'Asıl sorumlu Anayasa Mahkemesi'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gelinen noktada ülkede kimsenin can ve mal güvenliği olmadığını söyleyerek Anayasa Mahkemesi ve YÖK'ü eleştirdi.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kılıçdaroğlu, genel merkezde gerçekleştirilen Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu ortak toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarihindeki en karamsar süreci yaşadığını belirterek, "Bu karamsar süreç içinde herkesin umudu olan tek bir parti var, o da biziz, CHP. Herkesin gözü üzerimizde. Demokrasi isteyenlerin, cumhuriyeti savunanların, uygarlığı savunanların, bilimi savunanların, kadın erkek eşitliğini savunanların, hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir Türkiye'yi savunanların tek ama tek umudu CHP" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Özellikle havuz medyasındaki arkadaşlara sesleniyorum. Onların özel toplantı yaptıklarını da biliyoruz. Bundan sonra sadece ve sadece CHP'ye saldıracaksınız diyenleri de biliyoruz. Bu kadar olmaz biraz insaf diyenlere kapıyı gösteriyorlar. Bunu da gayet iyi biliyorum. Arkalarında ciddi bir hükümet desteği olduğunu da biliyorum ama bu baskılar bizi yıldıramayacak. Bildiğimiz doğru yoldan devam edeceğiz" dedi.
"İşsizlik Sigorta'sının darbeyle ne ilgisi var?"
Kılıçdaroğlu, 20 Temmuz da Olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini anımsatarak buna en başından beri karşı çıktıklarını söyledi.
OHAL süresince çıkarılan KYK'lar ile yapılan düzenlemeleri eleştiren Kılıçdaroğlu, "İşsizlik Sigortası'nın darbeyle terörle ne ilgisi var? İşsizlik Sigortası Kanununda değişiklik yaptılar. Bu hafta yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda değişiklik yaptılar. Havuz medyasının kontrolsüz yayın yapmasına her türlü imkanı sağladılar. Yüksek Seçim Kurulunu devre dışı bıraktılar. Yani seçimler, referandumun adil koşullarda olmayacağının mesajını verdiler. Bizim üzerimize gelecekler. Tek yanlı, günün 24 saati yayın yapacaklar. Eşit koşullarda bir referanduma gitmeyeceğiz. Bunu açıkça OHAL kararnamesi ile ilan ettiler"
"Gerçek sorumlu Anayasa Mahkemesi"
Kılıçdaroğlu, "Bunun gerçek sorumlusu kim? Hükümet değil, yürütme organı da değil. Bu işin gerçek sorumlusu, unutmayalım, Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi anayasayı ve hukuku dışlayarak, Ben OHAL kararnamelerine bakmam diye eskiden verdiği, üstelik iki kez verdiği kararı değiştirdi. Demokrasiye aykırı da olsa bakmayacağım dedi. Böylelikle Anayasa da temel hak ve özgürlükleri güvence altına alınan bir ülkede, Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması konusunda siyasi iktidara, her şeyi yapabilirsin, ben bakmayacağım dedi. Açıkça söylüyorum, bu Anayasa Mahkemesi ve yargıçları bu topluma da dünyaya da hukuk dünyasına da güven vermiyorlar. Arzu ederim ve beklerim ki, vicdanlarını sorgulayıp koltuklarından ayrılırlar. O koltukta oturmayı hak etmiyorlar. Ettikleri yemine sadık kalmıyorlar" dedi.
"Kimse korkudan sesini çıkaramıyor"
Muhalif medyanın da susturulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede 150'nin üzerinde gazeteci hapiste olursa, siz o ülkede demokrasi vardır diyebilir misiniz? Tutuklanıyorlar, iddianameler ortada yok. Niye yok? Çünkü delil yok" ifadelerini kullandı.
Ülkede can ve mal güvenliği olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "İş dünyası, sivil toplum, meslek kuruluşları, sendikalar korkudan seslerini çıkaramıyor. Biz onları anlıyoruz. Referandum sürecinde nasıl davranacaklarını da üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Onların üzerindeki her türlü baskıyı da biliyoruz. Onlar çok iyi biliyorlar ki bugün Türkiye de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Altını bir kez daha çizelim, Türkiye de hiç kimsenin can ve mal güvenliği şu anda yoktur. Her an her kişi tutuklanabilir. Her an her kişinin pasaportlarına, mal varlıklarına tedbir konulabilir. Dolayısıyla böyle bir süreç hiçbir darbe döneminde yaşanmadı. Şimdi 20 Temmuz sonrası, bir sivil darbe sonrası hep birlikte yaşıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Darbeci, darbeciye sahip çıkıyor"
Kanun Hükmünde Kararnamelerle üniversitelerin de susturulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, görevine son verilen, açığa alınan öğretim üyesi sayısının 4 bin 811 olduğunu aktardı.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştıracak insanlar, değişik dünya görüşlerini savunabilirler ama her birisi bu ülkenin emekle yetiştirdiği bilim insanları. Hangi vicdan, hangi akıl, hangi bilim, hangi ahlak bir akademisyeni kapının önüne koyar?" dedi.
Akademisyenlerin açığa alınmasından YÖK'ü sorumlu tutan Kılıçdaroğlu, "Birinci sorumlu, Yüksek Öğrenim Kurumu'dur. Neden YÖK? Çünkü YÖK, bir darbe kurumudur. Kendi üniversitesine, bilime sahip çıkmayan bir kurum, görevini yapmamış sayılır. 20 Temmuz sonrası sivil darbecilerin YÖK'e sahip çıkmalarının nedeni de budur. Darbeci, darbeciye sahip çıkacak, kime sahip çıkacak? Bize sahip çıkacak hali yok ya YÖK'e sahip çıkıyor. Her türlü işlemi YÖK üzerinden yapıyor" diye konuştu.