Dünyayı artık şehirler yönetiyor
İş'le Buluşmalar'ın Afyonkarahisar durağında konuşan KAYSO Başkanı Boydak, günümüz dünyasında küresel ekonomiyi şehirlerin canlandırdığını söyledi.
Abone olEce CEYHUN
Yıldız DOĞRUER
AFYONKARAHİSAR - Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Boydak Holding İcra Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, "Küreselleşme süreci hız kazanırken ve küresel ekonominin ekseni batıdan doğuya doğru kayarken, ulusal ekonomilerin yerini küresel pazar ve değer zinciri içinde şehir ekonomileri almaktadır. Artık bundan sonraki süreçte, şehirler ön plana çıkıyor. Bugün, küresel ekonomiyi gerçekten şehirlerimiz canlandırıyor ve büyütüyorlar" dedi.
İş Bankası'nın DÜNYA Gazetesi işbirliği ile Afyonkarahisar'da düzenlediği İş'le Buluşmalar toplantısında konuşan Mustafa Boydak, 2008 yılında dünyada şehirleşme oranının yüzde 50'nin üzerine çıktığını kaydederek, "Dünyanın en büyük 600 şehrinde 1.5 milyar insan yaşıyor ve bu 600 şehir yaklaşık olarak 30 trilyon dolarlık bir ekonomi yaratıyor. Bu 30 trilyon dolarlık değer dünya ekonomisinin neredeyse yarısına yakın diyebiliriz, yarısını da geçiyor hatta. Bir simülasyon yapılıyor ve 2025 yılında da bu 600 şehirde 2 milyar insan yaşayacağı öngörülüyor ve 60 trilyon doların üstünde bir değer yaratılacağı ifade ediliyor.
Bu sistem içerisinde en önemli hususun da yerel değerleri ve zenginlikleri küresel pazara entegre edip küresel değer zincirine ilave olmak ve ön plana çıkmak" değerlendirmesinde bulundu. Bugün sahip olunan bilgi ve iletişim teknolojileri ile dünyanın her köşesine ulaşmanın mümkün olduğunu da hatırlatan Boydak, Afyon'dan Angola'ya yumurta ihracatı yapıldığına da dikkat çekti. Boydak, "İşte, küreselleşmenin sonuçlarından bir tanesi de bu herhalde" dedi.
URAK'ın ekabetçilik endeksinde Afyon'un 2007 yılında 53'üncü sıradan 47'nci sıraya geldiğini ve bu yükselişin önemli olduğuna işaret eden Boydak, şöyle devam etti: "Tüm mesele hızlı küresel rekabet şartları altında, sürdürülebilir şehirlerin tasarlanması… Bugün dünyada bu sürdürülebilirlik kelimesi, altı çizilerek birçok platformda tanımlanmakta. Şehirlerimizin de sürdürülebilir bir rekabet gücüne kavuşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum." Boydak, Afyonkarahisarlı'lara şu önerilerde bulundu:
- Afyon'un İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Kütahya, Konya, Isparta Burdur, Denizli, Antalya kentleriyle direkt bağlantısı var. Lojistik açısından, belki de böyle konumda bir il yok Türkiye'de. Bu müthiş avantajı kullanmak lazım. İspanya'nın Zaragoza şehri tamamen gelirini lojistikten sağlıyor.
- Türkiye'nin ilk 1.000 şirketi arasına Afyon'dan bir 10 tane üye sokmanız lazım. Kendinize bunu hedef alın.
- Şirketlerimizin kurumsallaşması ve markalaşma faaliyetleri konusunda da önemli çalışmalar yapılması gerekiyor.
- Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nda yeni bir konsey oluştu. Sağlık ve Sağlık Turizmi İş Konseyi. Bence çok kısa bir zamanda o konseyde Afyon iş dünyasının burada yer alması çok önemli. Afyon'un bu potansiyelini dünyaya duyurmamız gerekiyor.
- Afyon'da işletmelerin yüzde 98'i çok büyük bir çoğunluğu küçük, mikro ve orta ölçekli firmalar. Bu rekabet ve bu sermaye fırtınası küçük üreticilerimizi, küçük işletmelerimizi gerçekten zor durumda bırakacak. Onun için küçük olsun benim olsun anlayışını terk ederek aramızdaki birlik beraberlik kültürünü ve geliştirmemiz gerekiyor.
- Afyonlu kardeşlerimiz bundan sonraki süreçte hem biraz öz kaynaklarını harcamaya başlamaları hem de bankacılıktan daha fazla imkan sağlayarak yatırım yapmalı.
- Tarımda da örnek çalışmalara ihtiyaç var. Tarım ve hayvancılıkta teorik bilginin yanında görerek uygulamalı eğitimler vermeliyiz.
