İş Bankası, yeni GM ile hem içeride hem dışarıda büyüyecek
Adnan Bali, yurtdışı piyasalarda gelişen sürecin, Türk şirketlerin lehine işlediğine dikkat çekti.
Abone olİSTANBUL - Biri yurt içi, diğeri de yurt dışı kaynaklı olmak üzere iki strateji öngördüklerine değinen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, tüm ekip olarak bundan önceki dönemde olduğu gibi daha dinamik, daha interaktif ve yaptıklarının daha fazla fark edildiği bir İş Bankası için çalışmayı sürdüreceklerini belirterek, "Devraldığımız varlığı İş Bankası'nın yerleşmiş kurumsal kültürünün çizgisini takip ederek kısıtlı bir rodeo vizyonu yerine, geniş ufuklara yöneltecek bir süvari vizyonuyla yöneteceğiz" dedi.
Göreve geldikten sonra ilk röportajını veren Bali, atanmasıyla birlikte bankanın üst yönetiminde gerçekleştirilen değişiklikleri anlattı. Bali, "Kendi ekibim yok, İş Bankası'nın ekibi var. Hep böyle ola gelmiştir. Yeni atanan 7 genel müdür yardımcımız... Bu kişiler, bankada en kıdemsizi 20 yıldır çalışan en kıdemlisi de 25 yıldır çalışan, bu ülkenin seçkin okullarından mezun olmuş, ticari, bireysel bankacılığın her alanında farklı görevler yapmış, şube deneyimlerinden geçmiş, bugün bu bankada, başka finansal kuruluşta, bürokrasi ya da endüstriyel işletmelerde her zaman çalışabilecek altyapıya sahiptirler" diye konuştu.
Yurt içi stratejileri
Genel Müdür Bali, yurt içi ve yurt dışı kaynaklı stratejilerini anlatırken, son yıllarda sorumlusu olduğu alanlardaki değişik iş kesimleriyle yaptığı temaslarda, özellikle Anadolu'da "müthiş bir dinamizm", değişen, gelişen, hızla başkalaşan iller, sermaye grupları, sermaye bazında perakendeleşen ve çoğullaşan bir Anadolu gördüğünü söyledi. Adnan Bali, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Yapacağımız şey; müşteriyle iç içe olmak, yanında, yakınında olmak. Ben buna 'müşteriyle, firmalarla, iş alemiyle entegrasyon süreci, bütünleşme süreci' diyorum. O bütünleşmede tabii olan, bu süreçleri samimi yürüten öne çıkacak. İş Bankası'nda bu tabii ve samimi tarzın iş zenginliği anlamında mutlaka karşılığını bulacağını düşünüyorum.
Entegrasyon sürecinde biraz daha basmakalıp, daha devşirme pazarlama üslupları değil, kendimize özgü, hakiki manada iletişim kurabileceğimiz yerlerle onların da alışık olduğu tarzda bir iş süreci yürütebilmek büyük önem taşıyor. Buna biraz detaylı işçilik eklediğiniz zaman olağanüstü sonuçlar almanız mümkün"
"Yurtdışında süreç lehimize gelişiyor"
Yurt dışına ilişkin ise Bali, Türkiye'nin aleyhine reyting farkının, iş hayatında borçlanma maliyetleri, vadeler, hacimler ve erişilebilen piyasalar gibi birçok faktörü etkilediğinin altını çizerek, global kriz ile sürecin dışarda kesintiye uğradığını söyledi. Bali, bunun aslında çok ciddi bir mola olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye ekonomisine, Türk sermayeli kuruluşlara her alanda verilmiş bir fırsattır, moladır. Biz çıtayı daha üst bir noktaya koyabilmek için ummadığımız, bizim dışımızda nedenlerle oluşan bir imkan yakaladık. Bunun farkında olmalıyız. Krizin bizi az etkilemiş olması ve bu defa krizden büyük zarar