Çanlar İngiliz şirketleri için çalıyor

İngiltere'de, AB referandumunun yapıldığı Haziran 2016'dan bu yana yatırım planlarını rafa kaldıran pek çok şirket, belirsizliklerin yüksek olması nedeniyle operasyonlarının bir kısmını şimdiden alternatif ülkelere kaydırmış durumda.

Abone ol

İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkış sürecine ilişkin belirsizliklerin artarak devam etmesi nedeniyle uzun süredir yatırım planlarını erteleyen şirketler, acil eylem planlarını hayata geçirmeye hazırlanıyor.

İngiltere Başbakanı Theresa May’in AB'den çıkış (Brexit) anlaşmasının İngiliz parlamentosu tarafından reddedilmesinin ardından sürece ilişkin belirsizliklerin artması ve birlikten anlaşmasız çıkış olasılığının yükselmesi, İngiliz şirketlerinin önünü görememesine neden oluyor.

İngiliz şirketlerinin üst düzey yöneticileri, hizmet satışı ve ürün ithalatı açısından kilit önem taşıyan Avrupa pazarına erişimin aynı şartlarla devam edip edemeyeceği konusunda herhangi bir fikre sahip değil...

Yönetim merkezleri alternatif ülkelere taşınıyor

AB referandumunun yapıldığı Haziran 2016'dan bu yana yatırım planlarını rafa kaldıran pek çok şirket, belirsizliklerin yüksek olması nedeniyle operasyonlarının bir bölümünü alternatif ülkelere kaydırmaya başladı.

Bunun son örneği, İngiltere'nin dünyaca ünlü ev aletleri markası Dyson'ın, geçen hafta açıkladığı, yönetim merkezini İngiltere'den Singapur'a taşıma kararı oldu. Şirket, daha önce, Singapur’da kuracağı bir tesis ile elektrikli otomobil üretimine başlayacağını, ilk aracın ise 2021 yılında piyasaya sürülmesinin planlandığını duyurmuştu.

İngiltere’nin 182 yıllık feribot ve denizcilik nakliye şirketi P&O da geçen hafta, İngiltere’deki araçların kaydının Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne geçirilmesine karar verildiğini açıkladı.

Dünyaca ünlü teknoloji şirketi Sony ise Avrupa operasyonlarının yönetim merkezinin Londra’dan Amsterdam’a taşınmasına karar verdi.

Şirketler, alternatif çözüm yolları peşinde

AB'den 29 Mart'ta çıkılıp çıkılmayacağı, çıkılacaksa hangi şartlarla çıkışın sağlanacağı ve Avrupa pazarına erişimin hangi koşullarla olacağını öngörmekte zorlanan şirketler, alternatif çözüm yolları bulmaya çalışıyor.

Airbus, İngiltere’nin AB’den anlaşma olmadan ayrılması halinde şirketin ülkeden çıkabileceğini duyurdu. İngiltere’de toplam 25 tesiste 14 bin kişiye istihdam sağlayan Airbus'ın Üst Yöneticisi Tom Enders, "Lütfen, Brexitçilerin çılgınlıklarını dinlemeyin. Bizim burada büyük tesislerimizin olması sebebiyle buradan ayrılmayacağımızı öne sürüyorlar. Yanılıyorlar." ifadelerini kullandı. Airbus’ın yan sanayi ürünlerinin üretiminde de dolaylı olarak 110 bin kişiye iş imkanı sağladığı düşünüldüğünde, Tom Enders’in açıklaması daha da önem kazanıyor.

İngiliz ekonomisine belki de tarihinin en zor döneminde para politikaları ile yön veren İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) Başkanı Mark Carney, geçen hafta İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda, İngiliz şirketlere ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Bir dizi lojistikle ilişkili çözülmesi gereken sorun söz konusu. Oldukça görünür bir şekilde şirketler (anlaşmasız ayrılığa) hazır değil." ifadesini kullanmıştı.

