Kılıçdaroğlu'ndan Genelkurmay'a tepki

CHP lideri Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına "Öyle başına buyruk birisi yazı yazdı ben de bir bildiri yayınlayım, olmaz, burası Patagonya değil, herkes yerini bilecek" sözleriyle tepki gösterdi.

Abone ol

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Öyle başına buyruk birisi yazı yazdı ben de bir bildiri yayınlayım, olmaz, her önüne gelenin bildiri yayınladığı bir ülke değildir burası. Burası Patagonya değil, herkes yerini bilecek, gücünü bilecek. Herkes görevini yapacak" dedi. 

 
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, Genelkurmay'ın açıklamasını değerlendirdi. CHP Genel Başkanı, şöyle dedi: 
"Düne kadar Genelkurmay Başkanı bildiri yayınladı diye kıyameti koparırlardı, kızarlardı. Vay efendim Genelkurmay Başkanlığı nasıl bildiri yayınlar. Fazla zaman geçmedi, geçen hafta, iki gazetecimiz yazı yazmış. Birisi zaten Bekir Coşkun. O güzel kalemiyle güzel bir öykü anlatmış. Bir başka gazeteci arkadaşımız da eleştirmiş Genelkurmayı veya askerleri. Demokrasi diyorsak o demokraside herkesin her kurumun eleştiriye tahammül etmesi lazım. Eleştirisiz bir demokrasi olmaz. Farklı görüşlerin olmadığı bir yerde demokrasi olmaz. Genelkurmay Başkanı da buna dahildir, Merkez Bankası Başkanı da buna dahildir, BDDK Başkanı da buna dahildir, başka bir yerdeki genel müdür de buna dahildir. Demokrasi eleştiri özgürlüğünün olduğu bir yerdir. İki kişi eleştirdi bir bildiri. Nasıl siz bunu yaparsınız diye. Astsubaylar hak arıyorlar bir bildiri daha. Sen zam aldın, maaş aldın, astsubaylara verilmedi." 
 
Kahraman ordumuz olduğunu yeni fark etmiş beyefendi
Özeleştiri yapmak istediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Geçmişte Genelkurmay Başkanlığı bildiri yayınlayınca bazı arkadaşlar seslerini çıkarmazdı veya alkışlardı, bu demokrasimiz açısından en büyük handikaptır" diye konuştu. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: 
 
"Yeni CHP'de kim olursa olsun isterse Genelkurmay Başkanı olsun bir bildiri yayınlarsan yanıtını anında alırsın. Yok öyle bir şey artık. Güya açıklama yapmış, Genelkurmay'ın mazereti varmış, mazeretsiz açıklama olur mu, bütün darbeleri yaptınız onların da mazereti vardı. Sen kendine göre mazeret yaratırsan olmaz. Demokrasi farklı bir şeydir. Eleştiriye tahammül edeceksin, tahammül etmiyorsan o koltuğu bırakacaksın. İşin özeti bu. Daha vahimi Genelkurmay'ın açıklamasından daha vahim bir şey var, hükümetin ona destek vermesi. Kahraman ordumuz olduğunu yeni fark etmiş beyefendi. Evet diyor iyi ki bildiri yayınladık. Sen Başbakansın orada niye oturuyorsun, niye oturuyorsun sen. Onun için bunların demokratlığı söylüyordum ya gömlek demokrasisi diye, demek ki bir gömlek daha değiştirdi de yeni farkına vardık biz. Demokrasi kültürleri yok bunların. Disiplin ayrı şeydir. Disiplin baskıcı rejimlerde olmaz. Disiplin demokrasilerde olur. Disiplini getiren toplumda yasa vardır. Öyle başına buyruk birisi yazı yazdı ben de bir bildiri yayınlayım, olmaz, her önüne gelenin bildiri yayınladığı bir ülke değildir burası. Burası Patagonya değil, herkes yerini bilecek, gücünü bilecek. Herkes görevini yapacak." 
 
