”Erdoğan'ın yaptığı konuşma siyasi sahtekarlık”
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmada 12 Eylül dönemine ait idam mektubunu okumasını değerlendirdi.
Abone olANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın 20 Temmuz 2010 günü AKP Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşma, siyasi tarihimize kara bir ilkesizlik, riyakarlık, siyasi sahtekarlık ve münafıklık örneği olarak geçecektir" görüşünü savundu.
Bahçeli, yazılı açıklamasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmayı değerlendirdi.
"Türk milleti yalan gözyaşları döken Başbakan'ın siyasi tükenişinin hazin tablosunu ibretle izlemiştir" ifadesini kullanan Bahçeli, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:
"Başbakan'ın Anayasa değişikliği konusundaki gizli amacı ve niyeti, 'etnik bölücülüğün önünü açmak ve yolsuzlukların hesabını vermekten kaçmaktır.'
Bu nedenle bütün ümidini, Türk milletini son bir kez aldatarak referandumda evet çıkmasını sağlamaya ve kendisini koruma altına alacağını hesapladığı yandaş yargı düzenlemesini yaparak hazin akıbetten kurtulmaya bağlamıştır.
Bunun için hiçbir ahlaki ve vicdani ölçü tanımadan bütün yalan ve riya malzemesini bu son çırpınışında cepheye sürmüştür.
Ülkücü şehitler için sahte gözyaşları dökmesi bu tiyatronun yeni bir sahnesidir."
Erdoğan'ın grup konuşmasında "kendi dramını ortaya koyduğunu" ileri süren Bahçeli, "12 Eylül 1980 askeri darbesinde darağaçlarında ve işkencelerde hayatlarını kaybedenlerin hatıralarına sığınan Başbakanın, hem ülkücü hem de devrimci özelliklerini bugüne kadar içinde gizlediği bu vesileyle anlaşılmıştır. Ancak, bunu 30 yıl nasıl sakladığı, bu bastırılmış duyguların ruhunda nasıl bir tahribata yol açtığı tam olarak anlaşılamamıştır" görüşünü ifade etti.
"Psikiyatrinin alanına giren bu konunun uzmanlarınca incelenmesinin yararlı olabileceğini" savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ülkücü şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu'nun son mektubunu bazı pasajları atlayarak kürsüde okuyan Başbakanın senaryo gereği sahte gözyaşı dökmesi, riyakarlığın ve ilkesizliğin zirvesi, son noktası olmuştur.
Başbakan bu konuda da kendisini aşmış, bilinen riya ve takiye özelliklerinin ötesine geçerek bir siyasi sahtekarlık tiyatrosunun aktörü olarak Türk milletinin karşısına çıkmıştır."
"Toprağa düşen yedi şehit karşısında bu kadar duygulanmadı"
Bahçeli, açıklamasında, Başbakan Erdoğan'ın Pehlivanoğlu'nun son mektubunu okurken "atladığını" belirttiği şu kısma da yer verdi:
"Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın."
"Başbakan Erdoğan'ın, aynı gün Hakkari Çukurca ve Van'da PKK terör saldırıları sonrası toprağa düşen yedi şehit karşısında bu kadar duygulanmamasının, gerçek niyetlerin ne olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğunu" iddia eden Bahçeli, şu görüşleri ifade etti:
"Buradan ağlayan Başbakan'a seslenmek istiyorum; dün Meclis'te ülkücü şehitler için döktüğünüz sahte gözyaşlarının bir damlası ile aynı gün ocaklarına ateş düşen yedi şehidimizin muhterem annelerinin döktüğü gözyaşlarının bir damlasının vicdan laboratuvarında samimiyet testinden geçirilmesi sonucu ortaya çıkacak ahlak ve dürüstlük raporu karşısında yüzünüz kızaracak mıdır?
Türk milleti, Başbakan'ın Anayasa değişikliğini pazarlamak için utanmadan sergilediği bu siyaset kalpazanlığının, bu milli irade dolandırıcılığının gerçek nedenlerini ve arkasındaki çirkin yüzü elbette görecek ve hükmünü verecektir.
Ülkücü şehitler için sahte gözyaşları dökerek siyasi münafıklığın şahikasına çıkan Başbakan'ın ve kahraman Özel Harekat mensuplarını milliyetçi oldukları için bıyıklarından hareketle aşağılamaya yeltenen yardımcısının başını çektiği 'AKP Yalan Kumpanyası"nı bekleyen akıbet, 12 Eylül 2010 günü milli irade duvarına çarpmaktır.
Türk milliyetçileri ve ülkücü camia, şerefli hatıralarını ebediyete kadar yüreklerinde yaşatacağı aziz şehitlerimizin ruhları ile birlikte 12 Eylül 2010 günü Başbakan'ı referandum sandığı başında bekliyor olacaktır."