Babacan'dan 'güven' ve 'istikrar' uyarısı
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürdeki risklere dikkat çekerek, "Döviz ve finansman girişinin devam etmesi için mutlaka güven ve istikrar gerekiyor" dedi
Abone olBalıkesir Valisi Mustafa Yaman ve Ak Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'u makamında ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ak Parti İl Başkanlığında partililerle bir araya geldi. Basın mensuplarına açıklamalar yapan Babacan, ülkenin önemli ve kritik bir dönemden geçtiğini belirterek şunları söyledi:
"Son derece kritik bir dönemdeyiz ve önemli bir sınava doğru yol alıyoruz. Bu kritik dönemde Türkiye'yi kucaklayan coğrafyaya baktığımızda tablo pek iyi değil. Hemen güneyimizde Suriye'de bir iç savaş var. Irak'ta son derece istikrarsız bir yapı var. Rusya ile Ukrayna arasında silahlı çatışmaya varan bir gerginlik var. Yunanistan tarihindeki belki en derin ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. İçinde bulunduğumuz jeopolitik ortam sıkıntılı. Türkiye'nin en yoğun ticaret yaptığı, en yoğun finansman sağladığı AB'de de 2008-2009'dan bu yana devam eden kötü bir kriz var. Bu kriz hala aşılmış değil, safhalar açarak devam ediyor. Avrupa'da pek çok ülkede işsizlik tarihi rekor seviyelerde. Böyle bir ortamda Türkiye siyasi istikrarını makroekonomik istikrarını koruyan bir ülke. Bütün olumsuzluklara rağmen; gerek dünyadaki gerekse kendi içinden geçtiği dönemdeki iç siyaset tartışma ve gelişmelerine rağmen Türkiye sapasağlam ayakta."
Orta kesimdeki büyümeye dikkat çekti
Dünya Bankası'nın geçen yıl yayınladığı rapora göre ülkenin dünyada orta kesimin en hızlı büyüdüğü ülkeler arasında yer aldığını, son 10 yılda orta kesim nüfusunun yüzde 22'den yüzde 44'e ulaştığını söyleyen Ali Babacan, şöyle devam etti: "OECD'nin (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) yaptığı gelir dağılımı çalışmalarında Türkiye tüm OECD ülkeleri arasında, gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke. Bunlar hep uluslararası kuruluşların raporlarından alıntılar. Yoksa bazı muhalefet partilerinin kendi yaptıkları çarpma ve bölmeler gibi değil. Hesaplar sağlam. 14 yıl bütçe yapan bir iktidarın hesapları bunlar. Dünya Bankası'nın hesaplarına göre şu anda dünyada 7 milyar insan yaşıyor ve bunların 1 milyarı günde 1 doların altında gelirle yaşamaya çalışıyor. Biz 1 doların altında gelir nüfusunu sıfırladık. Dünya Bankası bir üst basamak olarak 2,15 dolara bakıyor. Türkiye'de 2.15 doların altında gelirli bir nüfusumuz kalmadı. Dünya Bankası'nın baktığı en yüksek para 4.3 dolar. Bizim nüfusumuzun 2002'de yüzde 30'u 4.3 doların altında günlük bir gelirle yaşıyordu. Şimdi bu nüfus yüzde 2'ye indi. Eşitsizliklerin, haksızlıkların, adaletsizliklerin çoğaldığı bir dönemde Türkiye'deki ekonomik gelişmenin çok geniş kesimlere refah artışı olarak yansıdığını görüyoruz."
Muhalefeti eleştirdi
Ak Parti iktidarının son 13 yıllık döneminden bahseden ve muhalefete yüklenen Babacan, "Hiç bir partide bizim kadar ileriye doğru detaylı bir hazırlık yok. Bizim seçim beyannamemiz 350 sayfa. 1250 eylemi içeren öncelikli dönüşüm programı açıkladık. Hiçbir G-20 ülkesinde bu kadar hazırlık olmadığını da biliyorum. Biz yol haritamızı çizdik, kamuoyuyla paylaştık. Bunları okuyup anlamaları da çok zor. Yani muhalefet partilerinin bunu anlamaları ve gerçekleştirmeleri çok zor. Onların seçim beyannamelerine bir bakın. Bunlar daha önce Türkiye'de iktidar oldular mı? CHP oldu mu? Oldu. Ya da onun temsil ettiği zihniyet de iktidar oldu. Üçlü koalisyonun bir ortağı da CHP'nin temsil ettiği zihniyetti. Seçim beyannamelerini açın bakın. Biz iktidarken şunu yaptık, bunu başardık diyebilecekleri bir şey göremeyeceksiniz. Sadece ileriye doğru, içi boş laf. Bizim 350 sayfalık seçim beyannamemizin tam yarısı yaptıklarımız, yarısı da yapacaklarımız. Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir diyoruz. Biz bunları yaptık daha da ilerleteceğiz diyoruz. Diğer partilerin hiçbirisinin ben şunu yaptım, becerdim diyebileceği hiç bir şey yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun SSK'nın genel müdürüyken yaptıklarıyla ilgili seçim beyannamesini açın bakın tek bir şey görebilecek misiniz? 'Bana bir yetki verildi. Şöyle bir genel müdürlük yaptım. Bu dönemde şöyle bir başarıya ulaştım' diye tek bir cümle yok. Söylediklerine, anlattıklarına bakın. Ben şöyle yaptım bunu başardım diye bir şey yok. Şimdi diyor ki ben Türkiye'nin hesap bilen 10 adamından biriyim. Bu açıkladıkları projelerle ilgili maliyet hesabı yaptılar. Üç ayrı parti yetkilisi üç ayrı rakam verdi. Rakamlar birbirini tutmuyor. Ortada hesap kitap yok. Ne var? Laf var. 'Acaba göz boyayabilir miyiz?' Türkiye'de en geniş kesim kimler var? 11 milyon emekli, 3 milyon memur şu kadar işçi var. Bunların gözünü boyamak için, bunları aldatma çabası olarak ne diyebilir? Nasıl kaldırabilir? Tamamen bunun üzerine kurgulanmış seçim kampanyası. Bunun üzerine biz de 'ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' diyoruz. Onlar konuşur biz yaparız" diye konuştu.
