MB'nin kararlarına ilk tepkiler
Faiz koridorunun daraltılmasını geciken bir karar olarak gören Çağlayan, "Sakal bırakmam mı gerekiyor bilmiyorum. Ben bunu 3 ay önce söylemiştim” değerlendirmesinde bulundu.
Abone olİSTANBUL - Ağustos ayındaki toplantısında faiz koridorunun kademeli olarak düşürüleceği mesajını veren TCMB’den Eylül ayı toplantısında agresif sayılabilecek bir indirim geldi. Faiz koridorunun üst bandı 1,5 puan düşürüldü. Bununla birlikte yeni bir silah olarak gördüğü ROK’u da kullanmaya devam eden TCMB, finansal istikrarı desteklemek amacıyla bütün döviz tutulabilecek zorunlu karşılık dilimlerine ilişkin rezerv opsiyon katsayılarını (ROK) 0.2 puan artırdı.
TCMB’nin bu kararlarına ilk tepkiler de gelmeye başladı:
Çağlayan: Sakal bırakmam mı gerekiyor
Faiz kararı öncesinde Merkez Bankası'nın büyümeyi frenleyen bir çalışmasının olduğunu belirten Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, karar sonrasında ise "Sakal bırakmam mı gerekiyor bilmiyorum. Ben bunu 3 ay önce söylemiştim. Bizim uçağımız yumuşak iniş yaptı, biz de o inişi yakıt almak için yaptık, yoksa orada durmak için yapmadık" diye konuştu.
TCMB’nin beklentilere paralel bir şekilde faiz koridorunun üst bandının daraltılmasının, büyüme için önemli bir adım olduğunu kaydeden Çağlayan, Türkiye’nin büyümeye ihtiyacı var” dedi. Bankanın rezerv opsiyonu katsayıları (ROK) ile yeni araç geliştirdiğini söyleyen Bakan Çağlayan, katsayıların biraz daha artırılmasının faiz koridorunun daraltılması ile istikrara katkıda bulunacağını söyledi.
JCR: Enflasyon sorununu tetikleyebilir
JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen,TCMB'nin en önemli önceliğinin büyümeyi teşvik etmek olmadığını ve faiz indirimlerinin yeniden enflasyon sorununu tetikleyebileceğini söyledi.Ökmen yaptığı yazılı açıklamada, "TCMB'nin en önemli önceliği büyümeyi teşvik etmek değildir. Zira faiz indirimleri yeniden enflasyon sorununu tetikleyebilir. Ek gelir paketi içerisinde elektrik, doğalgaz ve tütün mamullerine zam yapılması gündemde. Bu durum TÜFE yıllık bazda 1-1.5 puan kadar artabilir" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynı bağlamda, petrol ve gıda fiyatlarındaki arz yönlü küresel baskılar da bu planda enflasyon için yükselen risktir. Enflasyon riski faiz indirimi için en önemli negatif gerekçedir."
TCMB'nin faiz indirimlerinin büyümeyi tetikleyebileceğini söyleyen Ökmen,"Ancak, iç gerginlik ve iç şiddet, siyasal gerginlik, Suriye savaşının Türkiye'ye olası yansımaları gibi kontrol edilmesi güç unsurlar daha temkinli olmayı gerektirmektedir. Bu olgular parasal genişlemenin ekonomiye yansımasını geciktirecektir" dedi.
Akbank/Melek: TCMB riskin azaldığını düşünüyor
Akbank Başekonomisti Fatma Melek TCMB'nin enflasyona ilişkin daha olumlu bir görünüm çizerken, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşü desteklediğini ve enflasyondaki düşüşün yılın son çeyreğinde belirginleşeceğini tahmin ettiğini belirterek şunları söyledi: "Bununla beraber TCMB, enerji fiyatlarındaki yükselişler ve enflasyonun bir müddet daha hedefin üzerinde seyredecek olmasının temkinli duruşu gerektirdiğine de işaret ediyor. Finansal piyasalardaki risk algılamalarının kısmen iyileştiğine de vurgu yapan TCMB, kredi büyümesi, yurt içi talep ve enflasyon beklentilerini izlemeye devam edecek. Cari açığa ilişkin riskler de azalıyor. İkinci çeyrekte yıllık büyüme %2.9’a geriledi. Özellikle özellikle özel sektör tüketim ve yatırımlardaki düşüş dikkat çekici. İhracatın büyümeye katkısı da ilk yarıya kıyasla daha zayıf seyredecek. Nitekim Temmuz ve Ağustos ayı ihracat rakamları bu görünümü doğrular nitelikte. Dolayısıyla para politikasının büyümeye desteğinin devam etmesini bekliyoruz."