- Bir uyarıda aile şirketlerine. Biz şirketler birleşsin diyoruz ama önce bölünmeyin diyorum…
Burası fırsatlar kavşağı, yatırımlarınızı bekliyoruz
Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, yıllarca yüksek potansiyeline rağmen kaçırdığı fırsatlarla anılan Afyonkarahisar'ı artık Türkiye'nin parlayan yıldızı yapmak istediklerini belirtti. Serteser, yatırımcılara seslenerek "Burası fırsatlar kavşağı. Biz kapımızı sonuna kadar açtık ve bu değişimin içinde yer alacak, bu değişime kendi imzasını koyabilecek herkesi yatırıma bekliyoruz" dedi.
Serteser, ilin tüm yatırımcı ve kanaat önderlerinin katıldığı, topyekun bir kalkınma seferberliği içinde olduğunu aktararak "Şu an ilimiz devasa bir şantiyeye dönüştü ve geleceğini inşa ediyor. Dünyanın tanıdığı bir şehir olma yolunda bilinçli ve emin adımlarla ilerliyoruz" dedi. Afyonkarahisar'ın lokomotif sektörlerinin doğaltaş - mermer, gıda, ve termal turizm olduğu bilgisini veren Serteser, "Mermer sektöründe yaklaşık 600 firmanın faaliyette bulunduğu ve yaklaşık 10 bin kişiye istihdam sağlayan sektörün 2010 yılında Afyonkarahisar'daki ihracat payı yüzde 70'tir. Türkiye mermer ihracatının yaklaşık yüzde 15'i buradan karşılanmaktadır" ifadelerini kullandı. Serteser, Afyonkarahisar'ın ürettiği bazı ürünleri markalaştırmaya odaklandığını ve sucuk, pastırma, mermer ve kaymakta coğrafi işaretlerini aldığını bazı ürünler içinde yapılan başvuruların sonuçlanmasını beklediklerini kaydetti. Termal turizm de 11.534 yatak kapasitesi ile 5 yıldızlı oteller arasında Türkiye'de 7'nci sırada bulunan Afyonkarahisar'da yatırım belgeli konaklama tesisleri tamamlandığında yatak kapasitesinin 20 bini aşacağını da bildirdi. İl, yılda ortalama 10 binin üzerinde yabancı, 400 binin üzerinde yerli turist çekiyor.
Türkiye'nin nasıl büyüyeceğine karar vermesi gerekiyor
İş'le Buluşmalar Toplantısı'nda "Fırsatlar Kavşağında Afyonkarahisar" panelde konuşan Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı Taner Berksoy, "Krizden çıkış süreci bitti. Bizim önümüzdeki dönem için yeni bir büyüme rejimine karar vermemiz gerekiyor. 2023 yılıyla ilgili hedefler konuyor, baktığımızda büyüme rejimiyle ilgili bir ayrıntı yok. Büyüme rejimimiz konjonktüre son derece duyarlıdır. Dış açıkla büyüyen bir ekonomiyiz. Kendi kaynaklarımız, tasarruflarımız istediğimiz yatırım oranlarını finanse etmiyor. Bu bir yapı problemidir. 2023'e kadar bir yol kazası olmaması için nasıl bir büyüme rejimi izlenecek, tasarruf yatırım açığı ne olacak bilmek gerekiyor" dedi.
Berksoy, Türkiye'nin tasarrufu yeniden öğrenmesi ve tasarrufun teşvik edilmesi gerektiğini kaydederek "Bu tedaviye bugün başlasak 20 yıl sürer" diyerek de sürecin zorluğuna dikkat çekti. Berksoy, sorular üzerine Merkez Bankası'nın uyguladığı politikaları "Bankaları zafiyete düşürmediği sürece, iyi deneme" olarak da nitelerken faiz artırımlarının haziran seçiminden sonra gündeme gelmesini beklediğini de aktardı.
Türkiye'de artık enflasyonun problem olmaktan çıktığını ve gelinen seviyelerin de Merkez Bankası'nın elini para politikası uygulamalarında rahatlattığını kaydeden Berksoy, Türkiye ekonomisinin ana probleminin ise dış dengesi bozukluğu olduğunu kaydetti. Berksoy, "İthalatın ihracatı karşılama oranı sefil bir düzeydedir. Cari açık 2010 sonunda 49 milyar dolar iken şuan 54 milyar dolar civarında benim inancım yıl sonunda 55 milyar dolar seviyelerinde olacağı. Büyük cari açık devalüasyon riski demektir. Döviz talebi döviz arzından hızlı artıyor, bu da ciddi bir açık olduğunu gösteriyor. Cari açığın finansmanını karşılayamadığınız sürece risk vardır. Şu anki cari açık durumumuzla örtük bir devalüasyon riski vardır" ifadelerini kullandı.
