“Bize karşı yapılan saldırıların merkezinde büyük projeler var”

Kapusuz, siyaseti dizayn operasyonu ile Türkiye ekonomisinin kuşatma altına alındığını, borsadaki düşüş, dolardaki yükseliş ve artan faizlerin ekonomiye toplam 104.4 milyarlık fatura çıkardığını söyledi.

Abone ol

Canan SAKARYA

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, siyaseti dizayn operasyonu ile Türkiye ekonomisinin kuşatma altına alındığını belirterek, Gezi olayları ile birlikte ülkenin omuzlarına toplam 167.9 milyar lira maliyet yüklendiğini belirtti. Anketlerin AK Parti’nin oylarını yüzde 47-49 bandında gösterdiğini kaydeden Kapusuz, “Bütün yatırımını 30 Mart seçimlerine endeksleyenleri hayal kırıklığı beklemektedir” dedi. Kapusuz, Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya’nın son siyasi ve ekonomik gelişmelere ilişkin olarak sorularını şöyle yanıtladı:

• Son iç ve dış gelişmeleri değerlendirir misiniz? Nasıl bir tablo ile karşı karşıyayız?

Dünya gerek siyasi gerekse ekonomik olarak kırılgan bir dönemden geçiyor. Türkiye jeopolitik konumu gereği bölgede kilit rol oynamakta. Konumumuz gereği Ortadoğu’da ne olup bittiğine, Suriye’deki insanlık katliamına, Ukrayna’da yaşanan son gelişmelere kayıtsız kalamayız. Bazı güçler tarafından dünyanın sınırları yeniden çiziliyor. İnsan hakları, demokrasi diyerek toplumlar üzerinde siyaset dizayn ediliyor. Son Ukrayna örneğinde de gördüğümüz gibi iç savaş çıkarılarak ülke bölünmeye çalışılıyor. Artık küresel bir toplum mühendisliği söz konusu. Türkiye’de de yapılmak istenen aynı. Mantık şu; küçük olsun, sorunlu olsun, güdümlü olsun… Son yıllarda ekonomiden sosyal politikaya, demokratikleşmeden dış politikaya hayatın her alanında büyük bir ivme yakalayan Türkiye’nin de bu potanın içine girmesi kaçınılmazdır. 12 yılına büyük başarılar sığdırmış AK Parti’nin tam da bu yüzden bazı odakların hedefi haline gelmesi kendi içinde doğal bir süreç. Ancak bu hedef tahtası Türk halkına zarar veriyorsa buna da müsaade etmeyiz.

• Yaşananların ekonomiye etkisi nedir?

Son zamanlarda yaşadıklarımıza dikkatlice bakacak olursak gerek Gezi olayları gerekse 17 Aralık süreci bize karşı yapılan saldırıların merkezinde büyük projelerin olduğunu görürüz. Çözüm süreci, 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Marmaray, hızlı trenler, duble yollar gibi dev projeler. Kendi tüfeğimizi, helikopterimizi, uçağımızı, insansız hava aracımızı, gemimizi, tankımızı yapar hale geldik. Türkiye 12 yılda 3 kattan fazla büyüdü. İhracatımız 36 milyar dolardan 152 milyar dolara çıktı. Milli gelirimizi 12 bin dolar seviyelerine getirdik. Enflasyonu tek haneli rakama düşürdük. IMF’ye borcumuzu sıfırlayarak prestijimizi kazandık. Bunu gören çıkar lobileri ne yaptı, önce Gezi olaylarını başlattı amaçlarına ulaşamayınca da 17 Aralık operasyonu devreye sokuldu. Siyaseti dizayn operasyonu ile Türkiye ekonomisi kuşatma altına alındı. Borsadaki düşüş, dolardaki yükseliş ve artan faizler ekonomiye toplam 104.4 milyarlık fatura çıkardı. Bu cebinizdeki paranızın resmen çalınması demektir. Gezi olayları ile birlikte bu ülkenin omuzlarına toplam 167,9 milyar lira maliyet yüklendi. Dolardaki artışın enerjiye yansıması da cabası. Şimdi akla şu geliyor; ne oldu da dünya küresel krizle mücadele ederken ve hala toparlanamamışken ve yine Türkiye istikrarlı mali disiplin politikalarıyla bu krize karşı koyabilmişken birden bire ülke ekonomik krizin eşiğine geldi yaygarası yapıldı. Mayıs ayında yüzde 4.5’larda olan faiz yüzde 11’lere nasıl geldi? Türkiye “faiz artımı yapmak zorunda” diyenler bu durumdan nemalanan çevrelerdir. Gezi olaylarında insanları sokaklara dökerek “mesele ağaç değil hala anlamadın mı” diyerek istedikleri  sonucu alamayan bu çıkar çevreleri bu sefer de 17 Aralık operasyonu ile toplum mühendisliğine soyundular. Hani derler ya “biz bu filmi daha önce gördük” diye işte defalarca tekrarlanan da yine aynı bildik darbe girişimi. Ancak bu sefer başarılı olamayacaklar. Önümüzdeki yerel seçimde biz inanıyoruz ki bu millet yine istikrara ve güvene oyunu verecektir. AK Parti hiçbir seçimde seçim ekonomisi uygulamamıştır. Sağlam ve istikrarlı politikalarımız sayesinde ekonomimiz yine canlılığını koruyacak, Türkiye yine yatırım ve cazibe ülkesi olmaya devam edecektir.

