"Barışın önündeki en büyük engel AKP'dir"

CHP'nin meclis grup toplantısında "Çözüm Süreci"ne yönelik konuşan Kılıçdaroğlu, güvensizlik üzerine inşa edilen bir sürecin Türkiye'ye barış getirmeyeceğini söyledi.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Çözüm Süreci"ne yönelik açıklamalara ilişkin, "Bu anlayışla ben barışın geleceğine inanmıyorum. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç, Türkiye'ye barış getirmez. Hemen arkasından açıklama yapıldı, 'Barışın önündeki en büyük engel, AKP'dir' diye. AKP kanadından açıklama yapıldı, 'En büyük engel HDP'dir' diye. Açık ve net söyleyeyim, AKP ile HDP arasında bir seçim işbirliği var ve bu işbirliğini götürmek istiyorlar" dedi. 

Kılıçdaroğlu, CHP Grup Toplantısında partiye katılan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) eski başkanı Çetin Osman Budak'a rozetini taktı.  

İş dünyasına seslenen Kılıçdaroğlu, CHP'nin demokrasiyi içselleştiren bir gelenekten geldiğini, görüşü ne olursa olsun, inancı, kimliği ne olursa olsun, bütün vatandaşlara eşit davranacaklarını belirtti. 

Kılıçdaroğlu, "CHP'nin Genel Başkanı olarak söz veriyorum; benim başbakanlığımda asla ve asla işadamları siyasal vergi incelemesine tabi tutulmayacaktır" dedi. 

Ülkenin içinde bulunduğu şartları, işadamlarının çok daha iyi bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Doların her yükselişinin maliyetini söz çok daha iyi biliyorsunuz. Ülke böyle bir yönetime teslim edilemez. Eğer siz, sağlıklı çalışan bir devlet idaresi istiyorsanız, herkese eşit yaklaşan bir siyasal anlayış istiyorsanız, lüksünüz yok, tek adresiniz var, geleceksiniz CHP'ye oy vereceksiniz. Ülkenin içinde bulunduğu şartları çok iyi biliyorsunuz. Hala ve hala korkuyorsunuz. Neden korkuyorsunuz? Kalkın ayağa, korkmayın, bu ülkenin bağımsızlığı ve onuru için korkmayın. Baskıya boyun eğdiğiniz sürece baskı hafiflemeyecek, artacaktır. Ben size söylüyorum, daha dik, daha onurlu sandığa gittiğinizde oyunuzu Mustafa Kemal'in partisinden yana kullanın. Üstünüzde baskı olduğunu ben de biliyorum. Bir şirket anket yayınladı, 'AKP'nin oyları düşüyormuş.' Sen misin anketi yayınlayan, basıyorlar. Gazeteye müfettiş gönderiyorlar, yazı işlerine müdahale ettiriyorlar." 

"Onların gazetelerine el koyacağız..." 

Bugünlerde "havuz medyası" diye tanımladığı bazı gazeteleri bir telaşın aldığını ve CHP'ye "biraz daha saldırdıklarını" öne süren Kılıçdaroğlu, "Onlar saldırdıkça bizim iktidar yolumuz açılıyor. Biraz daha saldırmazsanız namertsiniz siz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Ama biz iktidar olduğumuzda 'onların gazetelerine el koyacağız.' Öyle bir şey yok. Hiç kimsenin gazetesine el koymayacağız, herkes özgürce yayınını yapacak ama bir şeyi kesinlikle yapacağız. O gazetelere giden hortumları, sözüm söz keseceğiz. Devletin bankalarından götürüyorsunuz, bankaların genel müdürüne telefon ediyorsunuz babanızın çiftliği gibi 'oğlum Süleyman 2 milyon gönder' diye. Bunları keseceğiz, vatandaş okuyorsa ayakta kalırsın, okumuyorsa zaten gümbürdeyip gidersin sen."  

Grup toplantısında Çanakkale'den gelen üniversite öğrencileri bulunduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında en geç bir yıl içinde öğrenci yurdu sorununu çözeceklerini ifade etti.  

Kılıçdaroğlu, "Gençler, CHP'nin iktidarında YÖK diye bir kurum kalmayacaktır. Bu kadar mı? Hayır. Üniversite öğrencileri üniversite yönetiminde söz ve karar sahibi olacak" diye konuştu. 

Çözüm sürecine ilişkin açıklama 

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın HDP heyeti ile Dolmabahçe'de Cumartesi günü yaptığı görüşmeye ve "Çözüm Süreci"ne ilişkin açıklamaya da değinen Kılıçdaroğlu, kendisinin de açıklamayı tesadüfen televizyondan izlediğini aktardı.  

Açıklamada silah bırakmayla ilgili bir çağrı yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, gazetecilerin bu konuyu kendisine de sorduğunu hatırlattı.  

Gazetecilere, "silahın olmadığı bir Türkiye hepimizin özlem duyduğu bir Türkiye'dir, silah bırakılıyorsa ancak bundan sevinç duyarız, buyursunlar silahlarını bıraksınlar" dediğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Ama bu açıklamayı 10 maddeyle şekillendirdiler. On maddeyi de okudum. İçinde, özgürlük diyor, barış diyor, herşey diyor. Soyut kelimeler, bunlara karşı çıkacak halimiz yok. Özgürlük, barış geldi de biz karşı mı çıktık. Peki bu şifreli metnin arkasında ne var? Onu bilen var mı? Onu biz bilmiyoruz. Bir gazeteci arkadaşımız 10 maddenin şifrelerini yazdı. Benim merak ettiğim nokta şu; hani özgül ağırlığı olan birisi vardı biliyorsunuz, 'benim özgül ağırlığım var, ben sıradan bir milletvekili değilim.' Soruyorlar, 'ortak açıklama mı yapacaksınız?' 'Hayır ortak açıklamaya yapmayacağız.' Tam ertesi gün ortak açıklama yaptılar. Böylece bir gram inmiş özgül ağırlığı, sıfırlanmış oldu. Açıklamayı yaptılar. Benim merak ettiğim bir soru var; bu açıklama konusunda bir mutabakat var mı? Eğer varsa ayrıntıları nedir, bunu bilmek isteriz, bir mutabakat yoksa neden HDP ile AKP bir birini suçlamaya başladı. Nedir bu olay? Kamuoyu bilmiyor. Açıklamalar, yarım ağızla, şifreli yapılıyor." 

"Siz de destek verin" dendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, barışın ve özgürlüklerin karşısında kimsenin olmadığını dile getirdi. 

Kılıçdaroğlu, "Bu anlayışla ben barışın geleceğine inanmıyorum. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç, Türkiye'ye barış getirmez. Hemen arkasından açıklama yapıldı, 'Barışın önündeki en büyük engel, AKP'dir' diye. AKP kanadından açıklama yapıldı, 'En büyük engel HDP'dir' diye. Açık ve net söyleyeyim; AKP ile HDP arasında bir seçim işbirliği var ve bu işbirliğini götürmek istiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.  

"Sorunu çözecek tek parti CHP'dir..." 

Eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, bu sorunu çözecek tek partinin ise CHP olduğunu savundu. 

"Bu sorunu çözmek için adres Kandil veya bir başka yer değil, adres TBMM'dir" dediklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun" çıkarıldığını hatırlattı.  

SPK'dan 10 şirketin sermaye artırımı talebine onay çıktı Ticaret Bakanlığı'ndan 'altın levha' iddiasına açıklama: Algı operasyonu “Bankalar önümüzdeki 10 yılda kimlik değiştirecek” Anadolu turizmde büyük potansiyel barındırıyor Keçecilik tarihi ‘yeniden’ yazılacak