Markanıza yatırım yatırım yapın
Keskinoğlu Şirketler Grubu Pazarlama Grup Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, ilk hedefini yakalayıp belli büyüklüğe gelen firmalar için marka yatırımının çok önemli olduğunu anlattı. Keskinoğlu, "Markaya yapılan yatırım ve doğru yürütülen bir markalaşma süreci sektörde her zaman bir adım önde olmayı sağlayacaktır. Marka, üründen öte tüketiciyle bağ kurmayı sağlayan bir kavramdır. Marka yıllarca yaşar ama ürünler ölür. Uzun vadede pazarda varlığını sürdürmek isteyen firmalar markalarına yatırım yapmalıdır" diye konuştu. Marka yaratmak kadar marka olarak kalmayı sürdürmenin de önemli olduğuna değinen Keskinoğlu, "Tüketici beklentileri ile Pazar eğilimleri dikkatle takip edilmeli, yenilikçi olunmalı ve tüketiciye her platformda ulaşılmalıdır. Marka yönetiminin temel amacı müşterinin kalbini kazanmak, hafızasında yer almak ve sadık olmasını sağlamaktır" ifadelerini kullandı. Keskinoğlu, büyümenin önemli yollarından birinin de ihracat yapmak olduğuna dikkat çekerek "İhracat rakamlarını arttırmak gerekiyor. İhracat yapılan ülkelerde de pazarlama faaliyetlerine devam edilmeli. Kar eden, özellikli ürünlerin üretimine yönelmek gerekiyor" dedi.
Keskinoğlu, kanatlı sektöründe markalaşma ve rekabet sürecini de anlatırken "Türkiye'de tavukçuluk sektörü 3.7 milyar dolarlık hacimde. Tüketici taleplerinin doğru okunması ve pazara yeni ürünler sunulmasıyla katma değeri yüksek ürünlerin varlığı kanatlı sektöründeki tüketimi arttırdı. Kanatlı sektöründeki yüksek büyümeye bağlı olarak yumurta sanayide büyüdü. Marmara, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde önemli yumurta üretimleri gerçekleştiriyoruz. Yumurta üretiminde Çin birinci sırada yer alırken Türkiye onuncu sırada yer alıyor" dedi.
Türkiye'de işsizlik değil mesleksizlik var
DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt, "Sıradan emek, ihtisası olmayan emek iş bulamıyor. Ülkemizde işsizlik yok mesleksizlik vardır. Dünya ekonomisinin kentlere doğru göç ettiğini görüyoruz. Kentlerin yönetilmesi gelecek 50 yılın güç merkezi olacak. Artık batının güç merkezi olmadığı bir dünyadayız. Kentleşmeyi, göçü ve ekonomideki güç merkezlerini anlamamız lazım" dedi.
Bozkurt, tüketici beklentileri ve davranışlarının değiştiğini kaydederek şöyle devam etti: "Son krizde büyük ölçekli işletmelerin büyüdüğünü, küçük ölçeklilerin battığını görüyoruz. Teknolojiye hızlı ulaşmak lazım. Hünere akıl katmak lazım. Yaptığımız işe akıl katarak dönüştürücü inovasyon yaratmamız gerekiyor. Bizim kültürümüzde ortak kavgası yoktur İşbirliği yapılmalıdır, iş birliğini beceremeyenlerin geleceği yoktur. Net bilgiye sahip olarak, fiziki ve insan kaynaklarında koordinasyonla odaklanmayı sağlayan kurumların yaşama şansı yüksektir. Alışkanlıklarımızı bırakarak analizle yönetmek gerekiyor. Yerel yönetimlerin Afyon için ortak akıl ortaya koyması gerekiyor. "
Biz uzun mesafe koşucusuyuz
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, hiç bir zaman bir defalık kazançlar peşinde koşmadıklarını firmaların uzun yol arkadaşı olmak istediklerini belirterek "Kısa gün dostluğu değil, uzun mesafe koşuculuğudur bu. Bir defalık kazançlar, tek defalık performanslar, saman alevi gibi performanslar değil bizim hedefimiz. Biz, uzun bir yol arkadaşlığıyla firmalarımıza değer yaratarak, muhataplarımızın doğrusunu daima gözeterek iş yapma anlayışında olan bir bankayız. Bu anlayışla da devam ettiğimizi göreceksiniz" dedi.
Bali, İş'le Buluşmalar Toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada kriz sırasında, 1.3 milyar civarında 12 bini aşkın ticari müşterinin kredisini, her birinin ihtiyaç duyduğu şartlara göre esnek çözümler üreterek karşıladıklarını anlatarak "Biz ödeme gücü yerinde olmasa bile, ödeme niyeti olanın çözümünü sonuna kadar zorlamış bir bankayız" diye konuştu. Dünya ve Türkiye ekonomisine de değinen Bali; “Asıl olan finansal istikrarın sağlanmasıdır. Değişen bazı karar ve durumlar finans sektörünü olumsuz etkilese de biz İş Bankası olarak sağlıklı büyüme ödevimizin bilinciyle hareket ederiz. İşler sıkıntıya girse de burada olacağız. Yeri gelir paratoner görevi yaparız, yeri gelir istinat duvarı oluruz ama zeminin kaymasına asla izin vermeyiz” ifadelerini kullandı.