Borçsuz KOBİ'ye de yaklaşım teklifi
'Banka borcu' bulunmayan işletmelerin de devlete olan borcunun yapılandırılması öngörülüyor.
Abone olCanan SAKARYA-Özüm ÖRS
ANKARA - 5569 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 30 Aralık 2006 tarihinde yürürlüğe girdi. KOBİ'lerin bankalar ve diğer mali kuruluşlara olan borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören kanundan az sayıda firma yararlanabildi.
Kanunun bir özelliği, mali sisteme borçlu KOBİ'lere, alacaklıları ile yeniden yapılandırma protokolü imzalamak şartıyla, devlete ve kamu kuruluşlarına olan sigorta primi, vergi, doğalgaz vb. borçlarını da yapılandırma imkânı tanımasıydı. Mali sisteme borcu bulunmayan veya borçlarını vadesinde ödemiş şirketlerin devlete ve kamu kuruluşlarına birikmiş borçları ise yapılandırma kapsamı dışında bırakılıyordu.
Kanundaki bu boşluk zaman zaman KOBİ dünyasında eleştirildi ve düzeltilmesi istendi. Ancak, 2006 yılından bugüne kadar hükümet bu konuda bir girişimde bulunmadı. Soruna muhalefet el attı. CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, 23. dönemde ele alınamayan 5569 Sayılı Kanun'da değişiklik öngören teklifini yeniledi.
Öğüt'ün 12 Temmuz 2011'de yenilediği kanun teklifi 1 Ekim 2011 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun gündemine alınarak, incelenmek üzere "tali komisyon" sıfatıyla Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Sanayi ve Ticaret Komisyonu'na havale edildi. Ele alınmayı bekleyen teklifin genel gerekçesinde şu görüşe yer veriliyor:
"5569 Sayılı Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Mali Sektöre Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunun 3. maddesinde, bu borçları takibe alınan KOBİ'lerin hem bankalara hem de bankalar dışında vergi, SSK, su, elektrik, doğalgaz borçları yeniden yapılandırılmaktadır. Ne var ki bankalara borcu olmayan KOBİ'lerin söz konusu borçları için bir düzenleme getirilmemektedir.
"Bu düzenlemenin bankalara olan borçlarını elinde avucunda ne varsa satarak ödeyen ancak vergi, SSK ve diğer borçlarını kapatamayan firmaları kapsamaması nedeniyle Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu görülmekte. Daha da ötede bankalara olan yükümlülüklerini zamanında yerine getiren firmalar aleyhine haksız rekabet doğmasına neden olmaktadır. Yapılan düzenleme ile KOBİ'ler arasında doğan haksız rekabetin ve hukuki açıdan ortaya çıkan eşitsizliğin giderilesi amaçlanmaktadır."
Bu gerekçeye dayandırılan değişiklik teklifi şöyle:
"Madde 1- 5569 Kanunun 3. maddesinin 3. bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"Kanunun 2/e maddesi kapsamında bulunmakla birlikte, bu kanunun 1. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kredi borcu bulunmayan ve Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalamamış olan KOBİ'lerin, 31.10.2006 tarihine kadar vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan elektrik, doğalgaz, telefon veya su kullanımından kaynaklanan borçları ile Maliye Bakanlığı vergi daireleri ile sosyal güvenlik kurumlarına olan ve (….) 6173 Sayılı Kanun veya tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre takip edilen borçları, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde başvurması halinde teminat aranmaksızın kanuni faiz hadi uygulanmak suretiyle yirmi dört aya kadar tecil edilebilir. Bu kapsamdaki borçlar nedeniyle daha önce uygulanmış hacizler, yapılan ödemelere paralel olarak kaldırılır."
Öğüt'ün teklifi 5569 sayılı Kanun'dan bankalara borçlu olmadıkları için yararlanamayan çok sayıda işletmeyi ilgilendiriyor.
DÜNYA Mikro Politika'ya konuşan KOBİ dernekleri başkanları tarafından olumlu karşılanan ve desteklenen teklifin TBMM'den geçebilmesi için hükümetin onayı yeterli olacak.
Yasa teklifini veren Ensar Öğüt ne diyor?
