Rekor milli gelir artışı 'el parasıyla'
Geçen yıla göre 58.4 milyar dolarlık milli gelir artışı kaydedilen ilk dokuz ayda, ithal mal ve hizmetler için ödenen fatura; ihracat, turizm, yurt dışı müteahhitlik ve diğer alanlardan kazanılan toplam döviz gelirini yaklaşık 61 milyar dolar aştı.
Abone olNaki BAKIR
ANKARA - Türkiye ekonomisinde hızlı bir büyüme yaşanan yılın ilk dokuz ayında gayri safi yurt içi hasılada (GSYH) yaşanan artış, rekor boyutlardaki cari işlemler açığı karşılığında elde edilirken, milli gelirdeki artış verilen cari açığın da altında kaldı.
DÜNYA'nın Merkez Bankası ve TÜİK verilerinden yaptığı hesaplamaya göre ocak-eylül döneminde 589.1 milyar dolar olan gayri safi yurt içi hasıla (GSYH), 2010'un aynı dönemine göre 58.4 milyar dolar artış gösterdi.
Ülkenin toplam döviz kazancı ile döviz harcamaları arasındaki aleyhte fark olan cari açık ise aynı dönemde 60.9 milyar dolara ulaştı. İthal mal ve hizmetlere ödenen faturanın ülkenin toplam döviz gelirini aşan kısmını; yani gerçekte kazanılmamış, sermaye akımları ile girmiş "emanet" dövizler kullanılarak yapılan ithal tüketimi ifade eden cari açık, dokuz ayda milli gelirdeki artışın üzerinde gerçekleşti.
Başka bir deyişle geçen yıla göre 58.4 milyar dolarlık milli gelir artışı kaydedilen ilk dokuz ayda, ihracat, turizm, yurt dışı müteahhitlik ve diğer alanlardan kazanılan toplam döviz gelirinden 61 milyar dolar daha fazla ithal tüketime gidildi.
Buna göre milli gelirdeki artış, rekor cari açık verme pahasına ve emanet dövizlerle yapılan ithal tüketimden kaynaklandı. Ancak milli gelirde sağlanan artış, verilen cari açığın da altında kaldı. İlk dokuz ayda milli gelirdeki her 100 dolarlık artışa karşılık için 104 dolar cari açık verildi. Diğer ifadeyle verilen her 100 dolarlık cari açık, ancak 96 dolarlık bir milli gelir artışı sağladı.
Cari açık küçülecek büyüme hız kesecek
Küresel istikrarsızlık nedeniyle yavaşlayan sıcak para girişi ve kısa vadeli sermaye akımlarının dövizi pahalandırmasının ithal tüketimi kısıcı etkisi ilk dokuz ay itibariyle henüz fazla hissedilmedi. Yılın ilk çeyreği ortalamasında 1.58 TL olan dolar kuru, üçüncü çeyrekte 1.73 TL'ye yükseldi; dokuz aylık ortalamada 1.62 TL'ye geldi. Dolar kurunun 1.8 TL'nin üzerinde seyrettiği son çeyrekte ise ithalat artışındaki yavaşlama paralelinde cari açıktaki artış da hız kesti. Ancak buna rağmen yılın tümünde cari açığın 80 milyar doların üzerinde oluşması bekleniyor.
Sıcak para girişlerinin yoğun olduğu dönemlerde TL'deki değerlenme nedeniyle ucuzladığı için patlama yaşanan ithalat cari açığı hızla büyütürken, aynı zamanda hızlı bir büyümeyi de beraberinde getiriyor. Sermaye akımları tersine döndüğünde ise yükselen kurların etkisiyle ithal tüketimin daralması sonucu, cari açık küçülürken, büyüme de hız kesiyor.
Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 12, ikincide yüzde 8.8, üçüncü çeyrekte yüzde 8.2 olmak üzere hız keserek devam eden yüksek büyümenin, son çeyrekte de bu trende uygun seyretmesi, yılın tamamında yüksek oranlı bir büyüme oranı gerçekleşmesi bekleniyor.
Ancak küresel ekonomideki resesyonun derinleşmesi durumunda 2012'de Türkiye'de yüksek kur düzeyinin baskılayacağı ithalat nedeniyle cari açığın giderek küçüleceği, ancak büyümenin de önemli ölçüde yavaşlayacağı tahmin ediliyor. Hükümet, 2012 yılı için yüzde 4'lük bir büyüme oranı hedeflerken, IMF'nin öngörüsünü yüzde 2'ye indirdiği dikkati çekiyor.
| GSYH | GSYH Artışı | Cari açık | Cari açık/ GSYH artışı (%) | Cari açık/ GSYH(%) |
2002 | 230.494 | 33.758 | -626 | 1,9 | -0,3 |
2003 | 304.901 | 74.407 | -7.515 | 10,1 | -2,5 |
2004 | 390.387 | 85.486 | -14.431 | 16,9 | -3,7 |
2005 | 481.497 | 91.110 | -22.309 | 24,5 | -4,6 |
2006 | 526.429 | 44.932 | -32.249 | 71,8 | -6,1 |
2007 | 648.800 | 122.371 | -38.434 | 31,4 | -5,9 |
2008 | 742.094 | 93.294 | -41.959 | 45,0 | -5,7 |
2009 | 616.703 | -125.391 | -13.991 | - | -2,3 |
2010 | 734.929 | 118.226 | -47.099 | 39,8 | -6,4 |
2010_9 ay | 530.669 | 85.308 | -30.210 | 35,4 | -5,7 |
2011_9 ay | 589.072 | 58.403 | -60.906 | 104,3 | -10,3 |
İthal tüketimle büyüme modeli
Tek parti iktidarının sağladığı siyasal istikrar algısı ve ekonomide küresel finansal sisteme entegrasyon süreci paralelinde artan, özellikle AB ile ilişkilerde dönüm noktası olan 2005'ten itibaren sıcak para girişlerini hızlandırdı. Bu girişlerin etkisiyle kurlarda yaşanan gerileme sayesinde ortaya çıkan ithal tüketime dayalı büyüme modeli, son 9 yıla damgasını vurdu. Bu dönemde, sıcak para girişleri ile cari açık ve cari açıkla milli gelir artışı birbirinin neden ve sonucu haline geldi.
Kriz yılı 2001'de 3.8 milyar dolar cari işlemler fazlası veren Türkiye, 2003 yılında 7.5 milyar dolara, 2006 yılında da 32.2 milyar dolarla milli gelirin yüzde 6.1'i düzeyine ulaştı. İzleyen dönemde de geometrik bir artışla 2008 itibariyle 41.9 milyar dolara kadar ulaşan açık, milli gelirin yüzde 5.7'si düzeyinde oluştu. Küresel krizin damgasını vurduğu 2009 yılında ise kısılan ithal tüketim nedeniyle cari açık14 milyar dolara gerilerken, milli gelirde önceki yıla göre 125 milyar dolarlık bir küçülme yaşandı, açığın GSYH'ye oranı yüzde 2.3'e indi. Krizden çıkış yılı olan 2010'da ise yüksek cari açık pahasına büyüme modeli kaldığı yerden devam etti.
Geçen yıl 47.1 milyar dolarla milli gelirin yüzde 6.4'ü oranında bir cari açık verildi. Bu yıl kümülatif bazda eylül sonu itibariyle 60 milyar doları aşan cari açığın dokuz aylık GSYH'ye oranı da yüzde 10.3'le rekor bir düzeyde gerçekleşti. Yılın tümünde 80 milyar doların üzerinde gerçekleşmesi beklenen cari açığın milli gelire oranının da yüzde 10'un üzerinde çıkacağı tahmin ediliyor.