Davos'ta Batı'nın boynu büküldü
İş Bankası ve DÜNYA Gazetesi işbirliği ile düzenlenen "İş'le Buluşmalar" dün İstanbul'da yapıldı.
Abone olİSTANBUL - Türkiye İş Bankası ve DÜNYA Gazetesi işbirliği ile dün yapılan 2010 yılının ilk "İş'le Buluşmalar" toplantısında konuşan Borusan Holding CEO'su Agah Uğur, bu yıl katıldıkları Davos toplantılarında durumu net bir şekilde gözlemlediğini dile getirdi.
Uğur, "Toplantıda Çinlilerin ve Hintlilerin aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülke temsilcilerinin seslerinin ilk kez bu kadar net ve fazla çıktığını gördüm" dedi. 10 yıldır toplantılara katıldığını belirten Uğur, ilk defa Batılılar'ı bu kadar boynu bükük gördüğünü söyledi. Eksen kaymasında dolayı Batılarının işlerinin zorlaştığın kaydeden Uğur, "Batı ekonomilerinin daraldığı ya da çok küçük ölçekte büyüdüğü bir dönemde gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümesi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı azaltıyor" diye konuştu.
"Katı kurallar kaybettiriyor"
Batı'nın işini zorlaştıran unsurlara dikkat çeken Uğur konuşmasını şöyle sürdürdü: "Batı'nın yaş problemi var, katı kuralardan dolayı esneklik eksikliği var. Çok yüksek maliyetlerle çalışıyorlar. Buna karşın gelişmekte olan ülkelerde gençlik, hırs, disiplinli şekilde işe odaklanma merkezi yönetimlerin zorlayıcı yönlendirmeleri olumlu etki yaratıyor.
Aynı zamanda şirketler düşük maliyetlerle iş yapıyor. Süreçte Doğu ile Batı arasındaki farkın hangi süratle kapatılacağı gelişmekte olan ülkelerdeki eğitim teknolojik yapı ve verimlilik arayışlarındaki başarıya bağlı."
4'üncü ana trendden bahseden Uğur, birinci ana trendi Doğu'ya kayış olarak gösterirken 2'nci trend olarak teknolojinin kullanımı ve ticareti gelişmesinden bahsetti. Teknolojinin artık gündelik hayata ve en ücra yerlerde yaşayanlara dahi ulaştığına dikkat çeken Uğur,"Buda bilinçli ve hızlı karar alma yetkisini artırıyor. Buda herkes herkesin rakibi olmasına neden oluyor" diye konuştu. Uğur, krizden bazı önlemlerin çıktığını ancak bunun genel bir trende olmayacağını söyledi.
3'üncü trend olarak da Türkiye'nin konumunu gösteren Uğur, "Türkiye G20'ye girdikten sonra, aynı zamanda dünyanın 17 büyük ekonomisi olarak Türk Cumhuriyetleri, Rusya, Afrika ve Ortadoğu'da başarılı bir konumlandırma yapıyor. Türk işadamları olarak bunu değerlendirmeliyiz" değerlendirmesini yaptı.
4'üncü trend olarak da Türkiye'nin uzun vadeli planı olmadığını anlatan Uğur şu yorumu yaptı: "Eğer bu ülkenin kendine ait bir planı yoksa bu demek oluyor ki iş adalarına yeterince destek verilmiyor. Bu nedenle iş adamı kendi işini kendisi haletmeye çalışıyor."
Özince: TL kredilerde en büyük paya sahibiz
Toplantıda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, yıl sonu rakamları açıklandığında İş Bankası'nın Türk Lirası kredilerinde muhtemelen en büyük paya sahip banka olacağını söyledi. 2009 yılı için sektörün karlı sonuçlar aldığına dikkati çeken Özince, "İş Bankası da iyi bir netice aldı ve alınan neticenin iyiliği, hissedarlarına kar olarak dağıtılmaktan çok, geleceğin işlerine sermaye olarak tahsis edilmek üzere mali bünyede kalacak. BDDK Başkanı'nın bu konudaki değerlendirmelerini gördük. Genel olarak sektöre böyle bir yönlendirme var. Ben bunun bankacılık için de Türk ekonomisi için de ilerisi için yerinde bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Özince , "Bugün bankada asgari 500 bin civarında küçük hissedar sahipliği söz konusu. İş Bankası bugün konsolide grup olarak özvarlık büyüklüğüyle 15 milyar liralar seviyesinde Türkiye'nin en büyük konsolide özvarlığını sürdürebildiğine göre, ulusal sermayenin gücü konusunda da çok fazla endişeye düşmemek lazım" ifadelerini kullanarak, sermayeyi oluşturmak için bankacılığın yanı sıra sermaye piyasalarının da gelişmesini beklediklerini söyledi.
Döviz konusunda da değerlendirmelerde bulunan Özince, "Onda da aslında küçük müşteriye, KOBİ'ye verilen kredide İş Bankası muhtemelen iyi konumdadır. Fakat gerek özelleştirme gerek altyapı yatırımları Türkiye'de çok büyük finansman paketleri de getirdi. Bu tür blok finansmanlar çok büyük hacim teşkil ettiği için maalesef kredi genelinde İş Bankası, umumi kredilerde birinci seviyede değil" diye konuştu.
2 bin kişiyi işe aldık
Geçtiğimiz yıl birçok kişinin yatırımda tereddüt etmesine rağmen İş Bankası'nın şubeleşme ve istihdam çalışmalarına ağırlık verdiğini anlatan Özince, 2009 yılında, 2 bin 355 kişiye yeni iş imkanı açtıklarını aktardı. Özince, istihdam edilenlerin tamamının sosyal ve sendikal haklarla alındığını ifade ederek şunları söyledi: "Net olarak düşünecek olursak, 2 bin civarında kişi aldık. Kimisi emekli oldu, kimisi ayrıldı. Ama net 2009'da kadromuz bin 549 kişi arttı.
Biz macera olsun diye değil, buna inandığımız için yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yatırımı da özellikle başta kendi sektörümüze olmak üzere örnek olsun diye, zor zamanda insanlar cesaretlensin diye yapıyoruz. Bu konuda bir önderlik yapmaya gayret ediyoruz. Dünyada bu kriz ortamı ortadan kalktıktan sonra birçok taşın bizim bildiğimiz yerinde olmadığını göreceğiz. Bazı ekonomiler diğerlerine nazaran tamamen tersine hareketler yapıyor. Dünyada rekabet gücü artan ülkelerde şu dönemde en fazla o yönde kazancı sağlıyorlar kendilerine."
TL yatırımcısı kazandı
Toplantıda soruları da yanıtlayan Ersin Özince, 2009 yılında sadece bankaların değil Türk Lirası yatırımcılarının içerde ve dışarıda tamamının, aldıkları pozisyonların faydasını gördüğünü söyledi. Bunun Türkiye'nin geleceğine inanmanın da insanları ne kadar faydalandırdığının ölçüsü olduğunu ifade eden Özince, "Sadece bankalar değil yatırım portföyleri güçlü olan ilk 500'e ve ikinci 500'e giren şirketlerde de bu durum görülecek. Dolayısıyla 2010'da karlılıklarda azalma olabilir. Buna karşın Türk bankacılığı, büyüme ve karlılık potansiyeli açısından da inşallah daha uzun yıllar dünyaya örnek olacaktır" dedi.