Ensar Öğüt (CHP Ardahan Milletvekili, yasa teklifi sahibi):
KOBİ'ler Türkiye'ye katma değer kazandırıyor. Bugün bütün şirketlerde bir rekabet yarışı var; öyle ki, Çin başta olmak üzere diğer bazı Uzak Doğu ve Avrupa ülkelerinden gelen mallarla yarış ediliyor. Çünkü dünya açık pazar haline geldi. Türkiye'de ithalat ile ihracat arasında büyük bir makas var. Maliyetler yükseliyor ama dışarıdan gelen ucuz mallar kârları çok düşürüyor. Böyle olunca, açık pazarda kıyasıya bir rekabet ve yarış söz konusu.
Sigorta primleri, doğalgaz ve tüm borçlarla ilgili bir af geliyor ama bir de borçlarını zamanında ödeyenler var; bunların günahı ne? Mücbir sebepler olur! Van'daki gibi mücbir sebepleri getirdiğiniz zaman haklı. Fakat, her şeye rağmen bankadan kredi kullanarak veya borçlanarak, malını mülkünü satarak ödeyenler ne olacak? Sağduyulu, ülkenin katma değerine katkı sunan, vergi ödeyen KOBİ'ler gözetilmeli.
Devlet olarak belli bir kesime avantaj sağlıyorsun. Birisi borcunu zamanında ödeyememiş mağdur olmuş; öbürü zamanında malını mülkünü satarak bankadan kredi alarak ödemiş. O zaman buna da eşitlik ilkesi çerçevesinde devletin el atması ve imkan sağlaması lazım. Örneğin, kredi verirken faizleri düşürebilir. Prim, doğalgaz, elektrik ve Gelir Vergisi'ne kadar kolaylıklar sağlayabilir. O zaman vatandaş devletine güvenir. Devlete güven artarsa istikrar olur. Ben bu kanun teklifini, hem anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenmemiş olur, hem bir denge sağlanır, hem de devlete güven sağlanmış olur diye verdim.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da maalesef KOBİ yatırımı yok! Terör, coğrafi koşullar, ulaşım imkanları, hammaddeye uzaklık, nakliye gibi nedenlerle yatırım gitmiyor. KOBİ'ler bu bölgeleri yatırım için tercih etmiyor. Orta Anadolu ve batısına baktığımızda da KOBİ'lerde büyük sıkıntılar var; eğer ayağa kaldırmaz, yeni destek ve teşvikler sağlamazsanız işsizlik sorununu da çözemezsiniz. Üretim duruyor; durduğu zaman hem kayıt dışı, hem işsizlik artıyor.
Şu anda inşaat sektörü hareketli, bu birtakım avantajlar sağlıyor ama can çekişen KOBİ'ler de var. Kredi kullanmış, malını mülkünü satıp devlete borcunu ödemiş veya halen borçlu KOBİ'lerin elden geçmesi lazım. Bence kesinlikle KOBİ Bakanlığı kurulmalı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı hem KOBİ'lerle hem de teknoloji ve başka konularla uğraşıyor.
KOBİ'ler desteklenirse ara malı ithalatı da sona erer.
Dışarıdan ara malı geldiği zaman bizim KOBİ'lerimiz zarar görüyor, yok oluyor! Çin'den geliyor 3 liraya, burada imal ediliyor 5 liraya… Bu noktada KOBİ'lere maliyeti düşürecek şekilde destek verirseniz, onlar da ucuza üretebilir. KOBİ Bakanlığı kurulursa bu dengeler gözetilir. Gazetelere baktığımızda, işçi arayan birçok işyeri var her sektörde; ama vasıflı eleman yok. Mesleği olan insan rahat iş bulabiliyor, meslek edindirme kursları KOBİ Bakanlığı bünyesinde yapılırsa vasıflı eleman yetişir.
KOBİ dünyası liderleri ne diyor?
Nihat Güçlü
İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı
Yerinde ve uygun bir teklif. Bu borçların bu şekilde 24 ay ertelenmesi piyasadaki nakit darlığını bir nebze olsun giderecektir. Geçmişte benzer uygulamalar yapılmış, faydası da görülmüştür. Tedbir alınmadığı takdirde maalesef yakın gelecekte birçok KOBİ ya küçülmek veya kapanmak zorunda kalacaktır. Olumsuz sonuçları engellemek için yapılacak bir erteleme, orta ve uzun vadede olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Esasında hukukta bu uygulamanın bir karşılığı vardır. Türk Ticaret Kanunu'nun 324. maddesinde düzenlenen "iflâsın ertelenmesi" müessesesi bu amaçla ihdas edilmiştir. TBMM'nin göstereceği bir irade ile KOBİ'lerin borçları ertelenir ve piyasaya biraz "can suyu" verilirse, hem çalışanlar, hem KOBİ'ler ve dolayısıyla ülkemiz açısından önemli bir hizmet yapılmış olacaktır.
