"Türkiye, artık Avrupa'nın en sağlıklı adamı"
Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'nin Zürih kentinde, ''Economiesuisse'' tarafından düzenlenen üst düzeyli iş adamları yuvarlak masa toplantısına katıldı.
Abone olZÜRİH - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünya ekonomik krizle boğuşurken, finans kuruluşları iflas etmeyip bankaları son 3 yılda kar yazan nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirterek, ''Bazı yorumcuların isabetle ifade ettiği üzere Türkiye, artık Avrupa'nın son yıllardaki en sağlıklı adamı haline gelmiştir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'nin Zürih kentinde, ''Economiesuisse'' tarafından düzenlenen üst düzeyli iş adamları yuvarlak masa toplantısına katıldı.
Toplantıda konuşan Gül, Türkiye'nin yüksek büyüme hızına, genç ve üretken bir nüfusa sahip bulunduğunu, küresel kriz karşısında rüşdünü ispatlayan ekonomisiyle fark yaratan güçlü bir ülke olduğunu söyledi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dünya ekonomik krizle boğuşurken, finans kuruluşları iflas etmeyip bankaları son 3 yılda kar yazan nadir ülkelerden biri Türkiye'dir. Aynı şekilde, kriz ortamında kredi notu 2 kez üst üste yükseltilen nadir ülkelerden biridir. Sizin gibi yatırım çevrelerinin saygın temsilcileriyle bir araya geldiğimde, sıklıkla sorulan soru şudur: Neden Türkiye'de iş yapayım, niçin Türkiye'ye yatırım yapayım? Kısaca bu soruya cevap vermek istiyorum. Dünyada 16, Avrupa'da 6. büyük ekonomiye sahip olan Türkiye, bu yılın ilk 6 ayında yüzde 11'lik bir büyümeyi gerçekleştirmiştir.
OECD üyesi ülkeler arasında en hızlı büyüyen ülke olan Türkiye, bu performansıyla artık Çin ile mukayese edilmektedir. Türkiye'de halen enflasyon tek haneli rakamlarla seyretmekte olup işsizlik oranı da giderek azalmaktadır. Bazı yorumcuların isabetle ifade ettiği üzere Türkiye, artık Avrupa'nın son yıllardaki en sağlıklı adamı haline gelmiştir.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören hisselerin değeri rekor düzeyde artış göstermekte, Türkiye'de doğrudan ve portföy yatırımları düzenli olarak büyümekte, kamu maliyesi ise güçlü ve istikrarlı bir görünüm arz etmektedir. Yine saygın bazı derecelendirme kuruluşları tarafından yapılan değerlendirmelerde Türkiye'nin 2017 yılında dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi haline geleceği de tahmin edilmektedir.''
Toplantıya katılan İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard da İsviçre ekonomisine ilişkin bilgi verdi. Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacminin daha da büyütülmesi görüşünde olduklarını dile getiren Leuthard, enerji ve turizm konularında işbirliğinin de artırılması gerektiğini ifade etti. Leuthard, Türkiye'nin büyüme oranı yüksek olan bir ülke olarak yatırımcıların cazibe merkezleri arasında yer aldığını söyledi.
Toplantıya, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Hüseyin Aslan, Türk ve İsviçreli iş adamları katıldı.
"Türkiye'nin risk primi, en az 10 AB ülkesinden daha düşük"
Gül, Türkiye'nin, Güney Kore'de gerçekleştirilen G-20 toplantısında tavsiye edilen reformları geçen yıllarda gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Sosyal güvenlik, bankacılık reformları gerçekleştirdik. Onun için bu büyük dünya krizi karşısında hiç bir bankamıza bir dolar bile vermedik" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda, İsviçreli iş adamlarına şöyle seslendi:
"Türkiye ile ilgili her türlü faaliyetinizde, Yatırım Ajansı size her türlü hizmeti yapacaktır. Türkiye'de şu anda iş dünyası ile çok barışık bir yönetim tarzı vardır. Dolayısıyla ilgi duyacağınız bir ülkedir, fırsatlar ülkesidir. 'Türkiye niye fırsat?' derseniz, şundan dolayı; riskler minimumdur, ama fırsatlar büyüktür. Bütün riskler minimumdur. Maastricht kriterlerini Avrupa Birliği'ne girmeden gerçekleştiren bir ülkeyiz. Türkiye'nin risk primi, en az 10 AB ülkesinden daha düşüktür. İtalya'dan, İspanya'dan, Belçika'dan, Portekiz'den, İrlanda'dan, hepsinden daha düşük bir risk primi vardır. Niçin? Türkiye'nin kamu maliyesi sağlamdır. Borçlarımızın Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki oranı Maastricht kriterlerinin çok altındadır. Bütçe açığımız yine aynı şekildedir. Köklü reformlarla yaptığımız için ve özellikle bankacılık reformunda çok iyi reformları vaktinde yaptığımız için gelecekle ilgili tahmin gayet rahat yapılabilir. Yani öngörülebilirliği çok açık olan bir ülke. O bakımdan bu fırsatı herkesin değerlendirmesini isterim."