Gıda ve içecek işletmeleri yüzde 21 azaldı

Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının en yüksek olduğu şehir İstanbul, en düşük olduğu ise Hatay ve Kahramanmaraş.

Abone ol

İSTANBUL- Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Kurumsal İlişkiler Direktörü İlknur Menlik, "Türk gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren işletme sayısı yüzde 21,3 düşerek 17 bin 391'e geriledi" dedi. Menlik, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının en yüksek olduğu şehrin İstanbul, en düşük olduğu şehrin ise Hatay ve Kahramanmaraş olduğunu vurguladı.

Menlik, TGDF'nin yayımladığı "Türk Gıda ve İçecek Sektörü 2009 Envanteri"ni açıklamak üzere düzenledikleri toplantıda yaptığı konuşmada, sektörün 965 milyar avro ile Avrupa Birliği'nin (AB) en büyük üretim sektörü olduğunu bildirdi.

AB'de gıda ve içecek sektöründe 4,4 milyon kişinin istihdam edildiğine dikkati çeken Menlik, bölgede 310 bin şirketin faaliyet gösterdiğini dile getirdi.

Menlik, AB ithalatının 57,1 milyar avro, ihracatının 58,2 milyar avro ve dış ticaret dengesinin de 1,1 milyar avro olduğuna dikkati çekerek, 2009 yılı envanterinde yer alan bazı bilgileri şöyle aktardı:

"AB ithalatında en önemli 3 ülke Brezilya, Arjantin ve ABD'dir. Buralardan yapılan ithalat toplam AB gıda ve içecek ithalatının yüzde 30'unu oluşturmaktadır. Türkiye 1 milyar 751 milyon avro ile sıralamada 8. sırada yer almaktadır. 2008 yılında AB'de hane halkı harcamalarının yüzde 13'ünü gıda ve alkolsüz içecek ürünleri oluşturmuştur. 1995'ten sonra ilk kez gıda ve alkolsüz içecek harcamaları giyim, eğlence, kültür gibi kategorilerin önüne geçmiştir.

Türk gıda ve içecek sanayisinde ise faaliyet gösteren işletme sayısı yüzde 21,3 düşerek 17 bin 391'e geriledi. Türkiye'de gıda sanayi üretim kapasitesi ise çok önemli bir artış göstermeyerek 186,4 milyon ton olmuştu. En fazla üretim kapasitesine sahip olan sektör 42,5 milyon ton ile et ve et ürünleri sektörüdür. Bunu un ve unlu mamuller ile yem sanayisi izlemektedir. İçecek sanayisi üretim kapasitesi de önemli bir artış göstermeyerek 13,2 milyar litre olmuştur. En fazla üretim kapasitesine sahip alt sektör 6,6 milyar litre ile maden suları sektörüdür. TOBB Sanayi veritabanı verilerine göre 2009'da 2008 yılına göre sektörde yüzde 107,4'lük istihdam artışı olmuştur. 2009 yılında istihdam edilen kişi sayısı yaklaşık olarak 977 bin kişidir. Ekonomik durgunluğa rağmen çalışan sayısındaki artış kayıt dışı istihdamın kayıt altına girmesinden kaynaklanıyor olabilir."

44 yabancı sermayeli firma faaliyete başladı

İlknur Menlik, 2009 yılı içerisinde gıda ve içecek sektöründe 44 yabancı sermayeli firmanın daha faaliyete başladığına dikkati çekerek, 2009 yılında gıda ve içecek sanayisinde toplam yabancı sermayeli firma sayısının 420'ye ulaştığını kaydetti.

Hane halkı tüketim harcamaları içerisinde en yüksek payı yüzde 29,1 ile konut ve kira harcamalarının aldığını dile getiren Menlik, bunu yüzde 22,6 pay ile gıda ve alkolsüz içecek harcamalarının takip ettiğini bildirdi.

Toplam tüketim harcamaları içerisinde gıda ve içecek harcamalarının payının düşük gelirli hane halklarında yüzde 33,7 olduğunu belirten Menlik, yüksek gelirli hane halklarında ise bu oranın yüzde 17,2 olduğuna dikkati çekti.

