Merkez'den yeni senaryolar
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı, TL'nin aşırı değerlenmesi ile cari açığa dikkat çekti ve yapılması gerekenleri anlattı.
Abone olEce CEYHUN
İSTANBUL - Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı, önceki gün Türkiye Ekonomi Kurumu'nda önemli mesajlar verdi.
Başkan Yardımcısı Başçı, konuşmasında para politikasının hedefleri içine fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarın da ekleneceğine işaret etti. Başçı, gelişmiş ülke merkez bankalarının yarattığı likidite bolluğu ve dolayısıyla Türkiye ekonomisine yönelik artan kısa vadeli sermaye girişlerinin Türk Lirası'nın aşırı değer kazanması ve cari açığın finansal istikrarı tehdit edecek boyuta yükselmesi ihtimaline değinerek bunu da faiz ve faiz dışı araçlarla önlemek istediklerini belirtti. Başçı, bunu da öncelik sırasına göre zorunlu karşılıklarla oynayarak, TL likidite yönetimi yaparak ve kısa vadeli faiz oranlarını düşürerek yapacakları sinyalini verdi. Başçı, kısa vadeli sıcak paraya geçit vermek istemediklerini ekonomik dengelerin bozulmaması için ellerinden geleni yapacaklarını aktardı.
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı, önceki gün Türkiye Ekonomi Kurumu'nda yaptığı sunumda son dönemde Merkez Bankası'nın aldığı ilave önlemleri, önümüzdeki dönemde tüm dünyayı etkisi altına alacağını düşündükleri yeni konjonktüre karşı bir hazırlık olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Erdem Başçı, "Bu yeni konjonktürün temel özelliği, güvenilir ve dinamik yükselen piyasa ekonomilerine yoğun sermaye akışı sonucunda, bu ekonomilerde aşırı ısınma, aşırı borçlanma ve varlık balonları oluşması riskinin belirmesi ve cari açığın finansal istikrarı tehdit edecek düzeylere ulaşma ihtimalidir. Fed, BOE, BOJ'un yakın zamanda aldığı parasal genişleme kararlarına ECB'nin de isteksiz bir biçimde katılmak zorunda kalması ülkemiz için yoğun kısa vadeli sermaye girişi ve artan cari açık riskini artırmıştır" dedi.
Erdem Başçı, 1- ucuz ve bol borçlanma imkanları sonucunda kredilerdeki, iç talepteki ve ithal mal talebindeki hızlanma ile 2- TL'deki reel değerlenme eğiliminin ekonomik temellerle uyumsuz düzeylere ulaşması sonucunda ithal mal talebindeki hızlanma ile olmak üzere cari açığa iki kanaldan etki yaptığını vurguladı.
Cari açık için faiz ve faiz dışı araçlar birlikte kullanılmalı
Başçı, politika faiz oranlarında bir artışa gidilmesinin kredi kanalından cari açığı azaltıcı bir etki yaparken aynı anda kur kanalından cari açığı artıcı yönde ters bir etki yapabileceğine dikkat çekerek, "Merkez Bankası'nın temel politika aracı olan kısa vadeli faizleri tek başına kullanarak cari açıktaki genişlemeyi durdurmak mümkün değildir. Bu nedenle bir yandan faiz dışı araçları kredilerdeki ivmelenmeyi önlemek için sıkılaştırırken, diğer yandan kısa vadeli faizleri kurlardaki değerlenme eğilimini sınırlamak amacıyla kontrollü bir sekilde indirmek cari açıktaki artışa karşı ideal politika bileşimi olarak ortaya çıkmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. Başçı, son Finansal İstikrar Raporu'nda yer alan Senaryo I'in (Yavaşlayan enflasyon/hızlanan kredi büyümesi/hızla artan cari açık bileşimi) ECB'nin geçen hafta aldığı karar sonrasında daha güncel hale geldiğini aktararak "Önümüzdeki kurul toplantısında bu senaryo gündemde olacaktır. Senaryo I, finansal istikrar tedbirleri ile eşgüdüm içerisinde kısa vadeli faizlerde ölçülü indirim yapmayı gerektirmektedir" dedi.
Öncelikle ele alınan finansal istikrar tedbirlerinin bankaların TCMB dışından sağladığı her türlü fonlamanın vadesinin uzamasının amaçlandığını da kaydeden Başçı şöyle devam etti: "Bu alanda alınacak tedbirler hem mevduatın hem de yabancı sermaye girislerinin daha uzun vadeye yönlendirilmesini amaçlamaktadır.
Kısa vadeli mevduat faizlerinin uzun vadeli mevduat faizlerine kıyasla oldukça düşük bir seviyede oluşması amaçlanmaktadır. Kısa vadeli swap faizlerinin ortalama seviyesinin uzun vadeli swap faizlerine göre daha düşük, oynaklığının ise uzun vadeli faizlere göre daha yüksek seviyede olusması sağlanacaktır."
Zorunlu karşılıklar kısa vadelilerde artabilir
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı kredi büyümesinin kontrollü bir şekilde ilerlemesini sağlamak için zorunlu karşılıkların öncelikle ve özellikle kısa vadeli yükümlülükler için kademeli şekilde artırılabileceğini de söylerken uzun vadeli faizlerdeki düşüşün kısa vadeli faizlerdeki düşüşe göre çok daha sınırlı olması gerektiği üzerinde durdu. Cari açığa karşı başarı sağlamak için diğer kurumların katkısının da önemine dikkat çeken Başçı, "Diğer kurumlarımız da ellerindeki faiz dışı araçları ölçülü ve kademeli olaraksıkılaştırırken her türlü fonlamada vade uzatımını teşvik etmelidirler.
Merkez Bankası kısa vadeli repo fonlama miktarını konjonktürün gereğine göre sıkılaştırıp gevşetmeye devam edecektir" dedi. Başçı konuşmasında ayrıca "Finansal sektör politikaları sıkılaştırılırken kısa vadeli faizlerde yapılacak ölçülü indirimin net etkisi sıkılaştırıcı yönde olduğu sürece Senaryo I baz senaryo olarak ele alınıp izlenmeye devam edilebilir. Küresel enflasyonun başlaması (Senaryo II) halinde ölçülü faiz artırımlarının ve küresel deflasyonun başlaması (Senaryo III) halinde ise ölçülü faiz indirimlerinin gündeme geleceği unutulmamalıdır" diye konuştu.
Birinci sırada zorunlu karşılık oranları var
Başçı, konuşmasında küresel finans krizinin ortaya çıkmasına neden olan etkenlerden birinin gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının fiyat istikrarına odaklanırken, finansal istikrarı göz ardı etmeleri olduğunu örneğin, Amerikan Merkez Bankası'nın (FED), 2003-2007 arasında uyguladığı para politikası ile enflasyonu düşük seviyelerde tutmakla birlikte, borçluluk oranlarının ve varlık fiyatlarının aşırı artmasına yol açarak finansal istikrarın bozulmasına katkıda bulunduğunu da anlattı.
Türkiye'de 2002 yılından itibaren izlenen basiretli para ve maliye politikaları ile basta BDDK olmak üzere finansal istikrardan sorumlu kurumların temkinli politika uygulamalarının, 2006 sonrası uygulanan parasal sıkılastırma ve sonrasında izlenen temkinli para politikası duruşu ile Türk finansal sisteminde risklerin ortaya çıkmasını engellediğini de kaydetti. Başçı, küresel finans krizi sırasında ve sonrasında yaşanan gelişmelerin politika yapıcılar nezdinde finansal istikrarı ön plana çıkardığını hatırlatarak Fiyat istikraraı için kullanılan araçları öncelik sırasına göre zorunlu karşılıklar, TL likidite yönetimi ve kısa vadeli faiz oranları olarak sıraladı.