Özel'in mesai arkadaşı da Silivri'de
Kılıçdaroğlu konuşmasında, Genelkurmay Başkanı'na "Ben şunu da merak ediyorum, kendi mesai arkadaşı vardı. İlker Başbuğ. Genelkurmay Başkanıydı. Terörist ilan ettiler, düşünmesi lazım, benim mesai arkadaşım, terörist ilan edildi, alındı Silivri'ye konuldu, gıkı çıktı mı, çıkmadı" sözleriyle de seslendi. CHP Genel Başkanı, şunları kaydetti: 
"Eğer bildiri yayınlayacaksa, Genelkurmay Başkanların terörist olmadığını, Genelkurmay'ın demokrasiye bağlı olduğunu, Genelkurmay'ın, askerlerin her zaman demokrasinin yanında olduğunu, yargılamanın özgürce ama bağımsız mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini, demokrasiye bağlılığın, eleştirileri hoşgörüyle görmek olduğunu bunu söylersin eğer söyleyeceksen ki bunu söylemesini de ben uygun görmem. Eğer askerin rahatsızlığı varsa onun bağlı olduğu başbakan var gider, rahatsızlığını anlatır. 
 
Demokrasi dışı eylemler, demokrasi dışı tutumlar, demokrasi dışı bildiriler bunlar bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Kimse kusura bakmasın. Başbakan'ın diktatör havası bir enfeksiyon gibi toplumun her tarafına sirayet ediyor. Aynı anlayışı başka yerlerde de görüyoruz, buna izin vermeyeceğiz." 
 
Başbakan pastörize sütün ne olduğunu da bilmiyor
Okullardaki süt projesine değinen CHP Genel Başkanı, "Hayatımda bu kadar beceriksiz bir iktidar görmedim, süt dağıtmayı beceremeyen bir iktidar nasıl olur da 75 milyonluk bir Türkiye'yi yönetir. O kadar beceriksiz ki yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Bizim bilmemiz gereken bir şey var. Biz bu hükümetin beceriksizliğini sadece süt dolayısıyla tanık olmadık. Van Erçiş depreminde de gördük" dedi. 
Başbakan'a Slovenyaya giderken süt dağıtımı konusunda görüşünün sorulduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın "Bu pastorizasyonun sıkıntılarıdır" sözlerine de tepki gösterdi. CHP Lideri "Ben daha önce 4+4+4 dolayısıyla demiştim ki Sayın Başbakan pedagogun ne olduğunu bilmez, yanıt vermedi. Bilmiyor çünkü. Şimdi de burada diyor ki sütler pastorizedir diyor, Sayın Başbakan samimi söylüyorum pastorize sütün ne olduğunu da bilmiyor. Okullarda dağıtılan sütün pastorize süt olmadığını bilmiyor. Ben size cahil diyordum, ben cahil demeyim de ne söyleyim. Pastorize süt değil Sayın Başbakan. Sana bu bilgiyi vermediler mi. Ve bu insan ülkeyi yönetiyor aslında yönetmiyor da yönettiriliyor öyle diyelim. Hep der ya CHP ne yapar diye. Bizim İzmir Büyükşehir Belediyemiz tam 7 yıldır okullara pastorize süt dağıtıyor. 
Pastorize sütü 37 kuruşa alıyor belediye bunlar 53 kuruşa alıyor. Ben diyorum ya bunlara hortumcu. Sen çocuklarımızı zehirledin. Arkasında da her bakan bir şey söylüyor tam bir komedi, Aziz Nesinlik. İzmir'de niye olmuyor. 
Biz halka hizmet etmeyi namuslu bir görev olarak kabul ederiz. Onlar ceplerin düşünüyor. Biz çocuklarımızı düşünürüz. Süt dağıtmayı beceremeyen iktidar başka neden anlar; kinden anlar, nefretten anlar, intikamdan anlar, yolsuzluktan çok iyi anlar. O konuda kimse ellerine su dökemez, o konuda uzmanlar" görüşlerini kaydetti. 
 
Sen nasıl oluyor da yolsuzluğu, usulsüzlüğü görmüyorsun
 
"Diyor ki hala 'Sayın Kılıçdaroğlu yirmi milyar dolarlık yolsuzluk var diyordun, belgeleri nerede?' Dünyanın en basit sorusunu sordum, anlama yeteneğin yoksa kabahat bende değil ki" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 
"Sana bir soru sordum, eğitim yasasının içine sen 24. ve 25. maddelere, bu maddelerde sen haleleri Kamu İhale Yasası'nın dışına çıkardın. En az 20 milyar dolarlık ihale bunlar, 'Niye çıkarıyorsun' diyorum. Cevap yok, tık yok orada. 'Efendim neredeymiş bunlar'. Söylüyorum sana Başbakan, kulakların duysun, uzmanların getirsin, sana söylesinler. 
Bu garabete bir şey daha ilave ettiler. Yine parlamentodan bir yasa çıktı, özelleştirme yaptılar bunlar, özelleştirmenin bazılarını yargı iptal etti. İptal edince ne olması lazım, geri iade edilmesi lazım. Kanun çıkardılar, geri iade edilip edilememesine Bakanlar Kurulu karar verecek. Yani yargının da üstünde yürütme organı. Bu ne demektir, yargıyı iptal etmişse ya bir yolsuzluk vardır ya bir usulsüzlük vardır. Sen nasıl oluyor da yolsuzluğu, usulsüzlüğü görmüyorsun, görmezler. Yolsuzluktan beslenen insanlar böyle davranırlar. 
Deniz Feneri Davasını hep beraber gördük, daha sanıklar yargılanmadı ama savcılar yargılandı. Şimdi Deniz Feneri'ni yargılayacak mahkeme peşindeler, aslında mahkeme peşinde değil, beraat ettirecek hakim peşindeler. Nerede, hangi hakime düşürebiliriz diye. Uğraştıkları konu bu." 
 
