırı, Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır" dedi. Bahçeli ayrıca "Hükümet, İsrail'le ilişkilerindeki ikircikli tavrından vazgeçmeli" diye konuştu.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, her gün yeni bir iflasın ve skandalın toplumu sarstığı Türkiye'de, dün itibariyle iki önemli gelişmenin gündeme düştüğüne dikkati çekti. Bunların, Gazze'ye yardım götüren gemiye İsrail'in yaptığı, "alçakça saldırı" ile İskenderun'da Deniz Üs Komutanlığına yapılan terör saldırısı olduğunu söyledi.
"Türkiye, hükümetin çaresiz ve çapsız politikalarının sonucu yakın dönemin en ağır bunalımlarının sancılarını derinden yaşamaya başlamıştır" diyen Bahçeli, hayatın her alanında ortaya çıkan felaketler, facialar, saldırılar ve zulmün artık tahammül edilemez boyutlara ulaştığını savundu.
"Devletin varlığına, milletin birliği ve devamına, toplumun dirlik ve düzenine, tarihi şeref ve haysiyete yönelmiş en alçakça saldırılar karşısında, hükümetin tam bir bozgun hali yaşadığını" öne süren Bahçeli, şunları söyledi:
"Ve daha da vahimi, daha da önemlisi, daha da tehlikelisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Başbakan Erdoğan bu bozgunun, bu hezimetin ve bu ricat halinin yalnızca sonucu değil, bizatihi nedenidir, gerekçesidir ve kaynağıdır. Yaşadığımız sancılı gelişmeler, içine düştüğümüz darboğaz ve yedi buçuk yılın ağır bedel ödenen tecrübeleri milletimize artık göstermiştir ki Başbakan Erdoğan adeta Türkiye'yi çökertmek ve Türk milletini bölmek için misyon üstlenmiştir.
Bunca uyarıya, bunca olaya ve bunca derse rağmen yanlışta hala ısrar eden bu zihniyetin ve ekibinin, savaş mağlubu bir ülkenin elleri kelepçeli yöneticileri gibi yaşadıkları boyun eğmişlik halinin başka bir izah yolu ve anlamı kalmamıştır. Bugün derinden hissettiğimiz ve yaşadığımız ağır tablonun tek ve yegane sebebi, sorumlusu ve sonucu Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Bu hükümetle gidilecek başka yol, bu aciz adamlarla ulaşılacak başka bir menzil, varılacak mutlu, müreffeh, şerefli bir gelecek kesinlikle yoktur.
Türkiye'yi AKP hükümeti değil, hükümet üzerinden küresel projeler ve kanlı küresel niyetler yönetmektedir. İsrail, yardım götüren vatandaşlarımıza hunharca saldırmaktadır. Başbakan Erdoğan ise 'Medeniyetler İttifakının Eşbaşkanı' unvanı ile Brezilya'da çalım satmaktadır. Aklı ve vicdanı olanlara soruyorum. Eşbaşkanı olarak taşeronluk yaptığınız medeniyet hangi medeniyettir? Bu oyuna nasıl girdiniz, bu akıntıya nasıl kapıldınız?
Başbakan tamamen tükenmiştir, hükümet tamamen bitmiştir, AKP tamamen aciz, çaresizdir ve etkisizdir. Milletimizi daha büyük felaketlerle yüzleştirmeden, Başbakan Erdoğan ve hükümeti aklını başına almalı ve girilen tuzaklarla dolu yolun bu kavşağından bir an önce dönmelidir."
Saldırı Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır
İsrail askeri güçlerinin, Gazze'ye yardım götüren gemileri hedef alan saldırısının yurtta haklı infial uyandırdığını belirten Bahçeli, "Tamamen insani amaçlarla ve sivil toplumun iyi niyetli ve samimi çabalarıyla yürütülen bir yardım faaliyetinin katliama varan tepki ile sonuçlanmış olması Türk milleti tarafından asla kabul edilmeyecek olan bir saldırganlıktır. Mazlum Gazzeli kardeşlerine insani amaçlarla yola çıkmış yardım gemimize yapılan saldırı Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır" diye konuştu.
