Büyüme modelini geliştirmek için değişiklik şart
Mevcut modelin sıkıntılarına işaret eden TÜSİAD Mali İşler Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, istikrarlı büyüme için modelde değişikli önerileri getirdi.
Abone olİSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, "Küresel finansal sistem içerisinde, dış faktörleri de dikkate alan güçlü bir büyüme modeli geliştirmek için mevcut model üzerinde değişikliklere ihtiyacımızın olduğu açık" dedi.
Bayazıt, Koç Üniversitesi, TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) ve Dünya Bankasınca düzenlenen, "Büyümenin Altın Kuralı: Avrupa Ekonomik Modeli'ne Görkeminin Yeniden Kazandırılması" başlıklı konferansta, krizin başladığı andan itibaren alınan tüm önlemlerin krizin etkilerini tamamen ortadan kaldırmaya yetmediğini kaydetti.
Tayfun Bayazıt, Türkiye'nin küresel finansal krizden birçok gelişmekte olan piyasa ekonomilerine göre daha çok etkilense de Türkiye ekonomisinin krizden çıkış ve toparlanma süresinin görece daha hızlı ve güçlü olduğunu belirtti. İstikrarsız büyüme oranlarının bu başarı öyküsünün en zayıf yanını oluşturduğuna değinen Bayazıt, bu bakış açısıyla diğer ülkelerin incelendiğinde son dönemde değer atfedilen ülkelerin bu sıralamadaki yerlerinin Türkiye kadar değişmediğini söyledi.
Mevcut modelde değişiklik gerekli
Bayazıt, bu yaklaşımın ortaya koyduğu yüksek büyüme oranları açısından başarısını göz ardı etmenin mümkün olmadığına değinerek, şunları kaydetti:
"Ancak diğer taraftan istikrar sorunları ve beraberinde getirdiği cari açık problemine bağlı dur-kalk riski nedeniyle, bu büyüme yaklaşımının diğer unsurlarının dikkatle gözden geçirilmesi gerekiyor. Küresel finansal sistem içerisinde finansal sermayeyi gelişmekte olan ülkelere iten güçlerin bu ülkelerin sermaye çekme güçlerinden daha büyük olduğu bir dönemde bu dış faktörleri de dikkate alan güçlü bir büyüme modeli geliştirmek için mevcut model üzerinde değişikliklere ihtiyacımızın olduğu açık.
Kapaklarını kapatamadığımız, dışardan gelen suların debisini kontrol edemediğimiz bir havzanın sel tehlikesine uğraması, dışardan gelen kaynağın kuruması kadar önemli tehlikeler içermekte. Sürekli kuraklıkla sel arasında gidip gelen bir yönetim yaklaşımı yerine büyük ölçüde kendi kontrolümüzde su tutup su bırakabileceğimiz bir modele ihtiyacımız giderek artıyor."
Avrupa büyüme modelinin altı temel bileşeni
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser ise kendisinin de baş yazarlarından biri olduğu ve ocak ayında Brüksel'de tanıtımı yapılan "Büyümenin Altın Kuralı: Avrupa Ekonomik Modeline Görkemin Yeniden Kazandırılması" başlıklı rapora ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Raiser, Avrupa'da uzun vadeli büyümeyi inceleyen bu raporun, son yirmi yıllık dönem üzerinde özellikle durarak, gelecek on yıllarda zenginliğin devam ettirilmesi için nelerin yapılması gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi.
Raporda, Avrupa büyüme modelinin altı temel bileşeninin değerlendirildiğini, bunların, ticaret, finans, işletme, yenilikçilik,işgücü ve kamu olduğunu ifade eden Raiser, "Avrupa'da çoğu ülke finans ve ticaret konusunda iyi, çoğu ülke işletme yenilikçilik konusunda iyi, ancak işgücü ve kamu sektörü bakımından iyi olan ülke sayısı çok az. Dolayısıyla Avrupa'nın kamu sektörünün ve işgücü piyasalarının daha iyi işlemesi için bir çok değişiklik yapması işletmelerde yenilikçiliği ve üretkenlik artışını geliştirmesi için daha az değişiklik yapması, finans ve ticaret alanlarında reform için daha az değişiklik yapması gerekiyor. Üretimin durması nüfusların azalması ve sürdürülebilir mali dengesizlikler birçok değişikliği acil hale getirmiştir" diye konuştu.
Üç tavsiye
Raiser, raporda, Avrupa'nın büyüme modelinin yeniden canlandırılması için üç ayrı tavsiyede bulunduğunu ifade ederek, bu tavsiyeleri, "daha yoksul ülkelerin yüksek gelirli ekonomiler haline gelmesine olanak tanıyan yakınsama makinesinin yeniden çalıştırılması", "dünya nüfusunun onda birini barındıran kıtanın küresel ekonomik çıktının üçte birine sahip olmasını sağlayan, 'Avrupa Markası'nın yeniden oluşturulması" ve "dünyanın en yüksek yaşam kalitesine sahip bölgesi olarak 'yaşam tarzı süper gücü' konumunu sürdürebilmesi için neler yapılması gerektiğinin yeniden değerlendirilmesi" olarak sıraladı.
Raiser, Avrupa ile daha yakın entegrasyonun aslında Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma arzusu ile de örtüştüğünü dile getirerek, birkaç yıl önce kendilerinin AB'nin büyüme modeline ilişkin şüphelerini dile getirdiklerini kaydetti.
"Avrupa'nın en güzel günleri artık geçmişte kaldı" diyen Raiser, gelecekte ekonomik anlamda Asya kıtasının ve Doğunun daha etkin rol oynayacağını sözlerine ekledi.
(A.A)