Ekonomi eleştirileri
AKP'nin izlediği ekonomi politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bunların beceriksizliği bir de ekonomi üzerine" diye konuştu. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti: 
"Yine büyük bir yalaka medyası var biliyorsunuz, ayrıca o yalaka medyasını arada bir destekleyen, bir de merkez medyamız var. Onların açıyorsunuz ekonomi sayfalarını her şey güllük gülistanlık. Türkiye'de hiçbir sorun yok hele hele işsizlik her haberde azalıyor. Ama ne hikmetse hiçbir zaman çift rakamın altına da düşmüyor. Başbakanın ekonomiden anlamadığını söylüyorum, açıkça halkı kandırıyor. Pastörize sütün ne olduğunu bilmez, pedagogun ne olduğunu bilmez, dayanıklı sütün ne olduğunu bilmez, ekonominin ne olduğunu bilmez. 
Standard & Poor's bir açıklama yaptı, Türkiye'nin kredi notuyla ilgili, bizimki gene esti gürledi, herkesle kavga edecek ya. Çünkü ruhunda o var, uzlaşma, anlamak, dinlemek yok hemen 'kavga edeceğim'. Şimdi bütün vatandaşlarıma söylüyorum, beni dikkatle dinlesinler. 1979'dan 2003'e kadar Türkiye'nin ödediği faiz 135 milyar dolar. 2003-2011 arası Türkiye'nin ödediği faiz, 135 milyardan 450 milyar dolara çıkmış. Ekonomiyi bilen adama bak, 450 milyar dolar faiz ödüyoruz. Recep Tayyip Erdoğan cebinden mi ödüyor, yok efendim, bu milletin, fakir fukara vatandaşın ödediği vergilerden ödüyor. O dünyalığını yaptı zaten. Hala ülkede işsizlikten söz eden yok. İşsizlik temel bir sorundur bu ülkede. Her ailenin, her gencin, her kadının, her babanın, her komşunun, her amcanın, dayının, yeğenin sorunudur. Ama bundan söz eden yok. Türkiye'nin en temel sorunu işsizlik, bütün kamuoyu yoklamalarında bu çıkar ama bununla ilgili haber yer almaz. Hangi haberler yer alır; efendim bugün yağmur yağdı, galiba bu yağmuru CHP yağdırdı. Efendim bugün falan yerde sel geldi, galiba bu sel CHP'nin yüzünden oldu, çünkü 1940 yılında orada bir köprü yapsaydı belki bu sel olmazdı, diyecekler. Bunları ruhu bu, kafaları da bu." 
 
 
Çok iyi yönetilen bir ekonomide icra dosyalarının az olması gerektiğinin altını çizen CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti: 
"2001, en ağır ekonomik krizin yaşandığı bir yıldır Türkiye'de. 2002'deki icra dosyası sayısı 10 milyon 26. Geçiyorum 2011'e; ekonominin parlak olduğu, kalkınmada bütün dünyanın bize imrendiği döneme geçiyorum. İcra dosyası 10 milyon 26 binden, 20 milyon 506 bine çıkmış durumda. Ekonomiye bakın siz, ekonomiden anlayanlara bakın, ekonomi uzmanlarına bakın, ekonominin kurmaylarına bakın. Bu arada 6 kez de mali af çıktı, bir iktidar döneminde 6 kez mali af çıktı ona rağmen bu rakamlar var. 
Ekonomi iyi gidiyorsa herhalde memlekette huzur var demektir, hapishanelerin boşalması lazım öyle değil mi. Hapisteki kişi sayısına bakıyorum, 2002; 59 bin 429 kişi hapiste, geliyorum 2011 yılına hapisteki kişi sayısı 59 binden 127 bin 15 kişiye çıkmış durumda. Herkesin işi, gücü varsa, evine ekmek götürüyorsa, huzur içindeyse niye millet hapse girsin. Ekonomi iyi yönetiliyor değil mi, ben diyorum ekonominin iyi yönetilmediğini ve bunların ekonomiden anlamadığını ve bunların beceriksiz bir hükümet olduğunu, bereketsiz bir hükümet olduğunu." 
 