T-Bank/Fertekligil: Enflasyon riski unutulmamalı
TCMB'nin 1,5 puan indirimle piyasa beklentilerine göre daha radikal davrandığını belirten T-Bank Başekonomisti Veyis Fertekligil, ''Şu an için enflasyonun son çeyrekte düşmesi bekleniyor; ancak durum hem petrol ve emtia fiyatlarındaki artış hem de son bütçe verilerinden sonra yapılması olası kamu kaynaklı zamlar ve vergi artışlarından sonra değişebilir. Ayrıca faiz indirimlerinin TL'nin daha da zayıflamasına yol açması ve bunun da enflasyona olumsuz etki etme olasılığı bir risk olarak düşünülmeli.
Sonuç olarak, ekonomi ve iç talepteki yavaş büyüme düşünüldüğünde, bundan sonra bankanın kısa vadede faiz koridorunu daraltma politikasını devam ettirmesi beklenebilir, ancak bunu yaparken ekonomik büyümedeki son eğilim ve enflasyondaki gidişata göre karar vereceğini tahmin ediyorum. Buradaki değişiklikler bankanın daha temkinli davranmasına da yol açabilir" dedi.
[PAGE]A-Bank/Şenol: Bir sonraki indirim 25- 50 baz puan olabilir
Merkez Bankası'nın faiz koridorunu daraltma kararına ilişkin "Daha önceki açıklamalarının devamı niteliğinde bir adım" değerlendirmesini yapan A-Bank ekonomisti Serdar Şenol bir sonraki indirimin 25-50 baz puan seviyelerinde olabileceğini belirtti.
Şenol, karara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Merkez Bankası önceki açıklamalarında kademeli faiz indirimlerinden bahsediyordu ama bu açıklamasında 'gerekli görüldüğü takdirde ölçülü faiz indirimi' uygulaması ifadesi kullanılmış. Bundan sonraki seviyelerin 25-50 baz puan arasında olacağını düşünüyorum. Muhtemelen 50 baz puan olacaktır."
Faiz koridorundaki daraltmanın piyasaların beklentisine paralel olduğunu hatırlatan Şenol, koridordaki daralmanın iç talebe etkisinin çok fazla değiştirmesini beklemediğini söyledi.
Şenol şöyle konuştu:
"Bu karar beklentilere yansımış bir adımdı. Mevcut gerçekleşmede piyasaya etkisinin fazla olmasını beklemiyoruz. Merkez Bankası önceki açıklamalara paralel temkinli bir duruş sergiliyor ve bu durumda faizleri çok da aşağıya götürecek bir yorum yok."
Ata Yatırım/ Derici: Önümüzdeki döneme ilişkin 300 baz puan indirim bekliyoruz
Ata Yatırım Kıdemli Ekonomisti Özlem Derici, gelecek döneme ilişkin 300 baz puan indirim beklediklerini, bunun 150 puanlık kısmının bugünkü PPK toplantısında gerçekleştiğini ve Merkez Bankası'nın ölçülü hareket edeceğini belirtmesinin ardından gelecek aylar için piyasa koşullarının elvermesi durumunda 50, 50 ve 50 baz puanlık indirimler söz konusu olabileceğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarını değerlendiren Derici, Merkez Bankası'nın büyümedeki kaygıları ön planda tutarak, kredi tarafında biraz rahatlama sağlayarak ve maliyetleri aşağı çekerek büyümeye katkı sağlayacağını beklediklerini ve bu doğrultuda Merkez Bankası'nın adım attığını söyledi.
Derici, sermaye girişlerinin yoğunlaşması durumunda Merkez Bankası'nın beklentiler doğrultusunda Rezerv Opsiyon Katsayılarını (ROK) etkin kullanacağını açıklamasının ardından ROK'ların tümünde 0,2'lik artış kaydedildiğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Merkez Bankası'nın ROK kararının nedeni, hızlı sermaye giriş ve çıkışlarına karşı içerdeki dengeleri korumak, kurda çok ani hareketlere izin vermemek ve döviz rezerv birikimine destek vermek adına alındı. Genel itibariyle beklentilere paralel bir gelişme.
Önümüzdeki döneme ilişkin 300 baz puan indirim bekliyoruz, bu toplantıda 150 baz puanı gerçekleşti. Merkez Bankası'nın ölçülü hareket edeceğini belirtmesinin ardından gelecek aylar için piyasa koşullarının elvermesi durumunda 50, 50 ve 50 baz puanlık indirimler söz konusu olabilir. Bunun piyasalara etkisi ilk etapta negatif olsa da faz oranlarını düşürmesi açısında, uygulamaya geçildikten sonra bu adım büyümeyi desteklemek açısından yapıldığı için olumlu yansıyacaktır."
