Prof. Dr. Işın Demirkent'i özlemle andık

Prof. Dr. Işın Demirkent İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde aramızdan ayrılışının 10'uncu yılında törenle anıldı.

Abone ol

KEZBAN KARABOĞA

İSTANBUL - İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı, araştırmacı, yazar Prof. Dr. Işın Demirkent, vefatının onuncu yıldönümünde düzenlenen toplantıyla anıldı. Anma toplantısı, Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın'ın ev sahipliğinde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kurul Odası'nda gerçekleştirildi. 3 Şubat 2006 tarihinde aramızdan ayrılan, yaşamı boyunca hiç durmadan üreten, yüzlerce yazı kaleme alıp bilimsel kitaplar yayınlayan Prof. Dr. Işın Demirkent için düzenlenen anma toplantısı, Demirkent'in aynı kürsüde mesai yaptığı meslektaşlarının konuşmalarıyla başladı. Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Demirkent'in hayatı slaytlar eşliğinde anlatıldı.

Işın Demirkent, Bizans tarihi konusunda dünyanın sayılı bilim insanlarından biriydi. Demirkent; Almanca, İngilizce, Osmanlıca ve Latince biliyordu. İzmir'de 18 Ocak 1938 tarihinde doğan, ortaokul ve liseyi Kandilli Kız Lisesi'nde okuyan Prof. Dr. Işın Demirkent, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ortaçağ Tarihi Kürsüsü'nde tamamladığı yüksek öğreniminin ardından, 1967'de aynı kürsüde asistan, 1972'de doktor, 1981'de doçent, 1988'de profesör olmuştu. İşte Işın Demirkent'i anma toplantısında mesai arkadaşları, meslektaşları ve öğrencilerinin paylaştıkları hatıraları ile duygu ve düşünceler: 

Öğrencisi olmak bahtiyarlığını yaşadım 

İstanbul Üniverstesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak: Bugün hocamızın insani yönü burada tecelli etmiş durumda. Bu süpriz değil. Tarih bölümünde benim 33. yılım. Hocamız hep sevecen, etrafını destekleyen, himaye eden, hiçbir anın boş geçmemesi için sürekli çalışan bir bilim insanıydı. Öğrencilerini ve çevresini kucaklayan bir yapısı vardı. Öğrencisi olmak bahtiyarlığını da yaşadım. 1983 yılında girdiğimiz ilk derslerden birisi hocamızın dersi, Avrupa Tarihi dersiydi. Onun anlatımlarıyla Avrupa Tarihi dersi bizim yararlanacağımız bir ders hükmünü almıştı. ‘Tarih Bölümü öğrencisi Fen-Edebiyat Fakültesi'nin simge öğrecisidir' derdi. Bu nedenle bir tarih öğrecisinin ruhen- fikren buna hazır olması gerekir, diye konuşurdu. Öğrendiklerimizi tasnif etmek gerektiğini bize anlatırdı. 

Onu çok özlüyorum 

Yakın mesai arkadaşı ve dostu sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy: Prof. Dr. Işın Demirkent her zaman güzel şeylere vesile olmuştur. Bugün de bu kadar hasret çektiğim eski dostlarıma kavuşmama vesile oldu. Onu tanımak, onun arkadaşı olmak büyük bir ayrıcalıktı. Onun zerafeti; şıklığı, insanlarla konuşması, öğrencisiyle, dostuyla konuşma tarzı hayranlıkla izlediğim özellikleriydi. O ne biçim çalışma aşkıydı... Sonra çalıştığı konuları öylesine bir heyecanla paylaşırdı ki ... O kadar güzel anılarım var ki... Keşke, herkes onun böyle anıldığı gibi hatırlansa. O bakımdan onu kıskanıyorum. Onu özlüyorum. Bu toplantıya yaptığınız için siz de muhakkak benimle aynı düşünceleri paylaşıyorsunuz. 

Son derece mütevazı, bir o kadar da iddialıydı 

Mesai arkadaşlarından Coğrafyacı Prof. Dr. Süha Göney: Işın hoca iyi bir bilim insanı olmasının yanında ziyadesiyle mütevazı bir kişiliğe sahiptir. Çalışmalarında ilmi üslubunu bozmamıştır. Son derece mütevazı, fakat bir o kadar da iddialıydı. Işın hoca, tarihi durağan bir bilim olarak görmedi. Tarihi, geçmişten gelen ve geleceğe yön veren bir ilim olarak gördü. Bizans tarihini ve Ortaçağ tarihini çok iyi yorumladı. İyi ve vefalı bir talebe, iyi bir dost ve arkadaş idi. Mesleğini, ailesini ve yakınlarını çok sevdi ve karşılıksız yardımcı oldu. 