• Sizce 17 Aralık’ta başlayan süreç iktidar ve muhalefet tarafından doğru yönetildi mi?

17 Aralık’ta başlayan süreci doğru yönettiğimizi düşünüyorum. Bu benim şahsi kanaatim. 17 Aralık operasyonu her ne kadar AK Parti’ye yönelik gibi gözükse de aslında direkt olarak Türk halkına yapılmıştır. Milli irade resmen gasp edilmektedir. Çok şükür ki bu millet sandık siyasetini bilmeyenlerin sandık dışına nasıl tevessül ettiklerini net bir şekilde gördü. Bizim milletimiz kendi iradesinin üzerinde oynanan her türlü oyunun farkında olacak kadar feraset sahibidir. Milli iradeye saygısı olmayanların sandıktan çıkan iradeye de saygısı yoktur. Bu süreç bize yine aynı taktiklerle halkı manipüle ederek bir algı oluşturulmaya çalışıldığını gösterdi. Darbecilere siyasi zemin hazırlayan muhalefet paralel yapıyla birlikte hareket ederek gizli koalisyonlarını kurmuşlar bile…

17 Aralık sürecini destekleyerek bütün enerjilerini AK Parti’nin bitirilmesine harcıyorlar. Seçim propagandalarını herhangi bir proje üzerine değil sadece iktidara yönelik karalama kampanyaları üzerinden yürütüyorlar.

Özellikle CHP kaset siyasetinden sokak siyasetine, şantaj siyasetinden gerilim siyasetine kadar baş aktör rolü oynamaktadır. Türkiye’nin otoriterleştiğini her fırsatta söylerken bütün bunları yapabilme özgürlüğüne sahip CHP’nin bir açıklaması var mıdır acaba? Demokrasiyi içselleştirememiş bir siyasi hareketin sürekli Türkiye otoriterlişiyor demesi ne yaman çelişki. Biz inanıyoruz ki yanlış hesap 30 Mart seçiminden dönecek, halkımız gereken cevabını sandıkta verecektir.

• Yaşananlar seçim sonuçlarını nasıl etkiler? İktidar ve muhalefet noktasında beklenti ve öngörüleriniz nelerdir? Anketleri de dikkate alarak AK Parti’nin hedefi nedir? Yerel seçimler sonrası nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Bütün anketler bize AK Parti’nin yüzde 47-49 bandında olduğunu gösteriyor. Her seçimi başarıyla atlatan AK Parti yine halkımızın güvenini almış olarak yoluna devam edecektir.

Milletimiz dış mihraklarla birlikte hareket eden yerli işbirlikçilerin oyunlarını görmüştür. Takke düştü kel göründü. Halkımız kendi iradesine ve geleceğine sahip çıkacaktır. 