En pahalısı gıda İstanbul'da, en ucuzu Hatay'da 

Menlik, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının en yüksek olduğu şehrin İstanbul, en düşük olduğu şehrin ise Hatay ve Kahramanmaraş olduğunu vurguladı.

Gıda ve içecek sanayisinin 60 milyon liralık Ar-Ge harcamalarının yüzde 42,2'lik kısmının personele ayrıldığını belirten Menlik, şunları kaydetti:

"Gıda ve içecek sanayisi ÜFE'si 2009 yılında küresel finansal kriz nedeniyle mal ve emtia fiyatlarında görülen düşüşlere paralel olarak 2008 yılına oranla daha düşük değerlerde gerçekleşmiştir. Yıl sonu itibariyle gıda ve içecek sanayisi ÜFE değeri yüzde 8,58 oranında gerçekleşmiştir. 2007-2009 yılları arasında en düşük fiyat artışları içecek sektöründe gözlemlenmektedir. Fiyatların en fazla arttığı sektör ise yüzde 55,94 ile et ve et ürünleri sektörü olmuştur. Gıda ve içecek sanayi 2009 yılını yüzde 9,26'lık TÜFE değeri ile tamamlamıştır. 2006-2009 yılları arasında gıda ve içecek maddelerinin fiyatları diğer tüketim malları fiyatlarından daha yüksek oranlarda artmıştır."

İlknur Menlik, küresel kriz nedeniyle yaşanan iç ve dış talep daralmaları kaynaklı olarak kapasite kullanım oranlarının aralık ayı haricinde 2008 yılına oranla daha düşük seviyede olduğuna işaret ederek, özellikle balık ürünlerinin işlenmesi ve saklanması sektörü kapasite kullanım oranının aralık ayında yüzde 27,6 oranında gerilediğini dile getirdi.

Gıda ve içecek sanayisine tahsis edilen yatırım teşviklerinin 2007 yılında yüzde 67,2 artarken, 2009 yılında yüzde 49,5 oranında azaldığını vurgulayan Menlik, "2009 yılında yatırım teşvikleri alan şehirler arasında ilk sırayı 84 milyon lira ile Ankara almıştır. Gıda ve içecek sektörünün 2008 yılında yüzde 25,4 olan ihracat artış oranı küresel krizin olumsuz etkisiyle 2009 yılında yüzde 8,4 oranında azalmıştır. 2009 yılında Türkiye'nin ihracat artış oranı ise eksi yüzde 22,6 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılı ithalatı yüzde 22,8 gerileyerek 2 milyar 904 milyon dolar oldu.

"Tarım Bakanlığı'nın eşek, at, domuz sayımı da yapması lazım"

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın hayvan sayımı yaptırdığını ve yeterli olduğunu duyurduklarını hatırlatarak, "Tarım Bakanlığı'nın eşek, at, domuz sayımı da yapması lazım, bakalım azalmış mı..." dedi.

Kopuz, Türk Gıda ve İçecek Sektörü 2009 yılı envanterini açıklamak amacıyla düzenledikleri toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'de kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri kişi başına tüketiminin dünya ortalamasının hala altında olduğuna dikkati çekerek, bunun en önemli sebepleri arasında tarım, gıda, sanayi entegrasyonunun sağlanmamasının bulunduğunu belirtti.

Bunun yansıması olarak, tarımsal ürünlerde yaşanan fiyat dengesizliklerinin, yüksek girdi maliyetlerinin ve yetersiz piyasa arzının ortaya çıktığını ve bir et konseyinin oluşması gerektiğini dile getiren Kopuz, "Türkiye'de et fiyatları konusunda 'Perşembe'nin geleceği Çarşamba'dan bellidir'. Tarım-sanayi entegrasyonu olsun dedik, yapılmadı. Türkiye'de et fiyatlarının artacağı belliydi. Sanayi olmadan yapılan her türlü yatırım ve teşvikler popülizmdir. Bunu şeker, çay, et ve sütte gördük yıllarca. Geçenlerde Bakanlığımız hayvan sayımı yaptı, hayvan sayısının yeterli olduğunu açıkladı. Tarım Bakanlığı'nın eşek, at, domuz sayımı da yapması lazım, bakalım azalmış mı... Et bölümünde çok ciddi kayıt dışı çalışma var. Et fiyatlarının gerçeği yansıtmadığına inanıyorum. Et zamlarında hafif spekülatif bir kazanç ve fırsatçılık var. Tarım Bakanlığı beyan verse fiyatlarda yüzde 15-20 düşüş yaşanır."

