Boyner: 2012'de aynı hızda büyümeyiz
Türkiye ekonomisindeki büyümeyi değerlendiren TÜSİAD Başkanı Boyner, 2012'de ise aynı hızda büyümenin mümkün olmayacağını söyledi.
Abone olİSTANBUL - Ekonomik büyümeye ilişkin ilk altı aylık rakamları değerlendiren ve rakamların güvenin devam etmesi açısından olumlu olduğunu söyleyen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, 2012 yılında ise aynı hızda büyümenin mümkün olamayacağını söyledi.
Boyner, "G-20 Özel Sektör Toplantısı: Emtia Fiyatlarındaki Dalgalanmalar" konferansı öncesinde basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.
Boyner, büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, büyüme beklentilerinin 7 civarında olduğunu ve Türk ekonomisinin Çin'den sonra ikinci en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu söyledi.
Bileşenlere bakıldığında hem tüketicinin, hem de yatırımcının güveninin devam ettiğini gördüklerini ifade eden Boyner, "Bu çok olumlu bir şey. İthalatta çok büyük bir düşüş yok ama küçük de olsa bir düşüş var. Ama esas olan dünyadaki krizden Türkiye'nin en büyük avantajı hem yatırımcı hem tüketici açısından içerde güvenin sürmesi. Çünkü ne olursa olsun ihracat piyasalarında bir daralma olacağı için içerdeki tüketime ihtiyacımız var" dedi.
Boyner, aşırı ısınma beklentisine ilişkin bir soru üzerine de, "Onun geride kaldığını düşünüyoruz. Hiç bir zaman bir aşırı ısınma olmadı. Kaldı ki 2012'de bu hızla büyümemizin ben mümkün olmayacağını düşünüyorum. Ama gene de en azından güvenin devam ettiğini görmek olumlu bir gelişme" dedi.
"2012 riskleri yönetmemiz gereken bir yıl"
Ümit Boyner, dış politikada gelişmelerin ekonomik yansımalarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de, dış politikanın uzun erimli bir konu olduğunu, şu anda onun analizini yapmak için erken olduğunu ifade etti.
Bölgedeki gelişmelerin beklentilerden farklı olduğunu dile getiren Boyner, "Arap Baharı Türkiye'ye bu pazarlarda istediği hızlı büyümeyi sağlayacak gibi görünmüyor. Çünkü yeniden yapılanmalarda belli sancılar yaşanıyor. O açıdan biz gene klasik ihracat pazarlarımıza, orada pazar payını artırmaya yoğunlaşmak zorundayız" dedi.
Boyner, 2011 yılının ikinci çeyreğine ilişkin beklentisinin sorulması üzerine de, "Biz senelik 5 büyüme öngörmüştük. Onda bir revize yapmadık, iyice bakmak lazım" dedi.
Çari açığın GSMH'nın yüzde 9'una yaklaştığını, bunun kısa vadede bir çaresi olduğunu düşünmediğini ifade eden Boyner, "Türkiye yatırım ortamında çeşitli gelişmeler, ilerlemeler yaparak içerde ürettiği katma değeri yükselterek ancak cari açık sorununu çözecektir. Bu da biraz vakit istiyor" dedi.
Boyner, IMF'nin Türkiye'nin 2012 büyüme beklentisini yüzde 2,5 olarak açıkladığı hatırlatılarak, bu konudaki yorumunun sorulması üzerine de, bir rakam telaffuz etmeyi doğru bulmadığını söyledi.
Ümit Boyner, "Dünya açısından 2012, riskleri yönetmemiz gereken bir sene olacak. O açıdan Türkiye'nin büyüme hızının bu şekilde devam etmesi çok gerçekçi olmayabilir. O riskleri yönetmek zorundayız" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu seyahatine ilişkin bir soru üzerine de Ümit Boyner, bu ülkelerin Türkiye'nin uzun vadede ticaret ve yatırım için önemli pazarları olduğuna işaret ederek, o açıdan ticari ilişkilerin sürmesinin önemli olduğunu söyledi.
"Emtia fiyatları tüketici güvenini vurdu"
Boyner, "G-20 Özel Sektör Toplantısı: Emtia Fiyatlarındaki Dalgalanmalar" konferansının açılışında yaptığı konuşmada ise, yakın dönemde emtia ve hammadde fiyatlarında hem yüksek artışlar hem de yüksek dalgalanmalar meydana geldiğine işaret ederek, gıda ve tarımsal hammaddeler dahil olmak üzere, geniş bir ölçekteki emtia fiyatlarınin bu artışlar ve dalgalanmalardan etkilendiğini, bu gelişmelerin ekonomi, toplum ve hatta siyaset alanlarında önemli etkileri ortaya çıkmakta olduğunu belirtti.
Ümit Boyner, kısa dönemde, oluşan yüksek fiyat seviyeleri ve fiyat dalgalanmalarının ekonomik kesimlerin hemen hemen hepsini olumsuz etkilediğini ancak, etki dinamikleri incelendiğinde fiyat seviyelerinin tüketim kararları üzerinde daha ağırlıklı olarak olumsuz etki yaratırken, yatırım kararları üzerindeki olumsuz etkilerin temel olarak seviyeden değil, fiyat dalgalanmalarından kaynaklandığına işaret etti.
Enerji ve gıda başta olmak üzere artan emtia fiyatlarının tüketici güvenini vurduğunu, tüketicilerin sağlıklı borçlanma ve tüketim kalıplarını genişletme eğilimlerinin yerini umutsuz şekilde temel ihtiyaçları idame ettirme eğilimine bıraktığını ifade eden Boyner, "Yatırımcılar ise, artan dalgalanmalar neticesinde, derinleşen belirsizlik ortamında karar vermekte ve yatırım yapmakta zorlanmaktadır. Aşırı artan belirsizlik nedeniyle, yatırımlar ya ertelenmekte ya da tamamen iptal edilmektedir. Ayrıca, maliyetlerin fiyatlara yansıtılmasında sıkıntılar yaşanmakta ve sürdürülemez fiyat politikaları yürütmek zorunda kalan işletmelerin kısa sürede piyasadan çıkmaları kaçınılmaz hale gelmektedir" dedi.
Piyasa ekonomisinin ilkelerinden taviz verilmemesi ve müdahaleci yaklaşımlardan uzak durulmasının burada büyük önem taşıdığını söyleyen Boyner, "Hele hele dünya rezervlerini, kaynaklarını devlet eliyle tekelleştirme ve bunu siyasi araç olarak kullanma yönündeki tehlikeli yaklaşımlara engel olunması, bana kalırsa kürenin refahı, huzuru ve barışı için hayati öncelik taşıyor. Küresel yönetişime geçişin kurumları oluşana kadar, geçiş döneminde yüksek eşgüdüm şarttır ve bu geçiş dönemi piyasa kuralları istismar edilmeden gerçekleştirilmelidir, G-20 - B-20 oluşumunun da asıl katkısı bu aşamada ortaya çıkmalıdır. Yani G-20 yeni küresel düzene geçişte bir arayüz görevi görmektedir" diye konuştu.