Nurettin Özgenç
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı
Kamuoyunda "Anadolu Yaklaşımı" olarak bilinen 5569 Sayılı Kanun ile getirilen küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin mali sektöre olan borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik yasal düzenleme 40 bini sorunlu 70 bin KOBİ' yi kapsamasına rağmen, maalesef amacına ulaşamamıştır.
30 Aralık 2006 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından son başvuru tarihine kadar, 120 firma toplam 200 bin 904 TL borç için finansal yeniden yapılandırma programından faydalanabilmiştir.
Hükümet, iş dünyasının önünü açmak için yıllardır biriken sorunlara çözüm üretmektedir. Son dönemlerde sanayiciye, KOBİ'lere, işletmecilere, esnaf ve sanatkara destekleri artırırken, sorunları çözme noktasında da gayret sarf ettiği bilinen bir gerçek. Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun çıkarılması ticari hayata bir düzen getirecek. "Anadolu Yaklaşımı"ndan sonra benzer bir şekilde "torba kanun" veya "af kanunu" gibi adlarla anılan 6111 Sayılı Kanun ile KOBİ borçlarının yeniden yapılandırılması için ödeme kolaylığı sağlandı.
2001 krizi sonrasında reel sektöre yönelik olarak atılan en somut adım, finansal yeniden yapılandırma programı uygulanmaya konulmasıydı. Söz konusu program ile finansal darboğaza giren, yeniden yapılandırma halinde yaşaması mümkün olan, katma değerli mal ve hizmet üreten gerçek ve tüzel kişi borçlulara, faaliyetlerini verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması amaçlanmıştı. Ancak; KOBİ'lere ekonomik ferahlık yaratması hedeflenen proje, amacına ulaşamadı.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin mali sektöre olan borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören 5569 sayılı kanunda değişiklik yapılması için verilen teklifi gayet müspet karşılıyor ve destekliyoruz. Çünkü kapısına kilit vurulmuş bir işletmenin kimseye bir faydası olmaz. Ancak, yapılandırmalar konusunda öneride bulunurken özeleştiri de yaparsak esnaf, sanatkâr ve girişimciler de bundan sonra hesabını kitabını, işini, dükkânını ona göre ayarlamalıdır.
Barış Aydın
TÜGİAD Ankara Şubesi Başkanı
İşletme sermayesi sıkıntısı çeken KOBİ'lere finansal destek sağlanmasını amaçlayan bu yaklaşım, firma ayrımı yapılmadan, işletme sermayesine ihtiyacı olan her kurum için cankurtaran görevi görecek. KOBİ'lere sağlanan finansal destek sadece işletmeleri değil istihdam fırsatlarını artıracaktır. Bu yapılandırma, geçmişte yaşanan ekonomik krizler nedeniyle ağır finansman sıkıntısına düşen borçlu işletmelerin borç vadelerinin uzatılmasıyla, mali kesime olan geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeye ve katma değer sağlanmasına da olanak tanıyor.
Büyük ölçekli işletmeler finansman ihtiyaçlarını farklı kaynaklardan karşılayabilecek deneyim ve yeterliliğe sahip.
Ancak, KOBİ'ler için durum böyle değil. KOBİ'ler teknolojik atılım için kaynak beklerken, mali krizlerle de mücadele etmek zorundalar. Bu yasa teklifi gerçekleşirse işletme sermayesi yetersizliği çeken KOBİ'lerin ekonomiye kazandırılması ve istihdamın artırılması için finansal destek sağlayacak. Mal ve hizmet üreten KOBİ'ler faaliyetlerini verimli sürdürebilecekler. Bu sayede ticari faaliyetleri de genişleyebilecek. Tedarikçi ve alıcı durumda olan işletmelere de iş ortamı yaratılabilecek.
