Daha etkin bir Güvenlik Konseyi'ne ihtiyaç var
Cumhurbaşkanı Gül, BM Güvenlik Konseyinin "Barışı Koruma-Barışı İnşa" konulu zirve toplantısında Türkiye adına bir konuşma yaptı.
Abone olNEW YORK - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "21. yüzyılın henüz yelken açılmamış sularında", uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için daha etkin bir Güvenlik Konseyine ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Şimdi yapmamız gereken bu yönde gerekli somut adımları atabilmektir. Türkiye, bu onurlu ve adil yolculukta Konseyin ve daha geniş anlamda uluslararası toplumun daimi ve güvenilir bir ortağı olacaktır" dedi.
BM Güvenlik Konseyinin "Barışı Koruma-Barışı İnşa" konulu zirve toplantısında Türkiye adına bir konuşma yapan Gül, Konsey üyelerinin şu ana kadarki beyanlarını ve kendi tecrübelerine dayalı olarak sundukları değerli tahlilleri dinledikten sonra, toplantının şimdiden amacına ulaştığını söyleyebileceğini belirtti.
Bu görüş alışverişinin Türkiye için özellikle önem taşıdığını ifade eden Gül, şöyle devam etti:
"Zira Türkiye, Balkanlardan Ortadoğu'ya, Karadeniz ve Akdeniz'den Kafkaslar ve Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada bir çok klasik ve asimetrik risk ve tehdidin kesiştiği stratejik bir konumda bulunmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye çoğunlukla gerek kendi, gerek daha ötesindeki bölgelerin güvenliğini etkileyen çok yönlü sorunlarla boğuşmak durumunda kalmakta ve bu geniş alanda barış ve istikrar üretmek için gayret göstermektedir.
Bunu yaparken de uluslararası toplumun bir çok diğer üyesi gibi, önleyici diplomasi, arabuluculuk, barışı koruma ve barışı tesis gibi çok çeşitli araçları kullanmakta ve bu imkanlardan yararlanmaktadır."
Cumhurbaşkanı Gül, bu anlamda, Türkiye'nin son dönemde özellikle arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanındaki aktif çabalarıyla öne çıkmasının da bir tesadüf olmadığını belirterek, "Zira biz, önleyici diplomatik girişimleri mevcut ve potansiyel sorunların çözümü bakımından en etkin ve düşük maliyetli yöntem olarak görmekteyiz. Bu nedenle de uluslararası toplumun sorunları önleyici yeteneklerinin geliştirilmesine büyük önem atfetmekteyiz" diye konuştu.
"İşbirliği öncelikle BM'den başlamalı"
Cumhurbaşkanı Gül, bu işbirliğinin de öncelikle BM'den başlaması gerektiğini ifade ederek, "Özellikle Güvenlik Konseyi, BM sistemi içindeki ve dışındaki ortaklarına işbirliği elini uzatmalı ve ortak hedefler doğrultusundaki mevcut kıyaslamalı üstünlüklerden daha etkin şekilde yararlanabilmelidir" dedi.
İkinci olarak, Konseyin barış ve güvenliğe yaklaşımının daha kapsamlı ve stratejik bir nitelikte olması gereğini dile getiren Gül, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar, Konseyin elindeki imkanların daha ziyade, önleyici diplomasi, barış yapma, barışı koruma ve ihtilaf sonrası barışı tesis sırasını izleyecek şekilde ayrı ayrı kullanılması yönünde bir eğilim hakim olmuştur.
Halbuki tecrübemiz, böylesine tek yönlü ve ardışık bir sıralamanın bizi her alanda geride bıraktığı ve kullanılan imkanların etkinliğini azalttığı yönünde olmuştur.
Bunun yerine, eldeki tüm araçları bütünlüklü ve tutarlı bir çerçeve içine oturtabilecek kapsamlı bir siyasi stratejinin oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır."
"Konsey, kendisini değişen şartlara uyarlamada yavaş kalıyor"
Bununla birlikte Konseyin, sarf edilen tüm çabalara rağmen, kendisini değişen şartlara uyarlama yönünde nispeten yavaş kaldığını belirten Gül, şunları kaydetti:
"Bu eksikliğin giderilmesi için, Konseyin, Konsey üyesi olmayan ülkelerle daha fazla etkileşim içinde olması, şeffaf ve geleceğe dönük bir tavır sergilemesi gerekmektedir. Konseyin ayrıca, erken uyarı ve değerlendirme yeteneklerini geliştirmesi, esnek finansman mekanizmalarına kavuşması ihtiyacı bulunmaktadır".
Bugünkü toplantının Konseyin barış ve güvenlik çabalarına yeni bir canlılık kazandırmasını ümit ettiğini belirten Gül, şöyle devam etti:
"21. yüzyılın henüz yelken açılmamış sularında, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için daha etkin bir Güvenlik Konseyi'ne ihtiyaç duyduğumuza hiç kuşku yoktur. Bugünkü toplantımız bu hedefin esasen rahatlıkla ulaşılabilir olduğunu göstermiştir. Şimdi yapmamız gereken bu yönde gerekli somut adımları atabilmektir. Türkiye, bu onurlu ve adil yolculukta Konseyin ve daha geniş anlamda uluslararası toplumun daimi ve güvenilir bir ortağı olacaktır."