KOBİ'ler evrim geçirecek

Yapı Kredi Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, yeni ticaret kanununun Banka-KOBİ ilişkilerinde yeni bir sayfa açacağını, bu dönemde bankaların da dönüşüme katkı sunacağını söyledi.

Abone ol

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Meclis'te jet hızıyla kabul edilen yeni Türk Ticaret Kanunu'nun devrim niteliğinde olduğunu belirten Yapı Kredi Bankası ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD ) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt aile şirketleri arasında yapılan araştırmalarda sadece yüzde 10'unun üçüncü jenerasyon tarafından yönetildiğini kaydetti.

TTK'nın şirketler için önemli bir açılım getirdiğini ve bunun kanunun yürürlülüğe girdiği 2013 yılında daha iyi hissedileceğini kaydeden Bayazıt, KOBİ'lerin kurumsallaşması gerekliliği üzerinde durdu. Bayazıt, "Vizyonu olan KOBİ 'ben 3 jenerasyon KOBİ olarak mı kalacağım yoksa uluslararası düzeyde rekabet edebilen bir şirket olabilir miyim?' diye düşünmeli. Bugün ulusal düzeyde rekabet edebilen ve Fortune'un Forbes'ın listesine giren şirketlerin bir çoğu bir zamanlar KOBİ'ydi. Artık 'işi' bu açıdan  da değerlendirmek lazım" dedi.

Yapı Kredi Yönetim Kurulu ve TKYD Başkanı Tayfun Bayazıt ile bankacılık sektöründen Yapı Kredi'ye, reel sektörden Türk Ticaret Kanunu'na ve yatırımcı eğilimlerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi konuşma imkanı bulduk. Türk KOBİ'lerinin son derece atak olduğunu sağlıklı işler yaptığını anlatan Bayazıt, bundan sonraki süreçle ilgili beklentilerini şöyle anlattı:

"Gümrük duvarları son derece alçak küresel bir sistem içerisinde çalışıyoruz. Eğer bizim KOBİ'lerimiz iç piyasada ciddi rekabetçi olmazlarsa alternatif olarak ithalat da var. Dolayısıyla küresel rekabete son derece açıklar. Baktığınız zaman bizim KOBİ'lerin çok büyük bölümü aile şirketi. Aile şirketleri üzerinde yapılan çalışmalar üçüncü jenerasyona geçişlerin yüzde 10'larda kaldığını gösteriyor ki bu çok düşük bir oran. Bu KOBİ'lerin henüz sürdürülebilir bir yapı içerisinde olmadığına da işaret ediyor.

Bu açıdan KOBİ'lerin kurumsal yapıları oluşturması çok önemli. TTK'da bu konuda çok ciddi bir katalizör olacak. Aslında önceki hafta çok kısa bir sürede devrim niteliğinde bir Türk Ticaret Kanunu çıktı. İç yapılanmalar açısından KOBİ'lerin ciddi bir evrimden geçeceği açık. Bu yeni dünya düzeninde KOBİ'lerin finansmana erişimi açısından da önemli bir araç olacak.

Çünkü önümüzdeki dönemde bırakın halka açılmayı ya da yabancı ortak bulmayı, basit finansmana erişim açısından dahi KOBİ'lerin sağlıklı bir şekilde yeniden yapılanması önemli bir unsur olacak. Şeffaf bilançolar olacak, iç denetim sistemleri olacak, aile anayasası olacak, yönetim kurulları sağlıklı çalışacak.

Bunlar çok daha sağlıklı yapılanması açısından KOBİ'lerin önünde önemli bir gündem oluşturacak. Böyle olunca KOBİ'lerin finansmana erişimi, daha rekabetçi olmaları ve büyümelerine de fırsat tanınması imkanı olacak. Çünkü büyümek isteyen firmalar için finansmana erişim son derece önemli.

Tek başına öz kaynakla veya çok düşük borçlulukla orta- uzun vadeli plan yapmanız, iddialı bir vizyon oluşturmanız mümkün değil. Bu demek değil ki aile şirketlerin hepsi anonim şirket ya da halka açık şirketler olacak. Bazıları küçük bir aile şirketi olarak kalmayı da tercih edebilir. Ama eğer büyüme vizyonunuz varsa büyümek ve ilerideki imkanları değerlendirmek için asgari şart bu yapılanmayı gerçekleştirmek olacak."

'Kayıt dışı olmazsa büyüme olmuyor' söylemini bırakmak lazım Bayazıt, bundan sonraki dönemde nispeten azalan doğrudan yabancı yatırım tutarının da artırılması gerektiğine işaret etti. Bayazıt bunun için "yatırımcı dostu" reformların gerekliliğinin altını çizerek "Özellikle krizde çok ciddi yara alan gelişen piyasalar yabancı yatırım çekebilmek için kendi pazarlarını cazip kılacak için pek çok avantaj yaratacaklar.

Yapısal reformlara kesintisiz devam etme zorunluluğumuz var. Cari açığı kontrol etmek için ayrıca tasarruf oranlarını nasıl artırabiliriz, nasıl enerji tasarrufu sağlayabiliriz nasıl çeşitlendirebiliriz konularına odaklanmamız lazım. Artık kayıt dışı ekonominin azaltılmasına yönelik adımları gerçekten atmamız lazım. "Kayıt dışı olmazsa büyüme olmuyor" söylemini bir kenara bırakmamız lazım. Reel sektörün yapılanmasına odaklanmakta fayda var. Bankacılık sektörü, istekli ve sermayesi de yerinde olduğuna göre bunları bir araya getirmek lazım. Bütün bu koşulların aynı anda oluşması her zaman olmaz" diye konuştu.

Bankalar için asgari koşul KOBİ'lerin sağlıklı bilanço üretmesidir Bankalarında bu süreçte KOBİ'lere yardımcı olacağını ve hem insan kaynağı hem de teknolojik alt yapı olarak çok büyük hazırlıklar yaptığını ve yapacağını da aktaran Bayazıt, bankaların oluşturduğu derecelendirme sistemlerinin de elde edilen tecrübeyle revize edildiğini anlattı.

Bayazıt, kriz yıllarında bankaların da hangi durumda, hangi şirketin, nasıl reaksiyon verdiğine dair önemli göstergeler elde ettiğini ve bir veri seti oluşturduğunu aktardı. Bayazıt, "Şirketlere yatırım yapanlar fazlasını talep eder ama bankalar için KOBİ'lerin dış dünyayla entegrasyonunda asgari koşul şeffaf ve sağlıklı mali tablolar üretmeleri olacak. Bu işin olmazsa olmaz koşulu.

Onun ötesinde de bir takım parametrelerle KOBİ'lerin o bilançoları iyileştirme kapasiteleri de bankalar tarafından daha da sofistike bir şekilde ölçülüyor olacak. Ama bankaların anlayacağı uluslararası standartlarda şeffaf anlaşılır mali tablo üretmek bu işin asgari şartı" dedi.

Türk bankacılık sisteminin kredi genişlemesi için alt yapısı hazır

Bayazıt, bankacılık sektörünü değerlendirirken küresel bankacılık sistemi ile de karşılaştırarak "Yapısal reformların gerçekleştirildiği bankacılık sektörü, sermaye yeterliliği, risk yönetimi birikimi, bilgi ve becerisi açılarından iyi noktalara geldi ve çok sağlıklı. Önümüzdeki dönemde dünyadaki beklentilerin aksine Türk bankacılık sektörünün kredi genişlemesi için alt yapısı hazır" dedi.

Türk bankacılık sektörünün aksine dünya bankacılık sektöründe sermaye yeterliliği sorunlarının güncelliğini koruduğunu da aktaran Bayazıt, "Bu sermaye yeterliliği sorunu da dünyada kredi hacmindeki artışları kısıtlıyor. Kriz nedeniyle kaybolan sermayeyi yerine koyana kadar gelişmiş ülkelerin bankaların işlevlerini tam yerine getiremediğini göreceğiz. Bu süreç 2 yıl mı olur, 4 yıl mı olur onu göreceğiz ama önümüzdeki dönem böyle bir sürece işaret ediyor" diye konuştu.

Kredide ağırlıklı büyüme KOBİ konut ve tüketiciden gelir

Kurumsal şirketlerin sadece Türk değil yabancı bankalar aracılığı ile de finansmana ulaşabildiğini ve burada kapasitelerin 2'ye ya da 3'e katlanmasının beklenmediğine dikkat çeken Bayazıt, kredi cephesinde ağırlıklı olarak KOBİ, tüketici kredileri ve konut kredileri lehine yaşanan artış trendinin bir süre daha devam etmesini bekliyor.

