Endişeye gerek yok!
Süleyman Demirel Üniversitesi, Türkiye'deki depremlerin tomografisini çekti
Abone olISPARTA - Depremlerin dalga boyları ve ulaşım süreleri üzerine çalışma yaparak Türkiye'nin deprem tomografisini çeken Süleyman Demirel Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şakir Şahin, 2 gündür Muğla ve civarında sismik fırtına yaşandığını ancak endişe edecek bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Geçen aylarda Bodrum ve Fethiye'de yaşanan sismik fırtınanın Muğla ve civarında devam ettiğini anlatan Şahin, yaptığı açıklamada, 2 gün içinde Muğla Turgut-Ula'da 50'ye yakın deprem meydana geldiğini, 11'inin en büyüğü 4,6 olmak üzere 3 büyüklüğün üzerinde oluştuğunu kaydetti.
Sismik fırtınanın 2007'de Gökova Körfezi'nde başladığını hatırlatan Şahin, "2 gün içinde Muğla Turgut-Ula'da 3 büyüklüğün üzerinde 11 deprem yaşandı. Oniki Adalar ve Akdeniz'de de depremlerin devam ettiğini görüyoruz. Burada çok kırıklı tektonik bir yapı söz konusu. Bu bölgede sismik fırtınaların devam edeceğini görmekteyiz" dedi.
Türkiye'nin deprem tomografisi çekiliyor
Kandilli Rasathanesi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile Harita Genel Komutanlığı verilerini kullanarak 2007'den itibaren tıptaki tomografi çekme işlemi gibi Türkiye'nin deprem tomografisini çektiklerini dile getiren Şahin, deprem dalgalarının ulaşım sürelerinden yola çıkarak veri işleme tekniği ile Türkiye'nin hangi bölgesinde gerilmeler, hangi yerlerinde gevşeme olduğunu tespit ettiklerini bildirdi.
Son yıllarda Ege ve Akdeniz'de gerilme bölgelerinin şekillendiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
"Ülkemizi hangi tektonik yapıların etkilediğine baktığımız zaman, depremlerin Ege ve Akdeniz kuşağında yoğunlaştığını görmekteyiz. Bu yoğunlaşmanın Girit Adası ve Rodos Adası'ndan Isparta'ya doğru devam eden bir tektonik zonda olduğunu görüyoruz. Bu tektonik zon, Ege ve Akdeniz bölgesindeki yapıları şekillendirmekte ve buna bağlı olarak özellikle Bodrum, Fethiye, Ege kıyılarında gerilme alanlarının oluştuğunu anlıyoruz. Bizim sismik fırtına diye tabir ettiğimiz kümeleşme şeklinde yaşanan bu depremler birkaç ay daha devam edecek."
Son günlerde sismik fırtınaların yaşandığı ve Ege Çöküntü Havzası adıyla bilinen bölgede çok kırıklı yapının bulunduğunu ifade eden Şahin, Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu'nda yaşandığı gibi büyük depremlerin olmayacağını anlattı.
Tarihsel döneme bakıldığında, depremlerin en fazla 6,5 büyüklüğüne kadar çıktığının görüldüğüne dikkati çeken Şahin, çok kırıklı yapıda enerji açığa çıkmasının avantaj olduğunu söyledi.
Şahin, "Sismik fırtına Anadolu Levhası'nın batıya doğru hareket etmesi ve Ege Çöküntü Alanı'nı sıkıştırmasından kaynaklanıyor. Bu depremler birkaç ay daha devam edecek. Daha sonra özellikle Batı Anadolu'da kırılmayan bölgelerin kırılacağı, hareketsiz bölgelerin harekete geçeceği, daha sonra Anadolu'ya doğru yayılacağını öngörmekteyiz" dedi.
"5 büyüklüğünde depremler kendini hatırlatacak"
Şahin, tomografik çalışmalarla depremlerin nasıl bir davranış sergileyeceğini belirlemeye çalıştıklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Özellikle Batı Anadolu'da, Büyük Menderes ile Küçük Menderes'in kesişim alanı ve yine Isparta Büklümü içinde bir kümelenmenin olduğunu görüyoruz. Geçen aylarda Burdur'da yaşanan 5,1'lik depremler gibi depremler devam edecek ama endişelenecek bir şey yok. Bu bölgede Burdur Fayı ve Aksu Bindirmesi diye tanımladığım alanlarda enerji birikmesinin devam ettiğini görmekteyiz. Aksu Bindirmesi'nde de kümeleşme durumu söz konusu. 5 büyüklüğünde depremler zaman zaman kendini hatırlatacak. Bu, bize bölgede batıya doğru bir hareket olduğunu gösteriyor ve ana faylar üzerine enerji yığıldığını anlatıyor. Yani bu bize 'depremle yaşamaya hazır olun' diyor."
Ege ve Akdeniz'de yaşanan sismik fırtınanın enerji açığa çıkması açısından faydalı olduğuna değinen Şahin, bu durumun büyük depremlerin oluşum aralığını uzattığını, ilerde olması muhtemel büyük depremlerin bu vesileyle geciktiğini kaydetti.
Bu durumun bir avantaj olduğunu vurgulayan Şahin, gerekli önlemler alınması ve depremle yaşamaya alışmak açısından değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.