[PAGE]Marbaş/ Doğan: Sınırsız parasal genişlemelere karşı ilk önlemlerini aldı
Marbaş Menkul Değerler Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan, Merkez Bankası'nın faiz koridorunu daraltarak küresel ölçekte başlayan sınırsız parasal genişlemelere karşı ilk önlemlerini aldığını belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarını değerlendiren Doğan, Merkez Banaksı'nın küresel ölçekte başlayan sınırsız parasal genişlemelere karşı ilk önlemi aldığını söyledi. Bankanın, faiz koridoru olarak adlandırılan gecelik borç alma ve borç verme faiz oranları arasındaki makası, borç verme faiz oranında 150 baz puanlık indirim yaparak daralttığını hatırlatan Doğan, "Piyasadaki konsensüs bu indirimin 100 baz puan olacağı yönündeydi. TCMB bu kararının yanında küresel risk iştahı ile artacak kısa vadeli sermaye akımının yaratacağı tahmin edilen döviz fazlasını da Rezerv Opsiyon Katsayısı'nı (ROK) her kademede 0,2 puan artırarak dengeleme yoluna gitti. Bu sayede olası sermaye akımlarının neden olabileceği kurlarda aşağı yönlü baskıya da bir müdahale yapılmış oldu" diye konuştu.
"MB'nin aşırı değerli TL'ye izin vermeyeceğini de görüyoruz"
TCMB'nin bu adımı ile para politikasının esnekliğini de göstermiş olduğunu ifade eden Doğan, ilerleyen dönemlerde Merkez Banaksının döviz piyasasına doğrudan alım ve satımla müdahale etmek yerine ROK oranlarında değişiklik yaparak müdahale edeceğini gösterdiğini anlattı.
Doğan, şunları kaydetti:
"Bu ayarlamanın, TCMB'nin döviz rezervlerinde 3,6 milyar dolar artış yapması bekleniyor. Faiz koridorundaki daralma ve ROK'da ilerleyen dönemde aynı yönde yeni adımlar atılabileceği mesajı, TCMB'nin küresel risk iştahının artacağı ve sermaye akımının hızlanacağı senaryosuna hazırlık yaptığını gösteriyor.
Bu açıdan baktığımızda TCMB'nin kısa vadeli sermeye akımlarının neden olacağı aşırı değerli TL'ye izin vermeyeceğini de görüyoruz. Cari açık kaleminde sağlanan iyileşmenin, kurlardaki olası düşüş ile terse dönmesine engel olacağı için TCMB'nin bu kararını olumlu buluyoruz."
ING Bank/ Dağdeviren: TL ve enflasyondaki düşüşe duyduğu güveni gösterdi
ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren, Merkez Bankası'nın üst bantta biraz daha hızlı bir indirim yaparak Türk Lirası'nın seyrine ve enflasyondaki düşüş eğilimine duyduğu güveni gösterdiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarını değerlendiren Dağdeviren, "Merkez Bankası 100 baz puanlık indirim beklentimize karşılık üst bantta biraz daha hızlı bir indirim yaparak Türk Lirası'nın seyrine ve enflasyondaki düşüş eğilimine duyduğu güveni gösterdi. Diğer bir deyişle Ekim 2011'de başlayan ve TL'nin değerinde istikrarı sağlamaya yönelik sıkılaştırmadan normalleşmeye dönmeye başladığımızı artık söyleyebiliriz.
Yılın kalan döneminde de benzer bir hareketle üst bandın yüzde 9'a düşürülebileceğini takip eden dönemde de eğer TL'de değerlenme baskısı olursa alt bandın aşağı çekilmesinin gündeme gelebileceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Bu süreçte enflasyon beklentilerinin, TL'nin değerlenmesinin, özünde de sermaye girişleri düzeyinin de Merkez Bankası'nın kararlarında etkili olacağını vurgulayan Dağdeviren, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Artan global likidite koşullarına karşı temkinli bir duruşla zorunlu karşılıklarda artırılan rezerv opsiyon katsayıları ise Merkez Bankası'nın makro ihtiyati yaklaşımını koruduğunu gösterdi. Diğer bir deyişle Fed'in parasal genişleme kararı ile birlikte artan global likiditenin kısa vadeli sermaye girişlerini güçlendireceğini düşünen Merkez Bankası bunun TL'de yaratacağı değerlenmeyi ve kredi büyümesine olası etkisini kontrol altında tutmak istiyor. Artması beklenen döviz girişlerine karşı atılan bu adımla özünde Merkez Bankası zorunlu karşılık oranlarını bir miktar sıkılaştırmış oldu."