Titiz ve dikkatliydi

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın: Hocamızın, "Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1146)" başlıklı doktora tezi bugüne kadar bu konuda yapılmış en seçkin doktora tezidir. Türk üniversitelerinde Haçlı Seferleri konusundaki ilk çalışmadır. Haçlı Seferleri'nin sebeplerini değerlendirirken bugün de dikkat çeken açıklamalar yapmıştır. Hocamız, araştırmalarında titiz ve dikkatliydi. Bilgileri mutlaka orijinal kaynaklarından teyit eden bir bilim insanıydı. Latince ve Grekçe, Süryanice ve Ermenice kaynaklara müracaat ederdi. Aynı sahada araştırma yapan meslektaşlarının verdiği bilgileri de kaynaklarını kontrol ederek değerlendirirdi. Ciddi ve disiplinliydi, tam bir İstanbul hanımefendisiydi. 

Asil ve zarif tavrını imrenerek görürdüm 

Yüksek Öğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hayati Develi: Işın hocanın öğrencisi olmadım ama bu koridorlardan her zaman asil ve zarif tavrıyla geçisini imrenerek görmüşümdür. Öğrencilerinin ondan nasıl feyz aldığına şahit olmuşumdur. Böyle hocaların ışıkları hiçbir zaman sönmüyor. Yaşayanlara düşen görev onların hatıraları, eserlerini böyle toplantılarla yaşatmak. 

Spor ile de ilgiliydi 

Anma toplantısında Demirkent'in hayatından, özgeçmişinden notlar aktaran öğrencisi Prof. Dr. Ebru Altan: Çok kıymetli bir bilim insanıydı. Spora ilgisi de vardı. Kandilli Lisesi'nin voleybol takımında olmasının yanında, Moda Spor Kulübü'nün de lisanslı öğrencisiydi. Işın hocamız, hem iyi bir eş hem iyi bir anne hem de çok iyi bir akademisyen olmayı başarabilen nadir insanlardan biriydi.

Çok zengin bir kütüphanesi vardı

Hocası olan Prof. Dr. Işın Demirkent'in son derece titiz bir akademisyen ve yönetici olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fahameddin Başar, "O kadar titizdi ki, bir doçentlik sınavında jüride yer alan hocalardan biri evrakı imzalamayı unutunca beni arkasından otobüsle Ankara'ya imzayı alıp evrakı tamamlamam için gönderdi" dedi. Prof. Dr. Başar, sınav dönemlerinde de, Işın Demirkent'in son derece hassas olduğunu, sınav güvenliğini en üst düzeyde sağlamak amacıyla, üniversitede pek rastlanmayan kimlik kontrolleri yaptığını aktardı. Başar, Demirkent'in kolay kolay yeri doldurulamayacak disiplin ve güven timsali bir akademisyen olduğunu sözlerine ekledi. 

Çok zengin bir kütüphanesi vardı 

Prof. Dr. Birsel Küçüksipahioğlu: Çağdaş kaynaklara ulaşmadan hiçbir yazıyı kaleme almayı arzu etmezdi. Sürekli güncel literatür taraması yapar, her yıl mutlaka Almanya'ya giderdi. Bu gezilerinde mutlaka yeni çıkan kitapları alırdı. Bu şekilde Haçlı Seferleri konusunda çok zengin bir kütüphanesi oluşmuştu.

Dekan Ökzan teşekkür etti

Panelin ardından, Prof. Ramazan Şeşen, Prof. Dr. Turhan Kaçar, Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel, Prof. Dr. Bedia Demiriş, Doç. Dr. Muharrem Kesik başta olmak üzere mesai arkadaşları ve öğrencileri onunla ilgili anılarını paylaştılar. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özkan, "Bugün 10 yıl önce kaybettiğimiz değerli hocamızın hatırasını yadetmek üzere toplandık. Bu anlamlı toplantıyı tertip eden herkese teşekkür ederiz" dedi.

