AK Parti'nin adayı Erdoğan
AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı belli oldu. Köşk seçimleri için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı açıklandı
Abone olANKARA - AK Parti'nin Köşk adayı beklenildiği gibi Recep Tayyip Erdoğan oldu. Cumhurbaşkanı Adayı Tanıtım Toplantısı'nı ATO Kongre Merkezi'nde yapan AK Parti, Köşk seçimlerindeki adayını belirledi. Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olmak için adaylığını koydu.
AK Parti'nin Köşk adayını ise Erdoğan'ın yol arkadaşı olarak bilinen Mehmet Ali Şahin açıkladı. Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini belirten Şahin, aday belirlenme sürecinde birçok istişarelerde bulunduklarını söyledi.
Şahin: Tüm vekillerimizin imzasıyla adayı belirledik
Başbakan Erdoğan'ın adının açıklanmasının ardından salonda bulunanlar ayağa kalkarak alkışladı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bu sırada gözyaşlarına hakim olamadığı gözlendi.
Daha sonra Başbakan Erdoğan'ın özgeçmişinin yer aldığı video gösterimi yapıldı. Yapılan gösterim sonrası Başbakan Erdoğan konuşmasına başladı.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah’tır. Bu davanın bayraktarlığını, sancaktarlığını, hizmetkarlığını yapmış ahirete intikal etmiş her bir arkadaşımıza Allah rahmet eylesin. Bizi kibirden muhafaza eyle ya Rab, hasetten, adaletsizlikten, zulümden feri eyle. Ailemizi, yol arkadaşlarımızı tuzaklardan koru Allah’ım. Arkamızda gemileri yakarak yola çıktık. Bu milleti bir kez daha zaferle müjdele ya Rabbim. Amin, amin, amin. Aday gösteren tüm milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığım sırasında kalabalık içinde bir kız çocuğu yanıma geldi. ‘Bunları annem verdi. Seçildikten sonra bizi unutmasın’ dedi ve iki tane bileziği elime tutuşturdu. Bileğindeki oyuncak bileziğini de çıkardı ve elime tutuşturdu. O çocuğun gözlerini unutamadım. Pınarhisar Cezaevi’nde yatarken hep o çocuğun gözleri vardı. Allah’a hamdolsun, o büyük mesajı o büyük emaneti hiçbir zaman unutmadık.
İslam coğrafyasını hiçbir zaman unutmadık, siyaseti onlar için yaptık. Türkiye’nin tüm kenar mahallesindeki yoksullar için siyaset yaptık. Dicle’nin kenarında kaybolan koyunların hesabını sormak için siyaset yaptık. Başörtülü olduğu için üniversite kapılarından döndürülen kızlarımız için yaptık. Ciğeri yanık anneler için siyaset yaptık. Filistin, Mısır, Suriye, Somali, Afganistan’ın masumları için yaptık.
Biz siyaseti ikbal için yapmadık, makam, mevki, rütbe, paye için yapmadık. Biz siyaseti, Allah için, millet için yaptık. Biz siyaseti vatan, bayrak, istiklalilimiz ve istikbalimiz için yaptık.
İmam hatipte okuduğumuz için bizi tahkir ettiler. Namaz kılıyoruz diye bize gerici dediler. Evine ayakkabısını çıkararak girenleri farklı gördüler. İnancı gereği başlarını örten eşlerimize, kardeşlerimize, bacılarımıza dar ettiler. Muhtar bile olamaz diye manşetler attılar.
Biz başkalarının bize ne dediğine bakmadık. Onların dayattığı standart vatandaşlar derdine düşmedik. Allah’ın yardımı yakındır diyenler ve buna inananlardan olduk. Göklerin üstünde bir karar olduğuna inandık. Onlar itelediler, onlar tahkir ettiler, dışladılar, biz daha da azmettik. Her darbeyle daha da güçlendik. Tüzüklerle, manşetlerle çarpışarak, darbelere göğüs gererek büyüdük. Kriterimiz her zaman Hakk oldu. Kimin ne dediğine değil, Hakk'ın ne dediğine, adaletin ne dediğine, milletin ne söylediğine baktık. Adaletin, milletin ne dediğine baktık. Yaradılanı severim, yaradan ötürü. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ dedik.
"Bizi sevmeyenleri de sevdik"
Bu ülke bize oy verenler kadar vermeyenlerin de ülkesidir. Biz, Türkiye'yi onlar için de büyüttük. Bu güzel ülke bizi sevenler kadar sevmeyenlerin de ülkesidir. Bu güzel ülkede hakları, özgürlükleri, kazanımları 77 milyon için büyüttük. Bizi sevmeyenleri de sevdik. Bize oy vermeyenlere de ayrım yapmadan hizmet getirdik. İnsana insan olduğu için değer verdik.
