İhracatçılar kurdan rahatsız
Büyükekşi, "Bizim isteğimiz Tobin vergisi falan değil. Bizim isteğimiz rekabet edebilecek bir kur" dedi.
Abone olANKARA- İhracatçılar aşırı değerli Türk Lirası'ndan, kurlardaki dalgalanmadan rahatsızlar. Hangi yıl baz alınırsa alınsın Türk Lirası'nın aşırı değerli olduğunu söyleyen ihracatçılar, TL'deki değerlenmenin ihracat bağlantıları nedeniyle kendilerini sıkıntı içinde bıraktığını kaydediyorlar.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, değerli TL'nin Türkiye'ye sıcak para girmesine neden olduğunu, bunu önlemek için Tobin vergisinin (kısa vadeli sermaye hareketlerine vergi getirilmesi) düşünülebileceğini belirttiğini kaydetti. Büyükekşi, "aslında Tobin vergisi falan bir sonuç. Bizim isteğimiz Tobin vergisi falan değil. Bizim isteğimiz rekabet edebilecek bir kur" dedi.
Tobin vergisinin oranının yüzde 1 ile yüzde 5 arasında bir rakam olabileceğini ama onu rakam söylemek istemediklerini bildiren Büyükekşi, şunları söyledi:
"Burada aslında Tobin vergisi falan bir sonuç. Bizim istediğimiz Tobin vergisi falan değil, bizim istediğimiz rekabet edebilecek bir kur. Kur değerlenince Türkiye'ye sıcak para çok geliyor. Sıcak para da bizi rahatsız ediyor. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesini sağlıyor. Bugün parite 1,29'lara çıktığı halde maalesef 1,95 TL euronun karşılığı, dolar da 1,52'ye düşmüş durumda. Daha 15-20 gün önce parite 1,20'lere düştüğü halde euro 1,89'du, dolar da 1,58'ler seviyesindeydi. (Bu kurla) Türk ihracatçısı nasıl maliyet yapacak, nasıl hesap yapacak, nasıl altından kalkacak?
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın açıklaması var, 'verimliliği artırın' diye, artık artırılacak verimlilik kalmadı. İhracatçı, kemerini sıka sıka son noktaya geldi. Türkiye, bu şekilde maalesef bir ithalat cenneti oluyor. Sadece ihracatçı bu işten zarar görmüyor, Türkiye'nin cari açığı artıyor. Cari açığın artmasının en büyük sebebi de gerek ihracatçı ara malı ithal ediyor, gerek üretme yerine herkes satın almayı tercih ediyor."
"2003 kur seviyesinin minumum olması lazım"
Türkiye'de ne sanayicisinin ne de ihracatçısının bu kurla başa çıkabildiğini bildiren Büyükekşi, "verimlilik konusu da maalesef doğru bir saptama değil. 9 yıldan beri kur aynı yerde. 2001 yılından beri... Merkez Bankası'nın 2003 yılına göre yaptığı hesaplamada bile Türk Lirası yaklaşık yüzde 27 daha değerli. 2003 seviyesi minimum olması lazım. Burada Türkiye'nin uluslararası piyasalarda rekabet edebilmesi için..." diye konuştu.
Tolunay: Şu anda hasar tespiti yapıyoruz
Deri ve Deri Mamulleri Sektörü Kurulu Başkan Yardımcısı, İstanbul Deri ve Demir Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Lemi Tolunay, kur nedeniyle sektördeki herkesin bu kış sezonunda ne kadar zarar ettiğini hesapladığını kaydetti.
Tolunay, şunları söyledi:
"Deri ürünlerde genel cironun yüzde 65-70'i kış, yüzde 30-35'i yaz sezonunda yapılıyor. Şu anda teslimatını yaptığımız mallar kış sezonu yani Eylül, Ekim, Kasım, Aralık'ta satılacak. Bu malların maliyetini geçtiğimiz Kasım, Aralık aylarında yaptık ve fiyatları fikse ettik, ürünlerimizi, koleksiyonlarımızı hesapladık. Piyasaya çıktık dedik ki fiyatımız budur. O zaman euro 2,2 TL'deydi, şimdi 1,92'ye indi. Şu anda biz hasar tespiti yapıyoruz. Sattığınız malı teslim etmek zorundasınız. Geri dönüşü yok. Herkes, ben bu kış sezonunda ne kadar zarar ettiğini hesaplıyor."