İngiliz otomotiv sektörü zorda

İngiltere'de otomotiv ise son dönemde Brexit sürecindeki belirsizliklerin etkisini en sert hisseden sektörlerin başında geliyor.

İngiliz Motorlu Araç Üreticileri Topluluğu (SMMT) Üst Yöneticisi Mike Hawes, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, "Brexit anlaşmasına parlamentoda hayır oyu verilmesi, bizi anlaşmasız ayrılık uçurumuna daha fazla yaklaştırdı. Bunun otomotiv sektörü için etkileri yıkıcı olur." ifadelerini kullanmıştı.

Avrupa pazarının İngiliz otomotiv sektörü için hayati önemde olduğunu vurgulayan Hawes, "En büyük ve en önemli ticaret ortağımızdan anlaşmasız bir şekilde, herhangi bir geçiş süreci olmadan ayrılmamız sektörün büyük risk altına girmesine neden olur. Anlaşmasız ayrılıktan ne pahasına olursa olsun uzak durulmalı." değerlendirmesinde bulunmuştu.

SMMT’nin bu ayın başında açıkladığı verilere göre, geçen yıl ülkedeki araç satışı 2008 yılından bu yana en sert düşüşünü kaydetti. İngiltere’de geçen yıl satılan araç sayısı, 2017'ye göre yüzde 6,8 azalarak 2,36 milyona geriledi.

Perakendeciler endişeli

Brexit'e ilişkin bir uyarı da bu hafta başında İngiliz Perakendeciler Birliği’nden (BRC) geldi. BRC'den yapılan açıklamada, İngiltere’nin AB’den anlaşmasız bir şekilde ayrılması halinde ülkenin gıda güvenliğinin tehlikeye girebileceği belirtilerek, ürün seçenekleri ve kalitesinde sorunların yaşanabileceği ve fiyatların artabileceği kaydedildi.

İngiltere’de tüketilen gıdanın yaklaşık 3'te birinin AB’den ithal edildiği aktarılan açıklamada, "Mart ayında durum daha kötü hale gelecek. İngiltere’nin sezon üretimi sonlanacak. Mart ayında İngiltere, ihtiyacı olan marulun yüzde 90’ını, domatesin yüzde 80’ini, meyvenin yüzde 70’ini AB’den ithal ediyor olacak." denildi.

Tüketilen gıdanın yüzde 30’u AB’den

Verilere göre, 2017 itibarıyla İngiltere’de tüketilen gıda ürünlerinin yüzde 50’si ülkede üretilirken, yüzde 30’u AB üyesi ülkelerden ithal ediliyor. İngiltere’nin toplam gıda tüketiminde Güney Amerika, Kuzey Amerika, Asya ve Afrika’nın yüzde 4'er, AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yüzde 2'şer payı bulunuyor.

İngiltere’nin önemli bankalarından Barclays, İngiltere’nin AB’den anlaşmasız şekilde ayrılması halinde yiyecek ve içecek ürünlerinin tedarik zincirinde ortalama gümrük vergilerinin yüzde 27’ye kadar yükselebileceği uyarısında bulundu.

Barclays’in tahminlerine göre, İngiltere’nin AB’den anlaşmasız bir şekilde ayrılmasının yiyecek ve içecek sektörüne yıllık maliyeti yaklaşık 9 ,3 milyar sterlin seviyesinde olacak. Ülkede yiyecek ve içecek sektörünün kar marjının yüzde 3 ila 5 arasında olduğu dikkate alındığında, oluşacak ek gümrük maliyetinin doğrudan tüketiciye yansıması, bunun da enflasyonun yükselmesine neden olması bekleniyor.

Kalifiye çalışan bulmakta şimdiden güçlük çekiliyor

Britanya Ticaret Odaları Birliği, (BCC), kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, giderek artan sayıda şirketin istenilen niteliklere sahip eleman bulmakta zorlandığını duyurdu.