Fakülte tarihinde basılan ilk doktora tezini yazdı 

Kırk yıldan uzun süren meslek hayatını 2005'te emekliye ayrılarak noktalayan Işın Demirkent; Haçlı Seferleri, Haçlı Devletleri ve Bizans İmparatorluğu konularında çok sayıda yayın yapmış ve bilim insanı yetiştirmişti. Prof. Dr. Işın Demirkent'in her biri yıllar süren araştırmaların ürünü olan eserleri şunlar: Fakülte tarihinde basılan ilk doktora tezi olan "Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1146), "Mikhail Psellos'un Khronographia'sı", "Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan", "Haçlı Seferleri", "Bizans İmparatorluğu Dönemi İstanbul, 330-1453", "Ioannes Kinnamos'un Historia'sı (1118-1176)", "Son Dönem Bizans İmparatorluğu Tarihi Bibliyografyası (1261-1453), "Niketas Khoniates'in Historia'sı (1195-1206) İstanbul'un Haçlılar Tarafından Zaptı ve Yağmalanması", "Bizans Tarihi Yazıları", "Niketas Khoniates'in Historia'sı (1180-1195) Komnenos Hanedanı'nın Sonu ve II. Isaakios Angelos Devri", "Haçlı Seferleri Tarihi."

                 

Işın Demirken; güven ve disiplin...

RÜŞTÜ BOZKURT 

Prof.Dr. Işın Demirkent'in anıldığı dünkü toplantıda kendisini yakından tanıyan insanların yansıttıkları,çevresinin onu nasıl gördüğünü açıklıyor,- kişiliğiyle ilgili ciddi ipuçları veriyordu. İnsan olarak zerafeti, sözü pişirerek söylemesi, açık sözlü duruşu, kibarlığı ve sosyal mesafelere ayar vermedeki ustalığı birlikte olduğu herkesin teslim ettiği bir özelliğiydi. Akademik titizliğine de hemen herkes gönderme yaptı: Metin üzerinde çalışması, birincil kaynaklara ulaşma özeni, değişik kaynakları çapraz değerlendirmeden geçirme dikkati, yazılı metinlerde bir harf ölçeğine inen ayrıntı görme yetenekleri de bilim insanı olarak kendisine ayrıcalıklı bir konum kazandırıyordu. Batı kaynaklarına dayalı önyargılı tarih yazanlardan rahatsızlığı anlatılanların ortak gözlemiydi. Bizans'ı anlamadan Türkler'in Anadolu' yu yurt etme serüvenini anlamanın güçlüğünün bilincindeydi. O nedenle Haçlı Seferleri üzerine odaklanmıştı. Özellikle doktora tezinde orjinal bir çalışmayla akademik yaşamına sağlam adım attığını orada öğrendik. Sosyal ilişkilerinde de, akademik çalışmalarında da temel bir ilkeye sadakatle uyuyordu: Birbirimize güvenmemizin gerek şart, ödünsüz gözetim ve denetimin de yeter şart olduğunan inanmıştı. İş anlayışında çok titiz bir denetim ve gözetim yapma ilkesinde hiç şaşmıyordu. Prof.Dr. Işın Demirkent'in ayrıntı özenine tanık olanlardanım: Bir yazımda Kilis, Niksar ve Hacıköy' deki "arasta işlevini" anlatmıştım. Yazının bir yerinde "arasta çarşısı" diye yazmıştım.Karşılaştığımızda çok düzeyli bir uyarı ile "arasta" sözcüğünün Türkçe karşılığının "çarşı" olduğunu söylemiş; bir gazete köşe yazısında bile dil titizliğini ihmal etmemek gerektiğini kibarca anımsatmıştı. Prof.Dr, Işın Demirkent gibi ülkemizde belli bir döneme tanıklık etmiş insanları anarken, o insanların temel ilkelerini dillendirmek, kendimize çeki düzen vermenin en iyi yollarından biridir. Toplantıya katılan gençlere, kendisiyle birlikte çalışmış olanların ağzından "işinizi ciddiye alın!" mesajı gönderdi. İşte ölümden sonra yaşamak budur... Böyle bir ortamı hazırlayan herkese teşekkür etmek gerekir.

Elon Musk: İngiltere zalim bir polis devleti Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yangın Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı Tüketici tüketmiyor, tükeniyor