Türkiye'de sermaye birikiminin yetersizliği, tasarruf eğiliminin sınırlı oluşu gibi nedenlerle iç kaynaklar KOBİ'leri finanse etmekte yetersiz kalıyor. Artan finansman ihtiyacı KOBİ'lerin gelişimlerine ve ekonomik paylarının artmasına zaman zaman engel oluyor. Bu yüzden borç vadelerinin uzun ve maliyetlerin düşük olması, işletmeler açısından gelişime kaynak yaratmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Borç yapılandırılması bu anlamda katkı sunsa da, daha geniş ve kapsamlı yapılandırmaların hayata geçirilmesi de gerekiyor.
Borçları yeniden yapılandırılan firmaların, sürecin sonunda, mali yapılarının sağlıklı, rantabilitelerinin olumlu hale gelmesini gözlemlememiz gerekiyor. Öz kaynak eksiği ile çalışan veya mevcut öz kaynaklarını yitiren işletmelerin sorunları sadece nakit akışlarının düzenlenmesi, borçlarının yeniden vadelendirilmesi ve hatta "can suyu" olarak nitelendirebileceğimiz işletme sermayesi ihtiyacının giderilmesi değil, bu işletmelerin mali yapı verimliliğinin yeniden tesis edilmesine yönelik biçimde düzenlenmeli. Borç yapılandırması, sadece kamu alacaklarının tahsilâtını değil, KOBİ'leri rahatlatma ve finansal destek sağlama amacını da gütmelidir.
Serhat Esen
Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Ankara Şubesi Başkanı
Doğru bir yasa teklifi. Mutlaka uygulanmalı. Fakat geçici bir çözüm olduğuna inanmaktayım. KOBİ'lerin en büyük sıkıntısı ürettikleri malların bedelini zamanında alamamasıdır. Asıl sıkıntı burada başlıyor. Bu durum kendi ödemelerini zamanında yapamamasına meydan vermektedir. Büyük kuruluşlar KOBİ'leri kıskaç altında tutmaktadır. Bu nedenle KOBİ'ler geciken alacak tahsilinden bunalmışlardır. Avrupa Birliği'nin kuralı derhal ülkemizde de uygulamaya alınmalıdır.
AB'nin KOBİ'lere geç ödeme alışkanlığıyla mücadele için kanun, kural koyma çabasını Türkiye'ye rakip olabilecek ülkeler göstermektedir. Hindistan 2006'da AB'nin çalışmasını dikkate alarak kanun çıkarmıştır. Hindistan'da KOBİ'lere geç ödeme diye bir şey olamıyor. Kanun 45 günle sınırlama getirmiştir. Bir büyük şirket, küçük şirket ile daha uzun vadeli sözleşme yapsa bile kanun geçerli; ödeme 45 gün içerisinde büyük şirket tarafından yapılıyor.
AB, KOBİ'lerden alınan mal ve hizmetin karşılığını 45 gün içerisinde ödenmesini şart koşmaktadır. Süreyi aşanlara libor artı 7 puan ceza ödemesi getirebilmektedir. Niye benzer bir kanun ülkemizde uygulanmamaktadır?
Diğer bir önerim de şu: KOBİ'ler kestiği her 10 bin TL'lik faturasını bankasına gönderebilmeli ve nakit olarak tahsil edebilmelidir. Mevduat sahiplerine tüketici kredisi ile uzun vadeli sabit ödemeli krediler nasıl açılabiliyorsa, KOBİ'lerden mal alanlar da bu kapsamda değerlendirilmeli, çek ile ödeme artık tarihe karışmalıdır.
KOBİ'lerden mal alanlar bankalara ödemelerini seçtikleri vadeye göre yapabilmelidirler. Bugün artık bankaların çekleri kopyalanmakta, dolandırıcılar bu yöntemle KOBİ'leri zarara uğratmaktadırlar. 10 bin TL ve üstü faturalar, kesen firma tarafından bankasına ibraz edilecek ve anında tahsil edilecektir. Alıcı firmanın ilgili bankası satıcı firmanın bankasına ödemeyi yapacaktır. Satıcı firmanın zaten bankada bir kredibilitesi ve hacmi var. Bu kapsamda her işlem kayıt altında banka nezdinde yapılacaktır. Alıcının mal bedelini ödeyip ödeyemeyeceği de kendi bankasının kontrolünde yürütülecektir.