Bütün yatırımını 30 Mart seçimlerine endeksleyenleri hayal kırıklığı beklemektedir. Ellerindeki bütün argümanları elinden alınmış muhalefetin paniği de zaten AK Parti’nin başarısından kaynaklanıyor. Son günlerdeki hezeyanlarının da, çırpınışlarının da sebebi budur. Biz bütün bu saldırılara karşı yine milletimizle birlikte 2023 hedefine emin adımlarla yürüyeceğiz.

• Türkiye üç önemli seçimi ardı ardına yaşayacak, önümüzdeki süreç için nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Önümüzdeki süreç Türkiye siyasi tarihi açısından önemli bir süreç. Biz 30 Mart seçimlerine önem veriyoruz. Bu seçim son zamanlarda toplum mühendisliği yapmak isteyenlere milli iradenin cevabı olacaktır. Hasmane tutumlara maruz kalmış büyük projelerin teyidi olacaktır. Kısaca demokrasiye, siyasete ve milli iradeye yapılan saldırılara cevap niteliğinde olacak. Bu seçimi de tıpkı diğer seçimlerde olduğu gibi başarıyla atlatacağımızı düşünüyorum.

Gücünü milletten alan Türkiye’yi ileri seviyelere taşıyacak AK Parti’nin önünü ne muhalefeti, ne paraleli, ne dış gücü, ne çıkar çevreleri, ne faiz lobisi kesemeyecektir. Bu seçimlerden de Allah’ın izniyle güçlenerek çıkacağız. Bu seçim değişim ve dönüşümün seçimi olacak. 30 Mart seçimini önemli kılan bir başka özelliği de önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri etkileyecek olmasıdır. Biz milletimize, millet de bize güvendikçe aşamayacağımız hiçbir zorluk yok. İnanıyorum ki bu seçim istikrara ve güvene itibarın göstergesi olacaktır.

• Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik beklenti ve öngörüleriniz nelerdir?

Şu anki gündemimiz 30 Mart yerel seçimleri. Türkiye üzerinde bir ameliyat gerçekleştirilmek isteniyor doğal olarak biz de bütün enerjimizi ve bütün çalışmalarımızı yerel seçimlere yoğunlaştırdık. Cumhurbaşkanlığı seçimleri kendi doğal sürecinde işleyecek. Başbakanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak isterse AK Parti olarak teklif etmekten ve kendisini Cumhurbaşkanı olarak görmekten şeref duyarız.

Eğer Başbakan olarak kalması konusunda toplumdan talep gelir ve Sayın Başbakanımız da bu talebi kabul ederse mevcut Cumhurbaşkanımızla da devam etmeyi arzu ederiz. Bizim partimizde koltuk hırsları yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız arasındaki ilişki de son derece samimi, içten abi kardeş ilişkisine dayalıdır. Zamanı geldiğinde kendi aralarında konuşup halledeceklerdir.

[PAGE]

“Siyaset, ekonomiyle dizayn edilmeye çalışılıyor”

Ferit B.Parlak

2007 seçimlerinin ardından konuğumuz olmuştu Salih Kapusuz. “Cumhuriyet, Atatürk, demokrasi gibi kavramları kendi malları gibi görerek, ‘Cumhuriyet kazanacaktır’ gibi ifadelerikullananlar seçimi kaybetmiştir” diyerek söze başlamış, lafını “Şimdi onlar kaybetti diye cumhuriyet mi kaybetti? Atatürkçülük mü kaybetti? Hayır, kaybeden onlar oldu. Halktan,cumhuriyetten kopanlar oldu. Kim kazandı? Cumhuriyet, demokrasi, millet ve ülke kazandı” şeklinde bağlamıştı. Dün yaptığımız sohbette Kapusuz yine rahattı, verdiği yanıtlar iseyaşananların AK Parti gözünden fotoğrafı. “Ekonomi üzerinden siyaset yıpratılmaya çalışılıyor. Bu yol da tutmayacak” deyip ekliyor, “Seçimlerden sonra kazanan yine ekonomi, yineTürkiye olacak.”

Yeraltı sularındaki azalma, kârı yüzde 10 düşürecek “Ülkenin birinci sorunu ekonomi değil Güneydoğu” Mersin'de yan yatan geminin mürettebatı kurtarıldı Borsa günü düşüşle tamamladı 'Ateşkes' derken İsrail yine Beyrut'u vurdu