Bayazıt, "Bankalar şirketlerle ilişkiyi sadece kredi verip vermeme açısından tanımlamanın ötesinde farklı ürünlerle de temas kurmak istiyorlar. Dış ticaret ürünlerini de yapmak istiyorlar maaşlarını da ödemek istiyorlar. Senetlerini çeklerini tahsil edip nakit akışlarını yönetmek istiyorlar. Dolayısıyla bu açıdan baktığınızda KOBİ'ler ile ilişkilerin derinleştirilmesi açısından daha alınacak çok mesafe olduğunu görüyoruz" diye konuştu.

Yüzde 25'lik kredi büyümesini küresel bankalar hayal edemiyor Kamu otoritesinin, özellikle cari açığın finansman kalitesinin arzulanan düzeyde olmaması nedeniyle önümüzdeki dönem içinde bir varlık balonu riski oluşması ihtimaline karşılık tedbir aldığını hatırlatan Bayazıt, "Sayın Babacan, rakamsal olarak da telaffuz etti, 'krediler yüzde 25 oranında büyürse bu normaldir' dedi. Yüzde 25 kredi büyümesi bile şu anda gelişmiş ekonomi bankalarının hayal bile edemeyeceği bir boyut.

Ama unutmamak gerekir ki bizim bankacılıkta kapatmamız gereken bir ara var. Aslında KOBİ'lerin kaldıracı çok düşük, özellikle konut kredilerinde hala gidecek çok yerimiz var. Burada sağlıklı bir gelişim sürecini planlamak, öncelikleri doğru koymak önem kazanıyor. Bugün toplam kredi hacminin GSMH'ya oranı olması gerekenin çok altında. Fakat bu arayı da süratle kapatmaya çalışırsak balon oluşturma riski var. Kamu otoritesinin hassasiyet gösterdiği konu bu" değerlendirmesinde bulundu.

Yatırımcı psikolojisi bugünden yarına değişmez…

"Yatırımcı psikolojisi bugünden yarına kırılma yaşayan bir şey değil" diyen Bayazıt, Türkiye'de gerek faiz gerekse kurda son 2 yıldır geldiğimiz yerin aslında daha önce tecrübe edilmemiş seviyeler olduğuna vurgu yaptı. Bayazıt, "Reel ve nominal faizlerin bu kadar düşük olduğu bir ortamı daha önce yaşamadık.

Daha önce korkularımız, endişelerimiz, tasarruf sahiplerinin önemli bir kısmını gelişmiş ülkelerde görülmeyen bir şekilde döviz ve altın cinsinden tutmaları gibi bir olguyu yaratıyordu. Bu yavaş yavaş değişiyor. Yine aynı şekilde faiz ve kurdaki ciddi dalgalanmalar haklı olarak tasarruf sahiplerini çok kısa vadeye odaklamıştı. Şimdi bu düşük faiz ortamında akıllı stratejilerle vadeyi bir miktar uzatmak mümkün" ifadelerini kullandı.

…Paradigma değişikliği zaman alacak

Aynı kredi derecelendirme kuruluşları gibi yatırımcıların da geçmişte yaşanmış tecrübeleri henüz zihinlerinden atmadığına atıf yapan Bayazıt, şöyle konuştu:

"Derecelendirme kuruluşlarının tutarlılıkları tartışılıyor ama sonuç olarak derecelendirme kuruluşlarının önemli parametrelerinden birinin geçmiş performans olduğunu görüyoruz. Son 10 yılda anlaşmalarına sadık kaldı mı? Ciddi krizler yaşadı mı? gibi geçmiş performansınız da o ratinglerin içine giriyor. Tasarruf sahibi açısından da durum farklı değil. Tasarruf sahibinin de istikrarlı bir ortam görmesi açısından biraz sürece ihtiyaç var. Evet, 7-8 yıldır çok daha istikrarlı bir dönemdeyiz ama tek haneli enflasyonları yakın zamanda gördük. Reel faizlerdeki yakınsamayı yakın zamanda yaşadık.

Dolayısıyla bu paradigma değişikliği biraz vakit alacak. Burada çok süratli bir şey beklememek lazım. Yatırımcı ilk defa 6'lar 7'ler düzeyinde tek haneli faiz görüyor. Yatırımcı önümüzdeki dönemde yarım puan, 1 puan daha fazla kazanmak için 1 ay 3 ay vadeyi değil; 6 ay 12 ay vadeli yatırım yapmalıyım diye düşünmeye başlayacak. Belki bu işe yeni enstrümanlar daha cazip bir kapı açacak. Gelinen noktaya inanmazsanız yatırımlarınızı çok kısa vadede tutarsınız. Dolayısıyla biz bu inancın pekiştiğini vadelerin uzamaya başlaması ile göreceğiz."

