Kılıçdaroğlu'ndan TÜSİAD'a sert çıkış
TÜSİAD'ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı davet ettikleri için eleştireren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Birilerine şirin görüneceğim diye özel bir çaba içine girmesinler. Biraz dik dursunlar" diye konuştu
Abone olİSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'ı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı davet ettikleri için eleştirerek "birilerine şirin görünmeye" çalıştıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Fox TV’nin canlı yayını Çalar Saat'te İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başbakansınız, yasalar uygulamakla yükümlüsünüz ama sizin görevinizi başkası üstlenmiş vaziyette ve siz buna tepki vermiyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı bir özel bankayla ilgili bir sürü laf ediyor. Bu yasalara aykırı. Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp 'Bu özel banka batacak. Bu özel bankayla ilgili önlem alın. Önlem almazsanız siz sorumlu olursunuz' diyor. Şimdi buna tepkiyi benim göstermemden çok Sayın Başbakanın göstermesi lazım, 'Burası bir hukuk devleti' demesi lazım" dedi.
Beşiktaş ile Yunanistan temsilcisi Asteras arasında dün akşam oynanan UEFA Avrupa Ligi C Grubu maçını protokolden izlediği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı'ya haksızlık yapıldığını, haklarında 'darbeci' suçlamasıyla iddianame hazırladığını ve bunu içine sindiremediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, taraftarların arasında maç izlemek istediğini belirterek "Önce onlarla beraber olmak istedik fakat onlar bir duyarlılık gösterdiler, 'Teşekkür ederiz ama aynı mekanda olmak pek çok soruyu gündeme getirebilir' dediler. Ben de onların duyarlılığına saygı gösterdim, maçı başka bir yerden izledim" diye konuştu.
Gözleri doldu!
Çocukluk ve gençlik fotoğrafları klip şeklinde gösterilirken duygulanan ve gözleri dolan Kılıçdaroğlu, 7 çocuklu bir aileden geldiğini, üniversiteyi bitiren tek kişinin kendisi olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, "Babam memur... Bazen düşünüyorum ayakkabı almaya kalksa, 7 çocuğa ayakkabı nasıl alacak. Ama sadece ben o koşullarda yetişmedim. Çevreme baktığım zaman bütün arkadaşlarım aşağı yukarı böyleydi. İşin özeti, gerçekten de Mustafa Kemal Atatürk'ün getirdiği cumhuriyet ve cumhuriyetimizin getirdiği imkanlar" diye konuştu.
"15 bin 7 kişi son 12 yılda iş cinayetlerinde hayatını kaybetti"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin iktidarında ekonomiyi nasıl yöneteceğine ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:
"Devleti kuran parti neden ekonomiyi yönetemesin? Ekonomiyi yönetmek nedir? Üretim yapacaksınız. Özellikle son 12 yılda üretim kavramından biraz uzaklaştık. Tüketiyoruz. Üretimi nasıl yapacaksınız, ne üreteceksiniz bu çok önemli bir soru. Bunun yanıtını da biz veriyoruz. Katma değeri yüksek ürün üreteceksiniz, bilgi ve teknoloji yoğun. Katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceksiniz? Üniversiteleriniz bilgi üretecek. O bilgiyi sanayici elle tutulur metaya dönüştürecek. İlk televizyonu Amerika üretti ama bugün Amerika televizyon üretmiyor, başka şeyler üretiyor. Yeni şeyler üretmek zorundayız. Önce üreteceğiz, sonra hakça bölüşeceğiz. Üretmeyen bir ülkenin bölüşecek bir şeyi olmaz. Biz, Güney Kore ile beraber kalkınma sürecini başlatan ilk ülkeyiz. Biz, Güney Kore'den önce otomobil ürettik. Bugün Güney Kore'nin dünya çapında 3 markası var, bizim otomobil markamız yok."