görmüş olmamamızla yetinmemeliyiz. Bunun bir atak gerekçesi olması gerektiğini düşünüyorum. En fazla biz kendi ödevimizi iyi yaparak, kendi reytingimizi yükselterek bu farkı daraltacağımızı düşünürken, onların reytinginin de aşağıya gelmesi suretiyle dışımızda nedenlerle sürecin lehimize geliştiğini gördük. Bu, fonlama maliyetleri, vade, hacimler, erişebileceğiniz piyasalar ve yatırımcı tabanı açısından yeni imkanlar, yeni fırsatlar sunuyor. Bunun farkında olmamız lazım. Şimdi artık en azından bugünkü pazar paylarını korumak değil, o geçmiş dönemin paradigmasıydı, şimdi bu pazardaki rollerimizi daha hakim kılacak, onu perçinleyecek ataklar yapmayı hedeflememiz lazım. Biz de kuruluş olarak onu düşünüyoruz. Bu, karlılığımızı koruyarak yapılmak durumunda olan bir şey. Yurt dışı ayağında da bütüncül bir stratejiyi gerektiriyor. Çünkü bu reyting farkı daraldığı sürece yurt içinden ve yurt dışından temin ettiğiniz görece maliyet, vade, hacim, yatırımcı tabanı bazında farklılaşan imkanlar dışınızdaki piyasalarda da artık aktif yaratabilme imkanları sunuyor. Bunun oluşabilmesi için fiilen orada olmanız gereken piyasaları da hedeflemeniz gerekir. Bizim yurt dışı ayağımız, yurt dışı ayaklı stratejimiz büyük ölçüde buna dayanıyor. Dolayısıyla bölgesel bir oyuncu olma iddiası, vizyonu bu bakımdan önemli."
Yurtdışı misyonu
Bank Sofia için Rusya'daki yetkili makamlardan bütün izinleri tamamladıklarını, şu anda hisse devir işlemlerinin sürdüğünü, dolayısıyla başka özel bir aksilik olmazsa bu konuda kısa süre içinde sonuç almayı düşündüklerini belirten Bali, yurt dışı alımlarında büyük ölçüde Türkiye'nin ciddi ticari işbirliği içinde bulunduğu ülkelere yöneldiklerini, yurt dışı ayağına ilişkin alt stratejileri doğrultusunda pozisyon alabilecekleri ülkelerde fiziki varlık olarak da bulunmak istediklerini söyledi.
Bunun için ticari, siyasi ve kültürel ilişkilerin söz konusu olduğu bütün piyasaları yakından izlediklerinin altını çizen Bali, şöyle konuştu:
"Balkanlar, Orta Doğu dahil yakın coğrafyamızda yer alan diğer ülkeleri de izliyoruz. Bu, hep izlememiz gereken dinamik bir süreç. Aslında mevcut yapımız dikkate alınırsa İş Bankası'nın bu konuda çok farklı bir strateji izleyeceğini söylemek, geçmişimize biraz haksızlık olur. Biz, kuruluşundan 8 yıl sonra 1932 yılında Hamburg ve İskenderiye'de şube açmış bir bankayız. İş GmbH'nın yüzde 100'üne sahip olduğumuz Almanya'daki bankamızın Fransa, Hollanda ve İsviçre'de toplam 15 şubesi var. Bankamız, Bulgaristan'da bir şube açmak üzere. Yine Londra, Bahreyn ve şubat ayında faaliyete geçen Erbil şubeleri var. KKTC'de en fazla şubesi olan özel banka biziz. Bir şube daha açmayı planlıyoruz, bununla birlikte 14'e çıkıyoruz. Suriye'de temsilcilik çalışmalarımız sürüyor. Azerbaycan'da şube için çalışıyoruz. Şu anda yine yurt dışı konsantrasyonumuza hizmet edecek yakın coğrafyamızdaki bütün ülkelerle ilgiliyiz. İştiraklerimizin de bu konuda atılımlarını görüyoruz, başta Şişecam olmak üzere... Dolayısıyla İş Bankası'nın yurt dışı misyonu da en az yurt içi kadar ve onunla bütüncül mahiyette yönetilmektedir."