Profesyonel fon yönetiminin önemi artacak

Şimdiye kadar yatırımcının ağırlıkla tercih ettiği tahvil ve bono ağırlıklı B tipi fonlardan, daha aktif yönetilen, hisse senedine dayalı fonlara dönüş yapacağını da kaydeden Bayazıt, "Çünkü bu değişikliği ve geçişi yaratmış ekonomilerde benzeri olaylar olmuş. Daha fazla getiri arayan yatırımcı bu işin uzmanlığına da daha fazla prim verecek. Portföy yönetimi daha ziyade profesyonel yatırımcılar tarafından tercih edilen bir konuydu şimdi daha geniş halk kitleleri tarafından tercih edilecek" diye konuştu.

Alınan önlemler tedrici, orta vadeli bakışta mutabıkız

TAYFUN BAYAZIT, ekonomi yönetimi tarafından son 3 ayda alınan munzam karşılık artış kararı dahil, tüm önlemler değerlendirildiğinde bunların konjonktürün getirdiği sonuçlar olarak gördüğünü söyledi. Alınan tedbirleri 'tedrici' olarak gören Bayazıt, "Munzam karşılık para politikasının en önemli aracı.

Uzun zamandır vergi politikalarının parçası olmasından yakındığımız, maliyetleri yukarı çeken işlem vergileri ki buna şube harçlarını da dahil edebilirim bunların azalması sektörün daha sağlıklı gelişmesi açısından önemli bir konu. Orta vadeli plan açısından bu yükleri muhakkak azaltmak lazım. Özellikle cari açığın daha fazla büyümesi ve bunun finansmanında kısa vadeli sermaye girişlerinin ekonomiyi ileride olumsuz etkilememesi ve finansal istikrar açısından kredilerde bir sınırlama düşünülüyor.

TCMB'nin munzamı arttırarak ve faiz vermeyerek 'ben size krediyi daha pahalıya mal ettirerek daha fazla kredi vermenizi engellemek istiyorum' mesajı verdiği çok açık. MB'nın bugün için belki kredilerdeki artış nedeniyle varlık balonu oluşması endişesi yok ama ileriye dönük olarak bu ihtimal dahilinde olduğu için önlem alıyor.

Bu kısa vadeli bir taktik. Orta vadede bizim mali sistemimizin derinleşmesi gerektiği, bunu yerine getirecek kapasitesi olduğu ve bunu ürün çeşitliliği ile gerçekleştirebileceği yani sektörün gidecek daha çok yeri olduğu konusunda mutabakat var" dedi.

YAPI KREDİ İÇİN NELER SÖYLEDİ?

Azerbaycan'da büyüyoruz Irak ve Suriye'de inceleme sürüyor

BANKALAR için yurtdışı pazarlarda büyüme imkanı olduğunu ama sektör için yurtdışındaki potansiyelin daha fazlasının yurtiçinde olduğunu kaydeden Bayazıt, "Bizim özellikle ticaret hacmi ve potansiyeli yüksek komşu ülkelere yakın ilgimiz var.

Bu bağlamda Suriye ve Irak için incelemelerimiz devam ediyor. Irak'ta Suriye'de ne yapabiliriz bunları takip ediyoruz. Ama komşumuz Azerbaycan'da bankamız var, dilimiz ortak. Bunun içindir ki bu piyasaya başka bir önem atfediyoruz.

Bakü merkezli bankamızın şu anda Azerbaycan'da 1'i uydu olmak üzere 8 şubesi var. Bunların 6'sı Bakü'de, biri Gence diğeri de Sumgayt şehirlerinde. 2011 yılı içinde 2 yeni şube açmayı planlıyoruz. Bu 2 yeni şubeden sonra, ilave 2 tane daha açmayı değerlendireceğiz. İlk aşamada ulaşmayı istediğimiz şube sayısı 15-17 civarında.

Toplam 150 olan personel sayımızı, 2011 sonunda 188'e çıkartmayı planlıyoruz. Azerbaycan'da bankacılığın her segmentinde tüm bankacılık hizmetlerini sunan %100 yabancı sermayeli tek banka da biziz" değerlendirmesinde bulundu.

1000'inci şube 2012'de

HEM şube hem de alternatif dağıtım kanallarına yatırım yapmaya devam edeceklerini ve bunların birbirini tamamlayan işler olduğunu kaydeden Bayazıt, önümüzdeki 5 yılda 300 şube daha açmayı hedeflediklerini söyledi. Bayazıt, bu plan doğrultusunda 2011 sonunda 925, 2012'de ise 1000 şube sayısına gelmeyi öngördüklerini kaydetti.

