"Maliye politikasının uygulanmasını da izlemek gerek"
TİSK, Türkiye ekonomisinde krizden çıkış yönündeki işaretlerin güçlendiğini bildirdi.
Abone olANKARA - Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Mali Kural'ın isabetli bir düzenleme olduğunu belirten TİSK, "uygulamayı izlemek gerek" değerlendirmesinde bulundu.
TİSK, Mayıs ayı verilerine ilişkin "aylık ekonomi bültenini" yayımladı.
Bültende, Türkiye ekonomisinde krizden çıkış yönündeki işaretlerin güçlendiği, özellikle sanayi üretiminde baz etkisi ile de olsa ortaya çıkan artışın geleceğe ilişkin umutların tazelenmesine neden olduğu ifade edildi. Buna karşın büyüme dönemlerinde ekonominin kronik sorunları olan bütçe açığı ve cari açığın hızla artmasının, kriz sürecinde yapısal sorunları çözme konusunda kalıcı politikalar üretilemediğini, özellikle enflasyon oranındaki artışın kaynaklarına bakıldığında, ekonomide sektörler arasında bağlantıları kurmada başarısız kalındığını gösterdiği kaydedildi.
Yunanistan'ın olası etkileri
Önümüzdeki süreçte Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyebilecek en önemli gelişmenin Yunanistan'daki krizin derinleşmesi olduğu ifade edilen bültende, Yunanistan'ın Türkiye'yi bu kadar ilgilendirmesinin ardında temelde iki nedenin yattığına işaret edildi.
Söz konusu iki nedenin, "Krizin kurlar üzerindeki etkisi" ve "Krizin faiz oranları üzerindeki etkisi" olarak belirtildiği bültende, şöyle denildi:
"Yunanistan'daki krizin derinleşmesi, euronun Dolar karşısında değer yitirmesine neden olacaktır. Bu da ihracatının yarısını euro üzerinden yapan Türkiye'nin dolar cinsinden ihracatının düşmesi sonucunu doğuracaktır. Krizin faiz oranlarını yükseltmesi ile uluslararası piyasalarda faizler yükselecek, bu yükseliş doğal olarak Türkiye'deki faiz oranlarını da aynı yönde etkileyecektir."
Et fiyatları
Bültende, et fiyatlarındaki artışın nedeninin özellikle 1994 ve 2001 krizleri sonrası uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının bir sonucu olduğu, büyük ve küçük baş hayvan sayısının o tarihlerden bu yana ciddi biçimde azaldığı belirtildi. Bültende ayrıca hayvansal ürün üretimindeki düşüşlerin fiyatların talep baskısından değil, arz eksikliğinden kaynaklandığını açıkça gösterdiği kaydedildi.
Tarım sektörünün GSYH'daki payının 2002 yılında yüzde 11,9 iken 2009'da yüzde 9,7'ye düştüğüne işaret edilen bültende, "İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışın asıl nedeni arz noksanlığı yani üretim yetersizliğidir. (Bu dönemdeki nüfus artışı da düşünüldüğünde Türkiye'de kişi başına düşen tarımsal üretiminin azaldığı da ortaya çıkmaktadır)" görüşüne yer verildi.
Enflasyon beklentisi yükseliyor
2010 yılının ilk çeyreğinde çekirdek enflasyon göstergelerdeki artışın nedeninin talep yönlü değil, maliyet yönlü olduğu belirtilen bültende, şunlar kaydedildi:
"Maliyet enflasyonu sürecine girilmesinin altında yatan nedenlerin başında ise enerji fiyatları ile ara malı fiyatlarındaki yükseliş gelmektedir. Nitekim nisan ayında ara malı fiyatları yüzde 1,80 yükselmiştir.
Türkiye'de enflasyon beklentisi yükselmiştir. Dolayısıyla, beklenen enflasyon ile hedeflenen enflasyon oranı arasındaki fark artmıştır. TCMB gıda fiyatlarındaki yıllık fiyat artışı beklentisini yüzde 7'den yüzde 9'a yükseltmiştir. Bu revizyon enflasyonun yılın son çeyreğinde düşeceği yönündeki TCMB beklentisini de zora sokmaktadır. TCMB enflasyon belirsizliğinin artması halinde parasal sıkılaştırmaya gideceğini, yani faiz oranlarını yükselteceğini söylemektedir. Buna karşın faiz oranlarındaki düşüşün ekonomide neyi değiştirdiğinin yanıtını vermemektedir. TCMB şu anda bulunduğu nokta itibari ile, enflasyonu sadece talep yönlü algılamakta, maliyet ve arz yönünü geri plana itmektedir."
Bültende, hükümetin, Merkez Bankasının para politikasına destek amacıyla Mali Kural düzenlemesine gitme kararı aldığı, böylece artık sıkı maliye politikasına geçileceğinin gösterilmek istendiği ifade edilerek, "mali kural düzenlemesi popülist maliye politikalarından çok zarar gören Türkiye ekonomisi için isabetli bir düzenleme olmakla birlikte, uygulanmasını da izlemek gerekmektedir" denildi.