S&P'un parasını sen veriyorsun, istediğin raporu yazmıyorsa feshet
"Recep Tayyip Erdoğan seni adım adım izliyorum, yanlışlarını gözlüyorum. Halka anlatacağım, sen öyle ucuz, külhanbeylik sökmez artık" diyen Kılıçdaroğlu, "S&P'un parasını sen veriyorsun, eğer senin istediğin gibi rapor yazmıyorsa sözleşmeyi feshet. Bunu yapamaz, yalancı pehlivanının tipik özelliğidir bu" dedi. 
 
Kime kardeşim dediyse gitti
Dış politika ve Suriye konusunda izlenen politikayı eleştiren CHP Genel Başkanı, "Bizi suçluyor, Suriye konusunda. Sanki biz gitmişiz Beşar Esad'a ben kardeşim demişim gibi, sen gittin ona kardeşim dedin, Kaddafi'ye de kardeşim dedin. Diliyorum inşallah Obama'ya kardeşim der. Kime kardeşim dediyse o gitti, ya öldürüldü linç ettirildi ya ülkesi işgal konumuna geldi" diye konuştu. 
Başbakan'ın Kaddafi'den insan hakları ödülünü aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Recep Tayyip Erdoğan o insan hakları ödülünü nereye koyuyorsun. Madem diktatördü, diktatörün elinden insan hakları ödülü alınır mı, niye aldığını söyleyeyim çünkü o ödülle beraber 25 bin dolarda para aldı. Soru önergesi verdi arkadaşlar, hangi şehit derneğine verdiniz, tık yok. Paraya bu kadar özel ilgi gösteren bir başbakan görmedim, para deyince bütün sular doluyor" dedi. 
 
Satışı küresel seviyede
Başbakan'a yönelik, "Kardeşim dediklerini sattı ama bunun satışı küresel seviyede" diyen Kılıçdaroğlu, "Beşar Esad'ı da sattı, Kaddafi'yi de sattı. Erbakan'ı da sattı, pek çok arkadaşını sattı, bırak satmayı arkadan hançerledi. Sen Erbakan'dan helallik aldın mı. Herkesi de satmıyor. Deniz Feneri hortumcularını satmadı. Eğer Başbakan ile suç ortaklığı yapıyorsanız korkmayın satılmazsınız. Korkmayın her türlü yolsuzluğu yapabilirsiniz. Uluslar arası satıcılıkta başka karar mekanizmaları var. O karar mekanizmaların isteği üzerine davranır" diye konuştu. 
 
Davutoğlu'na gensoru
Türkiye'nin dış politikasının ilk kez karanlık sularda gidip geldiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Sayın Loğoğlu hazırlık yapıyor. Dışişleri Bakanı hakkında gensoru vereceğiz. Bu kadar rezil bir dış politikayı Türkiye Cumhuriyeti tarihi görmemiştir, gelsin hesabını soracağız. Parmak işaretiyle nasıl çağrıldı bir de onu anlatsın. O kadar hızlı koşmayı nasıl öğrendi. Belki egzersiz yapmıştır Obama beni çağıracak ben de yıldırım hızıyla gideceğim. Korktum neredeyse Recep Tayyip Erdoğan'ı ezecekti neredeyse" dedi. 
 
Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi önerilerine, "Bunlar yapay gündemler" değerlendirmesini yaptı. 
CHP Genel Başkanı, partisinin grup toplantısından sonra basın mensuplarının başkanlık sistemine ilişkin sorularını yanıtladı. 
Bir basın mensubunun, "Başbakan’ın başkanlık sistemi ile ilgili bir açıklaması oldu, sizce başkanlık sistemi olmalı mı?" sorusuna CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bunlar yapay gündemler, yapay gündem" yanıtını verdi.
Erdoğan, Hollanda maçı için Almanya'ya gidecek Zamlı emekli maaşı ve farkları bu ay yatar mı? İşte ödeme günleri... Berlin Büyükelçisi, Almanya Dışişleri'ne çağrıldı Türkiye-Hollanda çeyrek final maçının hakemi belli oldu Karasu Limanı, yeni lojistik kapı olacak