Gemiye inmeden ateş açmışlar
Türkiye'nin ara raporuna göre Mavi Marmara baskını sırasında yolcular soyuldu, aşağılandı, dövüldü, aç bırakıldı.
Abone olANKARA - Türkiye, İsrail'in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak BM'ye sunduğu Ara Raporda, saldırıyı ayrıntılı şekilde anlatarak, "Uluslararası hukukun en temel ilkelerinden biri, uluslararası yükümlülüklerini ihlal eden devletlerin hatalarını telafi ve yol açtıkları zararları tazmin etmelerini emretmektedir" sözleriyle saldırının tazminini istedi.
Türkiye'nin, İsrail'in Mavi Marmara saldırısının ardından BM Güvenlik Konseyinin kabul ettiği Başkanlık Açıklaması uyarınca, BM Genel Sekreterinin talebiyle oluşturulan Soruşturma Paneline 1 Eylül 2010 tarihinde Ara Raporunu sunmuştu.
Elde edilen Ara Raporun Özet bölümünde ilk olarak saldırı hakkında bilgi veriliyor. Raporda yer alan bazı ifadeler şöyle:
- İsrail kuvvetleri 'makineli tüfekler, lazer güdümlü tüfekler, tabancalar ve modifiye paintball tüfekleriyle donatılmış' halde firkateynler, helikopterler, zodyak şişme botlar ve denizaltılarla destekli şekilde, 'planlı ve kapsamlı bir saldırı' gerçekleştirdiler.
- İsrail askerleri helikopterlerden gerçek mermilerle ateş açarak, daha hiçbir asker geminin güvertesine inmeden iki sivili öldürmüşlerdir. Saldırı sırasında İsrail askerleri sivil yolculara karşı aşırı, rastgele ve orantısız güç kullanmışlardır. Yolcular, İsrail askerlerinin silahlı saldırısına karşı, silah kullanmaksızın meşru müdafaa haklarını kullanmışlardır.
- Geminin kontrolünü ele geçirdikten sonra da İsrail askerleri, temkin ve teenni göstermek yerine, fiziki ve psikolojik şiddete başvurmak suretiyle, yolculara zulmetmeyi sürdürmüşlerdir. Yolcular dövülmüş, yumruklanmış, diz ve dirsek darbelerine maruz bırakılmış, su, yiyecek ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermekten mahrum edilmiş, kelepçelenmiş, saatlerce güneşin altında bırakılmış ve sözlü saldırılara uğratılmıştır."
Soyularak arandılar, cinsel açıdan aşağılandılar
- Bazıları soyularak aranmış; kadınlar cinsel açıdan aşağılayıcı muameleye tutulmuş ve bunlardan biri çok defa soyunmak zorunda bırakıldığı gibi, bacaklarının arasına bir metal detektörü yerleştirilmiştir.
- Saldırıda öldürülenlerin cenazeleri tamamen yıkandı ve Türkiye'ye beraberlerinde ne tıbbi, ne de otopsi raporları olmaksızın gönderildi.
- Aşdod Limanı'nda 66 gün tutulan Mavi Marmara gemisi de tamamen yıkanmış, kan lekeleri temizlenmiş, kurşun deliklerinin üzerleri yeniden boyanmış, gemi kayıtlarına, seyir defterine, bilgisayar aksamına ve gemicilik belgelerine el konmuş, kapalı devre kameraları tahrip edilmiş, bütün görsel kayıtlar da muhtemelen imha edilmek veya sızdırılmamak üzere alıkonmuş şekilde Türkiye'ye gönderilmiştir.
- Görgü tanıklarının ifadelerine göre ilk iki yolcunun ölümü, helikopterlerden açılan ateş neticesinde ve henüz hiçbir İsrail askeri daha gemiye inmemişken üst güvertede cereyan etmiştir.
Yolculara sistematik kötü muamele
"Tanıklar, sayılamayacak kadar çok kötü muamele hadisesi nakletmektedir. Bütün yolcular kendilerini suçlayıcı içeriğe sahip olduğu anlaşılan İbranice belgeler imzalamaya zorlanmıştır. Avukatla veya konsolosluk görevlileriyle görüşmelerine izin verilmemiştir. Uygun ve zamanlı tıbbi yardımdan ve yeterli yiyecekten mahrum bırakılmışlardır. Aşırı soğuk veya sıcak, dar alanlara hapsedilmişlerdir. Kadınlardan biri küçük bir metal kafese yerleştirilmiştir. Bu muamelenin yegâne amacı yolcuları cezalandırmaktır. İsrail'in, yolculara karşı bu hukuk dışı muamelelerini güvenlik veya kolluk ihtiyaçlarıyla veya hukuken makbul başka hiçbir gerekçeyle izahı mümkün değildir."
"Gerçekler, 600 yolcunun insan haklarının İsrail tarafından kaba bir şekilde ve müteaddit defalar ihlal edildiğini açıkça gözler önüne sermektedir" denilen raporda, 9 kişinin hayatını yitirdiği ve ihlal edilemez nitelikli yaşama hakkının 9 kez çiğnendiği belirtildi. Raporda, "Ölenlerin çoğu, yakın mesafeden sıkılmış çok sayıda mermiye kurban gitmiştir" denildi.
Doktoru da dövdüler
"Aşdod'a kadarki 10 saatlik yolculuk sırasında geminin kontrolünü muhafaza etme ihtiyacı dikkate alındığında dahi, İsrail askerlerince yapılanların kabul edilebilir ve makul davranışlar bütününün ötesine gittiği açıktır. Dövme, tekmeleme, hakaret etme, insanları altlarına yapmaya zorlama ve güneşin altında aç ve susuz bırakma eylemlerinin, herhangi bir tehdide veya karmaşaya yol açmalarına bakmaksızın insanları topluca cezalandırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediği aşikârdır. Şayet bir tehdide veya karmaşaya yol açmış olsalardı dahi bu muamele aşırı olurdu. İsrailli askerlere ilk yardım sağlamış olan Türk doktoru bile dövülmüş, kelepçelenmiş ve kötü muameleye maruz bırakılmış, başka yaralılara yardım etmesi engellenmiştir."
Raporun Sonuç bölümünde daha sonra şunlar belirtildi:
"Bu konu, uluslararası toplumun hukukun üstünlüğünü ne ölçüde arzuladığını göstermek bakımından belirleyici olacaktır. Hiçbir Devletin kendisini hukukun üstünde görmesine izin verilmemelidir. Cezasızlık yerini sorumluluğa terk etmelidir. İsrail sorumluluğunu teslim etmeli ve buna bağlı olarak da açıkça özür dileyerek hukuk dışı saldırısıyla yol açtığı zarar ve kayıpları tazmin etmelidir."