Babacan bu ziyaretinin ardından Sanayi Odası'nın düzenlediği toplantıda; sanayiciler ile işadamlarıyla bir araya geldi. Vali Mustafa Yaman, Ak Parti İl Başkanı Dinçer Orkan ve Ak Partili Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz da toplantıya katıldı. Ak Parti'nin kentten ikinci sıra milletvekili adayı Sema Kırcı, protokolde Vali Yaman ile birlikte otururken, çok sayıda Ak Partili kadın da toplantıyı izledi.
"Darbe teşebbüsü yaşadık"
Gezi olaylarından itibaren ülkede ilginç gelişmeler yaşadığını söyleyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'nin uluslararası platformlarda nispeten olumsuz değerlendirildiği bir süreçten geçtik. Ve aynı zamanda 17-25 Aralık gibi adına artık rahatlıkla 'darbe teşebbüsü' diyebileceğimiz dönemler yaşadık. Geçen yıl yerel seçimleri ardından cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaptık. Şimdi de genel seçimlere doğru gidiyoruz. Hem içinde bulunduğumuz coğrafya hem iç siyaset hem de iç sosyal hareketlilik Türkiye'deki şartları oldukça zorlaştırıyor. Buna rağmen çok şükür Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor" dedi.
"Büyüme oranları azalıyor"
Pek çok gelişmekte olan ülkede büyüme oranları düştüğünü vurgulayan Ali Babacan, "Önümüzdeki 10 yılın ortalama büyümesi, geçtiğimiz 10 yıla göre daha düşük olacak. Bunu gelişmekte olan ülkeler yani Brezilya'nın, Hindistan'ın, Çin'in, Endonezya'nın açısından söylüyorum. Geçen yıl tüm Latin Amerika ülkelerinin içinde Brezilya'nın, Arjantin'in, Meksika'nın da olduğu ülkelerin büyüme oranı yüzde 1.5, Çin'de dahi artık yüzde 9-10 gibi rakamlar hayal. 'Bu yıl yüzde 7'yi tutturabilecek miyiz' diye uğraşıyorlar. Önümüzdeki 10 yılda Çin'in büyüme ortalaması bile yüzde 5 olacak. Fakat gelişmekte olan ülkeler bu şartlar altında dahi gelişen ülkelerden daha da hızlı büyüyorlar. Gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisindeki paylarını yüzde 50'nin üzerine çıkartmışlardı. Bu pay gelişmekte olan ülkeler açısından artmaya devam edecek. 'Yatırım' dendiğinde, 'dinamizm' dendiğinde, 'istihdam' dendiğinde yine adres, Türkiye'nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkeler olacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönem Türkiye açısından da umutların yüksek olduğu, beklentilerin yüksek olduğu bir dönem. Fakat içinde bulunduğumuz konjonktürün de risklerini dikkate almamız gereken bir dönem. Bu dönemde bizim istikrara çok çok dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye'ye döviz ve finansman girişinin devam etmesi için mutlaka, ama mutlaka güven ve istikrar gerekiyor. Güven ve istikrar ortamının devamı Türkiye ekonomisi için olmazsa olmaz bir şarttır. Türkiye büyümesinin, güçlenmesinin temeli olarak istikrar ve güveni öncelemek zorunda olan bir ülke. İstikrar ve güven varsa ve güçleniyorsa bizim ekonomimizde güçleniyor, refahımız da artıyor" açıklamasını yaptı.
1994 ve 2011 krizlerine dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "İyi yönetim çok çok önemli. Siyasi iradenin güçlü olması, siyasi iradenin o ülkede doğru politikalar izliyor olması son derece önemli ki iyi sonuçlar alınabilsin" diye konuştu.