Bankanın 2010 sonunda şube sayısı 868 düzeyindeydi. Bayazıt, şu anda Yapı Kredi ve iştiraklerinin 16 bin 800 kişiyi istihdam ettiğini de ifade ederek, "2011 yılında yaklaşık 1.200 personel daha işe almayı planlamış durumdayız" dedi.

Bayazıt, alternatif dağıtım kanallarına ise 3 yılda bin 800 ATM için yaklaşık 50 milyon dolar yeni çağrı merkezi altyapısı için 5 milyon dolar ve internet ile diğer yatırımlarla 65 -70 milyon dolar kaynak aktardıklarını anlattı. Bayazıt, "2011 için 10 milyon dolar ATM ve altyapı, 5 milyon dolar civarında çağrı merkezi, internet ve mobil bankacılık için toplamda 15 milyon dolar yatırım planladık.

ADK'yı şube yatırımları ile paralel sürdürmeye bu suretle hem birim işlem maliyetlerini aşağı çekmeyi hem de müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmayı hedefliyoruz" dedi. Bayazıt ayrıca banka bonosu ihracını yılın ikinci yarısında piyasanın gelişimine bakarak karar vereceklerini söyledi.

Notun yükselmesi kadar seviyesini korumak da önemli

TÜRKİYE'NİN notunun yatırım yapılabilir ülke düzeyine çıkmasını beklediğini de ifade eden Bayazıt, hali hazırda piyasanın Türkiye'yi 'yatırım yapılabilir ülke'statüsüne çıkardığını bunun da hem bono hem CDS oranlarında görülebildiğini aktardı.

Bayazıt, Türkiye'nin notunun bu seviyeye çıkmasından ziyade çıktıktan sonra daha yukarısını zorlamasının önemli olduğunu ifade ederek, "Biz geçmişte zaten yatırım yapılabilir nota geldik. Önemli olan ilk aşamada oraya çıkmak ama orada kalmak ve daha ilerisini hedeflemek" dedi. Ülke notunun yatırım yapılabilir seviyeye gelmesinin küresel finansal düzen içindeki yeni bir yatırımcı kesimi için kapıyı açacağına da dikkat çeken Bayazıt, "Ama bu demek değil ki o kapı açıldığında içeriye milyonlarca yatırımcı anında girecek. Bu da zaman alacak.

Sermaye piyasası enstrümanlarını bu süreçle beraber çeşitlendirebilir ve derinleştirebilirsek bunun faydasını daha çok göreceğiz. Mesela şirketlerimizin halka açıklık oranları düşük. Bu oran, gelişen ekonomilerde daha yüksek. Kontrolü elden bırakmadan dahi şirketlerin daha yüksek oranlarla halka açılabildiğini, sermaye piyasalarını daha efektif kullandığını görebiliyoruz.

Not artırımı Türkiye'yi yatırımcı ilgisi açısından daha farklı bir platoya da çıkartacak ama sofistike yatırımcı sadece nota değil, yatırım yapacağı şirketin vizyonuna, büyüme potansiyeline, karlılığına da bakar. Nitekim o notta olmamıza rağmen geçen sene borsadaki şirketlere gelip yatırım yaptılar, bono ve tahvillerimizi aldılar. Faiz cephesinde ise şunu göreceğiz. Özel sektör borçlanırken kamu borçlanmasını baz alarak, oluşan seviyenin üzerine bir risk primi ödüyor. Not, kamu risk primini düşüreceği için bu özel sektöre de yarayacak" ifadelerini kullandı.

TAYFUN BAYAZIT'IN PİYASA BEKLENTİLERİ

SEÇİMLERİ bu yılın tablosunu önemli ölçüde değiştirecek bir veri olarak görmeyen Bayazıt, 2011 için baz senaryolarını yüzde 5 büyüme, yüzde 6.6 ortalama enflasyon, 2.0 TL EUR/TL ve 1.45 USD/TL öngörüsü ile hazırladıklarını kaydetti. Bayazıt, "Sektörde ise kredi artışının yüzde 27, mevduat artışının ise yüzde 17 olacağını düşünüyoruz" dedi.

Mersin'de yan yatan geminin mürettebatı kurtarılıyor Işıkhan: Kamu personeli sorunları çözüme kavuşturuldu Borsa günü düşüşle tamamladı 'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu Bahçeli'den son dakika Ahmet Türk açıklaması