"Keşke kırmızı plakaları yerli otomobile takabilseydik"
Bakan Faruk Çelik, "Keşke kırmızı plakaları, Türk mühendislerinin, Türk girişimcilerinin ürünü olan, tümüyle yerli bir otomobile takabilseydik" dedi
Abone olANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Keşke kırmızı plakaları, Türk mühendislerinin, Türk girişimcilerinin ürünü olan, tümüyle yerli bir otomobile takabilseydik" dedi.
Çelik, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde (TOBB) düzenlenen Sanayi Konseyi Toplantısında yaptığı konuşmada, yerel ve küresel ölçekte yaşanan bütün gelişmelerin Türkiye'nin yarınları adına neler yapılması gerektiği konusunda kafa yormayı zorunlu kıldığını söyledi.
Son 10 yılda kamu ve özel sektör işbirliğiyle büyük başarılara imza atan Türkiye'nin, ortak aklın rehberliğinde yoluna devam etmesi gerektiğini dile getiren Çelik, "Türkiye'nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi ve geleceğe emin adımlarla yürümesi ancak bu bakış açısına bağlıdır" ifadesini kullandı.
Çelik, sanayileşmede köklü bir tecrübü ve geleneğe sahip olan Türkiye'de bugün 1 milyon 586 bin 284 işyeri bulunduğunu belirterek, teknoloji çağı olarak adlandırılan günümüzde beyin gücünü geliştiren, bilgiyi üreten, kullanan ve üretime dönüştüren toplumların her alanda önde olacaklarını kaydetti.
Günümüzde insanoğlunun yeryüzüyle yetinmediğini ve tüm imkanlarını seferber ederek gözyüzüne açıldığını, gözyüzünün yeni yarış ve arayış merkezi haline dönüştüğünü aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"Devletler artık ordularıyla değil, uydularıyla boy ölçüşür noktaya geldi. Bu gerçekleri iyi görmemiz gerekiyor. Geçmişte antidemokratik müdahalelerle, sen ben kavgalarıyla kısır çekişmelerle çok zaman kaybettik. Binlerce yıllık medeniyet birikimimize, yaklaşık 170 yıllık sanayi tecrübemize rağmen bilgiyi, teknoloji, Ar-Ge'yi, uyduyu, uçağı, arabayı son dönemlerde çokça konuşmaya başladık. Keşke kırmızı plakaları, Türk mühendislerinin, Türk girişimcilerinin ürünü olan, tümüyle yerli bir otomobile takabilseydik. Biz bunu 1961'de yaptık. Yine yapmak için bence hiçbir engel söz konusu değil. İnsan gücümüz var mı? Var. Beyin gücümüz var mı? Var. Girişimci ruhumuz var mı? Var. Devletin desteği, milletin hayalleri, geleceğe dair hedeflerimiz var mı? Var. Un var, şeker var, yağ var. Eksik olan sadece ve sadece birlik, bütünlük ve cesaret, aynı hedefe cesaretle yürümek, koşmak."
[PAGE]
"Sigorta prim teşvikleri neticesinde işverenlere verilen destek 31 milyar lirayı aştı"
Bakan Çelik, Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğunu ve nüfusunun yarısının 30 yaşın altında bulunduğunu belirterek, çalışma çağındaki nüfusun 55 milyon 700 bini, işgücünün ise 28 milyon 700 bini aştığını dile getirdi.
Bu rakamların, küresel rekabette son derece önemli avantaj ve fırsatları Türkiye'nin önüne koyduğunu vurgulayan Çelik, "Bu avantajın dezavantaja dönüşmesine fırsat vermemeliyiz. Onun için işgücümüzün niteliğini artırıcı politikaları hassasiyetle sürdürmemiz ve beşeri sermayemizin planlamasını yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
Öncelikle işgücünün kırdan kente göç ve tarımdan sanayiye geçiş süreçlerinden kaynaklı yapısal sorunlarının kalıcı bir şekilde çözülmesi gerektiğini dile getiren Çelik, 2002'de istihdamın yüzde 34,9'u tarım sektöründeyken, bu oranın 2012'de yüzde 24,6'ya gerilediğini, hizmetler sektöründeki istihdamın yüzde 42,1'den, yüzde 49,4'e yükseldiğini, sanayi sektöründeki istihdamın ise yüzde 18,5'ten yüzde 19,1'e çıktığını aktardı.
İşgücünün yaklaşık yüzde 67'sinin lise ve altı eğitimden, yüzde 19'unun ise yükseköğretim mezunlarından oluştuğunu ifade eden Çelik, işgücünün niteliğini artırmak için eğitim istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, üniversite ve sanayi arasındaki köprülerinin artırılması gerektiğini vurguladı.
Bakanlık olarak işgücünün niteliğini artırmak için çok önemli faaliyetler yürüttüklerini, sektörlerle işbirliği halinde son 11 yılda yaklaşık 900 bin kişiye mesleki eğitim verildiğini hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Ayrıca işbaşı eğitimi ve girişimcilik programlarını da çok önemsiyor ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu kapsamda, 2009'dan bu yana yaklaşık 190 bin kişiye eğitim verdik. İşverenlerimizin istihdam yüklerini hafifletmek amacıyla sigorta prim oranlarını 5 puan indirdik. Ar-Ge merkezinde 50 ve üzeri personel çalışması durumunda bu kişilerin işveren sigorta priminin yarısını karşılıyoruz. Bölgesel yatırım teşviki kapsamında, ilk beş bölgede işveren sigorta primini, altıncı bölgede ise hem işveren hem de işçi sigorta primini karşılıyoruz. Kısacası 2004'ten bu yana uyguladığımız sigorta prim teşvikleri neticesinde işverenlerimize verdiğimiz desteğin toplamı 31 milyar lirayı aşmıştır."
[PAGE]
"Hiçbir seçim döneminde mali politikalardan bir taviz söz konusu olmadı"
Türkiye'nin son 11 yılda her alanda büyük bir ivme yakaladığını ifade eden Çelik, son açıklanan verilere göre, Türkiye'nin 2013'ün üçüncü çeyreğinde 4,4 oranında büyüdüğünü hatırlattı.
Çelik, 2004'ten bu yana toplam istihdamın 6 milyondan fazla arttığını ve 26 milyona ulaştığını belirterek, ekonomide sağlanan başarının devam etmesi için demokrasinin daha da güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Sanayi sektörünün ve ihracatın gayrisafi milli hasıla içindeki payının artırılması gerektiğini anlatan Çelik, ithalatı azaltıcı, stratejik alanlardaki yatırımların teşvik edilmesinin, tasarrufların artırılmasının ve mali disiplinden taviz verilmemesinin önemine değindi.
Çelik, "Hükümet olarak hiçbir seçim döneminde mali politikalardan bir taviz söz konusu olmadı. Bu seçimde de önümüzdeki seçimlerde de nesilleri düşünen bir yönetim olarak kesinlikle mali disiplinden bir taviz söz konusu değildir" dedi.
Yükte hafif, pahada ağır bir üretim ve ihracat modelinin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Çelik, "Buradan hareketle çocuklara sorulan 'Bir kilo demir mi ağırdır, bir kilo pamuk mu?' sorusunu güncelleyip kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor. Bir kilo demir mi ağırdır, yoksa bir akıllı cep telefonu mu ağırdır? Bizim bu soruya bakış açımız, sanayimizin ve ülkemizin istikametini belirleyecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmanın ardından, Sanayi Konseyi Toplantısı basına kapalı devam etti.