Kopuz, Türkiye nüfusunun hala yüzde 35'inde yetersiz beslenme sorunu olduğuna işaret ederek, 2010 yılı için gıda ve içecek sektöründe yüzde 6-8 arası büyüme hedeflerinin olduğunu ifade etti.

"Fiyat odaklı alışveriş başladı"

Kopuz, 2010 yılında toparlanmaya başlayan dünya ekonomisi ile birlikte dünya ticaretinin de büyüyeceği yönünde görüşler olduğunu ifade ederek, bu perspektiften bakıldığında, ortak paydanın "umut" olduğunu gördüklerinin altını çizdi.

Gıda ve içecek sektörünün krize karşı büyük bir direnç gösterdiğini dile getiren Kopuz, bu direncin, sektörün kendi iç dinamiklerinden ve gıdanın vazgeçilemez oluşundan kaynaklandığını bildirdi.

Kopuz, 2009 yılında baş gösteren işsizliğin, iç talepteki daralmanın en çarpıcı faktörü olduğunu belirterek, "Geçen yıl bu nedenle tüketici tercihlerinde değişiklik yaşandığını gözlemledik" dedi.

Tüketicilerde fiyat odaklı alışverişin başladığını vurgulayan Kopuz, şöyle konuştu:

"Tarıma dayalı ham madde fiyatlarında, beklentilerin aksine yükseliş yaşanmaması da sektörümüzün elini krize ve tüketiciye karşı rahatlatan faktörler arasındaydı. Bu durum firmalarımızın krizde daha uygun fiyatlarla tüketicinin karşısına çıkmasını sağladı. Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değeri cari fiyatlarla binde 4 artarken, gıda ve içecek sektörü yüzde 4 büyüme ile 187 milyar lira oldu. Ancak, 2009 dünya pazarlarının daraldığı, iç tüketimde de düşüşün yaşandığı bir yıldı. Bu nedenle kapasite kullanım oranları bakımından sanayimiz için 2009 yılı, 200'e oranla daha verimsiz bir yıl oldu. 2009 verileri, krizlere rağmen 4 büyük üretim sektöründen biri olduğumuzu gösteriyor. Bu özelliğiyle sektörümüz Türkiye ekonomisinin ve kırsal kalkınmamızın lokomotifi olmaya devam etmektedir. 2009 yılında, Sanayi ve İmalat sanayi üretim daralmaları yüksek oranda olurken, gıda ve içecek sanayi daralması sadece yüzde 1,3 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Bu da krize rağmen sanayimizde, çarkların döndüğü anlamına gelmektedir. Bunun sonucu olarak, istihdam sayımızda 2008'e göre büyük oranlarda artış yaşanmıştır. Yine aynı dönemde Gıda ve İçecek Sanayimiz 5,9 milyar dolar ihracata karşın, 2,9 milyar dolar ithalat yaparak yüzde 204,3 ile en yüksek dış ticaret karşılama oranını yakalamıştır. Kriz yılında ülkemizin 38,6 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini düşünürsek, hemen her yıl çok yüksek oranlarda dış ticaret fazlası vererek denge unsuru olan sanayimizin ihracattaki önemi de bir kez daha ortaya çıkmaktadır."

Tüketici tüketmiyor, tükeniyor 2 bin 667 projeye 2,2 trilyon lira yatırım A Milli Erkek Basketbol Takımı finale kaldı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Hiçbir anlamı yok Adalet Bakanı Tunç'tan kadına şiddete karşı 'sıfır tolerans' mesajı