3. köprü özkaynakla yapılacak
Bakan Yıldırım, Kuzey Marmara Otoyolu projesinin özkaynakla yapılacağını bildirdi.
Abone olİSTANBUL - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Boğazı'na 3. Köprü yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu projesini özkaynakla yapacaklarını, kısa sürede tekrar ihaleye çıkacaklarını belirterek, "Köprü artı 65-70 kilometrelik bir ana aks ilk ihaleye dahil edilecek ve daha sonraki devamı olan otoyol bilahare yapılacak" dedi.
Yıldırım, bir televizyon programında İstanbul Boğazı'na 3. Köprü yapımını da içeren Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'ne ilişkin sorularını yanıtladı.
Projenin ihalesinin yap-işlet-devret yöntemiyle 9 Mart 2011 tarihinde ihaleye çıkıldığını, ilk teklif alma tarihinin 23 Ağustos olmasına karşın önce 22 Kasım'a, sonra da 10 Ocak 2012'ye ertelendiğini dile getiren Yıldırım, bu tarihte de bazı firmaların 3 ay, 6 ay daha süre istediklerini hatırlattı.
Yıldırım, bir proje için 10 ayda hazırlık yapamayanların 3 ayda ne hazırlığı yapacaklarını sorarak, "Biz bunu çok makul bulmadık ve süre uzatmamaya karar verdik. Süre uzatmadık, teklif de çıkmadı. Teklif gelme ihtimalini daha yüksek görüyorduk. Ama teklif gelmemesine karşı da hazırlıklarımız vardı. O yeni planı devreye soktuk. Genel bütçeden yapacağız" dedi.
Bunu alternatif olarak çalıştıklarını, ama önce yap-işlet-devret yöntemini denediklerini dile getiren Yıldırım, şu bilgileri verdi:
"Kısa sürede tekrar ihaleye çıkacağız. Direkt özkaynakla çıkmayı planlıyoruz. Yap-işlet-devret'lerde kredi finansman garantisi çok süre alıyor. Neticede yaptığımız şu. Projede revizyona gidiyoruz. Etap etap yapacağız. Proje henüz çalışılıyor. Köprü artı 65-70 kilometrelik bir ana aks ilk ihaleye dahil edilecek ve daha sonraki devamı olan otoyol bilahare yapılacak. Zaten bizim yaptığımız bir çalışma var. O çalışmada bir değişiklik yaparak o şekilde projeyi tamamlayacağız."
Binali Yıldırım, ihalenin daha sonra ilan edileceğini ve tekliflerin alınacağını ve ona göre de yapımını başlatacaklarını bildirdi.
"İstanbul merkeze çok fazla çıkış vermeyeceğiz"
Projenin hangi yöntemle yapılırsa yapılsın sadece Türkiye'nin ihtiyacı olan bir proje değil, Avrupa'yı Kafkaslar, Ortadoğu ve Uzakdoğu'ya bağlayan bir transit güzergahı oluşturacak proje olduğunu dile getiren Yıldırım, projenin kısmen İstanbul şehir içi trafiğine katkısı olacağını, ancak İstanbul'un merkezine çok fazla çıkış vermeyeceklerini söyledi.
Yıldırım, "Ama köprünün iki görevi var. Biri artan Avrupa, Uzakdoğu, Ortadoğu, Kafkaslar trafiğine doğrudan kolaylaştırıcı özelliği var. İkinci özelliği de İstanbul'un uzun çevre yolu olacak. Paşaköy'den Kınalı'ya kadar çok fazla çıkış olmayacak. Eğer bu yolu tercih etmek istiyorsa insanlar, şehrin içine gelip köprüye girmeyecekler, şehrin dışına gidip oradan köprü trafiğine katılacaklar. Bir ters yönde trafik oluşturma. Bu olunca ne oluyor, iki köprü üzerindeki yükü en azından bugünkü seviyesinde koruma şansı olacak" dedi.
"Kredi borçlanma imkanından fazla ise tercih etmeyiz"
Bakan Yıldırım, işin 2012'de başlayacağını, 2013 ve 2014'de yoğun olarak harcama olacağını belirterek, "Projenin hacmi itibariyle tek bir Türk firması yeterli olmaz. Grup oluşturacaklar. Grup oluşturunca da belki yeterli olmayabilir. Köprü için belki yabancı bir firmayı da çözüm ortağı olarak almaları icap eder" diye konuştu.
Yıldırım, şu anda alternatifli bir çalışma yaptıklarını, belki projeye teklif verenin kredisini de getirebileceğini, bunun mukayesesini yapacaklarını söyledi.
Getirilen kredi Türkiye'nin borçlanma imkanından daha yüksek ise onu tercih etmelerinin söz konusu olmayacağını ifade eden Yıldırım, bu projenin firmaların büyüklüğünü aşan bir proje olduğunu ve süre içinde gerekli bağlantıları kuramadıklarını kaydetti.
İhalede teklif gelmemesinin nedeni finansal kriz mi?
Öte yandan İsrail Jerusalem Post gazetesince yayımlanan bir haber analizinde, Türkiye'nin 5 milyar dolarlık ihaleyi iptal kararında yabancı şirketlerin uluslararası kaynak bulmada karşılaştığı sorunların etkisinin bulunduğu öne sürüldü.
Haberde gözlemciler, muhtemelen Ankara tarafından getirilen "katı koşullar"ın caydırdığını söyledikleri belirtilirken, "Ancak teklif vermesi beklenen uluslararası şirketler için aynı derece önemli olan unsurun uluslararası fonlamadaki sıkılaştırma olduğunu söylüyorlar" denildi. Haberde şirketlerin yaklaşımına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:
"Böyle bir taahhüdün altına girme tereddütleri, sermaye arzının giderek sıkılaştırıldığı bir dönemde Türkiye'nin, önümüzdeki yılda karşılaması gereken büyük dış finansman yükümlülüklerinin olduğunu anımsatıyor. Ülkenin çok büyük bir cari işlemler açığı var ve Citigroup'un yeni Küresel Piyasalar raporuna göre, her yıl 35-40 milyar dolarlık orta ve uzun vadeli borcunu çevirmesi gerekiyor."
İktisatçıların Türkiye'nin bu yıl "büyük bir yavaşlamaya doğru yol aldığı" konusunda görüş birliği içinde oldukları, büyümenin yüzde 3'nün altına gerilebileceği yönündeki görüşlerine de yer verildikten sonra başka güçlü ekonomik verilere rağmen yatırımcıların büyük cari açıktan kaygılanması nedeniyle liranın son bir yılda yüzde 18 değerini kaybettiğinin, bunun da yükselen piyasalar arasında en büyük değer kaybını oluşturduğunun altı çizildi.
JPost'taki haberde ayrıca, cari açığın Kasım'da gerilediği haberlerinin üzerine liranın güçlendiği ancak açık sorununun çözümünden uzak olduğu savunulurken açığının bu yıl GYHS'nın yüzde 10'u düzeyinden yüzde 8'e gerilemesi beklense de bunun hala çok yüksek olduğu düşünüldüğü de kaydedildi.