Avustralya’dan ithal seyirlik şeytan
Testere serisinin yönetmeni Bousman’ın son filmi Şeytanın Ormanı, korkuseverler için seyre değer ama çabuk unutulacak bir eser olarak vizyona giriyor.
Abone olUğur YILMAZ
ugur.yilmaz@dunya.com
Klişeleri yaratan filmleri bir kenarda tutarsak korku sinemasının en büyük örnekleri dahi bilindik kurgulara dayanır. İnsanı sevindirmek için yüzlerce unsur bulunabilirken gerçekten korkutmanın tek yolu ‘bilinmezlik’ten (dolayısıyla ölüm) geçtiği için senaristlerin de elinde fazla malzeme kalmıyor.
Sert esen rüzgar camı açar, arkanızdan bir gölge geçer, çalıların arasında bir şeyler hareket eder, biz de korkarız. Asıl maharet gerilimi ‘anlık’ korkulardan bağımsız olarak da yükseltebilmekte olduğundan efsane korku filmleri izleyiciyi seyir boyunca işleyerek pes ettirir, kötü sonla salondan kovalayıp yaşadığına sevindirir. ’Şeytanın Ormanı’ (The Barrens) ise ilk bir saatinde yükselttiği gerilimi son yarım saatte yitiriyor, vurucu final uğruna orijinalliğini kaybediyor.
Avustralya kıtasından şeytan transferi
Babasının küllerini çocukken kampa gittikleri ormana serpmek isteyen oğul, iki çocuğu ve karısıyla birlikte ‘Jersey Şeytanı’nın yuvalandığı Pine Barrens’a gider. ABD’nin her eyaletinde birkaç tane bulunan efsanelerden birinin baş aktörü olan Jersey Şeytanı, söylentiye göre 12 çocuğu olan bir annenin şeytandan doğan 13. çocuğudur. Aile daha bölgeye varmadan işaretler görmeye başlar.
Küçükken Jersey Şeytanı’nı gördüğüne inanan babadan başkası ise bu işaretleri okuyamıyordur. ‘Yerel’ şeytanın şekli konusunda türlü rivayetler olsa da kanguruya benzediğine yönelik söylentiler gerçek efsanede olduğu gibi filmde de öne çıkıyor. Her ne kadar amaçsız şeytanı pek göremesek de efsanenin doğduğu yıllarda henüz kangurulara ev sahipliği yapan Avustralya kıtasının ABD’deki bilinirliğinin şaibeli olması film arasında tartışmak için malzeme veriyor.
Kötü sürpriz kötü final
Gelgelelim, babanın yanında sürüklediği aile gibi seyirci de işaretleri yorumlamakta başta zorlanıyor. Babanın başta neden ormana gelmek istediği, ormanda onu ne beklediği, neden onu beklediği kolayca anlaşılamıyor (Hatta son kısım hiç anlaşılamıyor). Üvey anne rolündeki Mia Kirshner’in kötü oyunculuğu da bu anlaşılmazlığı destekliyor. Sürekli klişeleri yıkma çabasıyla ilerleyen film ilk bir saat temposunu koruyor. Final yaklaştıkça kendini açıklama çabasına düşen hikaye, gereğinden fazla uzuyor. Bunun nedenini ise ‘sürpriz’ finalde anlıyoruz. Ancak son ana kadar adım adım çözülen olay ‘sürpriz’le birlikte anlamını yitirip basitleşiyor. Tıpkı geçen yıl gösterime giren ve iyi eleştiriler alan Dehşet Kapanı (The Cabin in The Woods) gibi kaçtığı klişelerin kucağında sona eriyor.
İzlenip unutulacak
Zekice yazılmış senaryosuyla unutulmaz gerilim filmleri arasına giren Testere’nin (Saw) devam filmleri aynı zeka pırıltısını göstermekten uzak kalmıştı. Şeytan Ormanı’na hem yazar hem yönetmen olarak imza atan Darren Lynn Bousman, testere serisinin 2, 3 ve 4 filmlerini yönetmiş, ancak ilk filmin orijinalliğini yakalayamamıştı. Buna rağmen seri kendi kitlesini yaratıp gişede başarılı oldu. Şeytan’ın Ormanı ise bıktırmadan izlenebilen bir korku filmi olmasına rağmen Bousman’ı Testere serisinin gerisinde kalarak korkuseverlerin izleyeceği ama hakkında konuşmayacağı bir film olarak ABD’den sonra Türkiye’de de vizyona giriyor.
Filmin Künyesi
Şeytanın Ormanı
Orijinal İsim: The Barrens
Yapım: 2012- ABD
Tür: Korku
Süre: 1:34
Yönetmen: Darren Lynn Bousman
Senaryo: Darren Lynn Bousman
Oyuncular:
Stephen Moyer
Mia Kirshner
Allie MacDonald
Peter DaCunha
dunya.com puanı :