Piyasa ters köşeye yatırır mı?

Abone ol

Atılım MURAT

Haftalık olarak yayımlanan spekülatif döviz kontratları verilerini inceliyordum. Gözüme takıldı. Uzun Euro kontratlarının (Euro-alış) sayısı son 11 ayın zirvesine çıkmış. En son Kasım 2009'da görülen kontrat seviyelerindeyiz. Dört ay önce piyasada Euro-satış furyası vardı. Euro yerden yere vuruluyordu. Euro-satış kontratlarının sayısı rekor seviyelere ulaşmıştı. EUR/USD için '1' seviyesi konuşuluyordu. Birdenbire her şey tersine döndü. Euro en gözde para birimi oldu. Kasım 2009'a dönersek; o ay rekor seviyeleri gören Euro kontratları, sonraki aylarda çöküş yaşamıştı. Kontratlardaki büyük satış ile birlikte, Euro üç ay içinde 1.50'li seviyelerden 1.37'lere kadar geriledi. Kısacası, herkesin aynı şekilde düşündüğü bu piyasa ortamı beni çok rahatsız ediyor. 

Altında da benzer bir durum yaşanıyor. Spekülatif altın kontratlarının sayısı (altın-alış), tarihin en yüksek seviyelerinde dolaşıyor. Altın $1,330 seviyesine geldi. Altın konusunda son 3 yıldır pozitif düşüncelere sahip bir yorumcu olarak, beklentilerim gerçekleştiği için memnunum. Fakat, 'Altın sürekli olarak artacak' düşüncesi piyasada hakim olmaya başladı. Bu tehlikeli bir durum. Altını uzun dönem için düşünüyorsanız, yukarı trendin devam edeceğini düşünüyorum. Merkez bankaları birbirleri ile yarışırcasına paralarının değerini düşürmeye çalışırken, altının yolu açık görünüyor. Arz-talep dengesizliği, finansal belirsizlikler, gevşek para politikaları gibi altın-pozitif gelişmelere rağmen;  genel yukarı trende zarar vermeyecek düzeltme hareketleri normal karşılanabilir (yüzde 8-10). Altın alan yatırımcı, satış zamanı konusunda kararsızlık yaşayabiliyor. Örneğin Nisan 2010'da $1,100 seviyesinden altın alan bir kişi, beş ay içinde yüzde 20 kazanmış oluyor. Altının faiz getirisinin olmadığı düşünülürse, iyi bir kazanç sayılabilir. Bazen kazancı alıp çıkmak en iyisidir. Reuters, önemli finans kurumlarının altın analistlerine yönelik bir anket düzenleyip, yıl sonuna kadar altının hangi fiyat aralığında kalacağını sormuş. Analistlerin yüzde 65'i, $1,350-$1,400 aralığını vermiş. Bugünkü seviyelerden yüzde 3'lük bir averaj getiri oluyor. Yıl sonuna kadar risk almaya değer mi, bilemiyorum.

Varlık fiyatları arasındaki korelasyon rakamlarında dönemsel farklılıklar yaşanabilir. Ancak genel eğilimler fazla değişmez. Dolar düştüğünde, risk iştahı artar. Borsa, emtia ve tahvil fiyatları yükselir. Önümüzdeki birkaç haftalık dönem için, risk iştahı ibresi yukarı gibi gözüküyor. Geçen hafta yazdığım analizde de belirttiğim gibi; Fed, kasım ayındaki ara seçimler öncesinde piyasanın moralini yüksek tutmak isteyebilir. Fed, uzun süredir 'Sürekli Açık Piyasa İşlemleri' aracılığıyla piyasadan tahvil alıp, karşılığında para veriyor.  Bunu yoğun biçimde sürdürebilir. Şimdilik enflasyon da bir risk teşkil etmiyor (aylık enflasyon yüzde 0.1). Enflasyon yaratmadıktan sonra, piyasanın moralini yüksek tutmanın ne gibi bir sakıncası olabilir? Tabii uzun dönemde karşılaşılacak sorunlardan bahsetmiyorum. Onları pek düşünen yok. Enflasyon düşük kaldıkça, beklentilerin üzerinde gelen ABD makro verileri bile ikinci tahvil alım programının olasılığını azaltmıyor.

Yeraltı sularındaki azalma, kârı yüzde 10 düşürecek “Ülkenin birinci sorunu ekonomi değil Güneydoğu” Mersin'de yan yatan geminin mürettebatı kurtarıldı Borsa günü düşüşle tamamladı 'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu