Mehmet Dişli cumhuriyet savcısına ifade verdi
Soruşturma kapsamında tutuklanan ve TSK'dan ihraç edilen eski tümgeneral ve Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Dişli, soruşturma savcısına ek ifade verdi.
Abone olFetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ), 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi kapsamında tutuklanan ve Kanun Hükmünde Kararname ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen eski tümgeneral ve Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Mehmet Dişli, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ek ifade verdi.
Dişli, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevinden sabah saatlerinde jandarma eşliğinde Ankara Adliyesine getirildi.
Burada, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alınması ve Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ek ifade veren Dişli, sonra yeniden cezaevine götürüldü.
Dişli, darbe girişiminin ardından alınan savcıya verdiği ilk ifadede, darbe girişimi hazırlıkları hakkında bilgisinin olmadığını öne sürerek, yazışmalarda adının kendi rızasının dışında yer aldığını savunmuştu.
Herhangi bir evrakta ıslak imzasının olmadığını kaydeden Dişli, üzerine atılan suçları kabul etmemişti.
Akar'ın Dişli hakkındaki ifadeleri
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar ise darbe girişiminin ardından müşteki sıfatıyla verdiği ifadede, 15 Temmuz saat 21.00'e doğru arkası kapıya dönük şekilde toplantı masasında çalışırken kapının çaldığını, giren kişinin Mehmet Dişli olduğunu söylemiş ve şunları kaydetmişti:
"Dişli, oturmakta olduğum masadaki sandalyelerden birine oturup heyecanlı ve geçmişte bildiğim, alışık olduğum ruh halinden farklı bir tarzda 'Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz.' gibi şeyler söyledi. Ben ilk önce anlamlandıramadım. Cümle içinde belki 'uçaklar' demiş olabilir. Ancak bunun bir kalkışma olarak ifade edebileceğim bir operasyon olduğunu anladım ve hiddetle 'Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha' şeklinde bağırdım. Arkam kapıya dönük olduğu için kapının açık olup olmadığını fark etmedim."
Genelkurmay İkinci Başkanı ve diğer komutanların nerede olduğunu sorduğunu belirten Orgeneral Akar, Dişli'nin, "Heyecanlanmayın, rahat olun, gelecekler" gibi laflarla karşılık verdiğini söyledi.
Kendisinin ise "Benim seninle, bir başkası ile böyle işlerin içerisinde olanlarla hiçbir işim olamaz. Sen benimle ne biçim konuşuyorsun? Kim bunlar? Siz kimsiniz?" gibi soruları sürekli, hiddetle sıraladığını bildiren Akar, beyanına şöyle devam etmişti:
"Haliyle çok öfkelenmiştim. Netice olarak 'gittikleri yolun yanlış olduğunu, büyük bir bataklığa battıklarını, cezasını çekeceklerini, hiç olmazsa bir erkeklik gösterip başkalarını bu işe bulaştırmadan ve ölüm kalım olmadan bu işi sonlandırmalarını, hemen giriştikleri bu girişimi durdurmalarını' söyledim. Fakat ikna edemedim. Kendisi, benim böyle hiddetli karşı çıkmama rağmen sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu ve sakin görünerek, 'Komutanım bu iş bitti ve herkes yola çıktı' anlamında şeyler söylüyordu. Bir ara Mehmet Dişli, sanırım dışarıya doğru hareketlendi. Ben de gayriihtiyari yönümü kapıya döndüğümde Serdar Yüzbaşı, Abdullah Astsubay ve Levent Yarbay'ı gördüm."
Aynı gece kendisini Akıncı Üssüne götüren helikopterde Dişli'nin de olduğunu bildiren Akar, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından helikopterle Çankaya Köşkü'ne gittiklerini, burada kendilerini Başbakanlık Müsteşarının karşıladığını anlatmıştı.
Akar, "Peşimde Mehmet Dişli geldi. Açıkçası arkamdan gelenleri kontrol etmedim. Başbakanlık binasına girdik. Bu şekilde ben de hürriyetime kavuştum. Müsteşar Bey ile baş başayken bana peşimden gelenin kim olduğunu sordu. Ben de yaşadığım olayları kısaca özetledim ve Mehmet Dişli'nin gözaltına alınmasının uygun olacağını değerlendirdim. Zaten bilahare gözaltı işlemi yapıldığını öğrendim." beyanında bulunmuştu.
Dişli, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından "Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kararname" ile milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütü'ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle TSK'dan ihraç edilmişti.