"İsrail devleti, bu kanlı eylemle, yıllardır mazlum Filistinlilere reva gördüğü zulme, bu kez Tük milletinin evlatlarını da dahil etmiş ve telafisi mümkün olmayacak yaranın açılmasına neden olmuştur" diye konuşan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu katliam, sıradan mesajlarla geçiştirilerek, büyükelçilerin birkaç günlüğüne geri çekilmesiyle, diplomatların cılız ve etkisiz kınama kararlarıyla veya ucuz siyasi kabadayılıklarla, hamasetle örtülemeyecek kadar ciddi, son derece önemli ve hayatidir. Tamamen sivillerden oluşan ve kardeşlerine yardım etmekten başka bir amacı olmayan kadirşinas milletimin temsilcilerine karşı İsrail ordusunca yapılmış saldırı doğrudan Türk milletine yapılmıştır. Bu hunhar saldırıdan sonra, hiçbir özür, bahane, gerekçe olayı örtemeyecek, Türk milleti bu saldırganlığı hesap hanesine mutlaka yazacaktır. Olayın gerçekleştiği saatlerde, Başbakan Şili'de, Dışişleri Bakanı Brezilya'da küresel projelerin taşeronluğunun peşindedir. Günün ilerleyen saatlerine kadar hükümet suskun, aciz ve çaresizdir.
Milletimiz, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yer verilen 'sonuçlarına katlanırsınız' ifadesinin ve ilerleyen saatlerde Başbakan;ın uyarısındaki 'yetti artık' sözünün gerçek karşılığını görmek istemektedir. Sabırsızdır. Umarız ki bu ikazlar, Başbakan ve hükümetinin geçmişte PKK'ya ve Barzani'ye karşı savurduğu kuru tehditler gibi boş sözlerden ibaret olmasın, bugün söylenenler yarın unutulmasın."
Hükümet, İsrail'le ilişkilerindeki ikircikli tavrından vazgeçmeli
Türk milletinin, bu mütecaviz ve alçakça saldırıları durdurmaya da cevabını vermeye de muktedir olduğunu belirten Bahçeli, "Türk devleti, kendinde güç vehmederek tarihi bir yanılgıya düşenlere gereken karşılığı vermeye kadirdir. Milletimizi haklı iken haksız çıkartacak duygusal tepkilerden uzak kalmaya, doğru zeminlerle ve doğru yöntemlerle İsrail'den soracakları hesabın arkasında durmaya, ancak sağduyuya çağırıyorum. Türkiye'nin sokaklarda taşkınlık yaparak bulacağı bir çözüm yoktur, tepkiler demokrasinin sınırları ve meşruiyet içinde olmalıdır. Konu bu aşamadan sonra siyasetin de üstünde milli bir konudur. Bu olayla birlikte, İsrail ile ilişkilerin geleceği hakkında derhal yeni bir strateji belirlenmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi acilen özel gündemle toplanmalıdır. Bu toplantıda, yaşanan saldırılar, geride kalan diplomatik skandallar, karşılıklı restleşmeler de dahil olmak üzere Türkiye-İsrail ilişkileri değerlendirmelidir" diye konuştu.
Hükümetin, "İsrail'le ilişkilerindeki ikircikli tavrından vazgeçmeli" çağrısında bulunan Bahçeli, "Bu konuda verilecek tepkilerin siyasi, hukuki ve diplomatik ve gerekirse askeri olmak üzere ayrıntılı esasları belirlenmelidir" dedi.
Devlet Bahçeli, şöyle konuştu:
"İsrail taraftarlığı ve karşıtlığı üzerine magazinleştirilen ilişkiler süreci iç siyasetin ucuz malzemesi haline getirilmeden derhal en sert karşılık verilmelidir. Geride kalan yıllarda olduğundan farklı geçici, hamasi, oyalayıcı siyaset üslubundan kaçınılarak, vicdanı ve onuru yara almış Türk milletinin müsterih olacağı ve kabul edebileceği bir çözüm yöntemi oluşturulmalıdır."
Bahçeli, bir süredir geçici üyeliği Türkiye'de olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdindeki girişimin yerinde ve doğru olduğunu, bu platformda kınama, çözüm ve tazminatlar için girişimde bulunulması gerektiğini söyledi.
İsrail'in alıkoyduğu, hayatını kaybeden, yaralanan ve tutulan vatandaşlar ile yardım gemilerini acilen iade etmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Bu düşmanca tavrın sonucunda ortaya çıkan mağduriyetin ve kayıpların hakları ve hukuku mutlaka takip edilmeli ve İsrail'den tazminat talep edilmelidir" dedi.
Teröristle kucaklaşarak elde ettiğiniz sonuç da ortada
Bahçeli, konuşmasında, ''terör örgütü PKK'nın giderek tırmanan saldırılarının son haftalar içinde görülmemiş boyutlara ulaştığını'' söyledi.
