”MB'nin aldığı tedbirler çok yerinde”
Bakan Babacan, "Merkez Bankasının atmış olduğu adımlar, normalleşmenin bir ifadesidir" dedi.
Abone olİSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Merkez Bankası'nın son aldığı tedbirlerin çok yerinde atılmış adımlar, doğru kararlar olduğunu bildirdi.
İstanbul Finans Zirvesi'nde konuşan Babacan, güvenin önemine işaret ederek, güvenin o ülkeye sınırı, limiti olmayan kaynakların gelmesini de beraberinde getirdiğini, Türkiye'nin bunu defalarca yaşadığını, her kaynak sıkıntısına düştüğünde IMF ile masaya oturduğunu, kendilerinden önceki dönemlerde 17 stand-by anlaşması yapıldığını ve bunlardan hiçbirinin tamamlanamadığını söyledi.
Babacan, "Milyarlarca dolar kaynak geliyor Türkiye'ye... Bana mısın demiyor. Dipsiz kuyu... Güvenin olmadığı ekonomiler aynı dibinde delikler, çatlaklar olan gemilere benzer. İstediğimiz kadar kaynak getirin, mümkün değil. Gemi su alıyorsa o gemiyi kurtarmak mümkün değil. Güven noktasında siyasi istikrar, hukuk çerçevesi son derece önemli" dedi.
Sağlam zemin üzerine sağlam bina inşa etmek gerektiğini belirten Babacan, bugün risklilik ölçümlerine bakıldığında İrlanda, İspanya, İtalya ve Portekiz'den daha sağlam bir Türkiye gördüklerini, kamu maliye politikasının Türkiye'yi ayrıştıran önemli bir faktör olduğunu kaydetti.
"Fiyat istikrarı Merkez Bankamızın temel önceliği"
Ali Babacan, şöyle devam etti:
"Yine para politikaları... Bağımsız bir merkez bankası tarafından uygulanan ve fiyat istikrarını önceleyen bir para politikası... Fiyat istikrarı, merkez bankamızın temel önceliği. Deniyor ki 'Merkez Bankası, Türkiye'nin merkez bankası. Niye başka şeylere de bakmıyor?' Merkez Bankası'nın Kanununda bu çok açık yazılı. Bunu kendi parti programımıza da yazdık. Hala şüphesi olanlar varsa açıp okumalılar. İstikrar temel önceliktir, başka herşey ikincildir. Bugün istikrar sarsıldığında, Türkiye'nin istikrarı yara aldığında Türkiye'de bundan karlı çıkacak yoktur. O hesabı yapanlar varsa da kusura bakmasın. Şöyle bir istikrar sarsılsın ama o istikrar sarsıldığında şu ekonomik göstergede şöyle biraz değişme olur, ben de oradan kar ederim, para kazanırım. Öyle yok. İstikrar öncelik... Önce istikrar, geri kalan herşey ikincil. Dolayısıyla bu politikaların da devam edeceğini buradan açıkça vurgulamak istiyorum."
Pek çok alandaki yapısal reformların Türkiye'yi ayrıştıran önemli faktörlerden olduğunu vurgulayan Babacan, "Eğer X, Y, Z bankasının Türkiye'deki operasyonlarında hiçbir şey olmuyorsa bu yaptığımız reformların sonucudur. Bankaların yöneticileri, hissedarları aynı. Nasıl oluyor da kendi evlerinde bu kadar yıkıma uğruyorlar da Türkiye'de hiçbir şey olmuyor. Zamanında işler iyiyken atılan ihtiyatlı adımların sonucudur bu. 2003, 2004, 2005, 2006... Biz az uğraşmadık bankalarla... Bir yandan Merkez Bankamız, bir yandan BDDK... Eğer Türkiye'de bazı banka birleşmeleri meydana geldiyse, bazı banka satın almaları olduysa bunların sebebi, arkasında o bankaların biraz zorlanması vardır. 'Ya getir sermaye koy, ya git daha sağlam bir ortak bul ya da beceremiyorsan sat başkasına' denmiştir açık açık... Bunların sonucunda 2006 itibariyle artık sağlamlaşmıştır" şeklinde konuştu.
