CHP'den kamu bankaları sorusu

CHP Parti Sözcüsü Öztrak, "Kamu bankaları için 28,5 milyar Türk Liralık özel tertip devlet hazine kağıdı çıkarıyorsun. Bu şunu gösteriyor, demek ki kamu bankalarında işler ciddi. O zaman bize sormak düşüyor, bu kamu bankalarının sermayesi nasıl eridi? Bunun sorumlusu kim?" dedi.

Abone ol

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, MYK'da Kılıçdaroğlu'nun İngiltere seyahati, 2019 bütçesi, ekonomi, tarım, çevresel gelişmeler ve Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin kadın kolları toplantısında "Mahalli idare seçimleri belki de anamuhalefetin sonu olacak." dediğini hatırlatan Öztrak, "Mahalli idare seçimlerinin birilerinin sonu olacağını yavaş yavaş anlamaya başladı. CHP olarak mahalli idare seçimlerinde büyük bir başarı elde edeceğiz. Bu da ucube tek adam parti devleti rejiminin sonu olacak." ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın "Bir tek bizim kadın kollarımız çalışıyor, CHP'nin Kadın Kolları çalışmıyor." ifadelerini de kullandığını aktaran Öztrak, şöyle devam etti:

"Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, CHP Kadın Kolları üstünden kurban kesmeye kalkmasın. Kendi kadın kollarına baksın. Özellikle kendi kadın kollarının son seçimde aldığı neticeye bir baksın." 

Öztrak, geçen hafta tek adam parti devleti rejiminin ilk bütçesinin TBMM'ye sunulduğunu savunarak, "Ucube rejimin, bütçeyi de nasıl ucubeleştirdiğini gördük." değerlendirmesinde bulundu.

Bütçede, Hazinenin özel tertip devlet iç borçlanma senedi ikras sınırının 28,5 milyar liraya çıkarıldığını belirten Öztrak, kamu bankalarıyla, kamu kurum ve kuruluşları arasında bu meblağın nasıl dağıtılacağı konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın yetkili kılındığına dikkati çekti.

Geçen günlerde İşsizlik Fonu'ndan üç kamu bankasına 11 milyar liralık sermaye benzeri para verildiğini anımsatan Öztrak, şöyle konuştu:

"Şimdi de yine kamu bankaları için 28,5 milyar Türk Liralık özel tertip devlet hazine kağıdı çıkarıyorsun. Bu şunu gösteriyor, demek ki kamu bankalarında işler ciddi. O zaman bize sormak düşüyor, bu kamu bankalarının sermayesi nasıl eridi? Bunun sorumlusu kim? Kime sordunuz da bunun yükünü özel tertip devlet kağıtları ve İşsizlik Fonu aracığılıyla milletimizin sırtına yüklüyorsunuz? Bu manzara, aslında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının, İş Bankası'ndaki Atatürk hisselerine ve İş Bankası iştiraklerine neden göz koyduğunu gayet açık anlatıyor. Kamu bankalarında yandaşlara ve iktidarın etrafında kümelenmiş birtakım yamyamlara kredi dağıtma imkanı kalmayınca, bunlara kredi dağıtacak yeni bir kamu bankası ihtiyacı belirmiş anlaşılan. Bunu da İş Bankası üzerinden gidermek istiyorlar. Atatürk'ün vasiyetine göre, dilimize, tarihimize sahip çıkalım diye bırakılan paraların yandaşlara, yamyamlara peşkeş çekilmesine, gasbedilmesine izin vermeyeceğiz."

Devletten, Anayasa'nın gereği olarak başta Atatürk'ün miras sözleşmesi olmak üzere ülkede yapılan ve yapılacak tüm özel sözleşmelere sahip çıkmasını isteyen Faik Öztrak, "Bugün Atamızın mirasına göz dikenler, yarın daha da sıkışınca vatandaşların çocuklarına bırakacağı mirasa da el atmakta hiç tereddüt etmeyecekler. Buna karşı çıkmak gerekir. Böyle giderse, milletimiz çocuklarına miras bırakamayacaktır. Böyle bir ülkeye de kimse yatırım yapmaz." dedi.