Müslüman meselesini çözmeye çalıştığımız kadar, gayrı Müslümanın, azınlıkların da meselelerini çözmeye çalıştık. Sünninin sorunları kadar alevinin de sorunları ile de ilgilendik.
"Kutuplaştırmacı olmadık"
Yeni bir Türkiye’nin hayalini kurduk. Üreten, yatırım yapan, ihraç eden 77 milyonun hep birlikte kazandığı bir Türkiye hayal ettik. Barışın hakim olduğu bir Türkiye hayal ettik. Herkesin birbirine saygı duyduğu bir Türkiye hayal ettik. Hiçbir zaman kutuplaştırma içinde olmadık. Ayrımcı olmadık, inkar etmedik, ret etmedik. Asimilasyon yoluyla hiç kimseyi kendimize benzetmenin derdinde olmadık. Biz başı dik bir Türkiye hayal ettik.
O kadar ileri gittiler ki Türkiye'de gündem belirlemek, Türkiye'yi azarlamak, Türkiye'ye kibirle parmak sallamak istediler. İşte biz siyasi tarihimiz boyunca, cesaretle, korkmadan, çekinmeden 'Siz kimsiniz' sorusunu sorduk. Evet. Siz kimsiniz? İçeride ve dışarıda, siz kimsiniz? Bize tepeden bakma, bize kibirle bakma cüretini nereden buluyorsunuz Size bu hakkı kim veriyor?
Biz medeniyetler inşa etmiş bir milletin mensuplarıyız. Bu ülkenin gençlerine özgüven aşıladık, bu ülkenin çocuklarına aydınlık bir gelecek umudu aşıladık. Bu aziz millete hayal gibi görünen seviyelerin ulaşılabilir olduğunu gösterdik. Biz bir çığır açtık, bir kapıyı araladık.
2007 yılında cumhurbaşkanlığı sicimini kriz ve kaosa çevirmek istediler. Cumhurbaşkanının halkın seçileceği düzenlemeyi getirdik. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi demokrasimiz açısından bir dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi vesayetler tarihinin bu ülkede kapatılmasıdır.
12 Ağustos’ta sadece cumhurbaşkanı seçilmeyecek. Kara bir dönem, vesayetler dönemi de kapanmış olacak. Halka karşı değil, halktan bir cumhurbaşkanı göreve gelecek. Cumhurbaşkanının siyaset dışından olmasını savunmak vesayeti savunmaktır. Siyaset dışı bir cumhurbaşkanıyla eski Türkiye’nin ruhunu geri çağırabileceklerini sanıyorlar. Bu dönem kapandı, millet meseleye el koydu. Millet cumhurbaşkanını kendi hür iradesiyle seçecek.
"Eğer cumhurbaşkanı olursam..."
Eğer milletim takdir eder Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. cumhurbaşkanlığına bu kardeşinizi getirirse, şunu herkesin bilmesini istiyorum, devletle milleti kucaklaştıran, milletinin çıkarlarını gözeten, milletin ve demokrasinin tarafını tutan bir cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktır. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı herkesin seçtiği bir cumhurbaşkanıdır.
Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı, halkın seçtiği bir başbakan Türkiye’yi uçuracaktır, bundan şüphesi olmasın.
Eğer seçilirsem, bir kesimin bir partinin değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olacağız. Bize oy versin ya da vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacağından şüphesi olmasın.
Tüm siyasi görüştekilerin oylarına talibim, alacağıma da inanıyorum. Seçilirsem tek gayem, 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacaktır. Farklı bir cumhurbaşkanlığını ortaya koyacağız.
Bugüne kadar Türkiye'ye, aziz milletimize, istiklalimize, istikbalimize yapılan her türlü saldırıya karşı dik durduk, göğüs gerdik, asla taviz vermedik. Bu mücadelenin aynı şekilde, aynı kararlılıkla, hatta daha da güçlü bir şekilde süreceğinden kimsenin bir endişesi, şüphesi olmasın. Bizim için cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olamaz, olmayacaktır. Çözüm sürecini bedeli her ne olursa olsun sürdüreceğimizi defaatle ifade ettim. Allah nasip ederse, cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz, edemeyiz. Türkiye'nin çözümden, barıştan ve kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur.
Milletin birliğinin yanında, ulusal güvenliğimizi tehdit eden tüm girişimlere karşı cumhurbaşkanının birincil derecede görevi vardır. Paralel devlet yapılanmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Ülkemizin bağımsızlığını hedef alan bu maşa örgütle en üst düzeyde mücadele etmeye devam edecek ve bu mücadeleden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hukuk içinde tamamıyla ve hızlıca tasfiye edeceğiz.
Hükümet ile cumhurbaşkanlığı daha uyumlu çalışacak. 10 Ağustos yeni Türkiye yolunda en mühim dönüm noktası olacaktır.