"Cumhurbaşkanı hukuka saygı gösterdiği ölçüde bizden saygı görür"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yazdığı mektuba ilişkin bir soru üzerine şöyle devam etti:
"Başbakansınız, yasalar uygulamakla yükümlüsünüz ama sizin görevinizi başkası üstlenmiş vaziyette ve siz buna tepki vermiyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı bir özel bankayla ilgili bir sürü laf ediyor. Bu yasalara aykırı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kendi yasası var. Orada diyor ki 'Hiçbir makam, organ, mevki konumu ne olursa olsun BDDK'ya emir ve talimat veremez'. Ama Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp 'Bu özel banka batacak. Bu özel bankayla ilgili önlem alın. Önlem almazsanız siz sorumlu olursunuz' diyor. Şimdi buna tepkiyi benim göstermemden çok Sayın Başbakanın göstermesi lazım, 'Burası bir hukuk devleti' demesi lazım. Üstelik bankacılık bir güven müessesesidir. Siz bankacılıkla ilgili dedikodu üretirseniz, bu, en yetkili makamda olanlar ya da Türkiye'yi yöneten tepe konumda olan bir kişi tarafından seslendirilirse, bu, ekonomiye darbe vurur. Bir bankanın batması ne demektir? 'Siz bu konuda gereğini yapın' dedim.
Bekledim, gereğini yapacak mı yapmayacak mı. Çünkü 'Beni muhatap alın, ben başbakanım' diyor. Dün bir kez daha anladım ki Davutoğlu gereğini yapamaz. Sayın Cumhurbaşkanı 'battı' diye demeç verdi ve yine ortada bir ses, seda yok. Sormak gerekiyor: Bu ülkenin başbakanı kim? Ben 30 Ağustos günü 'Bizim muhatabımız Sayın Davutoğlu'dur, Başbakan odur. Sayın Cumhurbaşkanı bizim muhatabımız değildir, o cumhurbaşkanıdır' dedim. Hangi parlamenter sistemde veya hangi başkanlık sisteminde bir ülkenin cumhurbaşkanı ya da başkanı kalkar bir özel bankayla ilgili, 'Bu banka batmak üzeredir, batıyor' diye demeç verir?"
Fox TV’de canlı yayınlanan Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın dün, TÜSİAD YİK Toplantısı'na katılmasını şu sözlerle değerlendirdi:
"Sayın Cumhurbaşkanı daha önce 'Ben TÜSİAD'ın toplantılarına gitmeyeceğim' demişti ve kızmıştı. Neden? Hukuk devleti çağrısı yaptıkları, 'Hukukun egemen olmadığı bir topluma sermaye gelmez, hukuk güvence ister' dedikleri için. O da kızmıştı. Dün toplantıya katıldı, elinde bir sopayla, güzelce söyleyeceklerini söyledi, üstelik hukuku çiğneyerek söyledi. Hem 'Hukuk gereklidir' dedi ama 'Özel bir banka batmıştır' dedi. Nasıl bir hukuk anlayışıdır, anlamakta güçlük çekiyorum. Benim anlayamadığım nokta şu: Hukuktan bu kadar uzak bir kişi, sırf cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu diye neden onu davet edersiniz? Sizin ülkeye, ülkenin çocuklarına, demokrasiye karşı sorumluluğunuz var. Kusura bakmasınlar, iş dünyası, birilerine şirin görüneceğim diye özel bir çaba içine girmesin. Biraz dik dursunlar, söyledikleri sözlerin arkasında dursunlar. Bu, korkuya teslim olmak demektir. Korkunun ecele faydası yoktur. Dik duracak, demokrasiyi savunacaksınız. Hukuka inanmayan, haksızlık yapan insanların, bu tür toplantılara çağrılması korkuya esir olmak, korkuya yenilmektir. TÜSİAD da bana göre yanlış yaptı. Sayın Başbakanı davet edebilirlerdi çünkü icra organı başbakandır. Siz bununla başka bir süreci açtınız. Başbakan muhatap alınmıyor demektir, TÜSİAD almıyor demektir. Bu tablo demokrasi tarihimiz açısından hepimizin unutmaması gereken bir tablodur."