"Uçağın hibe mektubu açıklansın"

Bütçede, kamu-özel iş birliği projelerinin finansmanı için yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili Hazinenin borç üstlenim yükümlülüğünün 4,5 milyar dolara çıkarıldığına işaret eden Öztrak, bunun, "Yandaş olan holdinglere, adrese teslim verdiğim projelerle ilgili yapacakları borçlanmalarda, bunlar dış borcu ödeyemezse, ben bu borcu milletimin sırtına yükleyeceğim." anlamına geldiğini savundu. 

Öztrak, bütçede harcamaların geçen yıla göre yüzde 17 artırıldığını ifade ederek, 2018'de 76,4 milyar Türk Lirası olarak tahmin edilen faiz giderlerinin, 2019 yılında 117,3 milyar Türk Lirası'na çıkarıldığını dile getirdi.

Bu yıl bütçeden yapılan her 100 liralık harcamanın sadece 8 lirası faiz lobilerinin cebine giderken, 2019'da bunun 12 liraya çıkacağını kaydeden Öztrak, "Cumhurbaşkanlığı bütçesi de bir önceki yıla göre yüzde 233 artarak 2,8 milyar Türk Lirası'na çıkıyor. Saray'da hayat kolay değil. Efuliler, ejder suları, makam araçları, uçan saraylar, dalkavuklar... Bunların hepsi için çok büyük kaynaklara ihtiyaç var." diye konuştu.

"Hibe" denilen uçağın hibe mektubunun ve bunu envantere kaydeden bakan onayının açıklanmasını isteyen Öztrak, "Belgeler nerede? Yoksa bu uçak saray, hibe falan değil, milletin parasıyla mı alındı? Milletin parasıyla alındıysa, bu harcama bütçenin hangi kaleminde gösterildi?" diye sordu. 

"Turpun büyüğü hala heybede"

Bütçede, milletin gelir artışının üstünde bir vergi artışı olduğunu aktaran Öztrak, "2019'da petrol ve doğalgaz ürünlerinden alınacak özel tüketim vergisi yüzde 20,2 artacak. 30 Ağustos'ta doğalgaz ve elektriğe ikinci zam yapılmıştı, sonra onu üçüncü zam izledi. 30 Ağustos'tan bugüne kadar doların Türk Lirası karşısındaki değeri yüzde 18 düştü. Yani Türk Lirası, yüzde 18 civarında dolar karşısında değer kazandı. O tarihten bu yana yüzde 20 kur nedeniyle doğalgaz ve elektriğe zam yapılmıştı. Şimdi milletimiz bu zammın bir an önce geri alınmasını bekliyor." dedi.

"Ucube saray rejimi, bu ülkeye sadece saraylarıyla, uçan saraylarıyla, lüks arabalarıyla, efulileriyle, ejder sularıyla değil, vergi artışlarıyla, zamlarla, delikli pula dönen Türk Lirası'yla ve sıçrayan faizlerle beraber geldi. Bu vergiler gösteriyor ki turpun büyüğü daha hala heybede saklanıyor. Vatandaşımızın daha başına gelecekler var." görüşünü savunan Öztrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu ucube rejimin boyası 6 ay geçmeden dökülmüştür. Halka sıkıntıdan başka bir şey veremeyeceği artık anlaşılmıştır. Vakit geçirmeden, milli iradenin tecelligahı Gazi Meclisimizin yönettiği gerçek bir parlamenter demokrasiye geçmek ve milletimizin sırtına abanan bu rejimden kurtulmak artık şarttır. Bunun da kapısı mahalli idare seçimlerinden geçmektedir. Bu bütçede emekliler, emeklilikte yaşa takılanlar, memurlar, asgari ücretli, çiftçi, esnaf yok, varsa yoksa 'yandaşlarım ve faiz lobileri' diyen bir bütçe ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta uzun süredir dünya piyasalarına tahvil satıp borçlanamayan saray rejimi, rahibi evine gönderip, Trump'a ülkemizin itibarı üzerinden şov yaptırdıktan sonra uluslararası borç piyasalarına yeniden çıktı. Bu borcu alma yetkisi Deutsche Bank, Goldman Sachs ve Societe Generale'e verildi. Yani dışarıdan borç toplama yetkisi, AKP Genel Başkanının 'bizi kıskandığını' söylediği Almanlara, daha düne kadar bir papaz için papaz olduğumuz ABD'lilere ve Suriye'de bizimle değil, PYD ile iş tutan Fransızlara verildi."

