"Tarih hepimizden hesap sorar"
Galatasaray Kulübü, TFF'nin şike soruşturmasıyla ilgili kararını yazılı açıklamayla değerlendirdi.
Abone olİSTANBUL - Galatasaray Kulübü, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) şike ve teşvik iddialarına yönelik soruşturmayla ilgili verdiği kararlarından dolayı duyduğu rahatsızlığı daha önce duyururken, yaşanılan endişenin gerekçelerini bugün yazılı bir açıklamayla kamuoyuyla paylaştı.
Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamaya, "TFF'nin son kararından sonra Türk futbolunun geleceği açısından ciddi endişe duyduğumuzu belirttik. Bu endişenin nedenlerini açıklıkla dile getirmenin zamanı bugündür" ifadeleriyle başlanırken, daha sonra şu şöyle denildi:
"Futbol, dünyada birçok ülkenin en önemli imaj unsurlarından biri haline gelmiştir. Globalleşen dünyada, oyunun tek bir kuralı vardır: Rekabet. Bu rekabet tabii ki uluslararası kurallar çerçevesinde yapılır. Aksi halde futbolun marka gücü, değeri ve evrenselliğinden söz edilemez. Herkes, kendi kurallarını uygulayacak olursa, başarının evrensel ölçüsü kalmaz."
Açıklamada, dünya çapında "sıfır hata" toleransıyla yürütülen bu rekabetin ardındaki nedenin sadece imaj meselesi olmadığı vurgulanarak, futbol ekonomisinin de son derece ciddi boyutlara ulaştığı kaydedilirken, şu görüşlere yer verildi:
"2010- 2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde dağıtılan gelir tutarı 754 milyon euroya ulaşmıştır. Ülkemiz, bu gelirin sadece 20 milyon eurosunu elde edebilmiştir. Diğer uluslararası rekabet alanlarını ve dolaylı gelirleri hesaba kattığımızda, Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip ve futbol aşkının son derece yaygın olduğu ülkemizin bu ekonomiden aldığı pay yüzde 2'nin altındadır. Önemli bir futbol ülkesi olan İngiltere'nin aldığı pay 200 milyon eurodur. UEFA Kupası ve Süper Kupa almış bir kulübe, Dünya üçüncüsü ve Avrupa dördüncüsü olmuş bir Milli Takım'a sahip, nüfusunun yarısından fazlası 24 yaşın altında olan Türkiye'ye yakın bir zamana kadar futbolun geleceğe damgasını vuracak yeni yıldızı olarak bakılmaktaydı.
Son dönemde yaşadıklarımızdan sonra bu noktadan ne kadar uzaklaştığımız ortadadır. Üstelik oluşan kararsızlık ortamı, daha geçtiğimiz günlerde olimpiyatlara yeniden ve büyük bir şevkle aday olan, gün geçtikçe uluslararası organizasyon kabiliyeti ile önemi artan ülkemizin, tüm spor dünyasındaki imajı açısından da büyük bir olumsuzluk yarattığı ortadadır. Türk futbolunun bugün verdiği sınav, yıllar sonra nice uğraş sonucu elde edilen özerklik konumuna rağmen, kendini yönetme becerisine ve erkine sahip olup olmadığı sınavıdır."
"Kimsenin üzüntüsü, bizim sevincimiz olamaz"
Galatasaray Kulübü'nün, gelişmelerin ilk gününden beri görüşlerini son derece açıklıkla belirttiği kaydedilirken, "Hiç kimsenin üzüntüsü, acısı, bizim sevincimiz olamaz. Hepimiz aynı gemideyiz ve geminin adı Türk futboludur. Gerçek şudur ki, gemimiz ağır bir yara almış, futbolumuz mahkemelere düşmüş, kişisel ve toplumsal dramlar ortaya çıkmıştır. Ancak alınan bu yara, her gün biraz daha büyürken, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, daha büyük maliyetlere yol açacaktır. Gün dövünme, tartışma, kavga günü değildir. Hep beraber oturup ortak bir akıl ve strateji oluşturma günüdür" denildi.
Yürütülen stratejinin zaman kazanmaya dayandırılamayacağı belirtilen kulüp açıklamasında daha sonra şu ifadeler kullanıldı:
"Kendimizi yönetme becerisi ve erkine sahip olduğumuzu kanıtlamamız için atılması gerekli adımlar bellidir. Geciktikçe bedel daha da ağırlaşacaktır. En kötüsü, bu adımları biz zamanında atmazsak, başkalarının bizim adımıza atması kaçınılmazdır. Kurallar çerçevesinde hatalarımızla yüzleşip, gereğini biz yapmazsak, dünyada bunu üst kuruluşlar yapar. Kendi kangrenli parmağımızı kendimiz kesmezsek, birileri gelir kolumuzu keser. 'Biz yapamadık, onlar yaptı' diyemeyiz. Uygar dünyanın saygın bir üyesi olmak, öncelikle hatalarımızla yüzleşip, kendimize karşı dürüst olmaktan geçer. Türk futbol endüstrisinin yöneteni bellidir. Futbol tarihimizin en önemli problemi önlerine gelmiştir. Böyle bir meselede adaleti tam ve net olarak sağlamak çok zordur. Ancak onun görevidir. Bu görevi başkalarına bırakamaz, devredemez. Bizlere düşen ise kendilerine sonuna kadar destek vermek ve yardımcı olmaktır."
"Bazı şahsiyetlerin hırsları, akıllarının önüne geçmiş olabilir"
"Futbolumuzdaki bazı şahsiyetlerin hırsları, bir an için akıllarının önüne geçmiş olabilir. Bu her bireyin başına gelebilir. Bu durum bazı haksızlıklar ve adaletsizlikler yaratmış olabilir. Ancak dünyada barışın en büyük çimentosu olan spor dünyasında, hiç kimsenin, söz konusu rakibi de olsa bir tek gün bile özgürlüğünün sınırlanması istenemez" diye görüş belirtilen açıklama şu cümlelerle sona erdi:
"Ama ne anlayış, ne acıma, ne dostluk duygularımız, hataları ortadan kaldırmaz. Yapmamız gereken, FIFA ve UEFA'nın tüm kuralları, uluslararası futbol camiasının örf ve adetlerini eksiksiz yerine getirmektir. Ne eksik, ne fazla. Böyle bir uygulama, hata yapan futbol yöneticilerimizi, spor insanlarımızı hapisten kurtaracağı gibi, Türk futbolunun kaderini kendimizin çizmesi demek olacaktır. Bu uygulamayı başkasına bırakmak yapacağımız en büyük hata olur. 110 yıllık geçmişi olan, artık kültürümüzün bir parçası olmuş futbolumuzun kaderini başkalarının çizmesini kabullenmek gibi bir tarihi hatayı yapma lüksümüz yoktur, olamaz. Aksi halde tarih hepimizden hesap sorar."