Kredi notumuz inmez
ERKİN ŞAHİNÖZ / Dördüncü Boyut
Abone olEkonomik birimler ve piyasa profesyonelleri Türkiye açısından kritik iki tarihi bekliyor. Ülke notumuzu “yatırım yapılabilir” seviyenin bir kademe altında negatif görünümde tutan kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye değerlendirmesini 21 Kasım Cuma günü güncelleyecek. Türkiye’ye negatif görümle “yatırım yapılabilir” düzeyde not vermiş olan derecelendirme kuruluşu Moody’s de 5 Aralık Cuma günü Türkiye değerlendirmesini tazeleyecek. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) tebliğinde geçen yıl yaptığı değişikliklere göre kuruluşlar not ve görünüm açıklamalarını Cuma günleri ilk seans açılışından en az bir saat önce veya seans kapanışından sonra yapmak zorundalar.
Tebliğdeki son değişiklikler ve derecelendirme kuruluşlarının güncellemeleri için Cuma günlerini seçmiş olmaları ekonomik birimleri kaygılandırıyor. Talebe bağlı olmayan S&P’den ziyade talebe bağlı kurum Moody’s tarafında yapılabilecek bir not indirimi endişelerin odak noktası. Zira Türkiye’de yatırımı bulunan ve(ya) Türkiye’ye yakın dönemde yatırıp yapmayı planlayan yabancı kurumsal fonlar hem teknik nedenlerle (iç tüzükleri gereği) hem de ihtiyatlılık ilkesine uyum (prudence) gerekçesiyle notumuzun “yatırım yapılabilir” düzeyde en az iki derecelendirme kuruluşu tarafından tutulması konusunda hassaslar. Mevcut durumda “yatırım yapılabilir” notu vermiş olan iki kredi derecelendirme kuruluşu bulunuyor. Fitch 5 Kasım 2012’de, Moody’s ise 16 Mayıs 2013 tarihinde notumuzu “yatırım yapılabilir” düzeye çıkarmıştı. Bu nedenle de ekonomik birimler ve yabancı yatırımcılar Moody’s kararına daha fazla önem veriyor.
Peki notta bir değişim olabilir mi? Beklemiyorum. Moody’s ve S&P’den tarafından yapılan ve “negatif”lerin yoğun olduğu son açıklamalardan sonra önemli değişimler yaşandı. Öncelikle siyasi ortam ile başlayalım. 2015’teki Genel Seçimler önemli. Ancak seçimlere yaklaştığımız şu dönemde siyasi tansiyonun “olağandışı” düzeyde yüksek olmadığını söyleyebiliriz. Çözüm süreci, Alevi açılımı, Kobani konusu ve içerideki yansımaları gündemi işgal ediyor ancak derecelendirme kuruluşlarının notumuzu indirecek düzeyde bir gerilim söz konusu değil. En azından bu aşamada…
Enflasyon tarafında gerçekleşmeler kötü. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, devalüasyon (para birimimizdeki değer kaybı) yukarı yönlü fiyat baskısı ve enerji zamları enfl asyonu çift hanelere yaklaştırdı. Ancak enfl asyonda “en kötü”nün geride kaldığını tahmin ediyorum. Önümüzdeki aylarda enfl asyonun yüzde 8-8.5 bandına düzeylerine kademeli bir şekilde düşeceğini öngörüyorum. Enfl asyon görünümünün son gerçekleşmeler kadar kötü olmayacağını söylemek mümkün. Bu konuda derecelendirme kuruluşlarının sert uyarıları olacaktır. Ancak enfl asyonda kademeli düşüş beklentisi sayesinde not indirimine gitmezler. Kaldı ki son Orta Vadeli Program’da önceliğin enfl asyona verilmiş olması kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumlu karşılanacaktır. Her ne kadar uygulanabilirliği ve bazı hedefl erinin ulaşılabilirliği tartışılsa da Ekonomik Dönüşüm Programı derecelendirme kuruluşlarının hoşuna gidecek plan ve hedefl ere sahip. Türkiye’nin en önemli yapısal sorunlarından bir olan cari açıkta orta vadede kayda değer iyileşme sağlayabilecek olan “ithalata olan bağımlılığın azaltılması” yönündeki planlar kısmen bile hayata geçse büyük fark yaratacaktır. Ekonomik Dönüşüm Programı’nın varlığı bile not indirimine karşı kalkan görevi görecekir. Sıraladığım temel gerekçeler nedeniyle yaklaşan S&P ve Moody’s değerlendirmelerinde not değişikliği öngörmüyorum. Haliyle de iç piyasalar ve reel ekonomi üzerinde kayda değer bir etki yaratması beklenmemeli.