''Terör örgütü, uzun süredir uyguladığı mayınlı ve uzaktan kumandalı bombalama eylemlerinin yanı sıra yeni bir saldırı ve eylem stratejisine geçmiştir'' diyen Bahçeli, İskenderun'da 6 askerin şehit olması, 8 askerin de yaralanması ile sonuçlanan saldırıyla birlikte son 1 aylık süre içinde 23 askerin şehit olduğuna, 33 askerin yaralandığını dile getirdi. Bahçeli, ''Türkiye, Cumhurbaşkanı'nın 'iyi şeyler olacak' diye övgüyle söz ettiği mutlu geleceğin, kendisine ayrışma, kırılma ve şehitten başka bir sonuç getirmediğine yakından şahit olmuştur. Başbakan Erdoğan;ın 'umut verici gelişmeler' diye müjdelediği Habur törenlerinden sonra nafile güzel gelişmeleri bir türlü görememiştir'' diye konuştu.
AK Parti ile ''geçen her günün geçmişte yanlış atılan adımların faturalarını bugün birer birer gündeme getirdiği'' iddiasında bulunan Bahçeli, şöyle konuştu:
''Geri adım atmanın diyalog, zulüm ortaklığının eşbaşkanlık, boyun eğmenin işbirliği, aldatılmanın zafer, teslim olmanın açılım, bozgunculuğun demokratik çözüm olarak tanımlandığı bu vahim süreçte, ülkemiz geri dönülmez bir batağa doğru sürüklenmektedir. Terörü bürokrat atayıp, müsteşarlık kurarak önleyeceğini zannedenler sonunda PKK'ya teslim olmuşlardır. Her alanda zafiyet ve teslimiyet zaten vardır. Geldiğimiz noktada, AKP, terörle mücadeleyi tamamen kaybetmiştir. Teröre teslim olmuştur. Sonuç alacağıma dair umudum yoksa da kalan ömründe hükümete tavsiyem, korkmaması ve çekinmemesi yönündedir. Türk milleti kendi şeref ve haysiyetinin korunması yönünde atılacak her adımın arkasındadır. Büyük milletimiz inançla ve kararlılıkla bütün badireleri aşacak güçtedir.
Terörle mücadelede pazarlık ederek geldiğiniz nokta ortada. Teröristle ve Peşmerge reisiyle kucaklaşarak elde ettiğiniz sonuç da ortada. Türk milleti sizin sandığınız gibi etnik kalıntı değildir. Bu büyük milletin, bu muazzam kudretin farkına varın. Hiç merak etmeyin, siz yapamasanız bile, yapamayacaksanız bile bu büyük millet karşısına çıkacak her musibeti kendi gücüyle ve yumruğu ile defeder, yok eder, imha eder. Yeter ki önünde durmayın, mücadelesine engel olmayın. Ne üzücüdür ki bütün bu rezaletler büyük hakan Fatih'in İstanbul'u fethinin 557. yıl dönümünde gerçekleşmektedir. Hazindir ki bu seviyesizlikler kurtarıcı ve kurucu kahramanların yola çıktığı ilk adımın 91. yıl dönümünde vuku bulmaktadır. Bu utanç, Sevr'i yeniden hortlatmaya çalışan AKP zihniyetinin sabıkasına yazılmış bir cürümdür. Bu utanç, İstanbul'u yeniden Bizans yapmaya çalışan Başbakan Erdoğan'ın alnında siyaseten silindiği yıllarda bile bir leke olarak kalacaktır.''
Ekonomi politikaları, yandaşları kayırma üzerine şekillenmiş
Ekonomideki yangının ulaştığı kaygı verici seviyenin, milletin direncini ve sorunlara karşı mukavemet gücünü zedelediğini öne süren Bahçeli, ''Herkes kendi derdine düşmüş, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin tekliği, bayrağımızın varlığı, devletimizin itibarı konusunda derin zafiyetler doğmuştur'' dedi.
Devlet Bahçeli, şöyle konuştu:
''AKP iktidarının ülkemizi süreklediği kriz, kargaşa, kaos, korku, kutuplaşma, kavga ve karanlık ortamı çok ciddi mesafe almıştır. Yoksulluk ve işsizliğin çıkmazında bocalayan milletimiz harap olmuştur. Hükümet, tercihini refahta eşitlikten yana değil, sefalette denklikten taraf kullanmıştır. Ekonomi politikaları, yandaşları doyurma ve kayırma ittifakı üzerine şekillenmiştir. Bu itibarla vatandaşlarımız tükenmiş ve her anlamda hırpalanmıştır.
