İşsizlik meselesi ve çözümünde üniversitelerin önemi
Abone olSüleyman DİLSİZ
Üniversiteler bilgiyi; üreterek, öğreterek, sorgulayıp, araştırarak, faydaya dönüştürürler. Bilgiyi üretmenin ötesinde verdiği eğitimin günümüz piyasada talep edilebilirliği, toplumun problemlerine de çözüm üretmesi, yeni ekonomi eğilimlerine göre yapılanmaları sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı.
Bir bilimsel araştırmada ilk adım problemi tanımlamaksa; ülkemizin en büyük problemi "işsizlik!.." Bugün, 94'ü devlet, 45'i vakıf olmak üzere toplam 139 üniversite bulunduğu ülkemizde, bölgelerine, sektörlerinde özellikle üniversite mezunu işsizliğe kalıcı çözüm için hepsine görevler düşüyor.
Üniversiteler binlerce mezun verirken, her 100 mezundan 60'ının işsiz ve 40'nın asgari ücretle çalışamaya razı olması, işverenlerin de nitelikli eleman bulamamaktan yakınması çok büyük çelişki. Özellikle belirli bölümleri bitiren mezunların işgücü piyasasında neredeyse alıcısı hiç yok. Çünkü o bölümler açılırken sektörün ülke ve dünya ekonomisinde ki eğilimleri dikkate almadan açılması bile bile işsizlik gibi kronikleşmiş sosyal yarayı kangren haline dönüştürmek demek.
Örneğin; seramik sektörünün son sekiz yılda yatırım malı ithalatının yüzde 800 artması, üretim teknolojisiyle yeni yatırımlara girişmeleri, dünyada yeni cazibe merkezlerini görmezden gelerek, hali hazır bölümlere daha çok öğrenci almak, yeni üniversitelere de açılması işsizliği pompalamak demek.
Bir diğer örnek de; dünya ticaretinin yüzde altmışını hizmet sektörü firmalarının oluşturduğu, servis sektörlerine yönelik gelişmiş birçok ülkede yaygın olan "servis bilimleri yönetimi ve mühendisliği" adıyla bölüm açılması ülkemiz ekonomik yapısında üretimden servis sektörüne kısmen de olsa geçişin yaşandığı yeni ekonomiye uyum için stratejik. Üniversitelerimizde birçok bölümlerin çok iyi etüt edilerek, günümüz ülke ve yeni dünya ekonomisine göre bölümlerin oluşturulması ya da lağvedilmesi şart.
Değişimin saniyeyle ifade edildiği yeni dünya düzeninde, hala üniversitelerde dünle bugün okutulan derslerin müfredatı aynı. Üniversiteler, geriye dönüp derslerin hangisinin piyasa şartlarına uygun olup olmadığını sorgulamalı. Gününün şartlarına uygun müfredat programının tasarlanması piyasaya hızlı uyum sağlayacak ve piyasanın üniversite-sanayici işbirlikleriyle sürdürülebilir istihdam için önemli.
Örneğin; Dinamik nüfus etkisiyle (toplam nüfusun yüzde 68'i 15-64 yaş) Türkiye'de yılda 700 bin kişinin üniversitelerden mezun olduğu bir ülke. Yılda en az 100 bin girişimciyi yaratmak gerekiyor. Girişimci kitlenin yaratılması için, piyasaya yakın olan bölümlere "girişimcilik" derslerinin verilmesi zorunlu hale getirilmeli. Öğrencilerinin girişimcilik kültürünü geliştirerek, yeni girişimcileri ortaya çıkararak, yeni yatırım imkanları açılmasına fırsat ve işsizliğe panzehir olabilecektir.
Örneğin; Sektörel ya da bölgesel bazda oluşturulacak iş fikirleri ve teknoloji ticaretleştirme enstitüleri kurularak, ticaret odalarının, derneklerinin desteğiyle şirketlerle iç içe yaşayan akademik ortamlar oluşturularak yeni iş alanları yaratılarak işsizliğe çözüm oluşturabilir.
Bulunduğu havzanın rekabetçi avantajlarını sorgulayan, somut toplumsal faydalar geliştiren, alternatif yatırım alanlarını belirleyerek, işsizliğe gerçek anlamda çözüm sunan bölge, ülke ve dünyanın eğilimlerine göre kendini geliştiren üniversiteler işsizliğin çözümüne katkı sağlayacaktır. Böylece dünya ölçeğinde itibarı yüksek ilk 500 içinde üniversitelerimizi de görmek mümkün olacaktır.
Özetle işsizliğin azaltılması için üniversiteler;
Kendi bünyesinde Ar-Ge birimi kurarak, mezunların geri bildirimleriyle müfredatlarını, bölge, ülke ve dünyada ki değişime adapte olarak sürekli gelişimi sağlamalıdır. Bölgesinde öğrenciyi, akademisyenleri "kelle" gibi gören, stratejisiz, piyasada değersiz moda bölümleri açmakla övünen, işsizler ordusuna yeni askerler kazandıran zihniyet mezun işsizliğini azaltmak adına gerçek tehdit.
Bu zihniyetin yaklaşımlarıyla, bizden daha az zengin olan; Çin, Hindistan, Meksika, Çek, Şili, Arjantin'in "en iyi 500 üniversite" sıralamasında bu ülkelerden bir veya birkaç üniversite olduğunu görmeye devam edeceğiz. Maalesef ilk 500'de Türkiye'den hiç bir üniversite yok, sonuç olarak mezun işsizi çok!