"Paralel yapı" operasyonunda 3 tutuklama
Emniyetteki "paralel yapı" operasyonu kapsamında tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilen 8 şüpheliden 3'ü tutuklandı
Abone olİSTANBUL - Emniyetteki "paralel yapı" operasyonu kapsamında tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilen 8 şüpheliden 3'ü, ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' suçundan tutuklandı.
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği kararda, şüphelilerle ilgili TCK'nın 312. maddesinde belirtilen "cebir, şiddet ve elverişlilik" unsurlarının değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Kararda, kamuoyunda "Balyoz Davası" olarak bilinen dava dosyasında yargılama neticesinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 9 Ekim 2013 tarihli kararıyla ilgili şu ifadelere yer verildi:
''Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin ilamında, amaç suça ilişkin maddede aranan cebir, şiddetin her durumda ve her aşamada dar anlamıyla maddi cebir, fiziki kuvvet kullanma olarak anlaşılmaması gerektiği, buradaki cebrin suçun konusu, suçla korunan hukuki yarardan dikkate alındığında hukuka aykırı iradede mevcut cebirle ulaşılacak hukuka aykırı amaçlara cebir içeren zorlayıcı iradeye yönelmiş ve gerektiğinde fiziki cebir kullanacağı, fiziki cebirle sürdürüleceği duraksamaya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkmış hareketler olarak anlaşılması ve maddedeki cebrin geniş anlamıyla kabul edilmesi gerektiği, failin kullandığı vasıtalar, suçun konusu olan hükümet ile konumu ve ilişkisi, kullandığı cebrin şekli, kaynağı, etki alanı, düzeyi, cebir kullanmaya ilişkin olarak sahip olduğu imkan ve kabiliyetler ile mümkün olan engel sebeplerin dikkate alınacağı belirtilmiştir."
Şüphelilerin Emniyet Müdürlüğü hiyerarşik organizasyonu içerisinde hareket etmeyerek "yasal olmayan oluşum" çerçevesinde faaliyet yürüttükleri vurgulanan kararda, ''Meşru emir komuta zinciri dışına çıkabilen, gizliliğe, güvenliğe, denetime önem veren ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturdukları anlaşılmıştır" denildi.
''Başbakanın yaptığı görüşmeleri tape yapmışlar''
Kararda, hedef şahıslar olmadığı halde, yasama dokunulmazlığı bulunan 61. Hükümet'in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Temmuz 2012'den 29 Kasım 2013'e kadar 63 kez hedef şahıslarla görüşmelerinin kayıt altına alındığı ve tape haline getirilerek dosyaya konulduğu kaydedildi.
Aynı şekilde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın 32, eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan'ın 18, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eski İçişleri Bakanları İdris Naim Şahin ve Muammer Güler'in 15, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın 14, Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, söz konusu dönemde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın 11 kez, eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, milletvekilleri Hüseyin Çelik, Mehmet Metiner, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ile CHP Milletvekili Kamer Genç'in bir veya birden fazla, muhtelif tarihlerde hedef şahıslarla görüşmelerinin kayıt altına alındığı, tape haline getirilerek dosyaya konulduğu ifade edildi.
''İttifak doğrultusunda hareket ettiler''
Yasama dokunulmazlığı olan kişilerle ilgili suç unsuruna rastlanması halinde CMK'nın 138. maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde işlem yapılmadığı anlatılan kararda, bu şekilde "yasal olmayan hiyerarşik yapılanmanın gizliliğe riayet ettiği", "hedef şahıslar üzerinden hükümet ve hükümet üyelerinin dinlenildiği" ve "hükümeti iş görmez hale getirmek için kurdukları ittifak doğrultusunda hareket ettikleri" belirtildi.
Kararda, yapılan bilgisayar incelemeleri sonucunda düzenlenen raporlarda 61. Hükümet'in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında "örgüt lideri" ve "dönemin Başbakanı" şeklinde ibareler kullanıldığına ilişkin fezlekelerin ele geçirildiği, yasama dokunulmazlığı olan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın 4. grubun lideri olarak gösterildiği, yine 61. Hükümet'in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Nisan 2012'de Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı görüşmenin de güvenlik kamera görüntülerinin dosyaya konulduğunun görüldüğü vurgulandı.
Kararda, şüpheliler İbrahim Şener, Mehmet Habip Kunt ve Mehmet Fatih Yiğit'in TCK'nın 312. maddesi kapsamında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçunu işledikleri yönünde "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller"in bulunduğu kaydedildi. Kararda, şüpheliler hakkında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varıldığı belirtilerek, şüphelilerin tutuklanmalarına karar verildiği kaydedildi.
Kararda, serbest bırakılan diğer 5 şüphelinin "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan tutuklanmalarının talep edildiği ancak tutuklamanın ölçülü olmayacağı kanaatine varıldığı belirtilerek, şüpheliler hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılmalarına karar verildiği ifade edildi.