Başbakan Erdoğan tarafından küçümsenen ve hafife alınan ekonomik krizin toplumsal maliyetleri hızla çoğalmış ve sosyal hayat yangın yerine dönmüştür. Çiftçiden memura, işçiden sanayiciye kadar her kesimde, krizin hasarları çok etkili olmuştur. Kasaptan manava, bakkaldan marangoza, berberden terziye bütün esnaf ve sanatkar iş yapamaz durumdadır ve hayatlarının en zor günlerini yaşamaya mahkum olmuşlardır. İş ve aşın olmaması şiddeti teşvik etmiş, suçları yaygınlaştırmış, çatışmaları davet etmiş, toplumsal çözülme hızlanmış ve ailelerin birliği ve istikrarı sarsıntılarla yüz yüze kalmıştır. Zayıflayan ve bağları gevşeyen toplumsal dayanışmayla birlikte geleneksel değerler aşınmıştır. Özellikle bankalara olan borçlar artış göstermiş ve şimdiden toplam tüketici borçları 117 milyar Türk Lirasına yaklaşmıştır.
Ancak AKP hanedanı bolluk ve bereket içindeyken, nedense ve her ne hikmetse milyonlarca insanımız güçlükler karşısında ezilmiş bir halde yaşamaya çalışmaktadır. Bu saltanat elbette kimseye kalmamıştır. Kalmayacaktır da. İşte o zaman, saltanat koltuğundan düştükten sonra Başbakan Erdoğan'ın aklı başına gelecek, ne var ki son pişmanlık asla fayda etmeyecek ve hiçbir kuvvet kendisini yolsuzluklarla döşenen yüce divan yolundan döndüremeyecektir.''
Vergi tabana yayılmalı
''Son günlerde siyasetin gündem maddeleri arasına işsizliğin ve yoksulluğun girmesi sevindirici bir gelişme olduğunu'' anlatan Bahçeli, bu sorunların yalnızca konuşulmasının yeterli olmadığını ifade etti.
''Özellikle toplam istihdam içindeki sayısı 9 milyona yaklaşan kayıt dışı çalışanların içler acısı halleri ve her türlü sosyal-ekonomik haktan mahrum bulunmalarının, adaletsizlik ve haksızlık duygularını kamçıladığı'' görüşünün savunan Bahçeli, şunları kaydetti:
''İşsizlik bir sorun iken doğal olarak kayıt dışı çalışmada bir başka sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Hükümetin, işsizliğin üstesinden gelebilmek için başlangıç itibarıyla kayıt dışı istihdamı mutlaka masaya yatırması gerekmektedir. Bu kategoride çalışan kardeşlerimizin hemen hemen tamamı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır ve temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Ne var ki AKP zihniyeti, özellikle hizmetler sektöründe çalışan milyonlarca insanımızın zor şartlar altında hayatlarını sürdürmesine hiç aldırış etmemektedir.
İşsizliği taşeron firmalarıyla azaltmaya çalışan bu marazi siyasi zihniyetin meseleyi sadece bir işe kavuşmak olarak değerlendirmesi çok yanlıştır. Elbette bir işe girmek ve evine ekmek götürmek her vatandaşımızın hakkıdır, ancak bizim için işin aynı zamanda insani olarak yeterli ve gerekli ücret düzeyini karşılaması da bir zorunluluktur.
Milyonlarca vatan evladının sefalet şartları içinde çalışması, ücret düzeylerinin düşük olması ve sosyal güvenlikten mahrum bir şekilde her türlü tehlikeye açık olmaları, bu çağda hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz bir durumu resmetmektedir. Her vatandaşımızın hayatını kazandığı işindeki saygınlık ve güvenlik, gelir düzeyindeki tatmin duygusu ve geleceğe dönük umutlar beslemesi bizim açımızdan en önemli hedeftir. Matematiksel olarak işsiz ve çalışan sayısıyla ilgili tahminlerde bulunmak, 3 ay sonrasında işsizliğin yüzde 10'lara gerileyeceğini iddia etmek tam da Başbakan Erdoğan ve zihniyetine göre bir davranış olup çapsız ve sığ bir değerlendirmedir. Değerli arkadaşlarım, özellikle gelir ve servet dağılımındaki dengesizliğin hepiniz farkındasınız. Bir bakıma, krizden önceki AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan ekonomik büyüme, vatandaşımıza yansımamış, ekonominin doğal gelişmesi daha çok üst gelir diliminde bulunan sosyal kesimlere yaramıştır."
Ekonomik sorunların aşılmasında çeşitli toplumsal kesimler, siyasi aktörler, yönetim katmanları ve halk arasında güven sorunlarının bertaraf edilmesinin çok önemli bir rolü olacağını vurgulayan Bahçeli, vergi tabana yayılarak, yoksul vatandaşların vergi yükünün hafifletilmesi gerektiğini ifade etti. Bahçeli, ''Hiç kimsenin zor duruma düşüp yardıma muhtaç hale gelmediği bir Türkiye'ye mutlaka ulaşmak zorundayız. İşte o zaman AKP gibi partiler olmayacaktır ve Recep Tayyip Erdoğan gibi politikacılar da çıkmayacaktır'' dedi.