BCC'nin yaklaşık 1 milyon kişiyi istihdam eden 6 bin şirketle yaptığı ankete göre, İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin belirsizlikler ekonomik aktiviteyi olumsuz etkilerken, şirketlerin sipariş ve satışlarında da düşüşe neden oldu. Ankete göre, İngiltere’de imalat sektöründeki şirketlerin yüzde 81’i istenilen niteliklere sahip eleman bulmakta zorlanıyor.

BCC Genel Direktörü Adam Marshall, ankete ilişkin değerlendirmesinde, "İş dünyası, hükümetin gelecekteki göç politikasından dolayı endişe duyuyor. Şirketlerin, bürokrasi maliyeti olmadan her seviyedeki kalifiye çalışana erişimi olabilmeli." ifadelerini kullandı.

İngiltere’nin ihracatının yüzde 44’ü AB pazarına

İngiltere’nin 2017'deki ihracatında AB'nin payı yüzde 44 olurken, söz konusu dönemde 616 milyar sterlinlik ihracatının 274 milyar sterlinlik bölümünü AB ülkelerine gerçekleştiren İngiltere’nin, AB ülkelerinden yaptığı ithalat ise 341 milyar sterlin seviyesinde gerçekleşti. AB, geçen yıl ise İngiltere’ye yaklaşık 67 milyar sterlin değerinde daha fazla mal ve hizmet satışı yaptı.

İngiltere’nin anlaşmasız bir ayrılık yaşamasında en büyük darbeyi ise ülke ekonomisinin 3'te 2'sinden fazlasının oluşturan hizmet sektörünün alabileceği belirtiliyor.

Anlaşmasız çıkış halinde WTO kuralları devreye girecek

AB’den anlaşmasız ayrılması halinde İngiltere'nin, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) şartlarına göre ticaret yapması gerekecek.

AB ile İngiltere arasındaki ticari ilişkilere oranla daha yavaş işleyen WTO sistemi, İngiltere'nin gümrük, idare, vergi, şirket ve finans hukuku uygulamalarında kapsamlı reformları gerektirebilir.

WTO’nun İngiltere’nin AB ile gelecekteki ilişkisi için bir güvenlik ağı olarak faaliyet gösterebilmesi, diğer WTO üyeleri ile de başarılı müzakerelerin geliştirilmesine bağlı... İngiltere, WTO üyesi olduğu için örgüte başvuruda bulunmak zorunda değil ancak İngiltere’nin, AB’den ayrılmasından sonra WTO'nun mal ve hizmetlere piyasa erişim taahhütlerini içeren "en çok gözetilen ülke" şartlarına göre ticaret yapması gerekiyor. Bu da; İngiltere’nin sadece AB’ye yönelik gümrük vergilerini düşürerek kolaylık sağlaması durumunda söz konusu kolaylıkları tüm WTO üyesi ülkelere de uygulaması gerektiği anlamına geliyor.

WTO kuralları çerçevesinde AB’nin birçok tarım dışı ürüne yönelik uyguladığı gümrük vergisi, yaklaşık yüzde 2,6 seviyesinde bulunuyor. Bazı sektörlerde ise bu oran oldukça yükselebiliyor.

WTO kurallarına göre ticaret yapılması halinde otomotiv ve otomotiv yedek parçaları, sınır geçişinde yüzde 10 gümrük vergisine tabi tutulabilecek. Süt ve süt ürünlerindeki vergi oranı ise yüzde 35,4’e kadar yükselebiliyor.

İngiltere Başbakanı Theresa May'in AB ile kasım ayında vardığı Brexit anlaşması, geçen hafta İngiliz parlamentosunda yapılan oylamada 202'ye karşı 432 oyla reddedilmişti. Normal sürecin işlemesi halinde İngiltere, 29 Mart'ta AB'den resmen ayrılmış olacak. İngiltere'de, 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda AB'den ayrılma kararı çıkmıştı.

Tüketici tüketmiyor, tükeniyor 2 bin 667 projeye 2,2 trilyon lira yatırım A Milli Erkek Basketbol Takımı finale kaldı Erdoğan'dan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Hiçbir anlamı yok Adalet Bakanı Tunç'tan kadına şiddete karşı 'sıfır tolerans' mesajı