"9 sene önceki kur, ne kadar doğru"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, kur için bir rakam vermenin doğru olmayacağını bildirerek, "2'mi doğrudur, 2,40'mı doğrudur, 1,90'mı doğrudur. Bir rakam vermek zor. Ama geçen 8-9 sene içindeki girdilerin maliyeti ortada, TL faizinin maliyeti ortada. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman, 9 sene önceki kurla bugünkü kurun aynı olması ne kadar doğru, ne kadar sağlıklı" dedi.
Bahçıvan, dünyanın küçük bir köy halini aldığını, bir malı satabilmek için dünya piyasalarında yalnız olunmadığını anlattı. Erdal Bahçıvan, dünyada yoğun ve acımasız bir rekabet yaşandığını, ürün kalitesi, pazarlama gücü, lojistik imkanlar ne kadar mükemmel olursa olsun ülkenin verdiği rekabet gücü bunları karşılamadığı takdirde global rekabette, acımasız savaşta elde edinilen yeri koruma noktasında sıkıntıyla karşı karşıya kalındığını kaydetti.
Türkiye'nin son 20 yıldan beri sıcak para politikasıyla, sürekli olarak sıcak parayı cezbetmek noktasında Türk Lirasına belli bir getiri sağlamak amacıyla, kendi üreticisi, ihracatçısı ve sanayicisini yeterince desteklemeyen bir mali politika izlediğini öne süren Bahçıvan, şunları söyledi:
"Özellikle 2001 krizinden sonra alınan tedbirlerle de Türk sanayicisi belki de kur konusundaki son 20 yılın ağır sürecini geçirmekte. 2001'den sonra belki kısa bir dönem çare olarak düşünülmüş olan kur politikası, yeni bir mali politikaya ihtiyacının olduğu konusunda herkes mutabık olmasına rağmen, son 4-5 yıldır hala daha devam etmekte. Belki karşı görüş diyecek ki faizler 70-80'lerde değil, tek haneli faizlere düştük. Tek haneli faizlere düşmemize rağmen, hala daha dünyada birçok ülkenin ödediği reel faizden çok daha fazlasını vermekteyiz. Hala daha döviz bazında yüzde 5-6-7 ile Türkiye'de mevduat toplanabilmekte. Bunlar da kullanan kişilere yüzde 8-9-10'larla satılabilmekte. Türkiye'nin faiz parametresi dünya rekabetinin, dünyadaki finans piyasalarının kat be kat üstünde."
"Hesapları 1,5'dan yapıp, üç ay sonra 1,2'ye gelirse biz batarız"
Çimento ve Toprak Ürünleri Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı, Orta Anadolu Çimento ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Bahadır Kayan, kurdan tabii ki rahatsız olduklarını söyledi.
Devletin politikasının belli olduğunu, Merkez Bankası'nın özerkleştiğini, Hazine'nin ayrı çalıştığını, uluslararası rekabet ortamı, finans dünyası bulunduğunu anlatan Kayan, şöyle devam etti:
"Ama şahsi fikrim, biz istiyoruz diye kurun iyileşebileceğini düşünmeyecek kadar da bu yollardan geçtik. Fakat iki şey çok kritik. Bir tanesi ihracat yıllık bazda çok kontak yapılan bir iş. Onuncu, onbirinci ayda gelecek yılın fiyatlarını yapıyor, el sıkışıyoruz. Şu şansızlık olursa, ben tüm hesaplarımı bir dolar 1,5 liradan yaptım, el sıkıştım, üç ay sonra bu 1,2, 1,3'e gelirse bizler batarız. Biz bunları geçtiğimiz yıllarda değişik dönemlerde yaşadık. Yıl ortasında kapı kapı gezip, bence ticari ahlaka uymayacak şekilde (kusura bakmayın biz fiyatı artırmak zorundayız) dediğimiz bir dönemi yaşadık. Yılın ortasında kontratlarda imzamız olmasına rağmen, yaka paça masaya oturttuğumuz insanların paralarını aldık."