"Enerjimizi ekonomide yeterince harcayamıyoruz"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, toplumsal barışın önünde engel olan sorunların halledilmesi gerektiğine işaret etti.

Abone ol

BODRUM - TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Toplumsal barışın önünde engel olan sorunlarımızı halletmedikçe enerjimizi ekonomi alanındaki gelişme için yeterince harcayamıyoruz" dedi.

Boyner, Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Turgutreis beldesindeki Paloma Yasmin Otel'de düzenlenen Türk Girişim ve iş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanlar Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yeni bir Anayasa ihtiyacının, toplumun her kesiminin ortak talebi olduğunu açıkça ortaya koyan bir referandum sürecinin geride bırakıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni Anayasanın geniş mutabakatlı bir toplum sözleşmesi olması gerektiği konusunda ki görüşlerimizi her yerde dile getiriyoruz. Toplumsal barışın önünde engel olan sorunlarımızı halletmedikçe enerjimizi ekonomi alanındaki gelişme için yeterince harcayamıyoruz.

Bu barış ve huzur ortamının ekonomideki yansımalarını en fazla hisseden sektörlerden biri olan turizm sektörü de, eminim ki bu sürece en büyük desteği ve katkıyı yapacağına inanıyorum. Şimdi, önümüzde, haziran ayında gerçekleşecek bir seçim var. Bu süreçte, küresel krizden çıkışta hala çok hassas olmamız gereken bir dönemde olduğumuzu ve ekonominin hala gündemin en önemli maddelerinden biri olduğunu unutmamalı, unutturmamalıyız."

"Türkiye gündem her gün değişebiliyor"

Boyner, Türkiye gündeminin her gün değişebildiğini ifade ederek "Böylesine değişken bir gündemle, küresel krizi daha az hasarla atlatabilmişsek burada bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumların da önemli rol oynadığına inanıyoruz. Özellikle, Merkez Bankası gibi, özerk kurum ve kurulların performansının ciddi etkisi oldu. Bu kurumlar, piyasa ekonomisinin zayıf unsurlarını güçlendirerek, istikrarlı bir yatırım ortamı sağlanmasında önemli rol oynadılar" dedi.

Boyner, bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumların, ABD'de, kökleri 1800'lerin sonlarına kadar gitse de, genel olarak gelişmiş ülkelerde 90'lı yıllardan itibaren önem kazandığını söyledi.

Devletin özelleştirmeler sonucu bazı sektörlerde üretimden çekilmesi gündeme gelince, özellikle altyapı ve finans sektörleri gibi piyasa aksaklıklarının hüküm sürmeye devam ettiği sektörlerde iktisadi faaliyetlerin düzenlenmesi gereğinin ortaya çıktığını belirten Boyner, " Yürütmeden bağımsız davranabilme özellikleri ile bu kurumları, kamu yönetimini iyileştirme ihtiyacı duyan gelişen ülkeler için, yeni bir kamu yönetişim anlayışı oluşturmanın unsuru olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır" diye konuştu.

Türkiye'de bu yaklaşımlar çerçevesinde, devletin düzenleyici kapasitesini daha etkili kılmak amacıyla, idari ve mali özerkliğe sahip bağımsız düzenleyici kurumlar kurulduğunu anlatan Boyner, şöyle dedi:

"İlk oluşturuldukları dönemde, özellikle uygulamada belirli bir geçmişe dayanmadıkları için bazı sorunlarla karşılaşılsa da, günümüzde bu yapıların özerklikleri konusunda önemli mesafe kat edildi. Ve bu mesafe, özellikle, küresel krizde, yürütmenin uygulamalarına dengeleyici ve tamamlayıcı bir unsur olarak, krizden çok daha az hasarla çıkmamızda önemli rol oynamıştır.

Bugün, zaten, küresel kriz sonrası yaşanan tartışmaların önemli bir noktası devlet ve piyasalar arasındaki işbölümünün ne şekilde kurgulanacağı üzerine. Bu dünyada da böyle. Devlet ve düzenleyici kurumlar yatırım ortamını kolaylaştıracak, rekabetçi gücünü artıracak önlemleri ve düzenlemeleri yapmakla yükümlü. G20'nin en önemli konusu da bu iş bölümü."

Elon Musk: İngiltere zalim bir polis devleti Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yangın Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı Tüketici tüketmiyor, tükeniyor