Ekonominin hızlı büyüdüğü, problem olmadığı günlerde en sert tedbirleri aldıklarını, bugün de öyle yaptıklarını belirten Babacan, "Merkez Bankamızın son aldığı tedbirler, şöyle dendi, böyle dendi, çok yerinde atılmış adımlardır, doğru kararlardır. Herşeyin iyi gittiği dönemlerde eğer ufukta riskler görülüyorsa, eğer işinin ehli bir kaptan varsa işin başında, o riski uzaktan görürse geminin rotasını çevirir, rotasını yeniden ayarlar, bakar ki gemi hedefine ulaşsın" dedi.
Küresel ekonomideki gelişmelere de değinen Babacan, 2010'un geçen yıla göre daha iyi bir yıl olduğunu, bir büyüme rakamı bulunduğunu anlatarak, "Öte yandan pek çok riski de barındıran bir tablo var dünyada" dedi.
Babacan, şu anda pek çok gelişmiş büyük ekonomiye bakıldığında liderlerin çok zayıflamış durumda olduğunu, bugün seçime gidilse kaybedecek pek çok lider bulunduğunu ifade etti.
"Merkez Bankası'nın adımları normalleşmenin ifadesidir"
Merkez Bankasının munzam karşılıklara dair kararına ilişkin de Babacan, "Merkez Bankası bunu çok önceden açıkladı. Çıkış stratejisi açıkladı. Adım adım ne yapacağını da söyledi. Bir tek zamanlamasını söylemedi. Dolayısıyla Merkez Bankasının açıkladığı karar, daha önce atacağını söylediği adımlardan bir tanesidir. Yeni birşey değildir" şeklinde konuştu.
Babacan, Merkez Bankasının kriz sebebiyle aldığı olağanüstü tedbirlerden yavaş yavaş çıktığını, bunun da normale dönüş olduğunu ifade ederek, "Başka birşey aramamak lazım. Merkez Bankasının atmış olduğu adımlar, normalleşmenin bir ifadesidir. Munzam karşılıklara faiz ödenmemesi... Bu, 'acaba biraz ısınma olur mu, ilerde ufukta kara bulutlar olur mu' diye Merkez Bankamızın ihtiyatlı bir kararıdır. Bu, Merkez Bankasının yetki alanındaki çalışmalardır" dedi.
Mali kurala ilişkin sorulara da Babacan, "Biz bu konuyu kenara koyduk. Önümüze bakıyoruz, yolumuza devam ediyoruz" karşılığını verdi.
Maliye Bakanı Şimşek
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise şu anda sadece kamu alacaklarının tahsilinin kolaylaştırılması, hızlandırılması açısından mükelleflere kolaylık anlamında bir çalışma yaptıklarını anımsatarak, "Daha çok Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Sosyal Güvenlik Kurumunun alacaklarının taksitlere belki daha makul bir faiz yüküyle yayılması çerçevesinde bir çalışma söz konusu. Bu çalışmanın kapsamı henüz tam olarak belirlenmedi. Üzerinde çalışıyoruz. Bir matrah artışı söz konusu olacak mı, kapsama hangi aşamadaki alacaklar alınacak hususunda henüz çalışıyoruz. Bu, daha sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulunda konuşulup karara bağlanacak" şeklinde konuştu.
Yapılandırmanın zaten esas itibarıyla kriz nedeniyle yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan esnaf ve sanatkarların en azından işini kolaylaştırmasına yönelik yardım olduğunun altını çizen Şimşek, "Ama bir af değildir. Daha çok bir yapılandırma, taksit ve faiz yükü anlamında bir kolaylık" dedi.