Lewis: Türkiye'de yerel tasarruflarlar yerel yatırımları karşılamıyor

İSTANBUL - IMF Türkiye Temsilcisi Mark Lewis, Türkiye gayrisafi milli hasılasının yaklaşık yüzde 20'sinin yatırıma aktarıldığını belirterek, "Yerel yatırımlar ve yerel tasarrufları düşündüğümüz zaman, bunları birbirinden çıkardığımızda cari hesap açığına katkıda bulunuyor" dedi.

Mark Lewis, İstanbul Finans Zirvesi kapsımında düzenlenen "Kalkınmanın finansmanı: Kalıpların dışında düşünmek" oturumunda, proje finansmanının, Türkiye'nin öncelikleri dahilinde de çok önemli olduğuna ve bu tür çalışmaların makroekonomik istikrara büyük katkıda bulunabileceğine değinerek, "Diğer taraftan, şekerden de hasta olmamak için mümkün olduğu kadar riskleri de azaltmalıyız. Kendimizi şeker dükkanında çocuk gibi görmemek için riskleri de azaltmalıyız. Türkiye'de ihtiyaç çok fazla böyle araçlara, ama bir yandan da unutmamalıyız ki daha sağlam şekilde hareket etmek için riskleri azaltmalı ve yönetmeliyiz" dedi.

Türkiye gayrisafi milli hasılasının yaklaşık yüzde 20'sinin yatırıma aktarıldığını belirten Lewis, "Tasarruf oranı, yatırım oranının çok altında. Özellikle yerel yatırımlar ve yerel tasarrufları düşündüğümüz zaman, bunları birbirinden çıkardığımızda cari hesap açığına katkıda bulunuyor" diye konuştu.

"Altyapı yatırımları için 60 milyar euro lazım"

Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı ise Türkiye'de 2007-2023 yılları çevre stratejisine göre çevre altyapı yatırımları için ihtiyaç duyulan kaynağın 60 milyar euro düzeyinde olduğunu, kalkınmanın finansmanı konusunun sadece gelişmekte olan ekonomilerin sorunu olmadığını, gelişmiş ekonomilerin de bu sorunla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Çanakcı, yatırımlar için geleneksel olarak kullanılan kaynakların maliyetlerinin yüksek olduğunu belirterek, "Alternatif finansman yöntemleri kamu mali dengeleri üzerine ciddi bir yük getirmemeli. Bu yöntemler yurtiçi, yurt dışı kaynakları mobilize etmeli. Bu yöntemler kaynakların en verimli alanlara, sektörlere, en etkin bir şekilde yönlendirilmesini sağlayabilmeli. Alternatif finans yöntemleri geleneksel finansman yöntemlerine göre dezavantajlı bir konumda olmamalı" dedi.

"Risklerin azaltılması gerekiyor"

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Direktörü Michael Davey de, bankacılık sektörünün, 2008-2009 döneminde yıllık iş hacimlerini 6 milyar eurodan 9 milyar euroya çıkarmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Davey, Türkiye'deki projelerdeki en temel riskin, projelerin, çevrede yaşayanların memnun olmaması sonucu açtıkları davalarla bölünmesi olduğunu kaydederek, "Çevresel ve sosyal koşulların doğru biçimde ele alınması, risklerin azaltılması gerekiyor. Birçok ülkede risk azaltımı olmazsa, riskler köklü ve yapısal risk haline geliyor, özel sektör de katılmak istemiyor" diye konuştu.

"Krizden sonra Türkiye'de hızlı bir toparlanma gördük"

Avrupa Yatırım Bankası (EIB) Başkan Yardımcısı Matthias Kollatz-Ahnen de, sınırlı kaynaklarla daha iyi performans gösterilebileceğini dile getirerek, bunu daha iyi tasarruf ve basiretli yöneticilerle başarılabileceğini kaydetti.

İnovasyonun sadece bankacılıkta değil reel sektörde de önemli olduğuna işaret eden Kollatz-Ahnen, "Bu noktada kredi kuruluşlarının daha fazla uzun vadeli yatırımlara ağırlık vermesi gerekiyor. Türkiye'ye bakarsak, Türkiye bizim için çok önemli bir durumda. Biz krizden sonra Türkiye'de çok hızlı bir toparlanma gördük. Bütün ülkeler bu kadar şanslı değil. Bu istifade edilmesi gereken bir durum ve biz de ona göre hareket edeceğiz" dedi.

Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC) Kurumsal Strateji Müdürü Cristian Grossman, IFC olarak sadece uzun vadeli kredi vermediklerini, kısa süreli finansman ile danışmanlık hizmeti de sağladıklarını kaydetti.

Grossman, IFC'nin Türkiye'de 700 milyon euroluk enerji üretim finansmanı yaptığını anımsatarak, Türkiye'deki enerji sektöründe yapılan en büyük projelerden birine finansman sağladıklarını belirtti.