"Rahibi vermek zorunda kalırsın"

Tahvil ihracından gereken derslerin alınması gerektiğini vurgulayan Öztrak, "Birinci ders şu, ekonomiyi bu kadar dolara bağımlı hale getirirsen, doların ipini elinde tutan, senin ipini de elinde tutar. Başta posta koymaya kalksan bile son noktada rahibi geri vermek zorunda kalırsın. İkinci ders ise şu, sen boyun eğip rahibi versen bile kimse gözünün yaşına bakmaz, ihtiyacın olan parayı sana tefeci faiziyle verir." diye konuştu.

Faik Öztrak, mevcut rejimin, Türkiye'yi 2019'da dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginde sonuncu sıraya getireceğini ileri sürerek, Orta Vadeli Mali Planı ve bütçeyi TBMM'ye geç teslim eden bu rejimin hızlı karar alamayacağının açıkça gözüktüğünü savundu.

İktidarın, FETÖ ve PKK terör örgütleriyle kol kola hareket ettiği bir dönemde çıkarılan yönetmelikle 1933'ten bu yana okunmakta olan Andımız'ı kaldırdığını kaydeden Öztrak, Danıştay'ın bu kararı iptal ettiğini hatırlattı.

Bazı AK Partili yöneticilerin karara karşı çıktığını anımsatan Öztrak, şöyle devam etti:

"Danıştay neden var? Yürütmeyi denetlemek için var. Danıştay bunların yanlışlarını düzeltince hemen ayağa kalkıyorlar. Neden? Çünkü tek adam yanlış yapmaz, kendi kararından başkasını tanımaz. Danıştay'ın bir kez daha hatırlattığı gibi Atatürk milliyetçiliğini esas alan Andımız, herhangi bir etnik kökeni dışlamaz, kimseyi ayrıştırmaz. Andımız, ülke bütünlüğü içinde vatan, Cumhuriyet ideallerini barındırır, saygı, sevgi kavramlarını içselleştirir, kalkınma hedefini simgeler. Şimdi eğer hukuk varsa, Andımız tüm okullarımızda tekrar okutulmaya başlanacak. Hiç unutulmasın, büyük devletler gelenekleriyle yaşar ama beklediğimiz bir şey daha var, madem bu kadar yaygara koparılıyor, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı ve onun yöneticileri Andımız'ın neresine karşı olduklarını çıkıp açıklamaları lazım. Bunu bekliyoruz."

"Milletin bilmediği hangi hesaplar var"

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünün anlaşıldığına dikkati çeken Öztrak, bu konuda Kılıçdaroğlu'nun TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulmasını, İç Güvenlik Komisyonu'nun toplanmasını veya icranın, Meclis üyelerini aydınlatmak üzere bu konuyla ilgili kapalı bir toplantı yapmasını talep ettiğini anlattı.

Bu meselenin giderek karanlık bir hal aldığını, cevaplanması gereken çok önemli soruların olduğunu belirten Öztrak, "Böyle bir cinayetin odasında işlendiği söylenen konsolosun yurt dışına çıkmasına nasıl izin verildi? 1963 tarihli Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine göre konsolosluk memurlarının ağır suç halinde tutuklanmaları ve gözaltına alınmaları mümkün. Yani ülkesine kaçan konsolosun, AKP Parti Sözcüsünün söylediği gibi dokunulmazlığı falan yoktur. Gitmesine de bilerek göz yumulmuştur." dedi.

Türkiye'nin olayı deşmediğini savunan Öztrak, "Milletimizin bilmediği hangi hesaplar var?" diye sordu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İngiltere ziyaretine de değinen Öztrak, Kılıçdaroğlu'nun buradaki konuşmasında Türkiye'deki demokrasinin durumunu anlattığını, CHP'nin tüm susturulanların sesi olduğunu söylediğini aktardı.

Bakan Güler duyurdu: Kuzey Irak'ta kilit kapandı! Tüketici tüketmiyor, tükeniyor 2 bin 667 projeye 2,2 trilyon lira yatırım A Milli Erkek Basketbol Takımı finale kaldı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Hiçbir anlamı yok